Ankara Üniversitesi Cebeci Çocuk Hastanesi’nde kalp yetmezliği tedavisi gören Esila Tüfekçi'ye, 5,5 yıl sonra uygun kalp bulundu. Son dönemde durumunun ağırlaşması nedeniyle kalp ve solunum desteği sağlayan ECMO cihazına (Ekstrakorporal membran oksijenizasyonu) bağlanan Esila'ya, 28 Nisan'da Adana'dan Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na ait ambulans uçakla getirilen kalp, nakledildi.
Esila, doktorların tüm müdahalesine rağmen bir gün sonra 29 Nisan'da hayatını kaybetti. Yıllarca nakil bekleyen ve hastanede organ bağışına dikkat çektiği resim ve videolarla gündeme gelen Esila, Rize'de toprağa verildi. Esila'nın, beyin ameliyatı sonrası aynı hastanede 2019 yılında 8 ay tedavi gören Ahmet Ataç'a, çizdiği resim ve arkadaşlığı ile moral verdiği, hayata tutunmasına destek olduğu ortaya çıktı.
Esila'nın, kendi kalbini siyah, mezardaki kişinin kalbini de kırmızı çizerek yapığı resimle birlikte hastanenin duvarına asılan diğer resimdeki kişi olan Ahmet Ataç, resmin orijinalini çerçeveletip evinin duvarına asmış. Esila'nın, birlikte hastane bahçesinde kuşlara yem atmalarını çizip, üzerine 'Hayat her şeye rağmen yine güzel, yeter ki umudumuzu yitirmeyelim Ahmet Amca' yazdığı resim ile hayata tutunan Ahmet Ataç, Esila'nın hayatını kaybetmesiyle büyük üzüntü yaşadı.
'BANA MORAL VERDİ'
Esila ile 2019 yılında tanıştığını belirten Ahmet Ataç, "Ben oradayken Esila da başka bir odada yatıyormuş. Bir gün benim hastanede yatış sürecinde moralim çok bozukken bahçeye hava almak için çıkmıştım. Orada Esila ve ailesiyle tanıştık. Esila ile zamanla muhabbetimizi geliştirdik.
Ve Esila bana hep yaşından büyük olgunlukta ifadelerde bulunarak moral verdi. Ben hastanede çok sıkılıyordum, çok bunalmıştım; çünkü hastalık öncesi çok hareketli bir insandım. Birdenbire hastalanınca moralim de çok bozuluyordu. Ve kendimden ümidimi de kesmiştim; 'bir daha nasıl normal hayatıma döneceğim' diye. Ama Esila bana daima ‘Ümidini kesme, her şey daha iyi olacak, kötünün de iyisi var’ gibi insanı şaşırtan ifadelerde bulunuyordu.
Ve o kadar olgunlukla bunları söylüyordu ki o zaman 10-11 yaşında bir çocuktu üstelik. Bana moral verdi. Esila, ben, eşim, Esila’nın ailesi birlikte hastane bahçesine çıkmaya, konuşmaya, birbirimize destek olmaya başladık. Esila ve ben hastanede bahçesinde kuşları beslerdik" dedi.
'BİR MELEK UÇTU'
Ahmet Ataç, Esila ile tanıştıktan 1,5 ay sonra hastanede yattığı odanın kapısının altından bir kağıt atıldığını anlatarak, "Bir kağıda resim çizilmiş. Bir yürüyen sandalyede Esila, bir yürüyen sandalyede ben, bahçedeki oturduğumuz pozisyonu resmetmiş. Ve üzerine de yazmış ki ‘Hayat her şeye rağmen yine güzel, yeter ki umudumuzu yitirmeyelim Ahmet Amca.' İşte bu ifadeler beni tekrar hayata döndürdü diyebilirim.
Bana hakikaten umut verdi, yaşama sevinci verdi. Onu çerçevelettim. Fotokopisi hastane duvarında. Esila, gösterilen bütün ihtimama, özveriye rağmen hayata gözlerini yumdu. Demek ki onun da kaderi oymuş. Melek kızımız uçtu, gitti. Allah rahmet eğlesin. Çok yakınım, çocuğum, en yakınımdan birisini kaybetmiş gibi kendime gelemedim. Çok üzgünüm. Çok çok üzgünüm. 5 senedir biz de elimizden geldiğince kalp bulunması için çaba gösterdik eşimle birlikte. Hiç umulmadık bir anda kalp bulundu. ‘Adana’dan kalp geliyor’ haberini alınca nasıl sevindik anlatamam. Ama sevincimiz onu yaşatmaya yetmedi. Allah rahmet eylesin. Bir melek uçtu ki. Öyle kabul ediyorum ben" diye konuştu.
'O RESİM GÖRÜNCE ÇOK DUYGULANDIK'
Ahmet Ataç’ın eşi Tan Ataç ise eşinin Esila sayesinde hayata döndüğünü belirterek, "Eşim hayata küsmüştü. Çok kötü günlerdi. 'Hadi Ahmet Amca bahçeye çıkıyoruz, hadi Ahmet Amca kahvaltını bitirdin mi?' gibi cümleleriyle Esila, Ahmet Bey'in hayata dönmesine sebep oldu. Birlikte kuşları yemlediler. İlk başta mesafeli otururlardı. Sonra zaman geçtikçe yaklaşmaya başladılar. Ardından el ele tutuşup bahçede yürürlerdi.
Akşamları eşim bana hastane odasında derdi ki ‘Esila çok değişik bir çocuk, çok olgun’ derdi. Evet; Esila bence de bu dünyada bir misyon yüklenmişti. Güzelliklere, iyiliklere dokundu. Esila, bir gün eşime resim çizmiş, kuşları yemlerlerken. Akşam odamıza attı o resmi kapının altından. O resmi görünce çok duygulandık. Ben de o resmi tam Ahmet Bey'in yattığı yatağın karşısındaki duvara astım. Ben adım adım takip ettim, Ahmet Bey'i hayata bağladı o küçücük çocuk. Yemek yemesine sebep oldu, yatağından kalkmasına, sosyalleşmesine. ‘Kalp bulundu’ haberine çok sevindik. Ama olmadı. Vefat haberiyle yıkıldık" ifadelerini kullandı.