Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen ve ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen depremlerin ardından gözler yeniden İstanbul'a çevrildi. AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, kurum olarak İstanbul'da yaptıkları çalışmalı anlattı. Olası bir depremde müdahale ve tahliye konularının önemine değinen Tatar, “İstanbul'da 1999 depreminden sonra deprem riskinin arttığını söylemek mümkün. İstanbul özelinde olası bir depreme karşı hazırlık çalışmaları yapılırken, devletimizin tüm kurumlarının yaptığı gibi AFAD da kendi sorumluluk alanı içine giren konularda İstanbul'la ilgili bütün çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Bu işin biliyorsunuz birkaç farklı ayağı var. Bunlardan birisi müdahale ayağı, bir diğeri tahliye konusu çok önemli. İstanbul için özellikle tahliye planlarının çok sağlıklı ve uygulanabilir, sahada karşılık bulacak bir şekilde olması gerekiyor. Bu konuda AFAD İstanbul İl Müdürlüğümüz bünyesinde bütün paydaşlarımızla birlikte özellikle Türkiye Afet Müdahale Planı'na paydaş olan tüm kurumlarımızla birlikte bu çalışmalar yoğun şekilde yürütülüyor” ifadelerini kulandı.
‘BURASI ÜLKEMİZİN DEPREM KONUSUNDA NABZININ TUTULDUĞU YER’
Marmara Bölgesi’nin deprem aktivitelerini 7/24 izlendiğini anlatan Tatar, şöyle dedi: “Depremsellik açısından, bölgenin izlenmesi açısından baktığımızda şunu gururla söyleyebilirim. Marmara Bölgesi, dünyanın belki de en iyi izlenen bölgelerinden birisi. En yoğun, en etkili şekilde birbirinden farklı yöntemlerle sismik aktivitenin izlendiği en iyi bölgelerden birisi diyebilirim. Şu anda bölgede 262 civarında deprem gözlem istasyonumuz var. Bunlara ilave olarak yine hem Marmara'nın doğusunda, hem Marmara'nın batısında Derinkuyu diye adlandırdığımız sismometre cihazlarımız var. Yani yerin yaklaşık 300 metre derinliğine kadar yapılan sondajlar ve her 100 metreye koyduğumuz farklı farklı derinliklerdeki birbirinden farklı sensörlerin olduğu izleme sistemlerimiz var. Küçük yer kabuğu hareketlerini takip edebildiğimiz birtakım izleme ağlarımız var. Bunlara ilave olarak yine gerilim ölçer diye adlandırdığımız özellikle bu depremi oluşturmasını düşündüğümüz fay üzerindeki aktiviteyi takip edebileceğimiz bir takım sensörlerimiz var. Tabii bunların her birinin çok sağlıklı şekilde izlenmesi, bu verilerin çevirim içi bir şekilde gerçek zamanlı olarak takibi son derece büyük önem taşıyor. Bu anlamda da AFAD bünyesinde deprem dairemiz içerisinde 7/24 görev yapan bir deprem izleme ve değerlendirme merkezimiz var. Burası gerçekten ülkemizin neredeyse depremler anlamında nabzının tutulduğu, nabzının izlendiği bir yer. Şu anda ülkemizde 1145 tane deprem kayıt istasyonumuzun olduğunu söyleyebilirim. Bu sayı yılın sonunda 1185’e ulaşacak. İnşallah yakın zamanında da bu sayıyı 1200’ün üzerine çıkartmayı planlıyoruz. Bu anlamda aslında ülkemiz, Avrupa'nın belki de en fazla sismik gözlem ağına sahip ülkesi.”