Delinin biri kuyuya taş attı 40 akıllı çıkaramadı. Topkapı Sarayı Hazine Dairesi’ne ait Kaşıkçı Elması çalındığı yönünde yayılan şayia önce sosyal medyanın, sonra da basının gündemi oldu. Milli Saraylar Başkanlığı, Kaşıkçı Elması’nın müzenin envanterinde olduğunu, herhangi bir hırsızlık yaşanmadığını açıklasa da kendisini politize etmiş bir kesim ikna olmadı. Görmeden inanmayız yaygaraları arasında ‘’bağımsız bir bilim heyeti raporunu’’ istemeye kadar işi götürdüler.
Ülkemizde, belki bu çalındı yalanı kısa sürede inandırıcılığını kaybetmiş olsa da sınırlarımızın ötesinde nasıl bir çarpanı olduğunu tahmin edemezsiniz. Asla kendimiz çalıp kendimiz oynamıyoruz. İletişim öyle bir noktaya geldi ki sosyal medyadaki her tartışılan konu, dünyanın her yerine hızlıca yayılabiliyor. İç siyasete alet ettiğiniz bir yalanın, dışarıda yansıması şöyle oluyor, ‘’Türkiye müzeleri güvensiz, kendi eserlerini korumaktan acizler!’’ Bunun faturası da ülkemize ağır oluyor.
YALANI ALGIYA ÇEVİRİYORLAR
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda yurtdışındaki Anadolu kökenli eserleri getirmek için canla başla mücadele eden personelin en büyük sıkıntılarından biri bu konu. Müzayede, özel koleksiyon ya da bir batı müzesinde bilimsel argümanları ile tespit edilen Anadolu kökenli bir eseri, önce ikili ilişki kapsamında ve diplomatik yollarla talep ediyoruz. Talep ettiğimiz kurum ya da tüzel kişilik eseri iade etmemek için bin bir bahane öne sürüyor. O bahanelerden biri de ‘’Siz müzenizdeki eseri bile koruyamıyorsunuz, zaten korusanız bu eser bize kadar gelmezdi’’ oluyor. Üstelik bu bahaneyi mahkeme nezdinde de savunma olarak sunuyorlar. Düşünün diplomatlarımızın, o haberin yalan olduğunu ikna etmek için kaç takla attıklarını. Eseri iade etmemek için her yolu deneyen eser kaçakçılarına, nasıl bir koz verdiğinizi, yalan haberi yazarken bir kez daha düşünün derim…
Bir başka tehlike de elinde Anadolu menşeli eser bulunduran ancak bunu vicdan yapıp iade etmek isteyenlerin algılarında bıraktığınız iz. Bu şekilde gönüllü eser iadesi yapanların sayısı son dönemde gittikçe arttı. Amerika Birleşik Devletleri, San Diego’da yaşayan bir kişi, Los Angeles Başkonsolosluğumuzla irtibata geçerek Anadolu kökenli iki adet amphorayı, ülkemize iade etmek istediğini bildirmiş, eserler teslim alınarak 15.06.2021 tarihinde Ankara Anadolu Medeniyetlerinde muhafaza altına alınmıştı. 11 ve 13. Yüzyıla ait eserler ana vatanına vicdan yapan bir Amerikalının bağışı sayesinde kavuştu.
GÖNÜLLÜ İADENİN ÖNÜNE GEÇİYOR
Yine Amerika Birleşik Devletleri Arizona Doğal Tarih Müzesine, 1986 yılında bağışlanan iki adet pişmiş toprak kap, Anadolu kökenli olmaları nedeniyle ülkemize gönüllü iade edildi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde muhafaza altına alındı. İngiltere’deki Gilbert Sanat Vakfı; koleksiyonlarında bulunan altından mamul gaga ağızlı bir testiye ilişkin 2020 Mart ayı başında Kültür ve Turizm Bakanlığı’yla irtibata geçmiş, eseri gönüllü iade kararı aldığını bildirmiş ve geçen yıl eser ülkemize getirilmişti.
Bu şekilde gönüllü olarak eser iadesini düşünen kurum ya da özel şahısların hafızasında, Türkiye’deki müzelerin güvensiz olduğu yalanının bırakacağı algıyı bir düşünün? Kendi müzesindeki eseri koruyamayan bir ülkenin müzesine neden eser iade etsin ki!
O yüzden kültür varlıkları ile ilgili bir yalan haber üretirken bir kez daha değil bin kez daha düşünün. Yalancının mumu ülke içinde yatsıya kadar yanar ama ülke dışında hiç sönmeden yanıp, sürekli karşımıza çıkar.