“Fazla tüketilen et kalbi yoruyor”
Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla hazırlıklar başladı. Bayram hazırlıkları yapanlar özenle hazırlanan geleneksel bayram sofralarında hem et hem tatlı tüketiminde bazen sınırı kaçırabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yunus Turgay Erten özellikle kırmızı et tüketiminin kolesterol ve kalp damar hastalıkları üzerindeki etkisine değinerek fazla tüketilen etin kalbin performans yükünü artırdığını belirtirken, Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Pirçek kahvaltıdan akşam yemeğine kadar günün her öğününde etle hazırlanmış menüleri tüketmenin artan sıcaklarla birlikte sağlık açısından doğru tercih olmayabileceği ve hayvan kesildikten sonra etin hemen tüketilmemesi gerektiği konusunda uyarıyor.
Kurban Bayramı, bayramların geleneksel yiyeceklerinden olan tatlı tüketiminin yanı sıra et tüketimiyle de öne çıkmaktadır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan etlerinin tüketimi içinse kişilerin genel sağlık durumunun gözetilmesi önemli. Hayvansal kaynaklı besin tüketiminin vücudun kolesterol seviyesini değiştirdiğini söyleyen Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yunus Turgay Erten, “Bu tarz besinlerin fazla tüketimi, vücutta düşük yoğunluklu lipoprotein yani kötü kolesterol olarak tanımlanan LDL seviyesinin artış göstermesine neden olmaktadır. Kandaki bu kötü kolesterol düzeyinin yükselmesi ise kalp krizi riskine davetiye çıkarmaktadır. Normal şartlarda LDL seviyesinin 100’ün altında seyretmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra diyabet, damar tıkanıklığı, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkları olan kişilerde ise doğru beslenme prensipleriyle kolesterol seviyeleri düşürülmeli ve mutlaka kontrol altında tutulmalıdır” dedi.
Etin fazla miktarda tüketilmesinin kalbin performans yükünü artırdığına da belirten Uzm. Dr. Erten, “Damar tıkanıklığı kalp hastalıklarının en yaygın nedenlerindendir. Kolesterol kanda yüksek olduğu zaman kalbi ve beyni besleyen damarlarda plaklar oluşturmaktadır. Damarların cidarında biriken bu plaklar bir süre sonra daralmaya, tıkanıklıklara ve diğer organlara giden kan akışının yavaşlamasına yol açmaktadır” diye konuştu.
PİRÇEK: KIRMIZI ET AYRICA B12 VİTAMİNİ, PROTEİN, YAĞ VE KARBONHİDRATLARIN VÜCUTTA İŞLENMESİ İÇİN DE GEREKLİDİR
Medicana Çamlıca Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Pirçek ise bayram dönemini sağlıklı geçirebilmek için öğünlerde dikkat edilmesi gerekenler hakkında şu bilgileri verdi:
“Protein, demir ve çinko zengini kırmızı et, B grubu vitaminler için önemli bir kaynaktır. Demir içeriğiyle kansızlığı önleyen ve kan yapımına destek olan kırmızı etteki B12 vitamini sinir sistemi için de kritik rol oynamaktadır. Bayram günlerinde en fazla tüketilen gıdaların başında gelen kırmızı et ayrıca B12 vitamini, protein, yağ ve karbonhidratların vücutta işlenmesi için de gereklidir. Özellikle gelişme çağındaki çocukların ihtiyaç duydukları hayvansal proteinin kırmızı etten karşılanması önemlidir. Kırmızı et, D vitaminiyle çocukların kemik gelişimini destekler. E vitamini ve magnezyum içeriği de kırmızı eti beslenme listelerinde ön sıralara çıkarmaktadır.”
“ETİN, YAKLAŞIK 12-24 SAAT DİNLENDİRİLMESİ GEREKİR”
Hayvan kesildikten hemen sonra etin hemen tüketilmemesi gerektiğini aktaran Uzm. Dyt. Pirçek, “Etin, yaklaşık 12-24 saat dinlendirilmesi gerekir. Etler büyük parçalara değil kıyma veya kuşbaşı gibi küçük parçalara bölünmelidir. Tek pişirimlik miktarlarda buzdolabı poşetlerine ayrılarak buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Hazırlanan etler buzdolabında -2 santigrat derecede 1-2 hafta; derin dondurucuda ise -18 santigrat derecede 6-12 ay muhafaza edilebilir. Eti tüketirken yağsız veya az yağlı olanları tercih etmek hem kalori alımını azaltmaya hem de kolesterol ve doymuş yağ tüketimini sınırlandırmaya yardımcı olmaktadır. Eti pişirirken kızartma, kavurma gibi yağlı yöntemler yerine haşlama, ızgara, fırın, buğulama gibi yağsız veya az yağlı yöntemlere başvurulmalıdır. Bu sayede hem pişirme sırasında ekstra yağ eklenmemiş hem de etin kendi yağı azaltılmış olur. Eti, tabağın sadece dörtte birini kaplayacak şekilde servis edip kalan kısmını sebze ile doldurarak porsiyon kontrolü yapılabilir ve besin dengesi sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
“BU DÖNEMDE POSALI YİYECEKLERİN VE PROBİYOTİKLERİN TÜKETİMİ ÖNEMLİDİR”
Et tüketimiyle birlikte ortaya çıkabilecek hazımsızlık sorunları için de tavsiyelerde bulunan Uzm. Dyt. Pirçek, “Bu dönemde posalı yiyeceklerin ve probiyotiklerin tüketimi önemlidir. Bir tutam kimyon midenin rahatlamasını sağlarken, nane yaprağı çiğnemek mideyi ve bağırsağı rahatlatır, şişkinlik sorununun giderilmesine yardımcı olur. Etin içeriğindeki en yoğun besin öğesi olan protein, sindirimi sırasında üre adı verilen atık maddeyi açığa çıkarır. Fazla et tüketimiyle vücutta biriken ürenin uzaklaştırılması için bol su tüketmek gerekir. Yemekten 2 saat sonra mutlaka su tüketimi yapılmalıdır. Mide yanmasına papatya çayı, şişkinlik için ise rezene çayı tüketilmesinde büyük fayda vardır” diye konuştu.