Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'nin Filistin meselesinde duruşu bellidir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Filistin meselesinde duruşu, hassasiyeti ve Filistin halkına olan güçlü desteğinin belli olduğunu belirterek, "7 Ekim'den beri bu yönde olağanüstü çaba harcadık. Yaptığımız her görüşmede, her yurt dışı ziyaretimizde işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İsrail saldırıları gündemimizin ilk sırasında yer almıştır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, sözlerine Abbas ve ekibine 'Türkiye'ye hoş geldiniz' diyerek başladı. Türkiye ve Türk milletinin Filistin davasına her zaman destek verdiğini kaydeden Erdoğan, "Filistin'in gönlümüzde müstesna bir yer olmuştur. Değerli kardeşim en son geçtiğimiz temmuz ayında ülkemizi ziyaret etmişti. Bugün yaptığımız istişarelerde Filistin'deki son durumu etraflıca ele aldık. Filistinli kardeşlerimiz tarihlerinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. 7 Ekim'den bu yana Gazze ve Ramallah'ta masum insanlara karşı İsrail'in düzenlediği saldırılar sonucunda 32 bine yakın Filistinli şehit oldu, 72 binden fazla kişi yaralandı. 2 milyona yakın Filistinli evini terk etmek zorunda kaldı. 2 milyon 300 bin Filistinli günlük temel ihtiyaçlarına ulaşamıyor" diye konuştu.
'NETANYAHU VE CİNAYET ORTAKLARI DÖKTÜKLERİ KANIN HESABINI VERECEKTİR'
Erdoğan, İsrail'in Gazze halkını sadece açlık ve susuzlukla değil aynı zamanda masum insanların tepelerine bomba yağdırarak da vahşice katlettiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Tam 151 gündür son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz. Batılı güçlerin de sınırsız desteğiyle Netanyahu ve gözü dönmüş yönetimi Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır. Bu vesileyle Mahmut Abbas kardeşimin şahsında Filistin halkına ülkem ve milletim adına taziyelerimi ifade ediyorum. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin. Onları cenneti ile cemali ile müşerref eylesin. Yaralılara Mevla’dan acil şifalar niyaz ediyorum. Bildiğiniz gibi bine yakın yaralı ülkemizin değişik hastanelerinde tedavi görmeye devam ediyor. Netanyahu ve cinayet ortakları döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve maşeri vicdan önünde mutlaka verecektir. Türkiye olarak bunun için çalışmaya, tüm kapıları zorlamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. 26 Şubat‘ta Uluslararası Adalet Divanı'nda sözlü sunumda bulunarak meselenin çeşitli yönlerine ilişkin tutumumuzu beyan ettik. İsrail soykırım sözleşmesindeki yükümlülüklerini ihlalden Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılanmaktadır. Ancak alınan ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail yönetimi kadın çocuk demeden kardeşlerimizi öldürmeyi, gıda sırası beklerken sivilleri katletmeyi sürdürmektedir."
'TÜRKİYE'NİN FİLİSTİN HALKINA GÜÇLÜ DESTEĞİ BELLİDİR'
Erdoğan, konuşmasında İsrail'e tepki göstermeye devam ederek, "İsrail'in bu şımarıklığının ve hukuk tanımaz tavrının en büyük sebebi batılı güçlerin Holokos'taki günahlarından dolayı İsrail'e verdikleri destektir. Elbette bunda İslam dünyasının vahdet olamamasının büyük payı vardır. Türkiye'nin Filistin meselesinde duruşu, hassasiyeti ve Filistin halkına olan güçlü desteği bellidir. 7 Ekim'den beri bu yönde olağanüstü çaba harcadık. Yaptığımız her görüşmede, her yurt dışı ziyaretimizde işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İsrail saldırıları gündemimizin ilk sırasında yer almıştır. İnsani yardım noktasında bugüne kadar toplam 37 bin tonu aşkın malzemeyi gemiler ve uçaklarla bölgeye sevk ettik. Ayrıca 900'den fazla hasta ve refakatçi tedavi için Türkiye'ye getirdik. Gazze'deki bir Sahra Hastanesi kurulması için çalışmalarımız devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) yakın Doğu'daki Filistin mültecilerine yardım ve bayındırlık ajansına yaptığımız mali ve ayni yardımları artırdık. Ajansın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla yoğun bir çabanın içindeyiz. İsrail'in yalan ve iftira ile ajansı itibarsız hale getirmeye yönelik propagandalarına prim verilmemeli, ajansın mevcudiyetine halel getirilmemelidir. Son olaylarla ilgili olarak İsrail-Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadığı takdirde Orta Doğu'da barışın hâkim olamayacağı artık iyice anlaşılmıştır. Kalıcı barışın tek yolu ise 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin devletinin tesisidir" diye konuştu.
'ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ'
Erdoğan, sorunun taraflarına da yardımcı olacak şekilde tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi:
"Her geçen gün artan işgal uygulamalarının amacı esasen sahada emrivakiler oluşturmak suretiyle 2 devletli çözüm vizyonunu baltalamaktır. 'Sözde yerleşimciler' adı verilen aslında Filistinlilere ait topraklara çöken, çalan gaspçıların eylemleri çözümün önündeki en büyük engellerden biridir. Uluslararası hukuku hiçe sayan bu aleni hırsızlıklar sonucunda Filistin'in coğrafi bütünlüğünden bahsetmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Artık sadece lafta kalan barış çabaları yerine teminatlara sahip adil bir barışa ihtiyaç duyulduğu apaçık ortadadır. Türkiye olarak bu bağlamda garantörlük mekanizması çerçevesinde sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu açıkladık. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Yaklaşmakta olan ramazan ayı bağlamında provokasyonların önlenmesi gereğine ilişkin mesajlarımızı ilgili yerlere iletiyoruz. Radikal İsrailli siyasetçilerin, Müslümanların Haremi Şerife girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır. Böyle bir adım atılmasının sonuçları şüphesiz çok ağır olacaktır. Filistinli kardeşlerimiz arasında birlik ve mutabakat sağlama gayretlerini de yakından takip ediyoruz. Gelinen aşamada; İsrail'in zulmüne verilecek en güzel cevaplardan biri Filistinliler arası birliğin ve beraberliğin sağlanmasıdır. Bu alanda da üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazırız. Sözlerime son verirken; Filistin davasını elimizden gelen en güçlü şekilde savunmaya, Filistin halkının güvenliğini ve refahını artırmaya yönelik her türlü gayreti desteklemeye devam edeceğimizi vurgulamak istiyorum. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan'ı şerifin şimdiden İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum."
'AVRUPA DEVLETLERİ FİLİSTİN'İ TANIMALIDIRLAR'
Abbas ise açıklamalarına Cumhurbaşkanı Erdoğan'a konuşmasından ötürü teşekkür ederek başladı. Abbas, "Çok zor şartların olduğu bir dönemde tekrar bir aradayız. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Filistin topraklarındaki son gelişmelere dair detaylı bilgileri ilettim. Ve İsrail'in halkımıza yönelik soykırım ve katliama; Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs'te işlemiş olduğu suçlara karşı ne yapılabilir konusunu ele aldık. İsrail baktığımız zaman insani yardımların Gazze'ye girmesine engel oluyor ve Filistinliler zorla yerlerinden tehcir edilmeye çalışılmaktadır ve 'İsrail işgal devleti' her türlü vahşeti orada yürütmektedir, Batı Şeria ve Kudüs'te ve oradaki hem Müslümanlara hem de Hristiyanlara ait kutsallara karşı da pervasızca saldırısına devam etmektedir. Oysaki bizler ramazan ayına girmek üzereyiz. Uluslararası arenada aynı şekilde Filistin'e uluslararası korumanın sağlanması için çabaların daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Bu korumanın gerçekleşebilmesi bizim de arzuladığımız şeydir. Arzuladığımız şey; Filistin'in Birleşmiş Milletler de daimi üyeliğe sahip olması, Güvenlik Konseyi’nin kararıyla böyle bir durumun ortaya çıkması bizim arzulamadığımız bir şeydir. Ve özellikle Avrupa devletleri, Filistin'i tanımalıdırlar" ifadelerini kullandı.