DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

1- BAKAN ERSOY: GALATA KULESİNİ ÇANAKKALE RUHUYLA AYDINLATTIK
İSTANBUL, (DHA)-18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi Kutlamaları kapsamında Galata Kulesine yansıtılan video gösterimini paylaşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Galata Kulesi'ni, Çanakkale ruhuyla aydınlattık! Mehmetçik'in hatırasını yaşatmak, bu büyük mirası gelecek nesillere aktarmak en önemli sorumluluklarımızdan biridir" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi kapsamında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Çanakkale Zaferi'nin Türk milletinin birlik, cesaret ve kararlılığının sembolü olduğunu vurguladı. Bakan Ersoy, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından hazırlanan ve İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne yansıtılan özel videonun, Çanakkale ruhunu yaşatmayı ve bu büyük destanı nesiller boyu aktarmayı amaçladığını belirtti.
'ÇANAKKALE'NİN AZİZ HATIRASI GALATA KULESİ'NDE'
Çanakkale Zaferi'nin yalnızca bir askeri başarı olmadığını, aynı zamanda milletin ortak hafızasında bir kahramanlık ve bağımsızlık destanı olarak yaşadığını ifade eden Ersoy, bu tür farkındalık çalışmalarının önemine dikkat çekti. Video haritalama tekniğiyle gerçekleştirilen çalışma, yerli ve yabancı turistler tarafından büyük ilgiyle karşılanırken, Mehmetçik'in aziz hatırası ve milli birlik ruhunun kuşaktan kuşağa aktarılmasına katkı sağlıyor. Bakan Ersoy, bu anlamlı etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür etti.
Görüntü Dökümü:
----------
-Bakan Ersoy'un paylaşımı
==================================
2- ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ EDİRNEKAPI ŞEHİTLİĞİ'NDE ANILDI
Gülseren KARAPINAR-Emir BENLİOĞLU/İSTANBUL, (DHA)- 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü'nün 110'uncu yıl dönümü nedeniyle Edirnekapı Şehitliği'nde tören düzenlendi. Törende konuşan Vali Gül, "Çanakkale Deniz Zaferimizin 110'uncu yıl dönümünde Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere bu toprakları bizlere ebedi vatan kılan bütün şehitlerimizi ve gazilik onuru ile şereflenen kahramanlarımızı rahmetle, minnetle şükranla yad ediyorum" dedi.
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü'nün 110'uncu yıl dönümü nedeniyle Edirnekapı Şehitliği'nde tören düzenlendi. Törene, İstanbul Valisi Davut Gül, 1'inci Ordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Orgeneral Ali Sivri, 3'üncü Kolordu Komutanı Korgeneral Sezai Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Vali Yardımcısı Serap Özmen Çetin, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topçu, İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız, Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanı Tuğamiral Serkan Tezel, İlçe Kaymakamları, Belediye Başkanları, Adli ve Yargı Mensupları, sivil toplum kuruluş temsilcileri ile Şehit ve Gazi Derneklerinin temsilcileri ile çok sayıda vatandaşımız katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili yayınladığı mesaj okundu. Törenin ardından şehit mezarlıklarına karanfil bırakarak şehit ailelerine başsağlığı dileklerinde bulunuldu.
'YARDAN GEÇTİNİZ, CANDAN GEÇTİNİZ AMA 'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ' DEDİRTTİNİZ'
İstanbul Valisi Davut Gül, "Bu toprakları bizlere ebedi vatan kılan aziz şehitlerimiz, sizler ölümü öldürerek tarihin akışını değiştirdiniz. Yardan geçtiniz, candan geçtiniz ama 'Çanakkale geçilmez' dedirttiniz. Gösterdiğiniz kahramanlıkla, yaptığınız fedakarlıkla işsiz bir destan yazdınız. Bin yıldır var olduğumuz bu topraklardaki en karanlık günlerimizde aziz milletimizin küllerinde yeniden doğmasına vesile oldunuz. Her türlü yokluk ve imkansızlığa rağmen istiklal mücadelesine giden yolu açtınız. Birlik ve beraberliğimize kasteden her türlü tehdidi iman ve cesaretle bertaraf ettiniz. Bugün bizler bedelini kanımızla, canımızla ödeyerek emanet ettiğiniz kutsal vatan toplarını aynı yolla, aynı şuurla ve aynı adanmışlıkla, canımızdan aziz bilerek koruyoruz. Korumaya devam edeceğiz. Büyük hatıranızı her daim gönlümüzde yaşatacağız. Bu duygularla Çanakkale Deniz Zaferimizin 110'uncu yıl dönümünde Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere bu toprakları bizlere ebedi vatan kılan bütün şehitlerimizi ve gazilik onuru ile şereflenen kahramanlarımızı rahmetle, minnetle şükranla yad ediyorum. Ruhunuz şad makamınız ali olsun" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü:
------------
-Törenden genel ve detaylar
-İstanbul Valisi Davut Gül
-İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajının okunması
-İstanbul Valisi Davut Gül konuşması
-Şehit mezarlarına karanfil bırakılması
==================================
3- ECE ÜNER SERBEST BIRAKILDI
Ayşe GÜREL/İSTANBUL (DHA)- SOSYAL medya paylaşımları nedeniyle 'yargı organlarını alenen aşağılama' ve 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçundan hakkında soruşturma başlatılan Ece Üner, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Gazeteci ve sunucu Ece Üner hakkında, X platformunda yaptığı paylaşım nedeniyle 'yargı organlarını alenen aşağılama' ve 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Savcılık, Üner'in ifadesinin alınması amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne talimat vererek hazır edilmesini istedi. Akşam saatlerinde İstanbul Adalet Sarayı'na polis eşliğinde gelerek ifade veren Ece Üner, sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesince yurt dışı çıkış yasağı ve imza atma şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Adliye önünde açıklama yapan Ece Üner daha sonra ayrıldı.
Görüntü Dökümü:
----------------
-Ece Üner'in adliye çıkışı
-Açıklama yapması
=================================
4- İMAMOĞLU'NA 'SAHTE DİPLOMA' SORUŞTURMASI: GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ KURUCU ORTAĞININ İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Ayşe GÜREL/İSTANBUL (DHA) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan 'sahte diploma' soruşturması kapsamında Girme Amerikan Üniversitesi Kurucu Ortağı Özalp Tozan şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Tozan verdiği ifadesinde, "Benim yöneticilik yaptığım 1986 - 1992 yılları arasında üniversiteye kayıt olan herkes bilir ki bu üniversitenin Türkiye'de denkliği yoktur. Ben kayıt kabul işleri direktörü olarak öğrencilerime hiç birine yalan yanlış bilgi vermedim. Denkliği dolaylıdır. Amerika üzerinden vardır" dedi.
'GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTE'SİNİN BİZZAT BASTIĞI DİPLOMA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
Özalp Tozan ifadesinde, '1986 yılında Serhat Akpınar ile beraber şu anki adıyla Girne Amerikan Üniversitesi'ni resmi anlamda kurduk. Kıbrıs'a üniversite kurmamızın amacı adanın ekonomisine destek olmaktı. Üniversitenin kuruluşunda devlet desteği de oldu. Özel Üniversite Yasası, bizim arzumuzla ve Sayın Rauf Denktaş'ın desteğiyle 1986 yılında çıkmıştır. 1986 yılında University College of Northern Cyprus (UCNC) ünvanını kullanarak, Southeastern Üniversitesi (Washington, ABD Kampüsü)'nin afiliye kampüsü olarak anlaşmamızı yaptık. Bizim çalıştığımız dönemlerde üniversitenin Türkiye tarafından tanınması ile alakalı hiçbir talebimiz olmadı. Zaten uluslararası anlamda tanınan bir üniversiteydi. Öğrencilerimizin tanınması yeterliydi bizim için. Girne Amerikan Üniversitesi, Amerika'daki üniversitenin şemsiyesi altında afiliye olarak kuruldu. Benim görev aldığım dönemde Girne Amerikan Üniversitesi'nin bizzat kendi bastığı bir mezuniyet diploması söz konusu değildir. İlk mezunlarımızın diploması, Amerika'dan gelen Southeastern Üniversitesi rektörünün verdiği diplomadır' şeklinde konuştu.
'YALAN YANLIŞ BİLGİ VERMEDİM'
Tozan, 'Benim yöneticilik yaptığım 1986 - 1992 yılları arasında üniversiteye kayıt olan herkes bilir ki bu üniversitenin Türkiye'de denkliği yoktur. Girne Amerikan Üniversitesi'nin dönemlerde kesinlikle denkliği yoktur. Bunun altını çizerek söylüyorum. Bizim denkliğimiz Amerika'daki Üniversitenin denkliğinden geliyor. O zamanlarda üniversite tanıtımlarında da söyledim. Ben kayıt kabul işleri direktörü olarak öğrencilerime hiç birine yalan yanlış bilgi vermedim. Girne Amerikan Üniversitesi diploma vermeyeceğim anlamı anlaşıldı olduğu üniversite üzerinden diploma verdirileceğini söyledim. Konuşmalarım ve üniversite tanıtımlarımın genel bu şekildeydi. O dönemlerde Girne Amerikan Üniversitesi'ne kayıt olan öğrencilerin hepsi Türkiye'de denkliği olmadığını bilir ancak Amerika'da ki bağlı olduğu üniversitenin denkliği üzerinden fayda sağladığını bilirler. Girne Amerikan Üniversitesi'nin Türkiye'de denkliği yoktur. Denkliği dolaylıdır. Amerika üzerinden vardır' ifadelerini kullandı.
'KENDİSİNİ TANIMIYORUM, NEDEN BÖYLE BİR ŞEY YAZDI BİLMİYORUM'
Tozan ifadesinin devamında, 'Ekrem İmamoğlu beni hakkında bilgi alınacak kişiler listesine yazma sebebini İngilizce hazırlık okulundan öğrencileri benim kurmamdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kendisini şahsen tanımıyorum. Neden böyle bir şey yazdı bilmiyorum. İstanbul Üniversitesi beni bu konu hakkında aramadı. Haberdar edilmedim. Girne Amerikan Üniversitesi bir Vakıf Üniversitesi değil özel şirket üniversitesidir. Ama bir özel ve uzaktan olmayan üniversiteler arası geçiş kurumsal olarak olması mümkün değildir. Bu yasal bir şeydir. Yani özel bir üniversiteden devlet üniversitesine geçiş yapmak yasal değildir. Diğer geçiş ise programlar arasından geçiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki bir üniversiteden devlet üniversitesine geçiş yapılabilir ama ben tanımlamıyorum. Ben İstanbul Üniversitesi'ne geçiş yapan kimseyi tanımıyorum ve hatırlamıyorum. Üniversitenin 5 bin ile 10 bin arası öğrencisi vardı. Zaten Girne Amerikan Üniversitesi o dönemlerde çok küçüktü 80 - 100 tane öğrencisi vardı. Bu kapsamda Türkiye'deki üniversitelerin bir çoğu geçiş yapılamayacağını biliyordur. Benim bu konuyla alakalı bilgim bu kadardır. Ben kimseye hayatım boyunca bu konuda referans olmadım. Benim tek amacım Kıbrıs'a ekonomik anlamda katma değer sağlamaktır" dedi.
=============================
5- YASA DIŞI BAHİS SORUŞTURMASI: ERKAN KORK'UN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Ayşe GÜREL/İSTANBUL (DHA) - YASA DIŞI bahis soruşturmasında Pozitifbank, Payfix ödeme kuruluşu ve Flash TV’nin sahibi Erkan Kork’un da aralarında bulunduğu 21 kişi tutuklandı. Soruşturma kapsamında örgüt kurma ve para aklama suçlamasıyla tutuklanan Erkan Kork’un savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı. Kork'un ifadesinde, "PayFix isimli firmanın yasadışı bahis siteleriyle herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Aksine, firma olarak yasadışı bahis benzeri oluşumları MASAK’a bildirmekteyiz. Ben şirketlerim üzerinden bahis oynatmadım, bahis oynanmasına aracılık etmedim, yasa dışı bahisten elde edilen parayı aklamadım ve hiçbir şekilde suç örgütü kurmadım" dediği öğrenildi.
Erkan Kork savcılıktaki ifadesinde, "Tespit yapıldığı söylenen durumların hepsi yersizdir. Ben hiçbir zaman şirket maillerim dışında kendi mail adresimi kurtarma maili olarak eklemedim. Bu durumun bana karşı yapılmış bir düzmece olduğunu düşünmekteyim. Mail hesabını kullanarak yasa dışı bahis sitelerine üyelik kaydı açmadım.Bu durum, beni itibarsızlaştırmak adına kurgulanan bir senaryodur" şeklinde konuştu.
'PARA TRANSFERLERİ MEVZUATA UYGUNDUR'
Kork, "Dosya kapsamında yer alan Gizli Tanık 'Cesur'un beyanlarını kabul etmiyorum. Bu şahıs, firmam için faaliyet geliştirme adına 2022 yılında benden 1.5 milyon lira para aldı ve bundan kaynaklı olarak elimde senedi vardır. Bu şahıs, taahhüt ettiği işleri yapmadığı için kendisinden senet aldım. Elimdeki bu senetten dolayı bana düşmanlık beslemektedir. Avukatlık mesleğinden ötürü, bu senedin icra edilerek tahsil edilmemesi ve kendisine aciz vesikası alınması durumunda mesleğini kaybetme ihtimali olduğunu bildiği için, hakkımda asılsız iddialarda bulunduğunu düşünüyorum. MASAK tarafından 8 Aralık 2023 tarihli Analiz ve Değerlendirme Raporu’ndan alınan veriler, benim ve şirketim hakkında herhangi bir hüküm vermeden yalnızca kümül veriler içermektedir. Burada bahse konu rakamlar, benim ve firmam için hayatın olağan akışına uygundur. Bahse konu para transferleri, banka satın alma dönemimde mevcut olan altın ve ziynet eşyalarının faturalı olarak bozdurulması ve hesabıma yatırılması işlemidir. Parça parça transfer yaptırmamın sebebi, kur korumalı mevduat limitlerine takılıp parçalı işlem yapmak zorunda kalmamdır. Yapmış olduğum para transferleri, mevzuata uygun işlemlerdir. Banka alım süreci, ülkemizde MASAK, BDDK, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Merkez Bankası onayı ve izni ayrıca MİT soruşturması sonucunda gerçekleşen bir süreçtir" ifadelerini kullandı.
