Sportmen bir aileden geldiğini belirten deneyimli karateci, kendisini karateye yönlendirenin ilkokul öğretmeni olduğunu söyledi. Karate sporuna ilk başladığında antrenörlüğünü üstelenen Ercan İnce'nin desteği sayesinde karateye devam edebildiğini söyleyen Hocaoğlu, "Harika bir antrenör olduğu için devamlılık arz edebildim ve bu noktaya geldim" ifadelerini kullandı.
"BİZİM İÇİN EN BÜYÜK TURNUVA DÜNYA ŞAMPİYONASI"
Spor kariyerinde 5 altın madalyaya sahip olan Hocaoğlu, "Ekim ayının sonunda bir dünya şampiyonası var, ben de oraya ülkemi temsil etmek için seçildim. Onun için şu an antrenmanlarım devam ediyor. Umudum, orada dünya şampiyonu olmak. Bunun için çok uğraşıyorum, çok çaba harcıyorum. Umarım karşılığını alırım. Çünkü şu anda bizim için en büyük turnuva dünya şampiyonası. İki senede bir düzenleniyor olması bizim için ayrı bir önem arz ediyor" dedi.
"KOCA BİR MİLLETİN SENİ DESTEKLEMESİ BÜYÜK BİR GURUR"
Müsabakalarda Türkiye'yi temsil etmenin gurur kaynağı olduğunu belirten Meltem Hocaoğlu, "Bu büyük bir gurur tabi ki de itici güç. Arkanda önce sevenlerinin, ailenin daha sonra da koca bir milletin seni destekliyor olması. Bunun karşılığını, yensen de yenilsen de ülkene geldiğinde görmen çok önemli bir faktör. Özellikle ülkemiz için her vatandaş elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Biz birlikte güçlüyüz. Ben de çıktığım platformlarda ülkemi, tatami içinde ve tatami dışında örnek bir sporcu, bir vatandaş olarak temsil etmeye çalışıyorum. Buna dikkat ediyorum. Benim için çok önemli bir faktör" diye konuştu.
"KARATEDE GÜVENLİĞİNİZ HAT SAFHADA"
Genel çalışmalara bakıldığında karatenin en çok sakatlık yaşanan branş olmadığını ve bu konudaki ön yargıyı yıkmak istediğini dile getiren milli karateci, "Özellikle bunu belirtmek zorunda hissediyorum. Evet bir mücadele sporu yapıyoruz. Bu, insanı farklı yönlerde etkiliyor. Zihinsel ve fiziksel olarak farklı bir duruşa, sertliğe sahip oluyorsunuz. Ama genel çalışmalara bakıldığında en çok sakatlanan branşlardan değiliz. Karatede birçok koruma faktörü var. Nakavt sistemi kesinlikle yok. Bu şekilde diskalifiye oluyorsunuz zaten. Önce bu genel yargıyı yıkmak istiyorum. Kullandığımız korumalıklar ile, güvenliğimiz hat safhada sağlanıyor. Bunun yanı sıra tabi ki her sporda olduğu gibi biz de sağlık sorunları yaşayabiliyoruz. Bu problemler, darbeye dayanıklı maç üzeri değil, çalışma yoğunluğu temposu sebebiyle de oluşan rahatsızlıklar olabiliyor. Özellikle olimpiyat dönemi öncesi bacağımı 5 santim yukarı kaldıramadığımı hatırlıyorum. Yoğun tempoda ve yüksek şiddette spor yapıyoruz. Fakat onun da dönüşü zihinsel ve fiziksel olarak büyük bir toparlanmayla, büyük bir dirençle ve doğru ekip arkadaşlarıyla, doğru çalışmalarla atlatılabilen bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bu spor sonuçta her şeyde olduğu gibi bizde de bu sorunlar oluşuyor ama profesyonel bakış açısıyla ilerleyince onlar da çözüme ulaşıyor" ifadelerini kullandı.
