Çumra ilçesindeki Çatalhöyük Neolitik Kenti'nde, insanlığın gelişiminde önemli evre olan yerleşik toplumsal hayata geçişle birlikte tarımın başlangıcı ve avcılık gibi önemli sosyal değişim ve gelişmelere tanıklık edildi. 14 hektarlık alan üzerinde 2 höyükten oluşan Çatalhöyük'ün daha uzun olan Doğu Höyüğü, M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasına tarihlenen 18 neolitik yerleşim katmanından oluşuyor. Bu katmanlarda yerleşik hayata geçişi ve sosyal örgütlenmeyi simgeleyen duvar resimleri, rölyefler, heykeller ve diğer sanatsal parçalar yer alıyor. Batı Höyüğü'nde ise M.Ö. 6200 ve 5200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik döneme ait kültürel özellikler bulunuyor.
Çatalhöyük'ün 1958 yılında arkeolog James Mellaart tarafından keşfedilmesinin ardından kazılar, 1961-1963 ve 1965 yıllarında yapıldı. Verilen aranın ardından 1993 yılında yeniden başlanan kazı çalışmaları, Cambridge Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında 2018 yılına kadar yürütüldü. 2020 yılına kadar da Ege Üniversitesi tarafından sürdürülen kazılara 2020 yılının başından bu yana da Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Umut Türkcan başkanlık yaptı. Çatalhöyük’ten çıkan tarihi eserlerin orijinalleri Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde sergileniyor. Yılın her dönemi yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği Çatalhöyük, 2012 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne dahil edildi.
‘TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK AHŞAP KONSTRÜKSİYONLU KAMU BİNASI’
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Çatalhöyük Tanıtım ve Karşılama Merkezi’nde ziyaretçiler, teknolojik ortamda 9 bin yıl öncesine giderek neolitik dönemi deneyimliyor. Merkezin sorumlusu arkeolog Gülsün Ergen, “Çatalhöyük Tanıtım ve Karşılama Merkezi, tamamen ahşap olmasıyla Türkiye’nin en büyük ahşap konstrüksiyonlu kamu binasıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile imzalanan ortak protokolle Çatalhöyük ören yerinin uluslararası tanınmasında çok büyük bir etkiye sahiptir. Merkezde sergi salonları var. Bu salonlarda interaktif ekranlar yer alıyor. Bu ekranlar da Türkçe ve İngilizce dilleriyle desteklenmekte. Sergi salonlarında o dönemin bitki örtüsü, hayvan türleri, yaşam biçimleri, mimarisi gibi konular başlığı altında gelen ziyaretçiye bilgiler sunmaktayız. 4 bin 500 metrekarelik alan müze niteliği de taşımaktadır. 2’nci sergi salonumuzda bir animasyonumuz var ve ziyaretçilerimizi günümüzden 9 bin yıl öncesine götürüyoruz. Duvar resimleri, Anadolu parsı, su kuşları gibi dünyanın en eski şehir planını duvarlarına işliyorlar bu en etkileyici buluntu. Leoparlarla oturan kadın, yaşam ve ölüm figürünü, insan yüzlü çanak, güzellik ve estetiğe değinecek olursak kemikten kolyeler, yüzükler, çakmak taşından kama, obsidyenden yapılmış dünyanın en eski ayna örneklerinden birini burada birebir kopyasını sergiliyoruz.” dedi.