İtalya'nın Milano kentinde geçen hafta düzenlenen ve 100'e yakın ülkeden 4 bine yakın metabolizma hastalıkları ve endokrinoloji uzmanının katıldığı Avrupa Endokrinoloji Kongresi'nde (ECE 2022) dikkat çeken konuların başında, pandemi döneminde kontrolsüzce kullanılan vitamin destek ürünlerinin vücutta yarattığı olumsuz etkilerin konuşulduğu oturumlar yer aldı. Bağışıklığı güçlü tutmak ve Kovid'i daha hafif geçirmek kaygısıyla özellikle D vitamini, selenyum ve iyot gibi mineral ve vitamin desteklerinin doktor kontrolü olmadan yoğun bir şekilde kullanılması, başta kalp böbrek sistemi olmak üzere, tiroit fonksiyonlarının da bozulmasına neden oluyor. Avrupa Endokrinoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, aşırı iyot kullanımı nedeniyle ülkemizde de zehirli guatr vakalarında artış yaşandığına işaret etti. Prof. Dr. Yıldız, doktor kontrolü olmadan, eksikliği tespit edilmeden eş dost tavsiyesiyle yüksek dozlarda kullanılan D vitaminin kalp ve böbreklerde, iyodun ise tiroit bezinde tahribata yol açarak zehirli guatr vakalarında artışa yol açtığını kaydetti.
TÜRK HEKİME "ÖZEL TANINIRLIK ÖDÜLÜ"
21-24 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen ECE 2022'de, “Avrupa Özel Tanınırlık Ödülüö alan Avrupa Endokrinoloji Derneği Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Avrupa Endokrinoloji Derneği yöneticiliğine ve Avrupa Endokrinoloji Kongresi Başkanlığına seçilen ilk Türk bilim insanı olarak Avrupa'da endokrinoloji biliminin ilerlemesine uzun yıllardır katkıları nedeniyle ödüle layık görüldü. Prof. Dr. Yıldız, Demirören Haber Ajansı'na kontrolsüz vitamin ve mineral kullanımı ile ilgili yaptığı açıklamada, sadece Avrupa'da değil Türkiye'de de D vitamini, selenyum ve iyot gibi vitamin ve minerallerin aşırı dozda kullanımı nedeniyle şimdilerde pek çok hastanın zehirli guatr veya D vitamini zehirlenmesi gibi şikayetlerle hastanelere başvurduğuna dikkat çekti.
"KOVİD'DEN KORUNMAK YERİNE TİROİT HASTASI OLDULAR"
Prof. Dr. Yıldız, "Vücudumuzda hormonların gerek az gerekse fazla olması, sağlık sorunlarına yol açıyor. Hormonların istediğimiz düzeylerde olabilmesi için bunların yapımlarında kullanılan minerallerin de istediğimiz oranda bulunması lazım. Dışarıdan alınan mineraller içinde en önemlilerinden bir tanesi iyi iyot. İyodun, tiroit hormonunun yapımında rolü var. Fakat pandemi döneminde yaşadığımız önemli bir problem, Kovid-19 enfeksiyonundan korunmak için kişilerin kontrolsüz bir şekilde eser element kullanımına başlamaları oldu. İyot kullanımı da kontrolsüz şekilde arttı. Öyle ki dışarıdan yüksek oranlarda iyot alınması bize, Kovid-19 enfeksiyonundan korunma değil, tiroit hastalıklarının artışı olarak geri dönmeye başladı. Dışarıdan yüksek doz iyot almanın yol açtığı sorunların başında ise hipertiroidi, yani tiroit hormonlarının kanda yükselmesi, ya da zehirli guatr geliyor. Yüksek miktarda iyot, vücudumuzun tiroit bezini yabancı bir doku gibi kabul etmesine neden olabiliyor ve tiroit tahribatına yol açarak hipotiroidi dediğimiz tiroit bezinin az çalışmasına da neden olabiliyor" dedi.
