Esenevler Mahallesi'nde oturan, evli ve 3 çocuk annesi Fahriye Seyhanlı, 1964 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra başladığı sınıf öğretmenliği mesleğinden 1987'de emekli oldu. 6 yıl da özel okulda görev alarak toplam 29 yıl öğretmenlik yapan Seyhanlı, bir süre sonra yaşadığı Parkinson başta olmak üzere tansiyon ve şeker gibi hastalıklarına yönelik tedavilere başladı. Bu sırada evinin mutfağını atölyeye çevirerek kendisine uğraş yaratan Seyhanlı, hayvan kemikleri, deniz kabukları, ağaç kökleri, renkli taşlar ve cam şişeler gibi atıkları işleyerek zamanını değerlendirdi. Seyhanlı, bu sayede 10 yıl önce yakalandığı Parkinson hastalığının dayanılmaz etkilerini minimalize ettiğini anlattı.
'ÇALIŞMALARIM ODALARI DOLDURDU'
Yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Fahriye Seyhanlı, “Emekli olduktan sonra bir boşluğa düştüm. Kendi ailemden yakınlarımı çok genç yaşta kaybetmiştim. O yüzden çok çabuk depresyona giriyordum. Bu arada Parkinson hastalığı geldi ardından tansiyon şeker gibi hastalıklar görülmeye başladı. Bu hastalılarla da boğuşurken tabi gezmeye gidemiyorum, sosyal bir faaliyet gösteremiyorum. Çok fazla dikişten, örgüden anlamıyordum. Daha sonra komşularıma, arkadaşlarıma yelek örmeye başladım. Atkı ördüm, çantalar yaptım ve bunları yavaş yavaş çoğaltmaya başladım. Eş, dost, akrabaya bunları dağıttım, hediye ettim. Kullansınlar, sevinsinler istedim. Sonra örgü işi de sıkıcı olmaya başladı. Kollarıma sinir sıkışmasından dolayı rahatsızlıklar başladı. 'Ne yapayım' diye düşünmeye başladım. Sahilde deniz kabuklarını boyamaya başladım. Onlardan çiçek, insan, hayvan figürleri yapmaya başladım, kabaklar boyadım. Baktım ki onlar da çok güzel oluyor. Bundan sonra çalışmalarımı ihtiyacı olan öğrencilere satabilirsem eğer, çocuklara bir faydam dokunsun istiyorum. Çalışmalarım odaları doldurdu. Koyacak yer bulamaz oldum" diye konuştu.
'HASTALIĞI TAM OLMASA DA YENDİM'
Fahriye Seyhanlı, bu işleri yaparken hastalığını düşünmediğini belirterek, “Bu uğraşa başladığım zaman 'Hangi motifi, figürü yapsam?' diye düşünüyorum. 'Bittikten sonra kime satsam? Kime versem?' diye düşünüyorum. Bu sayede beyninizde bir yenilenme oluyor. Bunu herkesin yapmasını tavsiye ediyorum. Ben mutluyum, herkeste mutlu olsun istiyorum. Emekli olduktan sonra bu uğraşla hastalıklarımı tam yenmiş olmasam da yüzde 90 eski durumuma göre çok iyiyim. Ben bu işle uğraşarak bir amacı yakaladım ve bu amacın arkasından koşuyorum. Evdeki hiçbir atık malzemeyi atmıyorum, onları yeniliyorum hem geri dönüşüme kazandırıyorum" dedi.