İstanbul'da yaşayan Bilgen- Adem Ataş çiftinin 4 çocuğundan 2'ncisi olan Zilan Ataş, 9 aylıkken yüksek ateş şikayetiyle hastaneye kaldırıldı. Tedavisinin ardından taburcu edilen Zilan, 6 yaşına geldiğinde yürüme güçlüğü çekmeye başladı. Yürürken düşmeye başlayan Zilan'ın halsizlik belirtilerinin artmasıyla Bilgen Ataş, çocuğunu hastaneye götürdü. Kontrollerinde Zilan'ın 9 aylıkken kızamık hastalığı geçirdiği, kızamık virüsünün ise beyne sıçradığı tespit edildi. Santral sinir sisteminde kızamık virüsüyle oluşan ilerleyici, ölümcül bir yavaş virüs enfeksiyonu olan Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) teşhisi konulan ve doktorların en fazla 1 yıl ömür biçtiği Zilan, 15 yaşına kadar zihinsel ve bedensel engelli olarak hayatını sürdürdü. 4 yıl önce bitkisel hayata giren Zilan, makinelere bağlı olarak yaşamaya başladı.
'ZİLAN, SAĞLIKLI BİR ÇOCUKTU'
Kızının 6 yaşına kadar sağlıklı olduğunu belirten Bilgen Ataş, hastalık sürecini şöyle anlattı:
"Zilan 9 aylık bebekken ateşi çıktı ben de özel bir hastaneye götürdüm. Zilan'ın tedavisini yaptılar ve evimize döndük. Bu sırada Zilan kızarmaya başladı, kızımın durumunu görünce ben de tekrar aynı hastaneye götürdüm. Doktorun yanlış bir tedavi uyguladığını düşünerek, 'Sen benim kızıma ne yaptın?' dedim. Doktor bir şey yapmadığını söyledi ancak durumun ne olduğunu anlayamadık. Ben de başka bir devlet hastanesine götürdüm. Burada kızımı 1 ay boyunca tedaviye aldılar ve kızımın içeriden kızamık geçirdiğini bunun da başlarda anlaşılamayacağını söylediler."
'3 AY YA DA 1 SENE YAŞAR DEDİLER'
Zilan'ın durumunun 6 yaşından sonra hızla kötüleştiğini ve doktorların kızının en fazla 1 yıl yaşayacağını öngördüklerini ifade eden Ataş, "Tedavisinin ardından tekrar sağlıklı bir şekilde evimize döndük. 6 yaşına kadar hiçbir problemimiz yoktu ancak bir gün dengesini sağlayamamaya başladı. Ben de 'çocuktur, düşebilir' diye düşündüm. Bir süre sonra yemek yerken kaşığını tutamamaya başladı. Ben de bu süreçte Zilan'ı incelemeye başladım ve artık kafasını da tutamamaya başladı. Pendik'teki doktorumuza gittiğimizde, çocuk olduğu için böyle şeylerin olabileceğini söyledi. Ben de Göztepe'de bir hastaneye götürdüm kızımı. Burada Zilan'ı 1 ay incelemeye aldılar ve kızımın SSPE hastası olduğunu söylediler. Doktor, 'Senin kızın bir engelli adayı olacak, 3 ay ya da 1 sene yaşar, bekleme' dedi" diye konuştu.
DOKTORLARDAN VE HEMŞİRELERDEN EĞİTİM ALDI
Daha sonra Bursa'ya taşındıklarını, bir süre sonra Zilan’ın hastalığının hızla ilerlediğini ve bitkisel hayata girdiğini belirten Bilgen Ataş, şöyle konuştu:
"Zilan o dönem de sağlıklıydı, her şeyi anlıyor, konuşuyor ve yürüyordu. Ancak süreç aynen doktorumuzun dediği gibi hızlı bir şekilde oldu. Artık bakmamaya, bizi duymamaya, yürüyememeye başladı. Kızımın beyni silgiyle silinmeye başladı. Zilan, 2 yılın sonunda ağır bir engelli oldu. Ben kızımı eve aldım ve bir süre sonra kendisini toplamaya başladı. Göz kontağı kuruyorduk, o dönem benim için çok önemliydi. Kafasını tutmaya, yemek yemeye başladı kızım. Zilan, 10 yıl engelli yaşadı ve 4 yıl da hastalığı hızla ilerledi. Zilan'ın bu süreçte kalbi durdu, hastanede tekrar hayata döndürdüler. Boğazını açmaya çalıştıkları sırada da tamamen bitkisel hayata geçti. Ben de kızımı eve getirdim ve aldığım eğitimle kızıma evde bakmaya başladım."
Kızına evde bakabilmek için doktorlardan ve hemşirelerden eğitim aldığını söyleyen Ataş, "Doktorumuz bize Zilan'ın beyin ölümünün gerçekleştiğini söyledi. Tabi o zamanlar hastanedeyken refleks göstermiyordu. Ancak son 2 yıldır kızım yavaş yavaş refleks göstermeye başladı. Ben bir ay doktorlardan ve hemşirelerden eğitim aldım. Çocuğuma nasıl bakabilirim, fenalaştığında nasıl müdahale edebilirim, hepsini öğrendim. Bana, 'Sen kızının doktoru, nefesi olacaksın' dedi doktorlarımız" ifadelerini kullandı.
Başından ayrılmadığı Zilan'la sokakta gezeceği günlerin hayalini kurduğunu belirten Bilgen Ataş, "Engelli olmadan önce en sevdiği dizi 'Bez Bebek' dizisiydi. Engelli olduktan sonra o dizinin müziklerini dinletmeye başladığımızda tepki veriyordu. Bitkisel hayattaki kızım o dizinin müziklerini açtığımda tepki veriyor. Zilan'ın bir gün 'Anneciğim, uyanır mısın?' diyerek beni uyandıracağı günü bekliyorum. Hayallerim var, ben kızımla gezemedim, kızım uyansın, ben ona ne isterse onu vereyim. Ben 4 yıldır bekliyorum, Zilan'ın her refleksi bana bir umut oluyor. Zilan, 'Ben buradayım anne, ben varım' diyor. Zilan, bir sabah uyanacak. Ben hava almak için bile dışarı çıkmıyorum, Zilan'ımın başından ayrılmıyorum. Tek beklentim, Zilan bir gün uyanacak ve biz bir günlük bile olsa dolu dolu yaşayacağız" dedi.