Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanlığı Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne yönelik DHA’ya açıklamalarda bulundu. Aydın, Saadet Partisi olarak mahalli idareler seçimlerinde bin 393 noktada kendi adayları ve kendi logoları ile seçime gireceklerini söyleyerek “Hem büyükşehirlerde hem il merkezlerinde, ilçelerde ve beldelerde Saadet Partisi olarak seçimlere girmiş olacağız. Tabii şu anda yoğun bir trafiğin içerisindeyiz. Bir taraftan tespitlerimiz, bir taraftan beyanname hazırlıklarımız, projelerimizin hazırlığı ve kampanya lansman hazırlığımız devam ediyor. 3 Şubat'ta da Ankara'da hem seçim beyannamemizi ilan edeceğiz hem de adaylarımızı tanıtacağız. Şu anda yoğun bir sürecin, çalışmanın içerisindeyiz. Bu seçimlerdeki ana hedefimiz Saadet Partili belediyelerin sayısını arttırmak ve en nihayetinde bütün partilerin hedefi olduğu gibi Saadet Partisi olarak oyumuzu arttırmanın gayreti içerisinde olacağız. Ama ana hedefimiz de milletimize gerçekten hizmet edecek kadroları iş başına getirmek olacak” diye konuştu.
‘3 BÜYÜKŞEHİRDE ADAYLARIMIZI ÇIKARACAĞIZ’
Saadet Partisi’nin İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday çıkaracağını belirten Aydın, “Biz İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, bütün büyük şehirlerde Saadet Partisi olarak seçime gireceğiz. Şu anki bütün hazırlıklarımız o yönde devam ediyor. 10 gün içerisinde ilk olarak İstanbul adayımızı ilan edeceğiz. 3 Şubat'ta da diğer bütün illeri ilan etmenin hedefi içerisindeyiz, gayreti içerisindeyiz. Tabii ki doğal olarak Türkiye'de bir kutuplaşma meydana geldi. Yani her şehir, her belde konuşulurken sadece iki cenah konuşuluyor. Biz de milletimize umut olmak adına bir yeni nefes yeni ses olmak adına parti olarak her seçim çevresinde Saadet Partisi olarak girmenin gayreti içerisinde olacağız ki milletimize hiç yoktan yeni bir umut, yeni bir heyecan ortaya çıkarmış olabilelim” dedi.
‘RANT BELEDİYECİLİĞİNE SON VERECEĞİZ’
Aydın, seçim beyannamelerine ilişkin, “Önümüzdeki seçim mahali idareler seçimi. Dolayısıyla yerelin sorunu, yarası ne ise, bizim de projelerimiz, vaatlerimiz o çerçevede olacaktır. Bugün şehirlerimize baktığımız zaman maalesef Türkiye genelinde büyük bir betonlaşma görüyoruz. Bütün şehirlerin kimlikleri çalındı, alındı ve yok edildi. İstanbul Esenler’deki bir binayla Ağrı Tutak’taki bir binanın mimarisi, rengi dahil aynı. Tek tipleştirildi. Siz Karadeniz’de sahil boyunca yolculuk yaptığınız zaman diyelim ki, Samsun’dan başladınız Artvin’e kadar gideceksiniz; ‘şu ilçenin şöyle farklı bir özelliği vardır’ diyebileceğiniz bir yer kaldı mı? Hiçbir yer kalmadı. Her taraf bina ve beton. Dolayısıyla şehirlerimiz, ilçelerimiz, beldelerimiz yaşanabilir bir kent olmaktan çıkartıldı. Rant uğruna. Biz ilk olarak milletimize vaat olarak ifade ediyoruz, biz Türkiye’de olan bu beton belediyeciliğine son vereceğiz. Betonlaşmanın altında devasa bir rantlaşma, yolsuzluklar var. Dolayısıyla biz hem betonlaşmaya son verirken altındaki bu devasa rantlaşmaya da ‘rant belediyeciliğine de’ mutlaka son vereceğiz. Milletimize ait olan kaynakları milletimize hizmette seferber kılmış olacağız. Şehirlerimiz yaşanabilir şehirler olmaktan çıkartıldığı gibi sanki çok iyi şeyler yapılmış gibi bir reklam belediyeciliği de var. Vatandaşımıza hizmete ayrılan kaynaklar maalesef bütünüyle reklamlara ayrılmış durumda. Herkes kendi PR’nın yapmanın gayreti içerisine düşmüş ancak bunu belediyenin imkanları ile yapıyorlar. Biz bunlara da son vereceğiz. İş başına geldiğimiz zaman merkeze rantı, betonu, reklamı değil, hizmeti koyacağız” ifadelerini kullandı.
