Prof. Dr. Süleyman Pampal, kabuk deformasyonlarının izlenmesi ile depremlerin önceden tahmini konusunda çok sayıda çalışma olduğunu, özellikle de Japonların bu konuda çok çalıştığını kaydetti. Prof. Dr. Pampal, "Depremlerden sonra yaptıkları çalışmaların; yükselmeler, alçalmalar, deniz seviyesinde, karada, fay zonundaki gerilme artışları, birikimleri ya da kabuktaki deformasyonun hızı ve bu deformasyonda bazen anomaliler belirlenirse, bu da depremin gelmekte olduğunu gösteren bir ipucu olabilir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda hep deprem olduktan sonra tespitler yapılıyor. Bu, önemli bir veri. Ama önceden bunun kullanıldığı ve depremin tahmin edildiği bugüne kadar söz konusu olmamış. ‘Bu deformasyonlarda hızlanma var, anomali var, pik yaptı, deprem olacak, 2 saat sonra, 3 saat sonra olacak kaçın’ diyen başarılı bir tahmin olmamış" diye konuştu.
Çin'de yaşanan Haicheng depremini örnek gösteren Prof. Dr. Pampal, "Depremden 4-5 saat önce pek çok ipucunu değerlendiren bilim insanları, depremin olacağını tahmin etmişler, kesin konuşmuşlar. Otoriter rejimin avantajını kullanarak zorla insanları evlerinden çıkarmışlar. Gerçekten de 4 saat sonra deprem olmuş ve insanların canı kurtulmuş. Ama aynı bölgede 8 ay sonra daha büyük bir deprem, aynı çalışan bilim insanları tarafından tahmin edilemediği için yüz binlerce insan ölmüş. Bunun dışında önceden tahmin edilmiş yıkıcı bir deprem yok. Çalışmalar var, çok önemli ipuçları var. Depremlerin önceden tahmini konusunda çok sayıda yöntem dünyanın her yerinde yoğunlukla kullanılıyor ve çalışılıyor. Çok sayıda bilim çevresi, merkezler bu konuya zaman, kaynak ayırıyorlar. Önümüzdeki dönemlerde depremlerin önceden tahmin edileceğini, can kayıplarının minimuma ineceğini düşünüyorum, biliyorum" dedi.