Ömer Çelik: Tevrat'a dönük eylemi engelleyenler, Kur'an-ı Kerim'e yönelik eylemde aynı tavrı göstermiyor
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırılara tepki göstererek, "Bir yerde Tevrat'a dönük olarak eylem yapılacağı zaman bu engelleniyor, ki bu doğrudur. Fakat Tevrat'a dönük eylemi engelleyenler, Kur'an-ı Kerim söz konusu olduğunda aynı tavrı göstermiyorlar. Dolayısıyla da burada bir kirli siyaset yürütüldüğünü bir kere daha görüyoruz" dedi.
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantı sonrası açıklama yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit olan askerler için rahmet dilerken, ailelerine de başsağlığı diledi.
'Sıfır atık' konusunda Türkiye'nin ortaya koyduğu inisiyatifin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın inisiyatifinde yeni aşamalara ulaştığını söyleyen Çelik "Biliyorsunuz, Emine Erdoğan hanımefendi geçen sene Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği'nin özel davetlisi olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılmıştı ve o gün 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık günü olarak ilan edilmişti. Nitekim daha sonra Genel Sekreter Guterres, Sayın Hanımefendiye yazılı olarak Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanlığı teklifinde bulunmuştu. Hanımefendinin kabulüyle de bu mekanizma bu şekilde hayata geçmişti. Tabii Sıfır Atık Danışma Kurulu'nun ilk toplantısı çevrimiçi olarak gerçekleşti. 5 yıl önce yüzde 13 olan geri kazanım oranının kısa sürede yüzde 27.2'ye ulaşması, 2022'de bunun yüzde 30'a ulaşması ve 2035 yılında yüzde 65'e ulaşması şeklindeki hedefimiz Hanımefendi tarafından zikredildi. Bunun, şu an dünyanın içinde bulunduğu durum açısından çok daha büyük bir önemi var" diye konuştu.
'SON DERECE KIYMETLİ BİR MİSYONU SÜRDÜRMEKTEDİR'
Emine Erdoğan'ın inisiyatifinde gerçekleşen Sıfır Atık projesinin diğer devletler tarafından da örnek olarak alındığını söyleyen Çelik, "Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Danışma Kurulu 2026’ya kadar 3 yıl süreyle görev yapacak ve bunlara belediyelerimiz de destek verecek. Hanımefendinin başlattığı bu inisiyatifin küresel bir inisiyatif haline gelmesi ve diğer devletler için örnek teşkil etmesi özellikle Guterres'in tabiriyle, küresel ısınmadan küresel kaynamaya geçtiğimiz dönemde Türkiye'nin ortaya koyduğu ve küresel düzeyde kabul gören bir inisiyatif olarak son derece kıymetli bir misyonu sürdürmektedir" ifadelerini kullandı.
'CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN KÖTÜ BİR SABIKASI VAR'
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu devam ederken, kendilerine 'seçim sonuçları istediğiniz gibi çıkmazsa bunu kabul edecek misiniz?' gibi soruların sorulduğunu hatırlatan Çelik, "Seçim sonuçlarının kabulü açısından bizim herhangi bir olumsuz kötü bir sabıkamız yok. Ama seçim sonuçlarının reddi, hatta ortaya çıkan seçim sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından darbelere destek vermek, muhtıralara destek vermek, yargı vesayetine ve askeri vesayete destek vermek bakımından, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kötü bir sabıkası var. Dolayısıyla sorunun sorulması gereken taraf biz değiliz. Sorunun sorulması gereken taraf onlardır. Hele de onların bu soruyu getirmesi bir siyasi saçmalıktan ibarettir. Gelinen noktada, ister bize destek versin ister rakiplerimize destek versin, eminim bütün vatandaşlarımız 'iyi ki bu seçimi bu ekip kazanamamış. İyi ki Kılıçdaroğlu kaybetmiş' noktasına gelmiştir" açıklamasında bulundu.
'İNSAN HAKLARINDAN DA BİR SİYASETİ VARMIŞ'
Konuşmasında Diyarbakır Anneleri'nin evlat nöbetine de değinen Çelik, Türkiye hakkında, birçok rapor yayımlayan kuruluşların halen Diyarbakır Anneleri’ni gündeme getirmemesine tepki göstererek, “İnsan hakları kuruluşlarının Diyarbakır Anneleri’ni yoğun bir biçimde ziyaret etmesi beklenirdi. Ama gördük ki, insan haklarından da bir siyaseti varmış. Bu konuda da seçmeci davranılıyormuş. PKK terör örgütünün gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri karşısında, bu siyaset onlara susmalarını ya da bunu görmezden gelmelerini emrediyormuş. Halen bu derece duyarsızlık insan hakları konusunda uğraşanların, Türkiye hakkında rapor yayınlayanların çifte standardına göstermeye devam ediyor" diye konuştu.