‘HAVYANLARIN DA CANLARINI ESAS ALARAK BİR ŞEY GELİŞTİRİLMESİ GEREKİR’
Türkiye’de bir konu üzerine konuşulamadığını, kutuplaşmanın yaşandığını söyleyen Aydın, “Sokak köpekleri mevzusu var, maalesef ikiye ayrılmış durumda. İnsanlar birbirlerini dinlemiyorlar. Siz bu sorun çözülsün, sokakta çocuklarımız yürüyemiyor, insanlar işlerine evlerine rahat gidemiyorlar. Bu sorun çözülsün dediğiniz an başka bir taraftan ‘hayvan düşmanlığı yapıyorsunuz, hayvanlara karşısınız’ seslerini duyuyoruz. Bu hayvanlarda candır, onları da bizim düşünmemiz gerekir’.’ Dolayısıyla biz bu hayvanlara cansız muamelesi yapamayız. ‘Onların da canlarını esas alarak bir şey geliştirilmesi gerekir’ denildiği anda diğer taraf ayağa kalkıyor. Dolayısıyla iki tarafında hassasiyetini gözeterek ancak yine merkeze insanı, canı alarak, burada insanımızın güvenliğini esas alan hem de hayvanlarımızın canlarını ve haklarını esas alan bir yaklaşımla bir süreç işletiyoruz. Şu anda uzmanlarımız çalışmaya devam ediyorlar. Ayrıntıları inşallah genel başkanımız beyannamemizi açıkladığında paylaşacak” dedi.
‘DEPREM BÖLGESİNE AİT ÖZEL PROJELERİMİZİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE İLAN EDECEĞİZ’
Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü; “6 Şubat 2023 depreminde kriz masası sorumlusuydum. Bütün şehirleri tek tek gezdim, inceledim. Özellikle deprem bölgelerinde büyük bir ihmalin varlığını bizzat yaşayarak, görerek şahit oldum. Dolayısıyla oradaki bu ihmallerin oluşmasına zemin teşkil eden en temel hastalık, sorunun kaynağı işin ehil ellere teslim edilmeyişidir. En başta ifade ettiğim husus. Siz bir işe başlarken işin merkezine ana hedefinize neyi alıyorsunuz. Eğer rantı alırsanız, hiçbir zemin yoklamasını dikkate almadan, binaları nereye diktiğinizi esas almadan, buraya kaç katlı bina dikilebilir bunlara bakmadan; hatta ne kadar çimento, kum kullanılmış, malzeme ne kadar kaliteli kullanılmış bakmaksızın sadece rantı esas alırsanız bina tepemize yıkılıyor. Deprem bölgesindeki bazı binaları gezerken maalesef şunlara şahitlik yaptık. Binanın altında dükkanlar var. Esnaf daha fazla yer açmak için ana sütunları kesmiş. Bölgenin tekraren imarı, ayağa kaldırılması hususunda merkeze insanımızı, can güvenliğini esas alan ve o coğrafyanın kendi kodlarını da taşıyan bir mimari anlayışla bölgenin ihyası için çalışmaların sürdürülmesi gerekir. Bizde elbette ki projelerimizi, kadrolarımızı hazırlıyoruz. Bölgeye ait özel projelerimizi önümüzdeki günlerde kamuoyuna ilan etmiş olacağız” diye konuştu.
‘SAADET PARTİSİ OLARAK BUNUN ÖNCÜSÜ OLACAĞIZ’
Siyasetin bir savaş zemini değil, bir hizmet yarışı olduğunu ifade eden Aydın, “Partilerin adayları birbirlerinin düşmanları değil, birbirlerinin rakipleridir. Bu bilinçle hareket edersek, insanımıza en iyi hizmeti kimin götüreceğinin mücadelesini verirsek burada kazançlı çıkan hangi parti kazanırsa kazansın insanımız olmuş olur. Biz bunu esas alarak bir seçim süreci işletelim istiyoruz. Kendi adaylarımıza da ifade ederken hep onu söyledik. Hiçbir kimsenin şahsını, ailesini, partisini aşağılayarak, kötüleyerek, karalayarak bir seçim süreci işletemezsiniz. Bunun neticesinde seçimi kazanmış olsa bile bu bizim için büyük bir kayıptır. Dolayısıyla biz kişileri değil, projeleri, biz hiçbir insanın ailesini veya partisini esas alarak değil, yapacağımız icraatları, vaatleri, çözümleri esas alarak bir süreç işleteceğiz. Adaylarımıza bunları ifade ediyoruz. Ki böyle bir süreç işletirsek, hizmet etmek için illa kazanmanız da gerekmiyor. Bu da bir hizmettir. Partinin isimleri, adayları dillerini sertleştirince insanlar kavgalara tutuşuyorlar. Dolayısıyla siyasiler o şehirlerin öncüleri, örnekleri, rehberleri, öğretmenleridirler. Bu bilinçle hareket edilirse bu seçim sürecini büyük bir hizmet dönemine de çevirmiş oluruz. Saadet Partisi olarak biz bunun öncüsü olacağız” ifadelerini kullandı.