'ŞİRKETLER ÜZERİNDEN BAHİS OYNATMADIM ÖRGÜT KURMADIM'
Kork ifadesinin devamında, "Bana bahsetmiş olduğunuz BankPozitif alım süreci şu şekilde işlemektedir. Bankanın alımı gizlilik sözleşmesiyle yapılmıştır ve alım karşılığında gönderdiğim 718.245.000 lira, PayFix firmamdan çıkmıştır. Bu ödeme, banka alım süreci için yapılan bir ödemedir. Ancak, bankanın içinde bulunduğu kefaletli kredi borçlarından kaynaklı olarak banka devri bana geçmiştir. Bu borçları kapatmak adına, Bahse konu Bank Oparim’den (BankPozitif’e ait olmayan borçları çıkarmak için) tarafıma geri gönderim yapılmıştır. Bu bankanın toplam maliyeti bana yaklaşık 30 milyon dolar olmuştur. Çoğu birikimimi bu alıma yatırdım. Yapılan tüm işlemler bankacılık ve finans işlemleri çerçevesinde değerlendirilirse, yukarıda bahsettiğim kurumlar tarafından onaylı olduğu açıkça görülecektir. MASAK raporunda yapılan para transferi tespitleri, şirketimizin finansal döngüsü açısından gayet makuldür ve hayatın olağan akışına uygundur. PayFix isimli firmanın yasadışı bahis siteleriyle herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Aksine, firma olarak yasa dışı bahis benzeri oluşumları MASAK’a bildirmekteyiz. MASAK raporunda bahsedilen ve riskli olarak değerlendirilen işlemler, aslında bizim MASAK’a şüpheli işlem bildirimi yaptığımız işlemlerden oluşmaktadır. Ayrıca, MASAK raporunda dolandırıcılık, pos tefeciliği, kumar, yasa dışı bahis ve yetkisiz ödeme hizmetiyle ilişkilendirilen yüksek ciroya sahip müşteri gruplarına yönelik iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Benim şirketimin böyle bir usulsüzlüğü sözkonusu değildir. Şirketimde yasa dışı faaliyetlerle mücadele etmek amacıyla özel birimler kurduk. Yasadışı bahisle mücadele kapsamında her gün bin ila bin 500 arasında hesap kapatmaktayız. Bu da yasa dışı bahisle mücadele ettiğimizin açık bir göstergesidir. Dosya kapsamında yer alan tape kayıtları bana aittir. Ancak, bu konuşmaların çoğu işle alakalıdır ve suç unsuru içermemektedir. Ben şirketlerim üzerinden bahis oynatmadım, bahis oynanmasına aracılık etmedim, yasa dışı bahisten elde edilen parayı aklamadım ve hiçbir şekilde suç örgütü kurmadım" cümlelerini kullandığı da öğrenildi.(DHA)
Görüntü Dökümü
---
ARŞİV
==============================
6- KADIKÖY'DE MATTİA AHMET MİNGUZZİ'Yİ ÖLDÜREN SANIKLAR 10 NİSAN'DA HAKİM KARŞISINA ÇIKACAK
Leyla YILDIZ/ İSTANBUL, (DHA)- Kadıköy'de alışveriş yapmak için gittiği bit pazarında bıçaklı saldırıya uğrayan İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Akıncılar'ın oğlu Mattia Ahmet Minguzzi'nin (15) ölümüyle ilgili hazırlanan iddianame kabul edildi. Sanıklar 10 Nisan 2025 tarihinde ilk kez hakim karşısına çıkacak.
Olay, 24 Ocak Cuma günü saat 08.25 sıralarında Kadıköy'deki tarihi Salı pazarında meydana geldi. İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Akıncılar'ın oğlu Mattia Ahmet Minguzzi, görgü tanıklarının ifadesine göre bisikletli bir grupla tartışma yaşadı. Çevredekilerin ayırması sonucu grup dağılırken Mattia Ahmet Minguzzi ise alışveriş yapmak için bit pazarına gitti. Pazarda alışveriş yapan Minguzzi tartıştığı gruptan olduğu öne sürülen B.B. tarafından beş yerinden bıçaklandı. O sırada yanında bulunan diğer şüpheli U.B. ise yerde kanlar içinde kalan Minguzzi'yi tekmeledi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırdığı Mattia Ahmet Minguzzi, yoğun bakıma alındı. Minguzzi'nin 15 gün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Olayla ilgili yürütülen soruşturmada 15 yaşında oldukları öğrenilen B.B. ve U.B. isimli 2 çocuk polis tarafından gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen şüpheliler, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olaya ilişkin "çocuğu kasten öldürmek" suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapis talebiyle hazırlanan iddianame kabul edildi. Sanık B.B ve U.B.'nin 'Çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan 18'er yıldan 24'er yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını talep ettiği iddianame 2. Çocuk Ağır Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıklar 10 Nisan Perşembe Günü saat 10.00'da ilk kez hakim karşısına çıktı. (DHA)
=============================
7- VALİ GÜL'DEN ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERE DEVLET ÖVÜNÇ MADALYASI
Gülseren KARAPINAR-Emir BENLİOĞLU/İSTANBUL,(DHA)-İSTANBUL Valiliği tarafından 22 şehit yakını ve 20 gaziye Devlet Övünç Madalyası ve beratı verildi. Devlet Övünç Madalyası ve Beratı tevcih töreninde konuşan İstanbul Valisi Davut Gül, "Şehitlerimizin, gazilerimizin bu vatan için ödediği bedelleri millet olarak, devlet olarak çok iyi biliyoruz. Bugün, bayrağımız özgürce dalgalanıyorsa, onurumuzla, şerefimizle hayatımızı sürdürüyorsak bu aziz şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesindedir. Bu sebeple bu ülkenin her bir ferdinin şehitlerimize, şehit yakınlarına, gazilerimize minnet borcu vardır" dedi.
İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Valiliği'nde düzenlenen Devlet övünç madalyası ve beratı tevcih törenine katıldı. Programa 3'üncü Kolordu Komutanı Korgeneral Sezai Öztürk, İBB Başkanvekili Gökhan Gümüşdağ, Vali Yardımcısı Serap Özmen Çetin, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topcu, şehit aileleri ve gaziler katıldı. İstanbul'da bulunan 22 şehit yakını ve 20 gazi olmak üzere 42 Devlet övünç madalyası ve beratı Vali Gül tarafından verildi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN MESAJI OKUNDU
Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 110'uncu yıldönümü mesajı okundu. Erdoğan mesajında "Millet olarak büyük bir gurur ve heyecanla Çanakkale zaferinin 110'uncu yıldönümünü anıyor, Çanakkale'yi geçilmez kılan kahramanlarımızı rahmetle ve şükranla yad ediyorum. Tarihte eşine çok az rastlanan azmin ve imanın teknolojiye galbe çaldığı bu büyük destan, namusu bildiği vatanının ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını vermeyi göze alan yüz binlerce kahramanın esiridir. Çanakkale'de bu millet erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, öğrencisiyle, hocasıyla, çalışanı ile, işvereniyle tek vücut olup düşmana geçit vermemiştir" ifadelerini kullandı.
