DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
1 - CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: SAYIN ÖZEL NEDEN FİLYOS'TAKİ DOĞAL GAZ TESİSİMİZİ ZİYARET ETME ZAHMETİNDE BULUNMADI
Kübra SONKAYA- Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- İstanbul Enerji Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi çıkmışlar bizi çarşıya pazara davet ediyorlar. CHP Türkiye'nin enerji alanında gurur kaynağı olan projelerini niçin bir kez olsun ziyaret edemedi? Sayın Özel neden Filyos'taki doğal gaz tesisimizi ziyaret etme zahmetinde bulunmadı. CHP'li yöneticilerin ülkemizin enerji yatırımları ile ilgili kayıtsızlığının, daha doğrusu bir türlü geçemeyen hazımsızlığının gerçek sebebi nedir?ö dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Anadolu Ajansı'nın düzenlediği Demirören Holding'in de sponsorları arasında yer aldığı 'İstanbul Enerji Forumu' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı. İstanbul Enerji Forumu'nun açılış törenine Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyeleri Sinan Oktay ile Erdoğan Demirören de katıldı. Programda Erdoğan'ın yanı sıra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bir konuşma yaptı.
'KULLANDIĞI ENERJİNİN ÇOĞUNU DIŞARDAN SATIN ALMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeterli miktarda kaliteli ve temiz enerjinin uygun fiyatlarla ve kesintisiz olarak temin edilmesi, yani enerji arz güvenliği gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkeler için kritik önemdedir. Yakın tarihte bölgemizde patlak veren krizler, enerji arz güvenliğinin ülke ekonomileri için ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Rusya - Ukrayna arasında bininci gününü geride bırakan savaş, özellikle enerji alanında dışa bağımlılığın risklerini göstermiştir. Türkiye, savaşan her iki tarafla kurduğu dengeli ilişkiler sayesinde, bu sancılı dönemi en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Buna mukabil, Avrupalı dostlarımız savaşın tetiklediği enerji krizini ilk elden hissettiler ve çok ciddi sıkıntılarla karşılaştılar. Şunu bir defa görmemiz gerektiğine inanıyorum; her ne kadar günümüzde enerji arzında bir kriz yaşanmıyorsa da enerji arz güvenliğinin temini noktasında her zaman hazırlıklı olmak gereklidir. Biz de bu anlayışla, enerji politikamızı çocuklarımızın emaneti olan tabiata zarar vermeden, enerji arz güvenliğimizin sağlanması üzerine bina ettik. Enerji de sürdürülebilirliğin sağlanmasına, dışa bağlılığım azaltılmasına, enerji maliyetlerinin ekonomimiz üzerinde oluşturduğu baskının mümkün olduğunca hafifletilmesine büyük önem veriyoruz. Çünkü biz etrafımızdaki birçok ülkenin aksine, kullandığı enerjinin çoğunu dışardan satın almak mecburiyetinde olan bir ülkeyiz. Bakınız burada fikir vermesi açısından, sadece geçen yılki enerji faturamızı sizinle paylaşmak istiyorum. 2023 yılında ham petrol ve petrol ürünleri ithalatımız 49 milyon tona, LPG ithalatımız 4 milyon tona, doğalgaz ithalatımız 50 milyar metreküpe ulaştı. Bu alımlar için ödediğimiz rakam ise yaklaşık 70 milyar dolardır. Dış ticaret açığımızın en büyük nedeni, sadece bizim için değil, her ülke için ciddi bir tutar olan işte bu enerji faturasıdır. Böyle ağır bir ithalat kalemi ile sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı ve gelişmeyi sağlamak, açık söylüyorum, her babayiğidin harcı değildir. Türkiye, zor olanı başarmış ve son 20 yıldır senede ortalama yüzde 5,4 oranında büyüyerek farkını ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı.
'SON 10 YILDA ORTALAMA 670 BİN METRE SONDAJ GERÇEKLEŞTİRDİK'
Erdoğan, son 22 yılda maden ihracatının 7 kat arttığını belirterek, "Bölgemizde ve küresel ekonomide yaşanan tüm sıkıntılara rağmen, 14 yıldır kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde büyüyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi büyüdükçe, nüfusumuz çoğaldıkça, milletimizin refah düzeyi ve sanayileşmemiz arttıkça, buna bağlı olarak enerji ihtiyacımız da yıldan yıla artıyor. Türkiye olarak bu gerçekler temelinde, madenden petrol ve doğalgaza, rüzgardan güneş enerjisine kadar her başlıkta ülkemizin potansiyelinden en üst düzeyde istifade etmenin çabasındayız. Enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefiyle hiçbir alanı ihmal etmeden, çevreci görünümlü marjinal yapılardan gelen baskılara ve eleştirilere aldırmadan, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Şunun bilinmesini isterim, kim ne derse desin, enerji dahil hiçbir alanda ülkemizi muhannete muhtaç etmemekte kararlıyız. 2002'ye kadar yılda ortalama 55 bin metre sondaj yapılmışken; son 10 yılda ortalama 670 bin metre sondaj gerçekleştirdik. Madencilik sektörünün gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki hacmini, 4 kattan fazla artışla 2023 yılında 270 milyar liraya çıkardık. Son 22 yılda maden ihracatımız, 7 kat artışla 5,7 milyar dolara yükseldi. Bor madeninde dünyadaki rezervin yüzde 73'üne biz sahibiz. Bu alanda yüzde 60'ın üzerinde pazar payıyla küresel ölçekte liderliğimizi koruyoruz" diye konuştu.