YOSUN KELP İÇERİKLİ DESTEK ÜRÜNLERİNE DİKKAT
Yüksek iyot içeren ürünlerin başında yosun, kelp içeren destek ürünlerinin geldiğine işaret eden Prof. Dr. Yıldız, "Yüksek iyot içeren solüsyonların kullanımı da söz konusu oldu bu dönemde. Bütün bunlar bir anda tiroit bezinizin olması gerekenden çok fazla iyoda maruz kalmasıyla, çalışmasının bozulmasına neden oluyor. Pandemi döneminde biz bunun hastalarda yarattığı zararları şimdilerde görmeye başladık. Ayrıca iyotlu tuz, bütün deniz ürünleri, süt ve süt ürünlerinde de iyot olduğunu söyleyebiliriz. Ama özellikle bazı ilaçlar, görüntüleme tekniklerinde kullanılan ve damardan verilen ilaçlar ile katkı / destek maddesi adı altında satılan kelp (yosun) gibi ürünler yarar yerine sağlık riskine sokabiliyor." diye konuştu.
"FAZLA D VİTAMİNİ KALP RİTMİNİ BOZDU"
Prof. Dr. Yıldız, "Selenyum bunlardan biri. Tiroit hormonlarının normal çalışmasında rol alıyor. Ama selenyumun da fazla kullanılmasının, vücut açısından zararları var. Pandemide, selenyum da olması gerekenden fazla, çok gereksiz kullanıldı. Daha önemlisi, bir de bizim 'ismi hormon olmayan' hormonlarımız var. D vitamini örneğin. Aslında vücudumuzda diğer hormonlar gibi fonksiyon gören bir hormon. Yine pandemi döneminde kendimizi enfeksiyondan koruyalım derken kontrolsüz ve yüksek miktarda D vitamini kullanımı oldu. Gerekenden fazla alındığı için D vitamini toksikasyonu (zehirlenmesi) ile vakaların, acillere başvurduğunu biliyoruz. Yüksek doz D vitamini nedeniyle, kanda kalsiyum değerleri artabiliyor. Bu da kalpteki elektriksel iletim sistemi başta olmak üzere birçok organın fonksiyonunu bozabiliyor. Kalp ritim bozukluğuna yol açabiliyor" şeklinde konuştu.
"KOVİD, HORMON DENGESİNİ DE KALICI BOZABİLİYOR"
Kovid-19'un uzun süreli etkilerinin de tartışıldığı bilimsel oturumların dikkat çektiği Avrupa Endokrinoloji Kongresi'nde, bilim insanlarının tartıştığı konulardan birinin de Kovid'in değişik hormonal sistemler üzerindeki etkisi olduğunu belirten Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, sözlerini şöyle noktaladı:
"Bu anlamda pankreasta beta hücresi dediğimiz, insülin salgılayan hücreler geçici olarak ya da sürekli olarak etkilenebildi hastalıktan. Dolayısıyla Kovid geçiren bir grup hastada, kan şekerinin hastanedeyken geçici olarak yükselmesi söz konusu olduğu gibi, bir kısım hastada da bu, kalıcı hale gelebildi ve bu kişiler Kovid sonrası diyabet hastası olarak kaldı. Bu konuda dünyada devam eden uzun soluklu çalışmalar var. Kovid-19 geçiren kişilerde hem tiroit bezi bozuklukları, hem pankreas fonksiyonunda bozukluklar görebiliyoruz. Dolayısıyla iki yönlü etkisi var. Yani hormonal bozukluğu olanlarda Kovid çok ağır geçtiği gibi Kovid'in kendisi de orta ve uzun vadede hormon hastalıkları gelişmesine neden olabiliyor. Bu nedenle endokrinoloji uzmanları olarak Kovid-19 geçirmiş hastaların orta ve uzun dönemdeki sağlık risklerini de takip edip değerlendiriyoruz."