İstanbul’da plastik boru üretimi yapan iş insanı Güner Coşkuncan, bir bayram sabahı akraba ziyaretine gitmeden önce eve gelen gazeteyi okudu. O dönem bayramlarda tüm gazetelerin yerin sadece tek gazete çıktığını belirten Coşkuncan, bayram gazetesinde gördüğü bir haberin kendisini şaşırttığını ifade ederek ip üretme hikayesinin böyle başladığını söyledi.
‘ANITKABİR'DEKİ BAYRAK DİREĞİNE İP ARANIYOR’ BAŞLIKLI HABERİ GÖRDÜ
Coşkuncan, “1981 yılının son günleriydi, bayramdı. Gazetede 'Anıtkabir'deki bayrak direğine ip aranıyor, Anıtkabir yöneticileri zor durumda' başlıklı bir haber gördüm, şaşırdım. Gazeteyi aldım, o zaman Cağaloğlu'ndaki Hürriyet gazetesine gittim. Haber koordinatörü Ali Esin vardı, onunla görüştüm, ipi herhangi bir bedel almadan yapabileceğimi söyledim. O bana 'bayram geçsin, araştırıp sana döneceğim' dedi. Sonra toplantıda gazete yönetimine konuyu söylüyor, onlar reklam olur düşüncesiyle sıcak bakmıyor, çekiniyor. Ali Esin beni aradı 'sen direk Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'e ulaş' dedi. Bu isimleri hiç unutmuyorum" diye konuştu.
DÖNEMİN BAKANINA MEKTUP YAZARAK İPİ ÜRETEBİLECEĞİNİ SÖYLEDİ
Anıtkabir'in ilk ipini Amerika'da yaşayan Nazmi Cemal isimli Türkün yaparak direkle hediye ettiğini aktaran Coşkuncan, "Bakana kısa bir mektup yazdım. Mektupta, 'Anıtkabir direğine ip aranıyormuş, böyle bir sorun varmış, numune yollarsanız bu ipi yaparım' dedim. Plastik boru üreten bir iş yerim vardı, o nedenle yapabileceğimi düşündüm ama bir taraftan da çekiniyordum. Çünkü ip Amerika'dan geliyormuş. Bakan Özgüneş, 1 hafta içerisinde bana dönüş yaptı mektubunda 'ilgi ve alakanıza çok teşekkür ediyorum, gelişmeleri size bildireceğiz' diyordu. Eskiden normalde Amerika'da yaşayan bir Türk, direği ve ipi yapıp hediye etmiş. Bu süreçte elçilik vasıtasıyla kişiye ulaşmışlar, 92 yaşındaymış. İpi organize edip Ankara'ya gelmiş. Bunu duyunca beni artık aramayacaklarını düşündüm" ifadelerini kullandı.
İPİN İÇİNE ÇELİK TEL KOYDUM, 570 KİLOYU KALDIRIR
Tam da o günlerde Anıtkabir'den kendisine bir zarf geldiğini anlatan Coşkuncan, "Zarfın içinde Amerika'dan gelen ipin numunesi, istenilen ölçü ve özellikleri yazıyordu. Direğin uzunluğu 30 metreymiş, git gel 65 metrelik bir ip lazımdı. Amerika'dan gelen ipi görünce hayal kırıklığına uğradım, o kadar basitti ki. Gözümde büyütmüşüm daha kalitesini yaptım. İpin içine çelik tel koydum, kaldırma gücü 570 kilodur. Üstünde plastik takviyeler var 1 ton ağırlığı kaldırır. Çelik teli arkadaşları dolaşarak buldum, örme teldir. Sonra tele göre makinede kalıp yaptırdım. 15-20 gün içinde 3 tane 65 metre uzunluğunda ip ürettim" dedi.
BULUTLARIN ÜZERİNDE UÇUYORDUM
İpleri ürettikten sonra Anıtkabir yönetmine teslim etmek için Ankara'ya gittiğini belirten Coşkuncan, "Anıtkabir müdürüne ipleri teslim ederken Hürriyet ekibi oradaydı, çektiler. Sonra bakan beyle görüşüp bilgi vermek istedim. 16.00 için randevu verdiler, gittim. Özgüneş ayakta karşılayıp 'sana özür borcum var' dedi. Şaşırdım, niçin diye sordum. 'Bir şey yapıp bizi bu dertten kurtarırsın düşüncesi vardı ama samimi söylüyorum cevap vermiş olmak için cevap verdim' dedi. O sırada çantamdan Amerika'dan gelen iple kendi ürettiğimi gösterdim. Orada hocam dediği biri vardı ipleri ona gösterdi. 'Bu bizim Amerika'dan arayıp bulamadığımız bu da evladımızın yaptığı ip. Evladımızın yaptığı ip Amerika'dan gelenden dört beş gömlek daha üstün. Evladımıza fırsat verilince yapamayacağı şey yoktur' dedi. Tek beni tebrik ederek Atatürk 100'üncü yıl altın plaketiyle ödüllendirdi. Sanki bulutların üzerinde uçuyordum o kadar mutluydum. Dönüş yolunda çocuk gibiydim, çantamı açıp plakete bakıp kapatıyordum" diye konuştu.
İP 10 YILDA ESKİMEZ
Cesaretiyle gurur duyduğunu vurgulayan Coşkuncan, "Ali Esin bir sohbetimizde bana plaketin çok değerli olduğunu söyledi. İlk 10 plaket devlet sanatçılarına verilmiş. Esin, halktan ilk alanın ben olduğumu ifade etti. Çok duygulandım, mutlu oldum. Ürettiğim ip 10 yılda eskimez. Benim için en büyük gurur medeni cesaretimdir. Tamamen milli duygularla o ipi ürettim" ifadelerini kullandı.
ÇANAKKALE ABİDESİ'NDEKİ DİREĞİN İPİNİ DE ÜRETTİM
Coşkuncan, "Ardından 2-3 yıl sonra Çanakkale Abidesi'nin oradaki bayrak direğine de ip lazım olmuş. Beni duymuşlar, ulaştılar. Ne kadar sürede yapılır, fiyatı ne olur dediler. Ben parayla değil hibe olarak yapacağımı söyledim, buna dair resmi bir yazı rica ettim. Uzunluğu 45 metreden fazlaydı, 2-3 tane de oraya yaptım" dedi.
Anıtkabir'deki bayrak direğinin 29 Ekim 2013 yılında yenilendiği, Nazmi Cemal tarafından 1950 yılında dikilen ilk bayrak direğinin ise merdivenlerin tam karşısında kaidesi üzerinde sergilendiği öğrenildi.