Aydın Dikmen ismi ile ilk karşılaşmam yıllar evveline dayanır. Kasım 2008 yılında aldığım bir ihbar beni bu ismi araştırmaya itmişti. İhbar ‘’yok artık’’ dedirten cinstendi. Dünyanın eski eser kaçakçısı olarak tanıdığı Aydın Dikmen adına Konya Selçuk Üniversitesi’nde müze açılması için düğmeye basılmıştı. Önce Aydın Dikmen kim diye araştırma yapmıştım. Öğrendiklerim beni daha da işin içine çekti.
DÜNYAYI DOLANDIRMIŞ
Dikmen, Çatalhöyük ve Hacılar’dan çalınan bazı eserler nedeniyle 1966 yılında tutuklanmıştı. Daha sonra serbest kalmış ve yurtdışına çıkmıştı. 1997’de, Almanya’da eski eser kaçakçılığı suçundan tutuklanmış ve 1 yıl hapis yatmıştı. 2006 yılında dönemin Kültür Turizm Bakanı Atilla Koç bir soru önergesine verdiği cevapta şöyle diyordu; “Aydın Dikmen adlı vatandaşın evinde bulunan 6 bin eserden, Anadolu kökenli olan 1100 adedinin iadesi için girişimlerde bulunuldu.” Ancak o tarihe kadar Türkiye’ye hiçbir eser iade edilmemişti. Hakkında pek çok ülkede eser kaçakçılığı yaptığına dair şaibeler vardı. Özellikle KKTC de pek çok kiliseyi yağmaladığı iddia ediliyordu.
TABELASI ASILACAKTI
İsmi şaibeli biri adına Selçuk Üniversitesi gibi güzide bir eğitim kurumunda müze açılacaktı. Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpandı. İstanbul’dan Konya’ya ihbarı araştırmaya gittim. Prof. Tırpan’ın bunu doğrulamayacağını düşünürken bir de ne duyayım ihbar sonuna kadar gerçekti. Hatta Dikmen eserleri üniversitenin deposuna kadar taşımayı da başarmıştı. Bir tabela takmak kalmıştı. Tırpan ise kendisini eşsiz eserleri üniversiteye kazandırmakla savunuyordu. Menşei belli olmayan eserler üniversite çatısı altında legalleşecek, Konyalı olan Aydın Dikmen’de kendini akladığı gibi ismini de ölümsüzleştirecekti.
HABER PLANLARI ALTÜST ETTİ
Ama olmadı. 11 Kasım 2008 tarihli Milliyet gazetesinde ‘’Kaçakçıdan şaşırtan Jest’’ başlığı ile olayı duyurdum. Bakanlık haberimiz üzerine olaya el koydu. Aydın Dikmen’in hayalleri suya düştü. Tabi hakkımda da hem ceza hem de tazminat davası açtı. Mahkeme yıllarca sürdü, birkaç kez de hakim karşısına çıkmak zorunda kaldım. Dikmen kendisini ‘’Türkiye’de sabıkam yok’’ diye savunuyordu ama Kültür ve Turizm Bakanlığı kendisine koleksiyonerlik belgesi bile vermemişti. Eşi Konstantina Dikmen adına koleksiyonerliği sürdürüyordu. Bakanlık da davaya müdahil oldu ve yıllar sonra da olsa beraat etmiştim.
DİKMEN'İN DÜNYA KOLEKSİYONU
Aydın Dikmen 5 Mayıs 2020 de vefat etti. Dikmen arkasında öyle bir koleksiyon bıraktı ki aile fertleri bile bu koleksiyonu reddetti. Çünkü hemen hepsi dünyanın çeşitli yerlerinden çalıntıydı. Mirasçılarının ihbarı ile polis öldükten bir yıl sonra İzmir'in Aliağa ilçesindeki evine ve deposuna baskın yaptı. 3 gün arayla düzenlenen operasyonda, farklı dönemlere ait 356 parça tarihi eser ve 18'inci yüzyıla ait 27 yağlı boya tablo ve ikonalar ele geçirildi. Eserler arasında Peru ve Amazon'un derinliklerinde yaşayan Jivaro yerlilerinin kesip özel işlemlerden geçirerek küçülttükleri, 'tsantsa' olarak adlandırılan insan başları da bulunuyordu.
ALKIŞLAR KÜLTÜR TURİZM BAKANLIĞINA
Kültür ve Turizm Bakanlığı şimdi Anadolu kökenli olmayan bu eserleri ülkelerine iade için bir komisyon kurmaya hazırlanıyor. Uluslararası bilim insanlarından oluşacak komisyon eserlerin köken ülkelere teslimi için ayrım yapacak. Ülkemize de bu yakışırdı. Nerden gelirse gelsin menşei belli olmayan eser çalıntı eserdir ve "HER ESER YERİNDE GÜZELDİR."