"KARATEDE ÇOK FAZLA FAKTÖR BİR ARADA"
Fiziksel ve Psikolojik etkenlerin müsabaka sırasında önemli rol oynadığını ifade eden deneyimli karateci, "Her sporda olduğu gibi bizim de kendimize özel çalışma sistemimiz var. Bildiğiniz üzere bir müsabaka iki dakika sürüyor ve tüm çalışman iki dakikaya sığması gerekiyor. Bunun zihinsel, fiziksel ve teknik, taktik olarak çalışması ayrı ayrı yapılarak bir total kendini ortaya koyuyor. Ben 300 scout basıyordum o 100 basıyor ben kazanayım diyemiyorsun. Diğer tarafı da güzel. Oyun kurmak, karşındaki rakibine göre hareket etmek. Çünkü biz, bir zamana ve ağırlığa karşı yarışmıyoruz. Karşımızda faal hareketli bir rakip var. Hem kendi atletik performansını hem teknik taktik bilgini ve inancını iki dakika içerisinde kullanman gerekiyor. O an başka bir şey düşünüyor, üzülüyor ya da ilgin dağılmış olabiliyor. Önemli olan odaklanmak, elindeki silahları en iyi şekilde kullanmak ve karşı tarafın hareketine göre bunu bir anda karar verip uygulamak. Çok fazla faktörün bir arada olduğunu söylediğimin farkındayım ama zaten bunca sene bunun eğitimini alıp bu şekilde hareket ediyoruz. Bence bu, insanların sosyal hayatında da artı yönde bir etkiye sahip. Herhangi bir sorunla karşılaştığınızda daha doğru seçeneği bulmak için size yardımcı oluyor diye düşünüyorum. Çalışmalar da bu yönde gösteriyor" dedi.
"2020 TOKYO'DA KAYBETMİŞ OLMAK BÜYÜK BİR ACIYDI"
Kariyerinde toplamda 17 madalya elde eden Meltem Hocaoğlu, "En büyük müsabaka tabi ki Tokyo 2020 Olimpiyatlar. Çünkü karate ilk defa olimpiyatlardaydı ve ben, bu ilklerin içinde yer aldım. Dünya çapında sadece on sporcu vardı. Sıkletimde ben de o ondan biriydim. Bu büyük bir gurur olmasının yanında orada kaybetmiş olmak kariyerim sürecindeki en büyük acıydı diyebilirim. Biraz üzücü ve yıpratıcı olmuştu" ifadelerinde bulundu.
"RÜYAMDA RAKİBİMLE MÜSABAKA YAPACAĞIMI GÖRDÜM"
Kendisini en çok heyecanlandıran karşılaşmadan bahseden Hocaoğlu, "10 sene önce ilk defa milli sporcu olup, dünya şampiyonasına gitmeye hak kazanmıştım ve orada dünya şampiyonu olmuştum. Heyecanımın bir tarafından da özelliği, bir önceki sene yenildiğim bir sporcuyla final yapacaktım. Gece rüyamda onunla müsabaka yapacağımı görmüştüm. O anı unutamıyorum, beni çok heyecanlandırmıştı. Müsabaka o zaman üç dakikaydı. Üç dakikanın sonuna yaklaşıyorduk ve bir tekme attım. Bizde en yüksek puan tekmedir. O an ağır çekime girdim. Tüm bayrakların tek tek kalktığını gördüm ve inanamadım. Benim için büyük bir heyecandı" ifadelerini kullandı.
"2028 OLİMPİYATLARI İÇİN UMUTLUYUZ"
Türkiye'nin olimpiyatlardan çıkarılması hakkında konuşan Meltem Hocaoğlu, "Önümüzdeki dönemde bir hazırlık müsabakamız olacak, Dublin'de uluslararası bir müsabaka. Dünyada en iyilerin ilk 32'si katılabiliyor. Ondan sonra da dünya şampiyonası olacak. Olimpiyatlardan çıkarıldığımız için maalesef ki bizim için en büyük turnuva dünya şampiyonası. 2028 için umutluyuz. Dünya şampiyonasından sonra kariyerimi doğru bir şekilde ilerletmeyi ve müsabakalara hazırlanmayı umut ediyorum" diye konuştu.
