Buca ilçesi Kuruçeşme Mahallesi 205/27 Sokak'taki 3 katlı binanın zemin katındaki Halil Yılmaz'ın evinde, 12 Temmuz 2016'da çıkan yangına müdahale eden itfaiye ekipleri, bazanın içinde yanmış kadın cesedi buldu. Cesedin, Sibel Çelik'e ait olduğu belirlendi. Çelik'in, Halil Yılmaz ile nişanlı olduğunu öğrenen polis, şüpheli olarak onun peşine düştü, ancak bulamadı. Soruşturma kapsamında Yılmaz'ın ağabeyi S.Y. (41) olaydan bir gün sonra Diyarbakır'a giderken yakalanıp, gözaltına alındı. Çapraz sorguda çelişkili ifadeler veren S.Y., çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede Sibel Çelik'in 7 bıçak darbesi ile öldürüldüğü, daha sonra cesedinin bazaya konulduğu ve evin ateşe verildiği bilgisi yer aldı. 2 kardeş hakkında 'nitelikli kasten öldürme', 'yakmak suretiyle mala zarar vermek' ve 'kasten yangın çıkarma' suçlarından dava açıldı. İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 6 Aralık 2017'deki duruşmasında S.Y. tahliye edildi. Bu süreçte de aranan Halil Yılmaz'a ulaşılamadı. Çelik'in, yargılamada istenilen Adli Tıp Kurumu raporlarında cinsel saldırıya uğradığı da ortaya çıktı.
İNDİRİMSİZ HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI
Almanya'ya kaçtığı belirlenen Halil Yılmaz için 21 Şubat 2018'de kırmızı bülten çıkarıldı. Türkiye ve Almanya arasında suçlu iadesi anlaşması olmasına rağmen Almanya, Halil Yılmaz'ı, ülkelerine iltica ettiği, politik olarak baskı gördüğü gerekçesiyle yıllarca Türkiye'ye göndermedi. Çelik'in ölümünden 6 yıl geçtikten sonra Yılmaz, geçen yıl ağustos ayında Türkiye'ye getirilip, tutuklandı. Halil Yılmaz, İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne SEGBİS ile verdiği ifadede, cinayeti kabul etmedi.
Davanın 26'ncı celsesi 16 Ocak'ta İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuksuz sanık S.Y.'nin beraatine karar veren mahkeme heyeti, Halil Yılmaz'ı kasten öldürme suçundan müebbet hapis ve mala zarar verme suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti sanık hakkında iyi hal ve tahrik indirimleri de uygulamadı.
‘ÇOK ZOR BİR SÜREÇTİ’
Cinayetin üzerinden 6,5 yıl geçtikten sonra davada karar çıkarken, Sibel'in annesi Cemile Çelik yaşadıkları süreci anlattı. Cemile Çelik, "Çok zor bir süreçti. Kızım feci şekilde öldürülmüş, katili de Almanya'ya kaçmıştı. Yazışmalar yıllarca devam etti ve sonunda yargılanıp ceza aldı. Bizim için hiç kolay değildi. Hala da değil. Sibel bir daha geri gelmeyecek ama en azından katili cezaevinde. Yaptığı yanına kalmadı. Adalet geç de olsa yerini buldu. Aslında ilk duruşmaya girdiğimizde umudumu kaybetmiştim. Eve geldikten sonra kendi kendime 'Kızım öldürüldü, katili de kaçtı. Hiçbir şekilde bulunmaz' demiştim. Sonrasında kızımın ölmeden önce bir kadın cinayeti haberinin altına kadın cinayetlerini eleştiren bir yorum yaptığını fark ettim. Oturdum ve ağladım. Ondan sonra avukatımız Sibel Önder'e ulaştım ve bu mücadeleyi birlikte vermeye başladık. Ben yer yer karamsarlaşıyordum ama o hiç ümidini kaybetmemişti. Duruşma salonunda karşımda gördüğümde daha çok üzüldüm. Sibel toprağın altına girmişti ama o yiyip, içip hayatına devam ediyordu" ifadelerini kullandı.
Kadın cinayetlerinin son bulması için cezaların caydırıcı olması gerektiğini söyleyen Çelik, "Sibel, Özgecan, Sevgi, Ayşe, Fatma işi değil bu. Önceden haberlerde kadın cinayeti gördüğümüzde üzülüyorduk, ancak kendi başımıza geldiğinde bambaşka oluyormuş. Bunu dışında duruşmalarda kızımı karalamaya bile çalıştılar. Bu, çok zoruma gitti. Hiçbir kadın ölmesin. Hep 'Bu son olsun' diyoruz ama olmuyor. Cezaların daha ağır ve caydırıcı olması lazım ki kimse cesaret edemesin. İnşallah cezası artar" diye konuştu.
'KRAVAT TAKMAK İŞE YARAMADI'
Çelik ailesinin avukatı Sibel Önder, verilen kararla mahkemenin tabuları yıktığını söyledi. Önder, "Kadın cinayetlerine ilişkin verilen kararlar arasında eksik hususları olsa da emsal teşkil edebilecek güzel bir karardı. Sanık hakkında hiçbir indirim uygulanmadı. Damat gibi giyinmek, kravat takmak pek işe yaramadı. Yapılan savunmalarda ne yazık ki hemen tüm kadın cinayetlerinde olduğu gibi namus kisvesinden dem vurulmaya çalışıldı. Nasıl olsa ölen kadın bir daha konuşamayacaktı. Namusuna dil uzatmayı sanık da gerçekleştirdi ancak mahkeme dikkate almadı. 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, bu kadın cinayetinde kalıplaşmış birçok tabuyu yıktı. Burada ciddi açıklar var. Mahkemeler, Yargıtay'ın verdiği kararlara göre hareket etmekle mükellefler. Yargıtay kararları dikkate alındığı için sanığa canavarca hisle öldürme suçundan ceza almadı. Bu açıdan ise kötü bir karar oldu. Sibel'in bedeni yok edilirken bir evde yandı. Mala zarar vermekten sanık 1 yıl 6 ay hapis cezası almasına rağmen Sibel yanan cesedi için yaptırım uygulanmadı. Biz bunun için de suç duyurusunda bulunacağız. Yasal süre içinde üst mahkeme gideceğiz. Tüm yargı yollarını tüketeceğiz. Ölünün dili yok bizim var. Mücadeleye devam edeceğiz. Düne kadar uygulanan indirimler artık uygulanmayacak" dedi.