Hasta bezleri, yatağa bağımlı veya engelli bireyler açısından oldukça büyük bir konfor sağlasa da gereksiz yere kullanımı tehlike saçıyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Özdemir, ülkemizde SGK’nın yaklaşık 150 farklı hastalık için, günde 4 beze kadar ücretsiz hasta bezi alma hakkı sunduğunu, ancak bu kadar yaygın bir endikasyonun, “bez suistimalini" de beraberinde getirdiğini ve gerçekten ihtiyacı olan hastaların da bu durumdan mağdur olabildiğini söyledi. Prof. Dr. Özdemir, yapılan çalışmalarda, her 3 hastadan 2’sinin, gereksiz yere hasta bezi kullandığını, bunların da yüzde 80’inin enfeksiyon tehlikesini bilmesine rağmen bez kullanmaya devam etmeyi tercih ettiğini kaydetti. Prof. Dr. Özdemir, özellikle ileri yaş kadınlar arasında sık görülen idrar kaçırma problemi gibi, aslında medikal tedaviyle iyileşebilecek, tuvalete gidebilir durumdaki hastaların bile hasta bezi kullandığını, kadınların erkeklere göre daha fazla bez suistimali eğiliminde olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Özdemir, bu kadar yaygın kullanımın, sadece hastanın kendi sağlığını değil, enfeksiyonlu atıklar nedeniyle toplum sağlığı ve çevreyi de tehdit ettiğini belirtti.
SGK 150 HASTALIK İÇİN ÜCRETSİZ BEZ VERİYOR
Prof. Dr. Özdemir, "Hasta bezleri hastaların veya yaşlıların kullanmak zorunda kaldıklarında büyük konfor sağlayan malzemelerdir aslında. Özellikle nörolojik sistem hastalığı olanlar veya yaşlı hastalar bu bezleri kullanarak hem sosyal hayatlarında, hem de yaşam kalitelerinde büyük kolaylık elde ediyor. Ancak bu kullanım ve erişim kolaylığı yanında, bezlerin aşırı kullanımı, bazı yan etkilere, sosyal ve toplumsal, hatta çevresel sorunlara neden oluyor. Son zamanlarda özellikle sosyal güvenlik kurumlarının bu bezlerin kullanımı ve erişimine kolaylık getirmesiyle beraber, toplumda (gerekli gereksiz) çok yaygın bir endikasyonla kullanıldığını görmekteyiz. SGK’nın, 150'ye yakın hastalık tanımı var bezlerin kullanımı için. 150 hastalık endikasyonuna onay veriyor. Hemen hemen bütün uzman hekimler de 2 yıllık süre için, günde 4 adet olarak belirlenen bez kullanım imkanını hastalara sunabiliyor. Hem hastaların hem hasta yakınlarının, hatta bazen de sağlık çalışanlarının hasta bezi suistimaline yol açtıklarını görüyoruz maalesef. Örneğin hasta aslında mobilize, yani hareket edebilir halde, bir miktar bilinci de yerinde. Bazen Alzheimer vs nedenlerle, belki bilinci çok iyi olmasa bile bu hastalar tuvalete aslında kendileri veya yardımla gidebilecek, kendi tuvaletini yapabilecek durumda oluyor. Ona rağmen götür-getir taşıma kolaylığı, hijyen açısından sanki daha sağlıklıymış gibi, bez tercih ediliyor" dedi.
HASTALARIN ÜÇTE İKİSİ GEREKSİZ KULLANDIĞININ FARKINDA
Hasta bezi kullanımıyla ilgili yapılan çalışmalarda, aslında yüzde 67 hastanın, yani yaklaşık her 3 hastadan 2’sinin bu bezi kullanmasının yanlış olduğunu bile bile kullandığının gösterildiğine işaret eden Prof. Dr. Özdemir, “Bunların da yaklaşık yüzde 80'i, bez kullanımıyla ilişkili enfeksiyonlara yakalanabileceğini bilmesine rağmen yine 80'den daha fazla oranda bez kullanımının pratikliğinden, hareketini ve sosyal hayatını, yaşam kalitesini artırdığını düşündüğünden dolayı kullanmaya devam edeceklerini söylüyor" diye konuştu.
