Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkan Yardımcısı ve Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Ekim Özal, İzmir Körfezi'ndeki kirliliğin özellikle son yıllarda daha da arttığını kaydetti. Kirliliğin farklı nedenleri olduğuna değinen Özal, dere ve nehirlerden gelen atıkların körfezdeki kirliliğin artmasına neden olduğunu söyledi. Endüstriyel kirliliğin en büyük tehlike olduğuna dikkat çeken Özal, körfezdeki azot ve fosfor elementlerinin seviyesinin artması sonucu kitlesel balık ölümleri yaşandığını kaydederek, "Kentleşme ve sanayileşme ile beraber endüstriyel kirlilik en büyük tehlikeli durumlardan biri. Denize azot ve fosfor yoğun miktarda karışınca sığ bölgelerde oksijen seviyesi bitiyor ve böylelikle balıkların ölümüne neden oluyor. Toplu ölümlerini çok sık bir şekilde görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
'SU SICAKLIĞININ ARTIŞI DENİZANASI POPÜLASYONUNU ARTIRDI'
Son zamanlarda kıyılarda denizanalarının popülasyonun artmasının ana sebebinin su sıcaklığının artışı ve kıyısal alanlarındaki yapılaşmanın olduğunu belirten Özal, halk arasında 'deniz marulu' olarak bilinen 'ulva lactuca' adlı yeşil renkli yosunların zaman zaman İzmir Körfezi'ni kaplamasının da nedeninin iklim değişikliği olduğunu ifade etti. Özal, "Covid-19 sonrası kıyı kesimlerinde özellikle yazlıkçıların kalış süreleri uzadı. Buna bağlı olarak kıyı yaşamına da bunun olumsuz etkileri oldu. Kent yaşamına dönüşüm ve yapılaşma arttı. Ekosisteme sadece yaz aylarında artan yük artık kış aylarında da artıyor. Bunun olumsuz etkileri var. Ayrıca su sıcaklığındaki artış, denizanalarının da popülasyonunu arttırdı. Deniz marulları ise yıllardır İzmir Körfezi'nde var. Ancak onların da görülme periyodlarının uzamasındaki önemli faktörlerden biri iklim değişikliği oldu. İzmir Körfezi sığ ve ötrofikasyona (Besleyici elementlerin azot, fosfat vb. ekosistemde büyük orandaki artışı sonucu yaşanan alg popülasyonundaki artış) açık bir körfez. Bu durum deniz marullarının çok büyük alanları kaplamalarına neden oldu" dedi.
'KİRLİLİKLE MÜCADELE PROGRAMLARI OLUŞTURULMALI'
Denizel kirliliğin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini söyleyen Özal, "Yerel yönetim ve devlet eliyle bu kirlilikle mücadele programları oluşturulmalı. Arıtma tesislerinin ise kent nüfusunun artışına uygun olarak güncellenmesi gerekiyor. Kirliliğin ana kaynağı olan Gediz Nehri başta olmak üzere derelerden başlanarak atıkların arıtma tesisleri ile bertaraf edilmesi gerekiyor" diye konuştu.