'ŞEHİTLERİN ÖLMEDİĞİNE, ÖLMEYECEĞİNE İNANAN BİR İNANCIN MENSUPLARIYIZ'
Törende bir konuşma yapan İstanbul Valisi Davut Gül, "Türkiye'nin her yerinde Cumhurbaşkanımız tarafından verilen Devlet Övünç Madalyası ve Beratı şehit yakınlarımıza ve gazilerimize bugün aynı anda tevcih ediliyor. Bu vesileyle törenimize teşrif eden her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bin yıldır bu topraklardayız. Bu toprakların her bir karışı için şehitler verdik, gazi olduk. Şehitlerimizin, gazilerimizin bu vatan için ödediği bedelleri millet olarak, devlet olarak çok iyi biliyoruz. Bugün, bayrağımız özgürce dalgalanıyorsa, onurumuzla, şerefimizle hayatımızı sürdürüyorsak bu aziz şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesindedir. Bu sebeple bu ülkenin her bir ferdinin şehitlerimize, şehit yakınlarına, gazilerimize minnet borcu vardır. Şehitlerin ölmediğine, ölmeyeceğine inanan bir inancın mensupları olarak ne yaparsak yapalım onların ve sizlerin hakkını ödeyemeyeceğimizi biliyoruz. Şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi devlet olarak, millet olarak bağrımıza basıyoruz. Şehidimizi de gazimizi de şehitlerimizin, gazilerimizin yakınlarını da kendi öz evladımız görüyor, etle tırnak gibi ayrılmaz bir bütün olmak, millet olmak böyle birşey. Biliyoruz ki yapılan hiçbirşey şehitlerimizi geri getirmeyecek. Allah'ın izniyle aziz milletimizin kararlılığı, devletimizin kararlılığı, sizlerin kararlılığıyla bu ülke, bu millet, bu devlet ilelebet yaşayacaktır. Şehitlerimizin uğrunda canını feda ettikleri değerler, sonsuza kadar muhafaza edilecektir. Bu duygularla vatanımız için canını feda eden aziz şehitlerimizin ailelerine, kahraman gazilerimize şükranlarımı arz ediyorum. Şehitlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyetler diliyorum. Bu değerli evlatlara sahip olan annelere, babalara, kardeşlere, eş ve çocuklara saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Sizlere takdim edeceğimiz Devlet övünç Madalyasının devletimizin ve milletimizin bir vefa nişanesi olarak gelecek nesillere gurur ve kıvançla aktarılmasını temenni ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağolun var olun" dedi.(DHA)
Görüntü Dökümü
----------
-Vali Gül'ün salona gelişi
-Davetlilerin görüntüsü
-Kuran- Kerim tilaveti
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mektubunun okunması
-İstanbul Valisi Davut Gül'ün konuşması
-Devlet övünç madalyası ve beratının verilmesi
-Genel ve detay görüntüler
=================================
8- TANYELİ SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
Canan İLARSLAN - Ulaşcan ÖZER, İSTANBUL, (DHA)- PANKREAS kanseri tedavisi gördüğü hastanede 17 Mart Pazartesi akşamı hayatını kaybeden Tanyeli için Zincirlikuyu Camii'nde öğle namazına müteakip cenaze namazı kılındı. Tanyeli'nin cenazesinin Bodrum'daki Aile Mezarlığı'nda toprağa verileceği öğrenildi.
Tanyeli Sünneli (54), 2,5 yıldır mücadele ettiği pankreas kanseri nedeniyle 17 Mart Pazartesi akşamı tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Tanyeli için Zincirlikuyu Camii'nde cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına ailesi, sanatçılar Gülben Ergen, Deniz Seki, Yonca Evcimik, Safiye Soyman, Nuri Alço, Davut Güloğlu modacı Gülşah Saraçoğlu, Armağan Çağlayan, Melek Baykal, çok sayıda seveni ve ailenin yakınları katıldı. Tanyeli'nin cenazesi öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından gözyaşları içinde son yolculuğa uğurlandı. Tanyeli'nin cenazesinin Bodrum Aile Mezarlığı'nda toprağa verileceği öğrenildi.
'ÇOK İYİ BİR ANNE VE ÇOK İYİ BİR EŞTİ'
Tanyeli'nin eşi İlker Sünnili, "Hepimizin başı sağolsun. Ben hala savaştayım. Zırhlarım üzerümde. Maalesef o yok şuan burada. Devam ediyorduk niye bıraktın gittin diyorum kendi kendime. Bir şey diyemiyorum şu an. Söyleyebileceğim hiçbirşey yok. Hepimizin başı sağ olsun. Çok iyi bir insandı. Çok iyi bir anne ve çok iyi bir eşti. Allah nurlar içinde yatırsın. Acım çok büyük" ifadelerini kullandı.
'NURLARDA YATSIN'
Şarkıcı Yonca Evcimik, "Ne kadar kuvvetli bir kadın olduğunu aslında insanın tevekkül ederek ve de sabırla herşeyle nasıl başa çıkabileceğini göstererek bize örnek oldu. Çok iyi bir insandı zaten görüyoruz iyi olduğunu bu kadar seveni var. Hepimizin başı sağolsun. Kadınlar adına çok şey kazandırdı bize diye düşünüyorum Allah rahmet eylesin. Toprağı bol olsun" dedi. Deniz Seki ise, "Bali'ye gitmek istiyordu. Kısmet olmadı. Ben entübe edildiği zaman doktorlardan izin alıp vedalaştım. Kurtuldu diyeceğim ne diyeceğim bilemiyorum açıkçası. Sözün bittiği yer Allah ailesine evlatlarına sabır versin. Son dakikaya kadar yanlarındaydı. Çok anımız var çok. Bence o cennete gitti öyle hissediyorum. Huzurlarda nurlarda yatsın" şeklinde konuştu.
ANNEMİN MÜCADELESİ HERKESE GÜÇ OLSUN"
Tanyeli'nin küçük oğlu Teoman Kıral, "İhtiyacı olan herkese şifa dilerim" şeklinde konuştu. Tanyeli'nin büyük oğlu Taylan Sadıkoğlu ise, "Acımız büyük. Birçok insanın acısı büyük. Mücadeleci ruhuyla herkese örnek oldu. Sevenleri de çoktu. Bu herkese ne kadar savaşabilecekleri annemin mücadelesi güç olur" dedi.
