Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Hatay'da, Antakya ilçesi Ekinci Mahallesi'nde 2013'te tamamlanıp, 'Cennetten bir köşe' sloganıyla daireleri satılan, 12 katlı Rönesans Rezidans da yıkıldı. Toplam 250 daireden oluşan rezidansta yüzlerce kişi hayatını kaybetti. 5 yıl önce eşinden ayrılan sınıf öğretmeni Biray Beşerikli de 4 yıl önce taşındığı bahçe katındaki dairede, kızı Nazende ile birlikte yaşıyordu. Beşerikli ile kızı Nazende, Rönesans Rezidans’taki kayıp onlarca kişi arasında yer aldı. Beşerikli ile kızından depremin meydana geldiği 6 Şubat’tan bu yana haber alınamadı. Depremden yara almadan kurtulan Nuray ve Mehmet Beşerikli çifti, Rönesans Rezidans'ın enkazının başında 17 gün bekledi. Kızı ve torunlarına enkazda ulaşamayan çift, yakınlarının da bulunduğu Bursa’daki bir yurda yerleştirildi. Beşerikli çifti, mezarlarını açtırdıkları kızı ve torunundan gelecek haberi beklerken, onlarsız ilk bayramı da acı içinde karşıladılar.
‘BAYRAM ÖNCESİ EV TEMİZLİĞİ YAPILIRDI, ŞİMDİ MOLOZ TEMİZLİĞİ YAPILIYOR’
Kızı ve torunu olmadan, memleketinden 1050 kilometre uzakta ilk bayramı geçireceklerini belirten Beşerikli, "Bayram öncesi ev temizliği yapılırdı. İnsanlar birbirini ziyaret ederdi. Şimdi ise moloz temizliği yapılıyor" dedi. Depremin acısını her geçen gün daha fazla hissettiklerini, eşiyle birlikte üç ayrı psikiyatristten destek aldıklarını ifade eden Mehmet Beşerikli, “Deprem sonrası torunum Nazende'den geriye, geçtiğimiz ağustos ayında doğum gününde site arkadaşlarıyla çektirdiği fotoğraf anı olarak kaldı. O fotoğrafta bulunan Nazende’m kayıp. İki arkadaşı öldü. Diğerinin ise ne olduğunu bilmiyorum. Deprem sonrası kızımın evine gittiğimde, yatağı ile torunumun eşyalarını gördük. Nazende'nin enkazdan bulup çıkardığımız eşya ve oyuncaklarını alıp yanımızda getirdik. Şimdi, torunumun fotoğrafına ve oyuncaklarına bakarak hasret gideriyoruz" diye konuştu.
‘O TELEFON CANIMIZI ÇOK YAKTI’
Kızı ve torununa ait bulunacak tek bir parçaya dahi muhtaç olduklarını söyleyen Beşerikli, deprem günü ve sonrasında yaşadıklarını ise gözyaşları içerisinde şöyle anlattı:
“Depremin ilk günleri çıkan cesetlerimize bakıyoruz. Yok, yok, yok. Sabır kalmadı. Allah yine de sabır veriyor. Biz bulamayıp, başkası cesedini bulunca, 'Gözün aydın' diyoruz. Onlar da bulamayanlara, 'Darısı başınıza' diyor. Kelimeye bakın. Düğünlerde birbirimize söylediğimizi, cesetlerde söylemeye başladık. Ramazan Bayramı kutlanacak. Artık, bayram temizliği yok. Bayram namazından sonra evine giden baba yok. Kahvaltı hazırlayan anne olmayacak. Elini öpecek evlat olmayacak. Bunun üzerine daha acı bir olayı anlatacağım. Kızım kolejde öğretmenliğe başlamıştı. Asgari ücretin altında maaş veriyorlardı. Depremden sonra hiç aramayan okul idaresi telefon açıp bana, 'Mehmet Bey başınız sağ olsun' dedi. 'Kızım ölü değil' dedim. Sonrasında benden, Biray'ın ocak ayı maaşını ödemeleri için IBAN numarası istediler. Çok üzüldüm. Bu terbiyesizliğe dayanamadım. ‘Hani şubat, mart, nisan maaşı? Bunları neden ödemiyorsunuz?' diye sordum. Asgari ücretin altında çalıştırıyorsunuz. Asgari ücret gibi gösteriyorsunuz. Bana bu acıyı yaşatıyorsunuz. Sen bir kolej adı altında eğitim veriyorsun."