Geri Dön
PolitikaTBMM Genel Kurulu'nda 'Kobani' tartışması 3'üncü günde de devam etti

TBMM Genel Kurulu'nda 'Kobani' tartışması 3'üncü günde de devam etti

TBMM Genel Kurulu'nda DEM Parti'nin sunduğu, 'Kobani Davasındaki Hukuksuzlukların Bütün Boyutlarıyla Araştırılması' başlıklı araştırma önergesinin görüşüldüğü sırada milletvekilleri arasında bugün de tartışma çıktı. Tartışmaların sürmesi üzerine birleşime 5 dakika ara verildi.

TBMM Genel Kurulu'nda 'Kobani' tartışması 3'üncü günde de devam etti

TBMM Genel Kurulu, 'Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Parti gruplarının, Meclis Başkanlığı'na sunduğu önergeler bölümünde DEM Parti'nin sunduğu, 'Kobani Davasındaki Hukuksuzlukların Bütün Boyutlarıyla Araştırılması' başlıklı önergesinin görüşüldüğü sırada milletvekilleri arasında yine tartışma çıktı. Önerge üzerine söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, Kobani olaylarının sonuçları ile birlikte sebeplerinin de konuşulması gerektiğini belirterek, "Terör örgütü IŞİD’in Kobani kentine saldırmasıyla, bir başka terör örgütü PKK'nın bu durumdan siyasi bir fırsat çıkarmaya çalışarak halkı sokağa çağırması, 'Metropolleri işgal edin' çağrısında bulunması önemli bir ayrıntıdır. Bir terör örgütü bunu yapar, zaten amacı kargaşa çıkarmaktır, bölmektir. Ancak siyasetçiler sorumlu davranmak zorundadır. Sokakta galeyana gelen bir topluluk sel olur taşar, önünde duramazsınız. Siyaset kurumu insanları mitinge çağırır ama böyle bir krizde asla sokağa çağıramaz" ifadelerini kullandı.

'SİYASİ DAVA DEĞİL, HUKUK DAVASIDIR'

Önerge üzerine partisi adına söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ise "Gelelim 6 Ekim 2014'e. HDP yönetimi bir bildiri yayınlayarak sınırımızın ötesinde yaşanan gelişmelerle ilgili topyekün bir protesto çağrısında bulundu. Bu çağrının arkasında açık bir şekilde bebek katili terörist Apo ve terör örgütü PKK vardı. İşte bu çağrıyla birlikte 35 il, 96 ilçe, 131 yerleşim bölgesinde yollar kesildi, barikatlar kuruldu ve kamu kurumları hedef alındı. Çok sayıda insan yaralandı ve hayatını kaybetti. Süreç; mala zarar verme, adam alıkoyma, hırsızlık, yağma, iş yerlerine saldırı ve Atatürk’e saldırı gibi eylemler de eklenince büyük bir infial ve milli güvenlik sorunu ortaya çıktı. Bu yönüyle bu kalkışmanın ve ortaya çıkan milli güvenlik tehdidinin ele alındığı dava siyasi bir dava değil, bir hukuk davasıdır" diye konuştu.

'AKP İKTİDARININ SOKAKTAN KORKTUĞUNU BİLİYORUZ'

Şahin ve Çömez'in sözlerine cevap vermek üzere söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Şimdi, biz AKP iktidarının sokaktan korktuğunu biliyoruz, aslında halkın sokağa çıkmasından korktuğunu çok iyi biliyoruz. Ama muhalefet bundan neden korkuyor, gerçekten bunu anlamış değiliz. Bütün gelişmiş demokrasiler, aynı zamanda gösteri ve toplantı hakkının tanındığı ülkelerdir. Bugün herhalde şunu hep beraber alkışlıyoruz değil mi? Amerika'daki üniversitelerin Filistin'e yönelik desteklerini, Filistinli öğrencilerin üniversite kampüslerinde kurdukları çadırları, yaptıkları eylemleri. Şimdi, mesele Amerika'da olunca bu bir hak, güzel, iyi, hoş, orada Filistinliler söz konusu olunca alkış tutuyoruz ama mesele Türkiye'ye gelince, söz konusu Kürtlerin yaşam hakkı olunca, güvenliği olunca ve sokağa çıkınca, 'Bu bir kalkışma, bu bir isyan' deniliyor. Sayın Çömez’e açık ve net söyleyeyim. Bu davaya da öncelikle İYİ Parti olarak bence karar versinler. Siyasi dava mı, hukuki dava mı? Çünkü kendi içlerinde de çıkan hatiplerinin birçoğundan bu kürsüde siyasi dava olduğunu dinledik" diye konuştu.