"KARATE'NİN ARKA PLANA İTİLMESİ KANAYAN YARAMIZ"
Türkiye'nin karate sporundaki gelişimini değerlendiren tecrübeli sporcu, "Olimpiyatlara katılım göstererek dünya çapında da önemli bir ilerleme kaydettiğimizi düşünüyoruz. O ortama girerek, o heyecanı soluyarak bize, federasyona ve özellikle de sporcuların popülaritesine çok büyük katkıları olduğuna inanıyorum. Oraya katılabiliyorsak demek ki bu değere sahibiz. Seneler verilmiş, dünya çapında çok fazla ilgi gören ve felsefesi olan bir branşta yarışıyorum. Bununla gurur duyuyorum. Bence Türk sporunda da yerimizin zaten belli olduğunu düşünüyorum. Özellikle bireysel branş olduğu için ve olimpik olmadığı için sanırım biraz arka plana itiliyor. Maalesef bu bizim kanayan yaramız. Ama medya görünürlüğüyle, insanların genel yargılarını kırmakla ilerlenebileceğini düşünüyorum. Bunun için de şu an çok genç, bilinçli, gündeme hazır antrenörler ve bir nesil geliyor. Onların yetiştirmeleriyle başka bir yöne evrilebileceğini düşünüyorum. Güncellenip daha iyi ve daha profesyonel hale gideceğine inanıyorum. Bunun ışıklarını da karateyi benden önce bırakmış eğitmen arkadaşlarımda görüyorum" dedi.
"BİZİM GİBİ SPORCULARIN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM"
Karate sporunda evrelerin farklı ilerlediğini dile getiren milli sporcu, "Karateye başlıyorsun arkadaşlar, çocuklar derken çok eğleniyorsun. Sonra bu da varmış hadi şampiyon olayım diyorsun. Ondan sonra A milli takım heyecanlı oluyor daha çok ilerliyorsun. Sonra kendini gerçekleştirme evresi oluyor. Ben madalyalar aldım artık Meltem Hocaoğlu'yum diyorsunuz. Daha sonra kendinizi geliştiriyorsunuz, değiştiriyorsunuz. Sonra da diyorsunuz ki evet ben yılarımı buna verdim ve beni bu var etti. 'Şimdi bununla ne yapmalıyım', benim için en uygun seçenek tabi ki bu tecrübelerimi aktarmak. Çünkü bunca zaman boşa gitmiş gibi olacak. Kendimi de tam manasıyla tatmin olmuş gibi hissetmeyeceğim. Hayatımı her açıdan karateye borçluysam bunun da karşılığını karateye vermem gerektiğine inanıyorum. Bundan dolayı eğitmenlik, mentorluk, federasyon ve büyük projelere imza atma boyutunda hayallerim var. Karatenin daha iyi yere gelebilmesi için bizim gibi sporcuların elini taşın atlına koyması gerektiğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"İNSANLAR FARKLI YÖNLERİNİ GÖSTEREREK İLERLİYOR"
Spor hayatında belirgin bir idolün olmadığını söyleyerek genç sporculara tavsiyelerde bulunan Meltem Hocaoğlu Akyol, Benim için net bir idol yoktu. Tabi ki en küçük çapta sosyal medya bu kadar da popüler değilken, kendi kulübünüz, etrafınız ve etkisi altında kaldığınız insanlar oluyor. Şimdi her açıdan herkese uluşmak çok kolay. Ama şunu unutmamaları gerektiğine inanıyorum. Sosyal medya sisli bir perde, onun arkasında çok fazla şey var. Ben her gün sakatlığımı, çektiğim acıları, terimi paylaşsam bu takip edilecek bir durum olmuyor. Bunların göz ardı edilmemesi gerektiğini, her sporcunun iyi taraflarının alınabileceğini düşünüyorum. Çünkü gerçekten herkes herkese uygun değil. Herkesin tavrı herkese tam oturmuyor. Bu, ilerlemeleri için çok büyük bir faktör. Ama en büyük gerçekler; ortak noktalarına bakıp çalışmaları, özverileri, bakış açılarını görmeleri ve doğru sporcuları kendilerine idol olarak seçmeleri olacaktır. Çocuklar için bunu seçmek de zor olabiliyor. Dediğim gibi farklı yönlerini göstererek ilerliyor insanlar. Göz ardı etmemelerini rica ediyorum" şeklinde konuştu.