Meram ilçesinde Hatursaray Mahallesi yakınında yer alan Lystra Antik Kenti, Roma Dönemi’nde İmparator Augustus tarafından kurulan koloni kentlerinden biri olarak biliniyor. İncil’de Aziz Pavlus’un Hıristiyanlığı yaymak için gerçekleştirdiği seyahatlerinde uğradığı kentler arasında adı geçen Lystra’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni, Meram Belediyesi’nin desteğiyle Necmettin Erbakan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Mete Mimiroğlu başkanlığında kazı çalışmaları başladı. Lystra’nın, Hristiyanlık için önemini anlatan Kazı Başkanı Doç. Dr. Mimiroğlu, “Lystra, 1’inci yüzyılda Aziz Pavlus tarafından ziyaret ediliyor. Bu dört yolculuğun üçünde Konya ile beraber Lystra’ya da uğruyor. Bu ziyaretleri sırasında bir yatalağı iyileştirmesi sonrasında halk tarafından Zeus ve yanındaki Barnabas'la beraber Hermes zannediliyor. Bunun üzerine yaşanan olaylar, özellikle Hristiyanlık aleminde en önemli mucizelerden bir tanesi ve Hristiyanlığın temelinin atıldığı olaylardan bir tanesi olarak kabul görüyor. Bu bakımdan dolayı erken dönemlerde İtalyan birçok sanatçının dünya üzerinde resmettiği tablolar, gravürler yer almakta. Bu bağlamda Lystra aslında Hristiyanlık dünyası için önemli bir hac merkezlerinden bir tanesi ve oldukça tanınan bir yer” dedi.
‘HRİSTİYANLIĞIN KİLİSE TEŞKİLATI KONYA’DA KURULUYOR’
Hristiyanlığın gelişiminde önemli bir figür olan Aziz Pavlus’un, Hristiyanlığı Konya’da yaydığını ifade eden Doç. Dr. İlker Mete Mimiroğlu, “Aziz Pavlus’un yolculuklarında özellikle bölgede yaşayan Yahudiler tarafından, Konya ve Yalvaç'taki Yahudiler tarafından halk kışkırtılıyor ve taşlanarak, öldü diyerek kentin dışına atılıyor. Daha sonrasında ise yılmıyor ve seyahatlerinde sürekli yine uğruyor ve burada Hristiyanlığı yayıyor. Bu bakımdan dolayı Lystra'da Hristiyanlığın milattan sonra 50’li yıllardan itibaren yaygınlaştığını ve kilise teşkilatının kurulduğunu görüyoruz. Hatta aynı Konya'da olduğu gibi burada da bir öğrencisi var. Aziz Timothy erken dönem önemli azizlerden bir tanesi ve Aziz Pavlus’un hayatında manevi oğlu olarak kabul edilecektir. Cenazesi Makedonya'da yer alıyor” diye konuştu.
‘İNCİL’DE 8 KEZ İSMİ GEÇİYOR’
Lystra Antik Kenti’nin İncil’de sık sık isminin geçtiğini belirten Doç. Dr. Mimiroğlu, “Lystra, Hristiyanlığın ilk geliştiği Anadolu'daki yerlerden bir tanesi. Bu bağlamda Pavlus’un diğer yolculuklarında da uğradığı yerlerin arasında gerçekten sıyrılıyor. Hem mucizesi hem de buradaki kurduğu kilise anlamında önemli yerlerden bir tanesi. İncil'de yaklaşık 8 kez geçiyor. Bu bakımdan İncil’de geçen Anadolu'da 24 kent var ve bunların arasında en önde gelenlerden bir tanesi Lystra. Bizans döneminde ise önemini koruyor ve bir piskoposluk merkezi haline geliyor. 700’lü yıllara gelinceye kadar önemini koruduğunu biliyoruz. 700’lü yıllarda İslam orduları tarafından fethediliyor.”
‘OSMANLI DÖNEMİNDE 2 KEZ İZİN ALINMASINA KARŞIN KAZIYA BAŞLANAMIYOR’
Doç. Dr. Mimiroğlu, “Günümüzde henüz bir yapı gözükmeyen kırsal bir alan. Fakat öneminden dolayı 19’uncu yüzyıldan itibaren yabancı seyyahlar tarafından aranıyor ve tespit ediliyor. İlk olarak 1875 yılında Stariy tarafından bulunan bir kitabeyle Lystra’nın yeri belirleniyor. Akabinde de birçok araştırmacı tarafından inceleniyor. Hatta bu incelemelerin kazıya da dönüşmesine çalışılıyor. Oxford Profesörü Ramsay, Osmanlı Devleti’nden 2 kez izin almasına karşın ne yazık ki kazıya başlayamıyor. Yaklaşık 100 yıl sonrasında ilk kazıyı biz Kültür ve Turizm Bakanlığımızın izniyle Konya Büyükşehir Belediyemiz ve Meram Belediyemizin destekleriyle ve Necmettin Erbakan Üniversitemizin himayesinde burada gerçekleştiriyoruz” dedi.
30 METRE UZUNLUĞUNDA KİLİSE BULUNDU
Lystra kazısında bir kilise bulunduğunu, bunun ana kilise olup olmadığına yapılacak çalışmalarla yanıt aranacağını açıklayan Doç. Dr. Mimiroğlu “Kazı çalışmalarına başlayalı henüz 1 ay oldu ve biz Lystra’da kiliseyi tespit ettik. Tabii şu anda Lystra’nın ana kilisesi olup olmadığını söylemek zor ama oldukça büyük boyutlu. 30 metre uzunluğunda bir kilise. Bu kilisede çalışmalarımız devam ediyor. Ön tespitlerimiz gösteriyor ki geç antik dönemde yapılan kilise, farklı dönemlerde çok sayıda onarım geçirmiş ve tekrar tekrar onarımlarla kullanılmış. Tabii kazı sonrasında bu kronolojik gelişmeleri ve değişiklikleri daha net bir şekilde söyleyebileceğiz. Ama günümüze ulaşan kalıntılardan anlıyoruz ki ilk dönem yapı oldukça zengin. Altın yaldızla tavanları ve duvarları süslü. Zeminde yine süslemeleri olan oldukça önemli bir yapıydı. Lystra’daki kazılar umut verici. Kazı çalışmalarında, diğer alanlarda da önemli sonuçlara erişeceğimize ve bir İç Anadolu kentindeki kronolojiyi rahat bir şekilde tespit edebileceğimize inanıyoruz.” dedi.