'PKK'YA TERÖR ÖRGÜTÜ DİYEMEYENLER DEMOKRASİ DERSİ VERMESİNLER'

Koçyiğit'in sözlerinin ardından kürsüye gelen Çömez cevaben, "Bu ülkede adaletin ve hukukun tesis edilmesi konusunda son derece hassas olduğumuzu herkes bilir. Bundan sonra da bu hassasiyetimiz devam edecektir. Yargı sürecini takip edeceğiz ve bu süreçte bir haksızlık varsa gerekenin yapılması için elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız. Ama şunu bir kere daha açık yüreklilikle söylüyorum. Bu ülkede, 'PKK’ya terör örgütü' diyemeyenler, PKK’yla arasına bir mesafe koyamayanlar, bir ayağı Kandil’de bir ayağı Brüksel’de siyaset yapmaya çalışanlar bize demokrasi dersi vermesinler" dedi.

'ÇIKIN PKK BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR DEYİN'

Koçyiğit'in, sözleri üzerine söz alan Şahin ise "Sokak çağrısı, her zaman meşru olmaz. Bir de garip bir şekilde 15 Temmuz'a atıfta bulundu, evet, 15 Temmuz'da insanlar sokağa çağırılmıştır ama bir terör örgütüne karşı sokağa çağırılmıştır. Bu ülkenin seçilmiş iktidarını korumak için, bu ülkenin devletini, rejimini korumak için sokağa çağırmışlar. Kobani olaylarında sokağa çağrılmasının 15 Temmuz'dan farkı şudur. Kobani olaylarında ilk sokak çağrısını bir terör örgütü PKK yapmıştır, halkı metropolleri işgal etmeye çağırmıştır. Ondan sonra da sorumsuz bir siyaset ortaya konmuş ve vatandaş sokağa çağırılmıştır. Şimdi DEM Grubuna çağrı yapıyorum. Buyurun, çıkın; şu kürsüden, 'PKK bir terör örgütüdür' deyin, PKK’yı kınayın, 85 milyon birlikte kucaklaşalım" ifadelerini kullandı.

'İYİ PARTİ VE SAADET PARTİSİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM'

Muhalefet milletvekilleri arasında tartışma devam ederken söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, tutumundan ötürü muhalefet partilerine teşekkür ederek, "Ben tabii, Genel Kurul'un çok alışkın olmadığı bir şey yaparak hem İYİ Parti'ye hem de Saadet Partisi'ne şu an yaptıkları konuşmalar için teşekkür ediyorum. Bizim bu hafta günlerdir söylediğimiz şeyi teyit etmiş oldular. Burada, bu nokta üzerinde hemfikir olduğumuz için Türkiye adına mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim. Şimdi, Filistin örneği verildi. Doğrusu, Filistin bu konuda en son örnek verilebilecek bir konudur yani hiçbir zaman örnek bile olamaz. İsrail'in Filistin'de yaptıklarıyla, siz bu konuyu nasıl yan yana kullanabiliyorsunuz? Hiç alakası olmayan bir mevzudan bahsediyorsunuz" diye konuştu.

'DAVA İLE AMAÇ DEMOKRATİK SİYASETİ TASFİYE ETMEKTİR'

Koçyiğit, muhalefetin iktidarla aynı hizaya geldiğini vurgulayarak, "Tabii biz Gelecek Partisi'nin üzerine alınmasını gayet iyi anlıyoruz. Çünkü kendi Genel Başkanları dönemin başbakanıydı ve yine 7 Haziran- 1 Kasım tarihleri arasında Sayın Davutoğlu şöyle bir cümle kurdu; 'Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz' dedi. Şimdi, biz şunu biliyoruz. Bizim abdestimizden şüphemiz yok. Her sıkıştıklarında da aynı meseleye geliyor, 'Terörü, şunu kınayın, bunu kınayın' ezberine geliyor. Çok açık ve net söyleyelim, bizim Kobani için yaptığımız çağrı barışçıl gösteri hakkıdır. O anlamıyla, bu meselenin siyasi bir yönü vardır ve o da siyaseti dizayn etmektir, demokratik siyaseti tasfiye etmektir. Kürt halkının meşru taleplerini yok saymaktır" dedi.

