İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanık Sezgin K. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile maktul Uğur Kurt’un eşi Narin Kurt ve taraf avukatları katıldı. Duruşmayı CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de takip etti.
"SANIK ÖLDÜRMEKLE KALMIYOR, DELİL YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR"
Şikayetçi avukatlarından Aslı Kazan, "Sanık için en ağır cezanın verilmesini istiyoruz. Yaşam hakkı ihlal edilen Uğur Kurt, 30 yaşında, 2 yaşında çocuk babasıydı. Şimdi oğlu 12 yaşına ulaştı. 10 yıldır bu mahkeme adalet arıyoruz" diyerek Uğur Kurt'un öldürüldüğü cenaze sahibinin kızının mektubunu okudu. Avukat Kazan, "Sanık 5 yıllık polis, 3 aydır o bölgede çalışıyor. Bölgeyi tanıyor. Cemevinin yerini biliyor. Ölümcül olan beylik tabancasıyla ateş ediyor. 'Adam vuruldu ya' diyor, kamera kayıtlarına göre. Birinin ölebileceğini bilerek ne olursa olsun diyerek ateş ediyor ve Uğur'u ensesinden vuruyor. 'Sıkma' diye amiri beş kez bağırıyor. Sanık öldürmekle kalmıyor, sonrasında delil yok etmeye çalışıyor, sizden adalet bekliyoruz" dedi. Avukat Turgut Kazan da sanığın Terörle Mücadele Müdürlüğü polisi olduğunu vurgulayarak basit bir dikkatsizlik ve özensizlik olarak değerlendirerek ceza verilemeyeceğini ifade etti. Avukat Hasan Kılıç da "Bu dava herkesin yaşam hakkını ilgilendiren bir dava. Tarihsel bir sorumluluk düşüyor mahkemeye. Aile intikam duygusuyla hareket etmiyor ancak bir yaptırım uygulanması gerekiyor" dedi.
"ADALET İSTİYORUM"
Uğur Kurt'un eşi şikayetçi Narin Kurt, "Suçsuz bir insana polis rastgele ateş ederek ölümüne neden olunduğu için adalet istiyorum. Oğlunun acısına dayanamayarak vefat eden kayınpederim için, yine oğlunun acısıyla kanser olan annesinin, oğlum ve kendim için adalet istiyorum. Polislerin silahı nasıl kullanacağını kafalarına kazımaları için adalet istiyorum. Sokaktaki insanın yaşam hakkı için adalet istiyorum" dedi.
SANIK SAVUNMA YAPMADI
Savunması sorulan sanık polis Sezgin K., "Takdiri mahkemeye bırakıyorum" dedi. Sezgin K'nın avukatı ise AYM'nin kararında yeniden bir yargılama yapılamayacağının ifade edildiğini belirterek "AYM yetki gaspı yapmıştır. AYM en üst mahkeme olmasını kötüye kullanmıştır. Yerel mahkemenin kararına karışamayacağını düşünüyoruz. Polise para cezası veremezsin demiştir. Bu resmen kürsüye müdahaledir. Müvekkil daha önce verilen kararda para cezasını ödemiştir, eğer farklı bir ceza verilirse ödenen paranın iadesini talep ediyorum" dedi.
İNDİRİMLİ CEZA VERİLDİ
Mahkeme heyeti, 2017 yılında verdiği ilk hükmünün AYM'nin hak ihlali kararı kapsamında iptaline hükmetti. Mahkeme, AYM'nin hak ihlali kararının 104. maddesine de değinerek suç vasfına yönelik karar verme görevinin AYM'ye ait olmadığı ve bu yönde bir hak ihlali kararı vermediğini de kararında belirtti. Mahkeme heyeti bu gerekçelerle sanık polise "Taksirle ölüme neden olma" suçundan AYM kararı gözetilerek önce 3 yıl hapis cezası verdi. Sanığın duruşmalardaki tutum ve davranışlarını lehine indirim sayan heyet, cezayı 2 yıl 6 ay hapis cezasına indirdi. Karara 7 günlük süre içerisinde itiraz hakkı bulunuyor.
BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI
Duruşma çıkışında adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Uğur Kurt'un eşi Narin Kurt, "10 yıldır biz bu mücadeleyi veriyoruz. Sokaktaki herhangi bir insanın bu şekilde bizim canımızı, güvenliğimizi sağlaması gereken kişilerin. Aksine canımızı alması ve bunun hukuk karşısında hiçbir cezasının olmamasıyla savaşıyoruz biz. 10 yıl oldu. Ve ben bir önceki mahkeme heyetine verdiği karardan ötürü kınamıştım. Yine kınıyorum. Bugün görülen davadaki hakim ve heyeti yine kınıyorum. Bir insanın masum bir insanın, hayatının bir çocuğun babasız bırakılmanın bir annenin, babanın kanser olup ölmesine sebep olmasının bir eşin, eşinin elinden alınmasının ve bir daha onu. Hiç kimse, hiçbir ailesi göremeyecek olmasının karşılığı bilhassa yani bir insanın, masum bir insanın hayatının elinden alınmasının karşılığı 2 yıl 6 ay olamaz. Yani hepimiz tehlikedeyiz. Bence bu sonuç kimin vicdanını rahatsız ediyorsa herkes bu davayı üstlensin. Çünkü sokakta yürürken hangimizin başına kolluk kuvveti tarafından ne geleceği ve sonrasında ne yaşayacağını gerçekten bilemiyoruz. Ve ben, tekrar bu davayı devam ettireceğim. Asla bu sonucu kabul etmiyorum. Yani bu belki daha uzun sürer, kaç yıl sürer, ne olur bilmiyorum. Gerçekten vicdanlı ve adalete, hukuka göre hareket eden hakimlere denk gelmeden de bu davayı bırakmayacağım" diye konuştu.
Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez ise, "Ama her davaya geldiğimizde üzülerek çıkıyoruz. Ne yazık ki adalet için adaleti arıyoruz. O noktadayız şu anda. Sevgili Uğur'u öldürenler mahkum edilmedi. Bir kez daha biz mahkum edildik. Bu dava sadece Uğur'un davası değildir. Bu dava Türkiye'de herkesin davası olduğunu herkesin artık görmesini istiyorum" dedi.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Uğur Kurt, Okmeydanı'nda 22 Mayıs 2014'teki olaylar sırasında bir yakınının cenaze törenine katılmak için Okmeydanı Cemevi'nde bulunduğu sırada başına mermi isabet etmesi sonucu yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. İddianamede, Uğur Kurt'u vuran polis memuru Sezgin K.'nin "Taksirle adam öldürme" suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını istemiş, dosya İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. Dosyayı inceleyen 85. Asliye Ceza Mahkemesi, Uğur Kurt'u öldüren polis hakkındaki "Taksirle adam öldürme" suçlamasını yetersiz bularak, suçun 20 ila 25 yıl arası hapis cezasını öngören "Olası kastla adam öldürme" olduğunu belirtip dosyayı "görevsizlik" kararıyla ağır ceza mahkemesine göndermişti.
Yapılan yargılamanın sonunda duruşma savcısı da sanık polisin "Olası kastla adam öldürme" suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar değişen oranda hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etmişti. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 Nisan 2017 tarihinde yapılan yargılama sonucunda polis Sezgin K. "Taksirle ölüme neden olma" suçundan iyi hal indirimi uygulayarak önce 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Bu ceza netice olarak 12 bin 100 lira adli para cezasına çevrilmişti. Bu karara karşı Uğur Kurt'un ailesi avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. AYM, Uğur Kurt'un yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek sanık polisin yeniden yargılanmasına hükmetmişti.