Maden Platformu Sözcüsü Mehmet Yılmaz, Fuarİzmir'de düzenlenen MINEX Madencilik, Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı açılışının ardından madencilik sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Küresel madencilik piyasasının 2025 yılında 2,4 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşmasının beklendiğini kaydeden Yılmaz, Türkiye'de madencilik sektörünü temsil eden 18 birlik ve derneğin oluşturduğu Maden Platformu olarak Türkiye'nin sahip olduğu büyük maden potansiyelini üretim ve ihracata dönüştürmek üzere çalışmaları sürdürdüklerini ifade etti. Yılmaz, hedeflerinin ülkeye, insana ve doğaya kazandıran, kalkınmacı madencilik olduğunu vurguladı. Sektörün cari açıktaki yerine de dikkati çeken Yılmaz, madencilik sektörünün önü açılırsa Türkiye ekonomisine sağlayacağı katkıya değindi. Türkiye'nin büyük bir potansiyeli olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bazı ekonomik modellemelerde bu sektörün 3,5 trilyon dolar gibi bir büyüklüğe sahip olduğunu biliyoruz. Maalesef cari açık içerisinde yaklaşık 100 milyar dolar gibi bir açığın doğal gaz, petrol ve yer altı kaynaklarından oluştuğunu görüyoruz. Sektörün bileşenleri olarak cari açığın kapatılmasında sektör olarak çok ciddi bir rol alabiliriz. Altını hariç tuttuğumuzda sadece madencilikten kaynaklanan cari açık yaklaşık 30 milyar dolar civarında. Buna 25-30 milyarlık altını eklediğimizde 60 milyar dolardan bahsediyoruz. Doğal kaynaklarımızı sanayinin ihtiyacı olan hammaddeleri karşılamak üzere harekete geçirirsek cari açık üzerinde çok olumlu bir etki yaratacağımıza inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
'ÖNCE İNSAN, SONRA ÇEVRE ONDAN SONRA MADENCİLİK'
Madencilikte 15 milyar dolar ihracat hedeflendiğini ifade eden Yılmaz şu anda ihracatın yaklaşık 6,5 milyar dolar civarında seyrettiğini hatırlattı. Türkiye'de 2,5 milyar dolarlık altın üretildiğini anlatan Yılmaz şunları söyledi: "Altın üretimini çok rahat 5-6 milyar dolarlara çıkarabilme potansiyelimiz var. Yapılan bir modelleme çalışmasına göre, Türkiye'nin altın potansiyeli yaklaşık 6 bin 500 ton. Bunun bin 500 tonunu bulduk ve işletiyoruz. 5 bin ton bulunmayı bekliyor. Bu da 275 milyar dolar demektir. Cari açıkta bu sektör lokomotif rol oynayabilir. Yer altındaki madenleri yeryüzüne çıkartırken sıralamanın önce insan, sonra çevre, ondan sonra madencilik olması gerekiyor. Bunu yapmazsak kazandığımız paranın kirli hava, kirli su ve kirli toprakta hiçbir anlamı olmaz. Sürdürülebilir madencilik, yöre halkına saygı duyan madencilik, olmazsa olmazımız. Madencilik faaliyetlerimiz bittikten sonra doğadan ödünç aldığımız forma en yakın nasıl iade edeceğimizi planlayarak gitmenin olmazsa olmaz olduğunu biliyoruz. Rehabilitasyon konusu bizim için vazgeçilmez bir unsur."
'ENERJİ BAKANLIĞI SEKTÖRÜN HAMİSİ DURUMUNDA'
Madencilik sektörü olarak 180 bin istihdama sahip olduklarını kaydeden Yılmaz, sürdürülebilir ve sorumlu madencilik anlayışıyla bakanlıklar ile iş birliği halinde çalıştıklarını söyleyerek, "Orta Vadeli Program'da yer alan hedeflerle uyumluyuz. Madencilik sektörü Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Tarım ve Orman bakanlıkları düzleminde iyi anlaşılabilir bir sektör. Enerji bakanlığı sektör olarak hamimiz durumunda. Yer altındaki faaliyetlerimizi devlet adına yapıyoruz. Algıların yarattığı bazı baskılar nedeniyle bazı bakanlıklar geri durabiliyor. Onların da mevzuat gerekliliklerini yerine getirmiş işletmelere destek olmaları gerekiyor. Bizim beklentimiz bu yönde" diye konuştu.
TARIMSAL FAALİYETLERE DESTEK
Madencilerin Türkiye'deki ormanların yaklaşık binde 3 ila 3,5 arasındaki bir alanı kullandığına dikkati çeken Yılmaz ormanda kesilen her 100 bin ağaçtan bir tanesinin madencilik amacıyla kesildiğini vurguladı. Bu verinin Orman Bakanlığı tarafından doğrulandığını anlatan Yılmaz, "Algı yönetme konusunda başarılı değiliz. Sosyal medyadaki görünürlüğümüzün artması gerektiğini biliyoruz. Bugün Türkiye'de madencilik sektörünün etki ve faaliyet alanlarında bulunan mermer, krom, kömür, altın, çimento hepsine tek tek bakıldığında güzel rehabilitasyon örnekleri görürsünüz. Rehabilitasyonda inanılmaz güzel çalışmalarımız var. Ödül almış zeytinyağları, incirler, cevizler var. Sadece para kazanma derdinde değiliz. Yöre insanının tarımsal faaliyetini destekliyoruz" açıklamalarında bulundu.
'AYAK İZİMİZ SINIRLI'
Kamuoyundaki yanlış algının önlenmesi için daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yörede yaşayan insanların etrafında ne olup bittiğini bilmeye hakkı var. İstihdamda öncelikleri bizim için çok önemli. Yöre insanıyla olan ilişkilere önem veriyoruz. Son dönemde özellikle ekonomiye katkı koymaya aday lokomotif bir sektörüz. Dünyada gelişmiş ülkelere baktığınızda madenciliğin lokomotif olduğunu görürsünüz. Almanya ve Fransa enerjisinin yüzde 75'inden fazlasını nükleer ile sağlamaktadır. Orman alanındaki ayak izimiz çok sınırlı. Hele yer altı işletmelerinde ormana hiç dokunmuyoruz. Farkındalık oluşturmak için bakanlıklarla ilişkiler geliştirip madenciliğin algısını değiştirmeye çalışıyoruz."