'TAYYİP ERDOĞAN KOBANE DÜŞTÜ DÜŞECEK SÖZÜNÜ BATIYA SÖYLEDİ'

İYİ Parti, Saadet ve DEM Partili milletvekilleri arasında karşılıklı tartışmalar devam ederken AK Parti Grubu adına söz alan Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, "O gün hem partinin kendi hesabından sokak çağrısı var hem Selahattin Demirtaş’ın çağrısı var. Eş zamanlı olarak maalesef ondan önce örgütün de çağrısı var. Paramiliter güçler yoktu ama birileri hazırlığını orada yapmıştı. Şimdi, Kobani meselesi üzerinden tam 10 yıldır bir algı yaratılmaya çalışılıyor ve bunun üzerinden Sayın Cumhurbaşkanı ve partimiz yalan yanlış, bir sürü şeyle itham ediliyor. 6-7 Ekim olaylarının ve birçok kez burada, 'Kobani düştü, düşüyor' lafı üzerinden bir iftira atıldı. bunu da çürüteyim, takdiri millete bırakayım. Şimdi, hangi cümle içinde kullanmış Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu lafı? 7 Ekim 2014 Gaziantep'te konuşuyor, 'Şimdi batıya sesleniyorum' diyor yani sözü batıya. 'Havadan bombalayarak bu sorunlar çözülmez.' Bir IŞİD terör örgütü çıktı, Suriye'de güç buldu" diye konuştu.

REDDEDİLDİ

Milletvekilleri arasında tartışmaların devam etmesi üzerine Meclis Başkanvekili Adan, birleşime 5 dakika ara verdi. Aranın ardından toplanan Genel Kurul'da yapılan oylamayla DEM Parti'nin 'Kobani Davasındaki Hukuksuzlukların Bütün Boyutlarıyla Araştırılması' önergesi reddedildi.

TİCARET KANUNU MECLİS'TE KABUL EDİLDİ

TBMM Genel Kurulu'nda, 'Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi', kabul edildi. Ticaret sektörünün adil, şeffaf ve rekabet ortamını korumayı hedefleyen kanunla, üretici, tedarikçi ve perakende işletmeleri tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılmasına dair hükme aykırı hareket edenlere, her bir aykırılık için 100 bin TL'den 1 milyon TL'ye kadar idari para cezası, üretici, tedarikçi ve perakende işletmeleri, piyasaların dengesini, rekabet ortamını bozacak uygulamalar ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlere bulunulmayacağı hükmüne aykırı davranması halinde ise 1 milyon TL'den 12 milyon TL'ye kadar ceza kesilecek. Diğer taraftan Ticaret Bakanlığı, bu karara rağmen 1 yıl içerisinde 3 defa aykırı işlem yapan işletmelere, 6 günlük kapatma cezası verebilecek. İdari para cezalarının bir yıl içerisindeki toplam tutarı ise işletmelere göre değişecek. Buna göre işletme küçük ölçekli ise 20 milyon, orta ölçekli ise 200 milyon, büyük ölçekli olması durumunda ise 1 milyar TL'den fazla idari para cezası verilmeyecek.

STOKÇULUK YAPILAN ÜRÜNÜN YÜZDE 10'U KADAR İDARİ PARA CEZASI VERİLEBİLECEK

Tüketicinin haklarının korunması için bazı değişiklikleri de beraberinde getiren kanunla, işletmelerin, ürettikleri malları zamanında teslim veya monte etmediği her bir aykırılık için 2 bin 200 TL, ürünleri stoklaması halinde ise tüm vergiler dahil ürünün toplam satış fiyatının yüzde 10'u kadar idari para cezası verilecek. Kanunla birlikte lisanslı depoculuk ücret tarifesinde belirlenenin üzerinde veya tarifede yer almayan hizmetler için ücret talep eden, tahsilat yapan ya da ürün teslimi sırasında mevzuata aykırı şekilde kesinti yapan işletmelere 200 bin TL'den 1 milyon TL'ye kadar idari para cezası kesilecek. Teslim yükümlülüğü düzenlenmiş ve iptal edilmemiş ürünün, temsil ettiği tarım ürününün tümü veya bir bölümü için başka bir senet düzenleyemeyecek. Teslim yükümlülüğü Saniye ve Ticaret Bakanlığının uyarı ve idari tedbirlerine rağmen verilen süre içerisinde kanuna aykırı hareket etmesi halinde 200 bin TL'den 1 milyon TL'ye kadar ceza verilebilecek. İdari para cezalarında her bir aykırılık için bir yıl içerisinde verilen bir önceki cezanın iki katı kadar idari para cezası uygulayabilecek.

İNTERNET ORTAMINDAKİ ALDATICI REKLAMLAR ENGELLENECEK

Kanun ile birlikte kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinin sınırlı ayni hak yöntemiyle pazarcılık mesleğinden olmayan diğer kişilere verilmesi sonucu pazarcıların maliyetlerinin artmasının önüne geçilecek. Tüketicinin internet ortamında bulunan aldatıcı reklamlardan korunmasını sağlamak için Rekabet Kurulu’na, erişime kısıtlama getirme yetkisi de verildi.