'YAŞAMA AZMİ VE HAYATA BAĞLILIĞI HERKESE ÖRNEK OLMALI'
Sanatçı Safiye Soyman, "Başka bir dünyadan bir Tanyeli geldi geçti. Unutmayacağız onu o kalbimizde yaşayacak. Çok başka bir insandı. Cömert, dost canlısı. Herkes onu çok seviyordu. Herkes geceler yaptı onun için" dedi.Armağan Çağlayan ise, "Tanyeli çok iyi bir insandı, iyi bir kızdı. Son dönemdeki yaşama azmi hayata bağlılığı bence herkese örnek olmalı. Çok büyük bir azimle yaşama tutundu. Hastanede konuştuk. Hatırlıyorum, yatağın içinde dans etmiştik. Eğlenceliydi. Son isteği Bodrum'da annesinin üstüne gömülmekti. Sizin de başınız sağolsun" ifadelerini kullandı.(DHA)
Görüntü Dökümü
-------------
-Cenazeden görüntüler
-Cenaze namazının kılınması
-İlker Sünnili ile röportaj
-Yonca Evcimik ile röportaj
-Deniz Seki ile röportaj
-Oğlu Teoman Kıral ile röportaj
-Oğlu Taylan Sadıkoğlu ile röportaj
-Safiye Soyman ile röportaj
-Armağan Çağlayan ile röportaj
-Cenazenin çıkarılması
-Genel ve detay görüntüler
==============================
9- (ÖZEL) ARNAVUTKÖY'DE İNSANA AİT KAFATASI BULUNDU; EKİPLER HAREKETE GEÇTİ
Ahmet YEŞİLMEN- Taylan ERGÜN- Vehbi DEMİR- Özcan KILIÇ/ İSTANBUL, (DHA)- ARNAVUTKÖY'de ağaçlık alanda insana ait kafatası bulundu. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, kafatasının kime ait olduğunu belirlemek için çalışma başlattı.
Olay, dün gece saatlerinde Arnavutköy Hacımaşlı Mahallesi'nde bulunan arazide meydana geldi. Edinilen bilgiye göre ağaçlık alanda gezenler insana ait kafatası buldu. Durumun polise bildirilmesinin ardından olay yerine gelen ekipler, çevrede güvenlik önlemi aldı. Kafatası ekiplerin çalışmalarının ardından Adli Tıp Kurumu'na gönderildi (DHA)
Görüntü Dökümü:
----
-Kafatasının fotoğrafı
-Kafatasının bulunduğu alandan görüntüler
-Genel ve detay görüntüler
==============================
10- ATAŞEHİR'DE GECEKONDUDA ÇIKAN YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ; MAHALLELİ EV SAHİBİNE TEPKİ GÖSTERDİ
İsa ALMAÇAYIR/İSTANBUL, (DHA)-ATAŞEHİR'de bahçesinde hurda malzemelerin ve plastik atıkların bulunduğu gecekonduda çıkan yangın söndürüldü. İtfaiye ekiplerinin çalışmalarını ağlayarak izleyen ev sahibi Fadime Çuvalcı ile bazı mahalleli arasında tartışma çıktı.
Yangın, saat 10:45 sıralarında İçerenköy Mahallesi Didem Sokak'ta bulunan gecekondunun çatısında çıktı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Dar sokakta park halindeki araçlar nedeniyle sokağa giremeyen itfaiye ekipleri hortumları uzatarak yangına müdahale etti. Evinin yanışını ağlayarak izleyen ev sahibi Fadime Çuvalcı, basın mensuplarına tepki gösterirken bahçede bulunan plastik atıklardan çıkan dumanlar tüm sokağı kapladı. Bazı komşular evlerinden çıkarak duruma tepki gösterirken ev sahibi Çuvalcı ile komşuları arasında zaman zaman tartışma çıktı. Ölen ya da yaralananın olmadığı yangın yaklaşık 1 saat süren çalışmanın ardından söndürüldü. Polis yangınla ilgili inceleme başlattı.
'BU MAHALLEYİ YAKACAK'
Yangının çıktığı gecekondunun bitişiğindeki apartmanda oturan bir kişi cama çıkarak 'Bu mahalleyi yakacak, buna bir çözüm bulun. Böyle bir şey yok" diyerek tepki gösterdi.
'KAÇ SEFER ŞİKAYETTE BULUNDUK'
Komşu Necdet Bıçakçı, "Yangın hurdalıkların arasındaki bacadan çıkmış. Hurdaları topluyor, belediye kaç sefer şikayette bulunduk ama bir sonuç çıkmadı" dedi.
'SOBADAN ÇIKAN BİR KIVILCIMLA ÇIKMIŞ'
Ev sahibi Kenan Çuvalcı ise, "Yangının nasıl çıktığını detaylı bir şekilde bilmiyorum. Ev eski olduğu için yakacak çok birikti. Yangın, sobadan çıkan bir kıvılcımla çıkmış. Ailemiz dar gelirli olduğu için sürekli naylon falan toplama işleri yapıyorlar. Sobadan çıkan ateş sonucunda ev yanıyor. Allah'tan herhangi bir kaybımız yok sadece mala geldi. Buna şükrediyoruz" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü:
-----------
Yanan evden görüntü
Hurdalıktan görüntü
Ev sahibi Fadime Çuvalcı'dan görüntü
İtfaiye ekiplerinin çalışması
Camdan tepki gösteren mahallelilerin görüntüsü
Kenan Çuvalcı ile Röp
Necdet Bıçakcı ile Röp
Genel ve detay görüntüler
===========================
11- SARIYER'DE KLİP ÇEKERKEN ESKİ TOPÇU KARAKOLUNU YAKAN ŞÜPHELİLERDEN 8'İ ADLİ KONTROL ŞARTIYLA SERBEST BIRAKILDI
Yılmaz OKUR/İSTANBUL, (DHA)- SARIYER'de tarihi topçu karakolundaki yangının klip çekimi sonrasında çıktığı öğrenildi. Klip çekimini yaptığı anlaşılan Barış Koçak ve yanındaki 10 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 3'ü adli makamlarca serbest bırakılırken, aralarında Barış Koçak'ın da olduğu 8 kişi hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı.
Yangın, saat 00.15 sıralarında Büyükdere Mahallesi Topçu Karakolu Sokak'ta bulunan eski karakol olduğu öğrenilen 3 katlı ahşap binada çıktı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Alev alev yanan binada hasar meydana gelirken, itfaiye ekipleri dar sokaklar ve hatalı park eden araçlar nedeniyle olay yerine ulaşmakta güçlük çekti. İtfaiye ekipleri adrese ulaşarak müdahaleye başlarken, polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi aldı. Yangın, itfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saatlik çalışmalarının ardından kontrol altına alınarak söndürüldü. Yangının ardından bina kullanılamaz hale geldi.
