Beşiktaş taraftarı Trabzonspor maçını seyretmek için ayrı bir heyecan ve merakla oturdu televizyon başına.
4-2-3-1 ve 4-1-4-1 düzenlerinde zor gol atan takımlarının, Valerien Ismael yönetiminde 3-4-3 ile nasıl gol atacağı ve böyle bir düzende ne sonuç alacağı çok büyük meraka yol açmıştı haliyle. Şampiyonluğu neredeyse garantilemiş olan Trabzonspor kentinin geceye kattığı coşku da maçın başka bir seviyede oynanacağının işaretini veriyordu.
Mutlaka, sahadaki herkesten daha çok heyecanlı ve hırslıydı Valerien Ismael. Ondaki heyecanı ve hırsı futbolcularda da gördük ilk düdükle beraber. Yeni teknik direktöre kendini göstermek isteyen (klasik) ve önümüzdeki sezonda yerini şimdiden garantilemek isteyen futbolcular gibi saldırdı Beşiktaşlı oyuncular. Sahanın her yerinde pres yaptılar, top kaptılar, paslaşmalar yaptılar, pozisyona girmeye çalıştılar.
Büyük ihtimalle saha kenarında 'bu iş olacak buradan galibiyetle döneceğiz' diye düşünüyordu ki Valerien hoca, Türkiye'nin futbol iklimi daha ilk maçtan hemen çıktı tabi karşısına. 3-4-3 mü, 5- 3-2 mi, 4-5-3 mü diye konuşurken insanlar, sahada kuralları bir acayip şekilde yorumlayan, çoktan maçın önüne geçmeye başlamış bir hakem sazı eline almıştı. Bir tarafın faullerine uyarı yaparken, diğer tarafın faullerinde yıldırım hızıyla koşup gelen ve kart veren, penaltı mı, kırmızı kart mı, yoksa öncesi faul mü diye VAR’a bile gitmeyen, geri pasın çift vuruşunun dahi nerden kullanılacağını bile tartışma konusu yaptıran bir Zorbay Küçük, Valerien Ismael'e 'burası Türkiye, yok öyle 3-4-3 , 3-5-2 burada biz ne dersek o olur' mesajını veriyordu adeta.
Zorbay Küçük öyle bir maç yönetti ki genele baktığımızda Valerien Ismael ve yeni sistemi ikinci planda kaldı resmen. Ülkenin kendine has futbol iklimini daha ilk maçtan gösterdiler böylece Valerien Ismael’e. Tabii yeni gelmiş, doğal olarak ilk başta 'saha içinde kalacağız, hakemlerle ilgili konuşmayacağız' diye düşünebilir. Ama seni öyle bir konuştururlar ki hakemlerle ve Türkiye'deki futbol düzeniyle ilgili, bir süre sonra bakmışsın ne 3-4-3'ün kalmış ne de sağlıklı bir konsantrasyonun. O yüzden Beşiktaş'ın başkanı, sportif direktörü, yöneticisi önce bunu öğretmeli Valerien Ismael'e. Misal; 90 dakikada Beşiktaş'ın lehine 3-4 tane penaltı pozisyonundan hiçbirinin çalınmayacağı maçlar oynayabileceklerini anlatmalılar. Taban dalmalarını Beşiktaş'a yapıldığında görmezden gelen hakemin, başka bir maçta aynı pozisyona elinde kırmızı kartla koştuğunu falan anlatmalılar. Beşiktaşlılar itiraz ettiklerinde çat çat çat gösterdikleri kartları, karşı taraf itiraz ettiğinde cebinde unutup güzellikle olayı açıklamaya çalıştıklarını anlatıp artık 'itiraz etme' dersleri falan da vermeliler. Yani bu ülkenin futbol ikliminin 'futbolu oynamak değil, kaos yaratmak' üzerine kurulu olduğunu Valerien Ismael'e anlatmalılar ve adam da ona göre kendini hazırlamalı.
Maça değinelim kısaca:
Beşiktaş maça çok tempolu başladı ve oyunun tamamında da öyle devam etti. Oyunda sürekli isteyen bir Beşiktaş vardı ama 90 dakikaya baktığımızda, pozisyon sayısı önceki maçlara göre yok denecek kadar azdı. Batshuayi penaltıyı atsa belki de kazanabilirdi Beşiktaş. Larin'in kırmızı kart görmesi maçın sonunda değil de ortalarında olsa affedilecek bir hareket değil. Ersin'in ise şu çıkışlarını artık ayarlamayı öğrenmesi gerekiyor. Rakip santrforun stoperin kontrolünde olup olmadığını en iyi onun görmesi gerekir ama bu tarz hatalı çıkışları hep yapıyor. Kaleci antrenörlerinin artık bu duruma el koyması lazım.
Son not:
Bu sistem ve oyun önümüzdeki sezonun şampiyonluk yarışı oyunu olacak. Ona göre transfer yapılacak, kadro da yeniden şekillenecek. Şu an gördüğüm; birer tane sağ ve sol hücumcu, en az iki santrfor, en az iki stoper, bir sağ bek, orta sahaya da çok güçlü ve hücum geçişini çok iyi yapan en az 2 futbolcu daha lazım. Atiba ve Josef'in sezonun tamamında tek başına orta sahayı sırtlaması imkansız. Can gelişim içinde ama defansif yönü ve saha kontrolü sıfıra yakın, bu yüzden çok kontrolsüz giriyor. Yani en basit hesapla 9 yeni futbolcu lazım Beşiktaş'a. Üstelik önümüzdeki sezon sahada 4 Türk olacak ki teknik direktörün işini daha da zorlaştıracak bir uygulama bu ve transferi de bir hayli zorlaştıracak bir uygulama.