ÖLÜMCÜL MİKROPLARI ÇEVREYE TAŞIYAN GİZLİ FELAKET
Sadece hastalık riski açısından değil, bez suistimalinin çevresel felakete de yol açacağını belirten Tunç, milyonlarca kullanılmış bezlerin içerisindeki enfeksiyonların, toplum sağlığını da tehdit ettiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Yoğun bakım veya hastane sonrası evde bez kullanılmaya başlayan hastalarda şunu da biliyoruz. Bu hastalar çok daha değişik patojenlerle, mikroflorayla, bakteriyel florayla bu bezleri kirletiyor. Özellikle hastaneden yeni çıkan hastalar, bizim hastane mikrobu dediğimiz bakterileri üzerlerinde taşır halde oluyor. Bu tabii görünmeyen büyük bir tehdit oluşturuyor aslında. Çünkü bu bakterilerin bulunduğu bezler, normal atıkların arasına karışıyor. Bizim çöp kutularımıza, belediyenin atık ünitelerine standart çöpmüş gibi ulaştırılıyor. Bu da hastane mikrobu dediğimiz bakterilerin çevreye de saçılmasına sebebiyet veriyor"
AĞIR HASTAYA DA HAFİF HASTAYA DA AYNI SAYIDA VERİLİYOR
Hasta bezi kullanımı için gerçek endikasyonun aslında hastanın mobilitesi, yani hareket zorluğunun bulunması kriterinin gözetilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özdemir, gerekli gereksiz pek çok hastalıkta hasta bezine ücretsiz olarak geniş ulaşım kolaylığı tanınması nedeniyle, gerçekten ihtiyacı olan hastaların da sınırlı sayıda bez kullanmak zorunda kaldığına işaret ederek, ağır ya da hafif ayırt etmeksizin endikasyona dahil edilen her hastaya aynı sayıda bez hakkı tanınmasının, hareket kısıtlılığı olan gerçek hastaların yeterli sayıda beze ulaşamamasına da neden olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Özdemir, “Basit bir diyabet hastalığından, çok basit bir nörolojik hastalığa kadar hastalar ücretsiz olarak beze erişim sağlayabiliyor. Fazla kullanımı yani suistimal edilmesi kadar, yetersiz kullanımına da çok dikkat edilmeli. Gerçek ihtiyaç sahipleri yeterli beze ulaşamıyor. Günde 4 taneye kadar ücretsiz bez hakkı tanınıyor. Mobil olan yani hareket kısıtlılığı olmayan tüm hastalarda da böyle. O nedenle bu hastalarda bez kullanımı tartışılmalıö dedi.
"TEDAVİ OLMAK YERİNE BEZ KULLANMAYI TERCİH EDİYORLAR"
Basit refleksleri geliştirecek egzersizler, temiz aralıklı kateter uygulamaları, küçük ameliyatlar veya medikal tedavilerle düzelebilecek hastalıklarda da hastaların tedaviyi seçmek yerine bezi tercih ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özdemir, “Maalesef hastalar kendi tercihleriyle bez kullanımına yöneliyor. Hekimlerini de baskı altına aldıkları için gerçek tedaviler ıskalanıyor. Bu da beze bağlı komplikasyonlarla uğraşmak zorunda kalmamıza neden oluyor. Öksürünce hapşırınca idrar kaçıran yani bizim stres inkontinans dediğimiz hastalık oluyor diye bez kullanmak çok yanlış. Ya da aşırı aktif mesane hastasının sık tuvalete gitme problemini bezle çözmesi gerçekten büyük bir hata. Türkiye profilinde özellikle kadın hastalarımız maalesef çok pratik buldukları için bu bezleri tercih ediyor ve ihtiyaç dışı kullanıma çok fazla yönleniyorlar. Bir çığ gibi büyüyen sayıda kadınlarımız bez kullanıyor. Özellikle menopoza yaklaşan, 55-60 yaş üzerindeki kadınlar hafif hareketleri de azaldığı zaman hemen beze yöneliyorlar" diye konuştu.
13 MİKROBUN 5’İ BEZDE YAŞAYABİLİYOR
Bez kullanımının bu kadar artmasıyla beraber kalitesi düşük bezlerin de piyasada yer tuttuğuna değinen Prof. Dr. Özdemir, ağır üriner enfeksiyonlara neden olabilen 13 tane ürobasilden 5’inin bezlerde de yaşayabildiğini vurguladı ve sözlerini şöyle noktaladı: “Özellikle yoğun bakımlarda çok rastlıyoruz. İdrar yolu enfeksiyonları çok ölümcül gidebiliyor yoğun bakımlarda. Bu nedenle hasta bezinin değiştirilme sıklığı, tekniği, temizlik tekniği çok önemli. Bez, belirli bir ıslaklığın üzerinde mutlaka hemen değiştirilmeli. Bu esnada ciddi bir temizlik yapılması, genital bölgenin mutlaka erkek kadın ayrımı olmadan hassasiyetle temizlenmesi gerekiyor. Tercihen önden arkaya, anal bölgenin florası ön tarafa taşınmadan bir temizlik yapılmalı. Dekübit dediğimiz yaralar da genital bölgelerde enfeksiyonlara, çok ciddi mortalite riskine yani ölümle sonuçlanabilen idrar yolu enfeksiyonlarına sebep olabiliyor"