Gelecekte İstanbul depreminin söz konusu olabileceğini söyleyen TBV Başkanı Timur Erk, “İhtiyaç olduğunda TIR üzerinde konteynerin içine yerleştirilmiş 6 üniteli diyaliz merkezini altyapısıyla birlikte ihtiyaç gösterilen her yere taşımaya hazırız ve oraya gidip 24 saat içinde hizmete alabilecek durumdayız” dedi.
İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Bilal Görçin ise hastaların 4 saat diyalizde kaldığını belirterek, “Hastalar 4 saat boyunca damarları sürekli dışarı açık olabilecek pozisyondalar. En büyük korkumuz bu. Depreme yakalandıkları anda hastanın telaşla kalktığını düşünün kollarında iki tane açık iğne, 1 dakikada 300 cc (santimetreküp) kan kaybediyor. Önemli olan hastayı diyaliz sırasında o iki damar yolundan güvenli bir şekilde korumak” dedi.
“DEPREM ESNASINDA NE YAPMALARI GEREKTİĞİ KONUSUNDA BİR EĞİTİM FİLMİ HAZIRLADIK”
Türkiye'de özel, kamu ve üniversite dahil 800’ü aşkın diyaliz merkezi olduğunu söyleyen Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Bu 800’ü aşkın diyaliz merkezinde 63 bin vatandaşımız böbrek nakli olana kadar diyalize girerek hayatını idame ettiriyor. Marmara Bölgesi’nde beklediğimiz bir deprem var. Bu anlattığım hastaların büyük bir kısmı da bu Marmara Bölgesi'nde. Dolayısıyla 63 bin vatandaşımızın ve diyaliz merkezlerinde çalışan sağlık personeli, hemşire, hizmetli kadrosu dahil deprem esnasında ne yapmaları gerektiği konusunda bir eğitim filmi hazırladık. Dünya böbrek günü dolayısıyla bunu hazırladık. Her sene tematik bir olay vardır. Mart ayının İkinci perşembesi Dünya Böbrek Günü vardır. Biz de bu vesileyle bu filmi hazırlamış olduk” dedi.
“KALICI PROJE YAPMAK İSTEDİK”
Depremlerden sonra herkesin milli bir heyecan içinde hareket etmeye başladığını söyleyen Erk, “Herkes depremin yarattığı acıları sıfırlamak için her türlü politik ayrışmayı unutarak milli bir bütünlük içerisinde heyecanla taşın altına elini koydu. Bu çerçevede 3 büyük projemiz var. Sağlık Bakanlığından devamlı temas halinde olarak nerede neye ihtiyaç var o bilgiyi alarak ilk defa diyaliz setleriyle başladık ve bu setleri ihtiyaç duyulan bölgelere yolladık. Ciddi bağışlar yaptık. Aynı zamanda bu konuda ürün üreten ve ithal eden şirketi de hep yönlendirdik. Bu bittikten sonra kalıcı bir proje yapalım dedik. Bu konuda bağışlar toplamaya başladık. Bakanlığın önermiş olduğu en çok ihtiyaç gösteren bölgede Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 7 katlı tıp fakültesi binasının bahçesine 10 üniteli tek katlı prefabrik diyaliz ünitesi kurma kararı verdik. Hemen başlayamadık çünkü bahçede depremzedelerin yaşadığı çadırlar var. Onlar ne zaman konteynere geçerse biz hemen başlayacağız ve 2 veya 3 ay içerisinde bitirip üniversite rektörlüğüne teslim edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“6 ÜNİTELİ DİYALİZ MERKEZİNİ İHTİYAÇ GÖSTERİLEN HER YERE TAŞIMAYA HAZIRIZ”
Hatay Antakya’ya ise 8 üniteli bir anaokulu yaptıracaklarını söyleyen Erk, “Antakya'da da Milli Eğitim Bakanlığı'nın göstereceği bir bölgede depremzede çocuklarının en çok ihtiyaç göstereceği bir mahallede 8 üniteli bir anaokulu yapalım dedik. Üçüncü büyük projemiz ise; İstanbul depremi ne yazık ki gelecekte söz konusu. İhtiyaç olduğunda bir dorse TIR üzerinde konteynerin içine yerleştirilmiş 6 üniteli diyaliz merkezini altyapısıyla birlikte ihtiyaç gösterilen her yere taşımaya hazırız ve oraya gidip 24 saat içinde hizmete alabilecek durumdayız” diye konuştu.
GÖRÇİN: ÖNEMLİ OLAN HASTAYI O İKİ DAMAR YOLUNDAN GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE KORUMAK
İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzman Dr. Bilal Görçin hastaların 4 saat diyalizde kaldığını belirterek, “Hastalar diyalize girerken kollarına iki tane iğne takıyoruz ve bu hastalarda 1 dakika içerisinde 300 mililitre kanlarını alıp temizleyip aynı anda veriyoruz. Yani hastalar 4 saat boyunca damarları sürekli dışarı açık olabilecek pozisyondalar. En büyük korkumuz bu. Depreme yakalandıkları anda hastanın telaşla kalktığını düşünün kollarında iki tane açık iğne, 1 dakikada 300 cc gibi durmadan kan kaybediyor. Bu hastaların 1 litre kan kaybettiğini düşünün, ölür. Bu filmde de anlattığımız gibi önemli olan hastayı diyaliz sırasında o iki damar yolundan güvenli bir şekilde korumak. Kurtarmak demiyorum, korumak. Çünkü setlerimiz uzun. Setler üzerinde o iğneden sonra iki tane kapayıcı düğmemiz var. Biz hastalara bunların nasıl kapatılacağını öğretiyoruz. Çünkü hastalar sarsıntıyı hissettikleri anda zaten makine otomatik olarak kendisini kapatıyor. Ondan bir sıkıntımız yok. Hastanın kolundaki iki damarı kapatması çok önemli bunun için de o klempleri kapatıp hastanın hemen yattığı yatağın altına cenin pozisyonuna geçmesini istiyoruz. Kolundaki setlerin uzunluğu buna yeter. Bütün korkumuz makineye bağlı damarın hastanın kolundan çıkmaması. Çünkü baskı olmayacağı için hasta kan kaybına devam edebilir” dedi.