Bursa'da işletmecilik yapan Bayram Özdoğan, 2 yıl önce Osmangazi ilçesi Dikkaldırım Mahallesi’nde ara sokakta bulunan bahçeli bir yer satın aldı. Nostalji tutkunu Özdoğan, satın aldığı işletmeyi, evinde bulunan, 90'lı yıllardan kalma eşyalarla dekore etti. Özdoğan, ahşap oymalı vitrinin içine yerleştirilen tüplü televizyon, duvara asılan gaz lambası, sehpanın bir kenarına iliştirilen kahverengi cam şekerlikler, kadife koltukların üzerine serilen danteller, kurulan kuzine sobanın üzerine koyulan güğüm, kapının hemen yanına bırakılan el gırgırı ile alışılmışın dışında ama çok da tanıdık olan dekorasyonun son dokunuşunu çiçek motifli kalın perdelerle yaparak, açtığı kafeyi, çocukluk yıllarındaki evlere dönüştürdü. Bayram Özdoğan, nostaljik eşyalarla ağırladığı misafirlerini, geçmişe yolculuğa çıkaran kafenin duvarları Neşet Ertaş ve Barış Manço gibi sanatçıların fotoğrafları, ‘Çiçek Abbas’, ‘Al Yazmalım’ gibi unutulmaz filmlerin afişleri, girişi ise merdaneli çamaşır makinesi ve yağ tenekeleriyle süslü.
OKUL ÖNLÜĞÜNÜZÜ GİYİP, BAKKALDAN ABUR CUBUR ALABİLİRSİNİZ
Menülerinde, Hulusi Kentmen ve Ayşen Gruda gibi Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncularının fotoğraflarının yer aldığı, gazoz ile çayın yanında çekirdek, Türk kahvesinin yanında şerbetin ikram edildiği kafede, bir de bakkal dükkanı bulunuyor. Leblebi tozu, emzik şeker, patlayan şeker, karikatürlü sakızlar gibi abur cuburların satıldığı bakkalda, şaka yüzüğü ve laklak gibi eski oyuncaklar da yer alıyor. İsteyenler, duvarda asılı olan, üzerinde takılı beyaz yakasıyla mavi okul önlüğünü giyip bakkaldan alışveriş yaparak, ilkokul yıllarını da yad ediyor.
‘90'LARIN SAMİMİYETİNİ YAŞATIYORUZ'
Çocukluk yıllarındaki samimiyete duyduğu özlemle böyle bir kafe açmaya karar verdiğini belirten Özdoğan, kafedeki eşyaların yerlerini sürekli değiştirdiklerini ve yeni nostaljik eşyaları da dekorasyona dahil ettiklerini söyleyerek, “Amacımız, 90'ları, daha doğrusu o yılların samimiyetini yaşatabilmek. Şu anda bu samimiyeti de yakalamış bulunuyoruz. Bahçedeki oturan misafirlerimizi gördünüz. Bütün olay meraktan kaynaklıdır. Merakınız olmadığı sürece ilerleyemiyorsunuz. Biz, 2'nci yılımıza girdik. Merakımız hala devam ediyor. Buraya bir daha geldiğinizde, aynı ürünü aynı yerde göremezsiniz. Çünkü hem elimizde ürün fazlalığı var hem de sürekli yeni eşyalar ve aletler getiriyoruz. Bu da bizleri ziyaret eden misafirlerimizin ilgisini çekiyor. Merak olmadan da bu iş olmuyor” diye konuştu.
'KAPIDAN GİRDİĞİNİZDE RUH HALİNİZ DEĞİŞİYOR'
Müşterilerinin ruhuna hitap ettiğine dikkat çeken Bayram Özdoğan, “Eşyalarımızın tamamı 90'lara ait. Bu eşyalar, o yılların ruhunu hatırlatıyor. Önemli olan da zaten ruhtur. Siz, çayı, kahveyi istediğiniz yerde, istediğiniz rakamlara içebiliyorsunuz ama bizim amacımız burada bu değil. Bizim amacımız, bu ruhu yaşatabilmek. Buraya gelen insanların hiçbiri birbirini tanımıyor. Ama buranın ruhu, herkesi birbiriyle kaynaştırıyor. İçeride doğum günü kutlanıyor, sohbetler ediliyor. O samimiyetten kaynaklanıyor. Ekip arkadaşlarıma da söylüyorum. Bir masaya çayı bırakıp, kahveyi bırakıp çekilmeyin. Oturun sohbet edin. Ben az önce tanımadığım bir masada çekirdek çitliyordum, çay içiyordum. Tanımıyorum ama bu dediğimiz o ruh var ya, o zaten bunu gereksinim haline getiriyor. Şu kapıdan içeriye girdiğiniz anda ruh haliniz de değişmeye başlıyor. Ruh haliniz değişmeye başlayınca, o samimi ortam ortaya çıkmış oluyor” ifadelerini kullandı.
‘BURADA HUZURLU VE MUTLU VAKİT GEÇİRİYORUZ’
Ailesi ile birlikte kafenin müdavimlerinden olan Hakan Önlem (38), “Gerçekten bana çok ilgi çekici geliyor. Bana çok hitap ediyor. Huzurlu, mutlu vakit geçiriyoruz. İnsanların da bunlara ilgi duyması, gerçekten beni çok mutlu ediyor. ‘Yalnız değilim’ dedim. Birileri daha var deyip, hemen tanışıyorum. Çünkü, o güzel yılları yaşamak çok farklıydı. O zamanın eşyaları da farklıydı. İşlerimden, vakit buldukça eşim, ‘Hadi oraya gidelim’ diyor. Keşke buralar gibi daha da fazla olsa, insanlar da gerçekten bu güzelim hobiye merak salsa. Geçmişimize sahip çıkmış oluruz” dedi.
'BABAANNEMİN EVİNDEYMİŞ GİBİ HUZURLU HİSSEDİYORUM'
Kafeye geldiğinde çocukluğuna gittiğini ve kendisini babaannesinin evinde hissettiğini söyleyen Gül Akınbay da (24), “Burası babaannemin evi gibi. Fincanı, tabakları, mutfağı. Babaannemin evi burada. O nedenle o kadar huzurlu hissediyorum ki kendimi. Yapay ve yapay olan her şeyden uzak ve gerçekçi, emek kokan bir yer. Ben de emek kokan, huzurlu olan ortamlarda bulunmayı seviyorum. O nedenle buradayız. Burası sıkılmadığımız bir yer. Herhangi bir mekana, 1 kere, 2 kere gittiğinde sıkılabiliyorsun. Fakat burada sıkılmıyoruz. Her akşam gelebiliyoruz ve her akşam aynı atmosferi yaşayabiliyoruz” diye konuştu.
‘MASUMİYETİ VE SAMİMİYETİ ARIYORUZ’
Çocukluğundaki huzuru kafede dekor olarak kullanılan eşyalarda bulduğunu ifade eden Akınbay, “Şu an burada biz eşyalarda o ruhu yaşıyoruz. Yani eşyalardan ruhu arıyoruz ama burada daha çok bence, 90’ların ruhu, masumiyeti, samimiyetini arıyoruz. Eskiden sokaklarda birbirimizi tanırdık, selam verirdik. Bugün selam veremiyoruz. O samimiyeti önce eşyalarla yitirdik. Daha gösterişli, daha modern bir yapıya sahip olmak isteyerek bitirdik” dedi.