10 GÖZALTI
Yapılan çalışmalarda yangın öncesine 11 kişilik ekibin binada izinsiz klip çekimi yaptığı ve bu sırada içtikleri sigarayı ahşap binanın içine attıkları için yangın çıktığı belirlendi. Klip çekimi yaptığı anlaşılan Barış Koçak ve yanındaki 10 kişi yakalanarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler emniyetteki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden 3'ü serbest bırakılırken, repçi Barış Koçak'ın da aralarında bulunduğu 8 kişi hakkında adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü:
----------
(Cep telefonu)
-Klip çekiminden görüntüler
(ARŞİV)
-Yangından görüntüler
==================================
12- PENDİK'TE MÜHENDİS ECEM SULTAN'IN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN SANIK 2'NCİ KEZ HAKİM KARŞISINDA
Leyla YILDIZ / İSTANBUL, (DHA)- PENDİK'te, skuter ile seyir halinde olan mühendis Ecem Sultan Çamlı'ya (28), kullandığı TIR'la çarptıktan sonra yaklaşık 50 metre sürükleyerek ölümüne neden olan Hasan Furkan Çolak'ın, 'Taksirle ölüme neden olma' suçundan 6 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın 2'nci duruşması görüldü. Hasan Furkan Çolak savunmasında "Kazazede çarpma sırasında benim önümde değildi. Benim aracımın önünde olsa onu fark ederdim. Kaza önlenebilirdi. Benim aracımda kamera sistemi yoktu. Bilirkişi raporunda aracın kör nokta sisteminin olmadığı belirtilmiştir. Olayı bu anlattığım şekliyle sınırlı olarak kabul ediyorum. Tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum" dedi. Ecem Sultan Çamlı'nın babası Mahmut Çamlı ise, "Kızımın vefatına sebebiyet olan sanığın trafiğe girmemesi gereken saate trafiğe girdiği, durmaması gereken şeritte durduğu ve mevcut hız limitini aştığı, ayrıca arkadan yaklaşma mesafesini ihlal ederek çarptığı, mevcut bilirkişi raporunda sabittir. Sanığın bütün bu kuralları bilmesine rağmen kuralları çiğneyerek birinin ölümüne sebep olmasının taksirli bir suç olmasını kabul etmiyorum. Bu kadar kural çiğneyen birinin taksirli bir suçtan yargılanmasını kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. Mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına ve eksikliklerin giderilmesi için duruşmanın 14 Nisan 2025'e ertelenmesine karar verdi.
Pendik'teki bir şirkette sistem mühendisi olarak çalışan 28 yaşındaki Ecem Sultan Çamlı'ya, 06 Kasım 2024 saat 08.45 sıralarında Kurtköy'deki evinden çıkıp sukuteriyle işe giderken Yenişehir Mahallesi, Osmanlı Bulvarı'nda TIR çarptı. Hasan Furkan Çolak'ın (24) yönetimindeki dorsesiz TIR'la çarptığı Çamlı, 150 metre sürüklendikten sonra TIR'ın altında kaldı. Ağır yaralanan Çamlı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken gözaltına alınan TIR şoförü Çolak, 'taksirle öldürme' suçlamasıyla tutuklandı. Hasan Furkan Çolak bugün 2'nci kez hakim karşısına çıktı. Anadolu 69. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, sanık Hasan Furkan Çolak tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Müşteki baba Mahmut Çamlı ve taraf avukatları ise duruşma salonunda hazır bulundu.
'YERDEKİ KADINI GÖRDÜM YANINA GİTTİM YAŞIYORDU'
Tutuklu sanık Furkan Çolak savunmasında, "Ben bir lojistik firmasında TIR şoförü olarak çalışmaktaydım. Olay tarihinde sabah saat: 08.30 sularında evimden işe gitmek için dorse çekicisi ile yola çıktım. Cumhuriyet Bulvarı üzerinden 400- 450 metre kadar sağ şeritten seyrimi sürdürürken, sol şeride geçerek Osmanlı Bulvarı'na giriş yaptım. Osmanlı Bulvarı 3 şeritten oluşan bir yoldur. En sağ şeritte park halinde araçlar vardı. Orta şeritte ise seyir halinde araçlar vardı. Ben en soldan göbekten dönüş sağladım. Orta şeritte seyreden araçların üzerine gelmemek için sol şeritten Osmanlı Bulvarı'na giriş yaptım. Seyrimi sürdürürken birkaç kez sağ seride geçmek istedim. Sağ şeritteki araçlar hareket halinde olduğu için boşluk bulamıyordum. Seyrimi sol şeritte sürdürmeye devam ettim. Kısa bir süre sonra otoban yoluna döneceğim için seyrimi sol şeritte sürdürdüm. Atlantis Kavşağı denilen yerde birkaç yolcu minibüsüne ve araca yol verdikten sonra önümdeki araçların hareket etmesiyle bende yoluma devam ettim. Döner kavşaktan çıktıktan 40-50 metre sonra sola dönecektim. Önümde trafik lambaları vardı. Kırmızı yanıyordu. Kırmızı ışıkta bekleyen araçlarda vardı. Ben kırmızı ışıkta bekleyen araçların arkasında durdum. Kısa bir süre sonra yeşil yanınca ayna kontrolümü yaptıktan sonra önümdeki araçlarla birlikte hareket ettim. Takip mesafemi korudum. O sırada arkamdan seyreden araç bana korna çaldı. Sağ aynaya baktım, bir cisim gördüm. Elektrikli skuter olduğunu öncelikle fark edemedim. Ancak hemen durdum. Aracımdan indim. Yerdeki kadını gördüm. Yanına gittim. Yasıyordu. İyi olup olmadığını sordum. Nefes almakta zorlandığını söyledi. Orada bulunan kişilere ambulans çağrılıp çağrılmadığını sordum. 'Çağrıldı' dediler. Bir süre sonra ambulans geldi. Ambulans şoförü kazazedenin yakında bulunan bir özel hastaneye götürüleceğini söyledi. Ambulans yola çıktı. Ben ise polisi bekledim. Kazazede çarpma sırasında benim önümde değildi. Benim aracımın önünde olsa onu fark ederdim. Kaza önlenebilirdi. Ben sola döneceğim için kaza öncesi sol şeritteydim. Benim aracımda kamera sistemi yoktu. Bilirkişi raporunda aracın kör nokta sisteminin olmadığı belirtilmiştir. Olayı bu anlattığım şekliyle sınırlı olarak kabul ediyorum. Tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum" dedi.