'YIL SONUNDA, 60-70 BİN KONUTUN TESLİMİ GERÇEKLEŞECEK'
6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin her zaman gündemlerinde olduğunu vurgulayan Çelik, "Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı şimdiye kadar 2 milyon 330 bin 672 binada inceleme yaptı ve hasar tespit çalışmaları yapıldı. TOKİ ve Emlak Konut çalışmalarını yürütmeye devam ediyor. 131 bin 51 konutun ihalesi yapıldı. Yıl sonunda, inşallah 60-70 bin konutun teslimi gerçekleşecek. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çerçevesinde, Türkiye'nin bütün afetlere karşı korunaklı bir yapıya bürünmesi bakımından bu süreç hassasiyetle takip edilmektedir" dedi.
'TERÖRÜ KAYNAĞINDA YOK ETMEK STRATEJİSİ BAŞARIYLA UYGULANMAKTADIR'
Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet güçleri, jandarma, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın terör hedeflerinin ve teröristlerin bertaraf edilmesi anlamındaki çalışmalarını kararlılıkla yürüttüğünü dile getiren Çelik, "Ama çalışma sadece bununla sınırlı değildir. Aynı zamanda da bunların arkasındaki siyasi denklemlerin, bölgemize daha çok acı daha çok gözyaşı getirmeye çalışan, bölgemizde yeni bir takım türedi devletçikler oluşturarak bölgesel istikrarı yok etmeye çalışan bu siyasi arayışların, siyasi projelerin de farkındayız. Bunlarla da mücadeleyi sürdürüyoruz. Dolayısıyla o teröristin ve terör örgütünün arkasında kimin olduğunu da görüyoruz. O terörist ve terör örgütüyle mücadele ederken onun arkasına yerleştirilmiş olan ve terörü bir aparat gibi kullanan bu siyasi denklemlerle ve siyasi projelerle de mücadeleyi aynı güçle sürdürmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede, terörü kaynağında yok etmek stratejisi başarıyla uygulanmaktadır" ifadelerini kullandı.
'16 BİN 18 DÜZENSİZ GÖÇMEN SINIR DIŞI EDİLDİ'
Düzensiz göç konusunda Türkiye'nin birtakım kara propagandalarla bir göçmen karargahı gibi gösterilmeye çalışılmasını reddettiklerini dile getiren Çelik, "Göçmen kaçakçılarına yönelik olarak, son 2 ayda 2 bin 27 operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede 35 bin 797 düzensiz göçmen yakalanmıştır. Bunların 16 bin 18’i sınır dışı edilmiştir. 19 bin 502 düzensiz göçmenin de sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezlerinde işlemleri devam etmektedir" bilgisini verdi.
'KUR'AN-I KERİM'İN YAKILMASININ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜYLE HİÇBİR İLGİSİ YOKTUD'
Özellikle Avrupa'da yükselen bu İslam düşmanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı yürütülen nefret suçları ve Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinin birer nefret suçu olduğunu belirten Çelik, "Maalesef Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'in yakılmasıyla ilgili eylemlere ifade özgürlüğü çerçevesinde bazı devletlerin destek vermesi ya da mazur görmesinin ifade özgürlüğüyle hiçbir ilgisi yoktur. Bir yerde Tevrat'a dönük olarak eylem yapılacağı zaman bu engelleniyor, ki bu doğrudur. Tevrat, İncil, Kur'an; hiçbir kutsal kitaba karşı eyleme izin verilmemelidir. Dolayısıyla Tevrat'a dönük bir eylem olduğunda onun engellenmesi doğrudur. Fakat Tevrat'a dönük bir eylemi engelleyenler, Kur'an-ı Kerim söz konusu olduğunda aynı tavrı göstermiyorlar. Dolayısıyla da burada bir kirli siyaset yürütüldüğünü bir kere daha görüyoruz" dedi.
'BEKLENTİMİZ, KKTC’NİN TANINMASIDIR'
Rusya'nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne temsilcilik açma kararına yönelik soru üzerine ise Çelik, "Yabancı devletlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne açtığı her ofisin, temsilciliğinin ya da irtibat noktasının kıymeti vardır. Ama esas olan bunun ötesinde bir şeydir. Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da artık bilinen, tüketilmiş, tekrarlanan ve hiçbir sonuç vermeyen, müzakere yöntemlerine devam etmeyeceğimizi, iki devletli çözümün artık kabul edilmesi gerektiğini ifade etti. Rum tarafının Yunan tarafıyla birlikte yürüttüğü siyaset Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni eşit bir devlet olarak görmekten uzak. Hatta Kıbrıs Türklerini eşit bir toplum olarak görmekten uzaktır. Her seferinde müzakere başlatıyorlar ama müzakereden kaçan onlar oluyorlar. Daha sonra gidip bunu Avrupa'da belli mahfillerde başka türlü sunuyorlar. Dolayısıyla bütün bu bölge Avrupa Birliği'nin basiretsiz kararının bedelini ödüyor. Türk Devletleri Teşkilatı’nda Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu inisiyatifle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin edindiği pozisyon önemli bir kazanım olmuştur. Bundan sonrasında da beklentimiz bütün devletlerin bu haksızlığa son vererek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımasıdır" dedi.