Prof. Dr. Sevil Atalay Vural, kanser hastalığının insanlarda olduğu kadar hayvanlarda da görüldüğünü ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu vakalarının artık daha kolay tespit edildiğini söyledi. Bu sebeple rakamların gün geçtikçe arttığını kaydeden Prof. Dr. Vural, "Dünyada her yıl 4 milyon köpek kanser olgusundan etkilenmektedir. Kedilerde ise yaklaşık 100 bin kediden 4'te 1'i kanserle karşı karşıya kalmaktadır. Bu sayı gün geçtikçe de katlanarak artıyor. Genel prensibimiz; erken tanı ve doğru tedavi ile önlenebilir ve önüne geçilebilir bir hastalık olduğu şeklindedir" dedi.
'EN FAZLA DERİ VE MEME TÜMÖRÜ GÖRÜLÜYOR'
Prof. Dr. Vural, hayvanlarda kanser hastalığının oluşma nedenlerine ilişkin de, "Bireysel özelliğinin yanı sıra 'predispozisyon' dediğimiz; yaş, ırk, cinsiyet alınganlıklarıyla bunun oluşumunu tetikleyen onkojenik faktörler ciddi anlamda şekillenmesinde rol oynamaktadır. Özellikle beyaz tenli hayvanlarda, bilhassa ultraviyole güneş ışınlarının etkisiyle çok fazla deri tümörlerini gözlemleriz. Cinsiyete yönelik olarak perianal bölge tümörleri özellikle erkek hayvanlarda daha fazla karşımıza çıkıyor. Bu sayı giderek artıyor. Daha önce 6'lı yaşlarda görülme olasılığı gündeme getirilirken bugün ortalama 9 yaş ve üzerindeki hayvanlarda tümörün görülme olasılığı daha sık karşımıza çıkmaktadır. Bu tümörler arasında en fazla deri ve meme tümörlerini görüyoruz" diye konuştu.
Kansere yol açan etkenler arasında sigara dumanın da yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Vural, "Bazı fiziksel faktörler, sanayi bölgelerinde kirli atıkların havaya karışması, evdeki bireylerin sigara içmesiyle yaratılan pasif içicilik ve bazı hayvan türlerinde koşum takımlarının yarattığı daimi etkiye bağlı olarak deri üzerinde tümörlerin oluşmasını gözlemleyebiliyoruz. 100'den fazla da kanser tipi bulunmaktadır. Fil, balina gibi kara ve deniz hayvanlarında da tümör ya da kanser türlerine rastlıyoruz. Bugün rakamsal veriler daha çok pet hayvanları üzerinde ilerliyor ancak sadece onlarda görülüyormuş gibi bir yanlış algı oluşmasın" ifadelerini kullandı.
'TEDAVİDEN SONRA ÖMÜRLERİ 1-2 YIL UZUYOR'
Tümörlerin tanısında en büyük görevin hayvan sahiplerine düştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Vural, "Onların yaptıkları gözlemler, sevme hareketleri, bakım işlemleri çok anlamlı. Biz bunları seviyoruz ama sevdiğimiz zaman ellerimizi boşa kullanmıyoruz. Daimi sevdiğimiz için, şekillenecek olan bir çıkıntı, şişlik ve sertlik bir farkındalık yaratabiliyor. Ağız bakımı yaptığınız zaman mukoza renginin değişimi veya yediği yemeğin miktarının azalması, oyun oynamak istememesi, genel kondisyonunun düşmesi, nefes almanın bozulması, ufacık bir topallamada bilinçli olan hayvan sahipleri bunu fark ettiklerinde veteriner hekimlerinden destek istiyorlar. Tedavi bittikten sonra sonuç çok güzel. Yeter ki, biz geç kalmış olmayalım. Elde ettiğimiz verilere göre, vakaların yüzde 69'unda 1 yıl, yüzde 47'sinde ise 2 yıl kadar can dostlarımızın ömürleri uzuyor" dedi.