'KIZIMLA KONUŞMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR'
Ecem Sultan Çamlı'nın babası Mahmut Çamlı, "Kızımın vefatına sebebiyet olan sanığın trafiğe girmemesi gereken saate trafiğe girdiği, durmaması gereken şeritte durduğu ve mevcut hız limitini aştığı, ayrıca arkadan yaklaşma mesafesini ihlal ederek çarptığı, mevcut bilirkişi raporunda sabittir. Dolayısıyla raporun sonunda asli kusurlu olarak addedilmiştir. Kızım Ecem Sultan Çamlı'nın olay yerine nasıl gelmek zorunda kaldığı tam olarak bilinmediği halde, kızım olay sonucu bedelini hayatı ile ödemiş ve başlangıç noktasını göremediğimiz bu olayda tali kusurlu olarak suçlanmıştır. Kızım Ecem Sultan'a yüklenen tali kusuru da kabul etmiyoruz. Aynı zamanda sanığın bütün bu kuralları bilmesine rağmen kuralları çiğneyerek birinin ölümüne sebep olmasının taksirli bir suç olmasını kabul etmiyorum. Bu kadar kural çiğneyen birinin taksirli bir suçtan yargılanmasını kabul etmiyorum. Kızımın vefat ettiği hastanede kan tahlili yapıldığında alkol ve uyarıcı madde kullanmadığı tespiti yapılmış. Sanığın aynı testlere tabi tutulmadığı, dolayısıyla uyuşturucu ve uyarıcı maddenin geriye dönük olarak 3 ay içerisinde tespit olanağı varken emniyet ve savcılık bu durumu göz ardı etmiştir. Kızımın son görüntüsü, TIR'ın arkasında yerde yatarken çekilen görüntüdür. Ayrıca olayda yarım metre mesafe ile takip ederken mesafeyi kapattığı, kızımın sarsıldığı, sonra kızımı sürüklediği bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi 43 metre sürüklendiği ve direndiği, sonrasında TIR'ın ısrarla ezmek istemesi karşısında dayanamamıştır. Bu kanıya varma sebebim, sürekli karşıdaki ve yandaki araçların korna çalması, arkasındaki ve yanındaki araçların 20-25 metre mesafe geride kalarak kazanın olacağını anlamaları ve algılamalarıdır. Aynı zamanda Hasan Furkan Çolak'ın kazadan önceki kavşakta ışıkta durduğu yönündeki ifadesi doğru değildir. Zira orada akıllı kavşak vardır ve bilirkişi raporunda sürekli sol şeritte olduğu belirtilmektedir. Sanık, olaydan sonra yerde yatan kızıma durumu sorduğunu, kızımın da sanığa yanıt verdiğini ve konuştuğunu iddia etmiştir. Oysa hastane kayıtlarına göre kızımın olay sonrasında soluk borusu patlamıştır. Kızımın, sanığın sorusuna yanıt vermesi, onunla konuşması mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
'TIR SÜRÜCÜSÜNÜN AGRASİF SÜRÜŞ TARZI VARDI'
Tanık Tolga Düzgün Beyanında, "Ben kaza anını görmedim. Ben kaza anında TIR'ın 2-3 araç arkasında aracım ile seyir halindeydim. Aslında bir önceki ada da TIR ile yan yana gelmiştik. Ben o zaman sağ şeritteydim. TIR da sol şeritteydi. TIR sürücüsünün agresif bir sürüş tarzı vardı. Diğer araçların üzerine hızlı hızlı gidip duruyordu. Bende bu durumu görünce TIR'dan uzak kalmak için aracımı biraz sağa çekip araya başka araçların girmesine müsaade ettim. 2-3 araç araya girince ben de aracım ile kuyruğa girdim. TIR sağdan gelen cip tipi aracın üzerine doğru kırdı. O araçta TIR'a korna çaldı. TIR'ın önü açıldığı için bastı gitti. Aradan 10-15 saniye sonra korna sesi duydum. TIR'ın bir araca çarptığını zannettim. İleriye bakarken TIR'ın gitmeye devam ettiğini gördüm. O sırada 4-5 araç 10-15 saniye korna çaldı. Ben TIR'ın başka bir araca dokunup vurup kaçtığını düşündüm. 50 metre kadar ileride TIR durdu. Ondan sonra baktığımda yerde yatan bir insanı gördüm. Sağdan bir şoför indi. Panikle ne oluyor diye o tarafa doğru koştu. Sol taraftan 15-20 saniye sonra yelekli biri geldi. Hemen dubalar ile sol şeridi kapattı. Arka sırada bekleyen araçlara da geçin diye bağırdı. Biz de yavaş yavaş geçiş yaptık. Bu kazayı gördükten sonra sosyal medyada kaza paylaşımını gördüm. Ve bu paylaşımın altına yorum yaptım. Bu yorumum da mahkemenize beyan ettiğim hususları içermektedir. Ayrıca kaza sırasında kendi kişisel düşüncemi de yazdım. Olay hakkında bildiklerim gördüklerim bunlardır" dedi.
ERTELENDİ
Mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı 14 Nisan 2025 Tarihine erteledi.
İDDİANAMEDEN:
Hazırlanan iddianamede, sanığın bir lojistik şirketine ait TIR'la seyir halindeyken, aynı şeritte seyreden skuter sürücüsü kadına aracının sağ ön kısmıyla çarpıp sürüklediği ifade edildi. Sanık ve hayatını kaybeden kadından alınan kan örneklerinde alkol veya uyuşturucu, uyarıcı madde bulunmadığı tespit edildi. Sanık Çolak'ın, asli kusurlu olacak şekilde genç kadının ölümüne sebebiyet verdiği ifade edilen iddianamede 'taksirle öldürme' suçundan 6 yıla kadar hapsi talep edildi.
Görüntü Dökümü:
----------------
-Arşiv
================================
13- ÜMRANİYE'DE BALKONDAN DÜŞEREK ÖLEN ECE KILIÇASLAN ACAR'IN ÇOCUĞUNA KAYYUM TALEBİ
Leyla YILDIZ/ İSTANBUL, (DHA)- ÜMRANİYE'de 2022 yılında balkondan düşerek hayatını kaybeden Ece Kılıçaslan Acar'ın (28) ölümüne ilişkin eşi şüpheli bulundu. Görülen ilk duruşmada mahkeme, bir sonraki duruşmaya çiftin çocuklarını tanık olarak dinlenmesine karar vererek, 15 yaşından küçük olması nedeniyle 'temsil kayyum' atanmasını talep etti.
Olay 16 Mart 2022'de saat 03.15 sıralarında Esenkent Mahallesi'nde meydana geldi. Sancaktepe İlhan Varan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli polis memuru, 28 yaşındaki Ece Kılıçaslan Acar'ın balkondan düşerek yaralı bir şekilde hastaneye getirildiğini ve hastanede hayatını kaybettiğini karakola bildirdi. Olay üzerine Ece Kılıçaslan Acar'ın eşi Erol Acar gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Kartal'daki Anadolu Adalet Sarayı'na getirilen şüpheli Erol Acar adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olaya ilişkin Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Şüpheli eş sıfatıyla ifadesi alınan Erol Acar, "Olay günü eşimle mutfakta oturduk, daha sonra ben salona geçtim. 5 dakika sonra tencere sesi duydum. Eşime seslendim ancak eşim cevap vermedi bunun üzerine mutfağa gittim ve eşimin düştüğünü gördüm. Olayla bir ilgim yok" dedi. 3 çocuk annesi 29 yaşındaki Ece Kılıçaslan Acar'ın ailesi, "kızımız şiddet mağduruydu" ifadeleri üzerine savcılık soruşturmasını genişletti. Ece Acar, eşi Erol Acar'dan (34) 'silahla tehdit' ve 'yaralama' suçlarından iki ayrı şikayetinin olduğunu belirlendi. Olaya ilişkin Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı tamamladı. Hazırlanan iddianame kapsamında, çiftin 9 yaşındaki kızları pedagog eşliğindeki ifadesinde alındı. İfadesinde, "Olay günü annem ve babam tartışmadı. Ben olay anında uyuyordum, babamın bağırma seslerine uyandım. Uyandığımda annem balkondan düşmüş olduğunu gördüm" dediği kaydedildi. Savcılık, "Erol Acar'ın, eşini 3'üncü katında bulunan evlerinin balkonundan aşağı attığı yönünde yeterli şüphe oluştu" diyerek 'Eşi kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. İddianamenin kabul edilmesiyle 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşma görüldü.
