Fotoğraflar yalan söylemez!

İzmir Urla’da Klozemenai Antik kentinde İzmir Müze Müdürlüğü’nce bir arkeolojik kazı yürütülüyor. Adı kurtarma kazısı. Halk dilinde inşaata izin verme çabası. 3. Derece Arkeolojik sit alanında devam eden kazıda kepçe olarak nitelendirilen iş makinaları çalışıyor. Amaç bir an önce kazıyı bitirip inşaata yol vermek. Antik kentin bir kazı başkanı olmasına rağmen kendisi alanda yok, ama savunmada var. Klazomenai Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy başkanlığını yaptığı antik kentin nekropol alanında devam eden kazının iş makineleri ile yapılmadığını, iş makinasının sadece çıkan toprağı alan dışına taşındığını ileri sürüyor. Oysa fotoğraflar kazı başkanını yalanlıyor.

Fotoğraflar yalan söylemez

(Urla’da 4861 ada, 1 parselde İzmir Müzesi arkeologların denetiminde kepçelerle yapılan arkeolojik kazılar. Fotoğrafta mezarların kepçelerle nasıl ortaya çıkarıldığı açıkça görülüyor.)

DEFİNECİLİKTEN FARKI NE?

Fotoğraflar İzmir Müzesi elemanlarının iş makinelerinin başında, açmaları bizzat iş makinesiyle kazdırdıkları açıkça görülüyor. Arkeologlar iğneyle kuyu kazar, bununla da övünür. Fotoğraflarda görüldüğü üzere başında arkeolog olduğu halde aleni kepçeyle kazıyorlar. Prof. Ersoy ifadesinde tek bir parselde 104 adet mezarın ve çok sayıda eski eserin bulunduğunu söylüyor. Bu ifadeler, alanın 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı niteliğinde olduğunu göstermesine rağmen kurul sit derecesini ısrarla değiştirmeyerek 3. Derecede tutmaya devam ediyor. 2863 sayılı yasanın 6. maddesine göre nekropoller, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır. Buna göre bu alanın çevresiyle birlikte 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesi gerekir. Kazı başkanı kendi sorumluluğunda olan arkeolojik bir alanı kurtarmak yerine iş makinalarıyla yapılan çalışmaları neden kurtarmaya çalışıyor? İnsanın aklına türlü türlü kötü düşünceler geliyor. 104 adet mezarın keşfedildiği inşaat yapılmak istenen parselin koruma altına alınıp, Klozemenai nekropol alanı ilan edilmesi için daha ne kadar mezar bulunması gerekir? Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bu olaya derhal el atmalı ve alanı birinci derece sit ilan edecek adımları atmalıdır. Üstelik başta İzmir Müzesi olmak üzere, kazı başkanı ve tüm sorumlular hakkında da soruşturma açılması gerekir. Aksi halde defineciler ve eski eser kaçakçıları ile mücadele etmemizin ne anlamı kalır. Defineci de götürebildiği her yerde iş makinasıyla kazı yapıyor.

Fotoğraflar yalan söylemez

(Urla’da 4861 ada, 1 parselde İzmir Müzesi arkeologlarının denetiminde kepçelerle yapılan arkeolojik kazılar. Fotoğrafta mezarların kepçelerle nasıl ortaya çıkarıldığı açıkça görülüyor. İzmir Müzesi arkeoloğu Bilal Yürük kepçelerin başında görülüyor.)

Fotoğraflar yalan söylemez

(Urla’da 4861 ada, 1 parselde İzmir Müzesi arkeologlarının denetiminde kepçelerle yapılan arkeolojik kazılar. Ön planda iş makinesinin ağırlığı ile tahrip olan mezarlar, arka planda ise kesit içinde kepçeyle kesilerek tahrip olan bir lahtin diğer yarısı görülüyor. Ayrıca kesitteki kepçe izleri, parselin iş makineleriyle kazıldığının açık göstergesidir.)

ARKEOLOJİ ŞURASI

‘’Arkeologlar şapkalarını önlerine koyup en güçlü enstitü modelini hayata geçirmeliler. Her yıl onlarcasını yitirdiğimiz kültür varlıklarının geleceği için Anadolu Arkeoloji Enstitüsü büyük bir şans...’’ 2015 Şubat ayında Arkeoloji Enstitüsü’nün kurulması için bunları yazmıştım. Aradan 7 yıl geçti. Avrupa Birliği’nden 10 milyon Euro destek alınarak kurulan Enstitü, 15-17 Haziran tarihlerinde Ankara’da 1. Arkeoloji Şurasını düzenliyor.  Bu ülkede neredeyse 30 yıldır arkeoloji alanında yazıyorum davet edildim mi? Hayır. Hadi kendimi geçtim de bu ülkenin en önemli arkeologları Prof. Dr. Fahri Işık, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Prof. Dr. Necmi Karul, Prof. Dr. Havva Işık, Prof. Dr. Ömer Özyiğit de davet edilenler arasında yok.  Kim var? Troas antik kentinde Apollon Tapınağı’na tır çıkarmakla her yerde övünen Prof. Dr. Coşkun Özgünel var. Büyüklerimiz ‘’Doğmamış çocuğa don biçilmez’’ demişler. 7 yıl önce bu hataya düşmüşüm, af ola!

BAKANLIK DA RAHATSIZ

Ülkemizde arkeolojik kazılar Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nce yürütülüyor. Bu kurum tam 100 yıl önce, 1922 yılında "Asar-ı Atika ve Müzeler" adıyla teşkilatlandırıldı. 1971 yılına kadar Maarif Vekaleti yani Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlıydı. O tarihten itibaren Kültür Bakanlığı’na bağlandı. Ülkemizde arkeolojik kazıları kim yapacak, ne kadar kaynak aktarılacak, nasıl denetlenecek, müzecilik faaliyetleri nasıl yürütülecek, eski eser kaçakçılığı ile nasıl mücadele verilecek, genel müdürlük karar veriyor. Yeni kurulan Enstitü ile Genel Müdürlük devre dışı bırakılıyor. İki müze müdürü hariç genel müdürlük neredeyse Arkeoloji Şura’sında yok. 100 yıllık bir kurumun hafızası yok sayılıyor.