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşmanın ilk celsesi görüldü. Duruşmaya sanık eş Erol Acar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) sistemi ile katıldı. Salonda taraf avukatları hazır bulundu.
'EŞİMİN VEFATIYLA BİR İLGİM YOK'
Sanık eş Erol Acar savunmasında, "Eşimin vefatı ile ilgili hiçbir alakam yoktur. Vefat ettiği gün ben salondaydım. Eşim tencere sesi duyduğum için eşime seslendim. Hanım bebeğim Ece, ne oldu tencereyi mi düşürdün dedim ses gelmedi. Ondan sonra mutfağa baktığımda yoktu. Balkona çıkıp baktığımda yerde kendisini gördüm. Panikle aşağı inerek komşuların kapılarına vurarak yardım istedim. Bağırdım, aşağı indiğimde eşim yerde yatıyordu. Sol tarafında tabi sol tarafında kafası kırılmıştı, yarılmıştı. Kan akıyordu. Orada öyle bir bağırıyordum ki imdat diye haykırışım göğe kadar çıkmıştı yani, bütün komşularım toplandılar başıma, yardım edin dedim, kaldıralım, hastaneye kaldıralım dedim. Oradan bir tanesi dedi ki, aman felç olur, aman bir şey olur diye. Sonra ambulansı aradık. Herkese bağırıyordum ambulansı arayın, lütfen ambulansı arayın diye. 20-25 dakika geç kaldı ambulans. Ambulans geldi, hastaneye götürdük. Ben peşinden koştum. Arabayla birlikte ambulansın arkasına eşlik ederek ambulanstan sedyeden hani kapıyı ben açtım. Ben indirdim. En son, hastanede ölüm haberini aldık. Bu efendim olayö dedi.
'KIZIM KADIN CİNAYETİNE KURBAN GİTMESİN DİYEREK BAŞVURULAR YAPTIM'
Kızını kaybeden acılı anne Cemile Ayfer Gürsel ise, "kızım ölmeden önce defalarca şikayetçi oldu. Benim kızımı kurtarın, benim kızım da kadın cinayetine kurban gitmesin diyerek ben CİMER'den Aile Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanlığına başvurular yaptım. Şiddeti hep sakladı kızım. Diyor ki 'Anne yok kafama bardak düştü, çarptım. Kızımın kafasını bardakla yarmış. Dikiş attırmak için de sünnetçiye götürmüş. Ses kayıtları var". Torunum beni arayıp, "o gün dedi babam dedi annemi dövdü dedi. Ortalık birbirine girmişti. Yatakların altı, gardıroptaki kıyafetler her şey dedi ortadaydı anneanne. Her şey ortadaydı. Babam annemi dedi dövdü. Yatak odasına kilitledi. Babam mutfağa annemi götürdü, ondan sonra bağırarak çıktı. Düştü, düştü, düştü dedi. Torunum'un anlattığı bana bu kadar işte, benim bildiğim bu kadarö dedi
KAYYUM ATANMA TALEBİ
Mahkeme, bir sonraki celse davada çiftin 9 yaşındaki çocuğu B.A.'nın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Tanığın 15 yaşından küçük olması ve kanuni temsilcisi olan sanıkla aralarındaki menfaat çatışmasının oluşma ihtimaline, küçük çocuğa kanuni temsilcisi adına beyanlarda bulunabilecek temsil kayyımı gerektiğini belirtti. Çocuğa temsil kayyımı atanması için sulh hukuk mahkemesine yazı yazılmasına karar verdi. Duruşma 15 Nisan saat 10.00'a ertelendi. (DHA)
Görüntü Dökümü:
----------
ARŞİV
============================
14- SANCAKTEPE'DE ZABITA PAZARCI KAVGASI KAMERADA
Murat SOLAK - Hiba KARGI / İSTANBUL, (DHA) -SANCAKTEPE'de tezgahlarını farklı bir yere kurmalarını isteyen zabıtalarla pazarcılar arasında kavga çıktı. Yaşanan arbedede 2 zabıta yaralanırken, kavga anı çevredeki bir iş yerinin güvenlik kamerası görüntüsüne yansıdı.
Olay, dün sabah saatlerinde Abdurrahmangazi Mahallesi'nde kurulan semt pazarında meydana geldi. İddiaya göre tezgahlarını kurmak için caddeye gelen pazarcıları, zabıtalar her zamanki yerden tezgahlarını farklı bir yerde kurmaları konusunda uyardı. Uyarılara itiraz eden bir grup pazarcıyla zabıta ekipleri arasında tartışma yaşandı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Tekmelerin ve yumrukların havada uçuştuğu kavgada 2 zabıta görevlisi yaralandı. Kavga çevredeki vatandaşlar ve diğer pazarcıların araya girmesiyle son buldu. Zabıta görevlilerinin pazarcılardan şikayetçi olduğu öğrenildi. Zabıtalarla pazarcılar arasında yaşanan arbede çevredeki bir iş yerinin de güvenlik kamera görüntüsüne yansıdı.
'KAVGA YER DEĞİŞİMİNDEN DOLAYI ÇIKMIŞ'
Mahallede sakini Engin Yormaz, "Park açıldığı için pazarın giriş yeri değişti. Böylece parkın giriş çıkışı kapanmamış oldu hem de trafik açık olmuş oldu. Bundan kaynaklı pazarcılarla zabıtalar arasında tartışma çıkmış. Kavga yer değişiminden dolayı olmuş. Giriş ve çıkışın farklı olmasından dolayı pazarın küçülmesine neden oldu" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-------
(Güvenlik kamerası)
-Kavga anı
-Olayın yaşandığı yerden görüntü
-Pazar yerinden görüntü
-Mahalle sakini ile röportaj
=============================
15- TUZLA'DA KİMYASAL MADDE SIZINTISI OLAN FABRİKANIN İŞÇİLERİ TEDBİR AMAÇLI TAHLİYE EDİLDİ
Murat SOLAK/ İSTANBUL, (DHA)- TUZLA Deri Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir fabrikada meydana gelen kimyasal madde sızıntısı nedeniyle bazı işçiler tahliye edildi.
Olay, Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi'nin Kazlıçeşme Caddesi'nde bulunan bir fabrikada meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, beton yapımında kullanılan akrilik asidin sızması nedeniyle fabrikada çalışan işçilerin bazıları hafif şekilde etkilendi. İhbar üzerine bölgeye itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edilirken fabrika personeli tedbiren tahliye edildi. Kimyasal sızıntıdan etkilenen işçiler olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından muayene edildi. AFAD ekipleri, sızıntının yaşandığı fabrikada gerekli incelemelerde bulunurken, polis olay yerinde güvenlik önlemi aldı. Sızıntının kaynağına ilişkin inceleme başlatıldı. (DHA)
Görüntü Dökümü:
----------
-Fabrikadan detaylar
-Ekiplerin çalışmasından görüntüler
================================