'DÜNYANIN EN MODERN ARAMA VE ÜRETİM FİLOLARINDAN BİRİNİ KURDUK'
Erdoğan, sınır ötesi çalışmalardan bahsederek, "Altın madeninde sadece ülkemizde değil yurtdışında da arama faaliyetleri yürütüyoruz. Nijer'deki altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlamayı planlıyoruz. Savunma sanayi başta olmak üzere ileri teknolojide stratejik bir imkan olan nadir toprak elementlerinde kısa süre önce büyük bir keşfe imza attık. Eskişehir Beylikova'da dünyanın ikinci en büyük nadir toprak elementleri rezervini keşfettik. Bu sahadaki üretimimizi geliştirerek inşallah önemli bir tedarikçi haline gelmeyi hedefliyoruz. Fosil enerji kaynakları, yükselen tepkilere rağmen enerjide hakimiyetini halen muhafaza ediyor. Türkiye, hamdolsun bu alanda da çok ciddi bir atılım içerisindedir. Doğal gaz ve petrolde 4 derin deniz sondaj gemisi, 2 sismik araştırma gemisi ve destek gemilerinden oluşan dünyanın en modern arama ve üretim filolarından birini kurduk. Bundan 4 sene önce Karadeniz'de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdik. Deniz düzeyinin 4 bin metre altından çıkardığımız doğal gazı çok yoğun bir çalışmayla geçen sene vatandaşlarımızın kullanımına sunduk. Sakarya gaz sahasında günlük üretimimiz 7 milyon metreküpe çıktı. Diğer sahalarımızla birlikte toplam yurtiçi üretimimizi günlük 8 milyon metreküpe çıkardık. Sakarya gaz sahasındaki üretimin artırılması için bir tane yüzer üretim platformunu envanterimize kattık. 2026 yılında üretime alacağımız bu platform ile günlük üretimimizi 20 milyon metreküpe çıkaracağız. Yani hanelerimizin yarısının ihtiyacını kendi gazımızla sağlayacağız. Ülkemizin yanı sıra sınırlarımızın ötesinde de doğal gaz ve petrol arama çalışmalarımız sürüyor. Oruç Reis gemimiz Somali denizlerindeki üç sahada faaliyetlerine başladı. Petrolde ise daha önce terör nedeniyle arama yapamadığımız bölgelerden Gabar'da, tarihimizin en büyük petrol keşfine imza attık. Rezerv ve kalite bakımından üst seviyede olan Gabar'daki kuyularımızdan günlük 57 bin varilin üzerinde petrol çıkarıyoruz. 2024 yılında, Şırnak, Hakkari, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamladık bu sayede. 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. Yurtdışındaki sahalarımızdan gelen 40 bin varille ülkemizin günlük petrol üretimi 155 bin varilin üzerindedirö şeklinde konuştu.
'HER BÖLGEDE GÖZÜNÜ PARA BÜRÜMÜŞ ANLAYIŞIN BIRAKTIĞI DERİN ACILARA RASTLIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, " 'Ne pahasına olursa olsun ekonomik büyüme' anlayışının kültürümüzde de medeniyetimizde de yeri yoktur. Geçtiğimiz yüzyılda bir damla petrolü oluk oluk akan insan kanından daha değerli gören materyalist zihniyetin elinden dünyamız çok çekti. Afrika'dan, Asya ve Latin Amerika'ya gittiğimiz her bölgede gözünü para, altın ve gümüş bürümüş anlayışın geride bıraktığı derin acılara rastlıyoruz. Sömürgeciler sadece insanları katletmediler. Milyonlarca masumla birlikte büyük bir çevre katliamı da gerçekleştirdiler. Zümrüt yeşili ormanları, gürül gürül akan nehirleri, gölleri, havayı suyu, maddi menfaatleri uğruna ya yok ettiler, ya zehirlediler ya da kirlettiler. Her alanda insanı merkeze alan, tabiata zarar vermeyen, sorumluluk duygusu en üst düzeyde olduğu bir politika benimsiyoruz. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın ilkesi, enerji ile ilgili yürüttüğümüz bütün çalışmalarda temel referans kaynağımızdır. Son 22 yılda, temiz ve yenilenebilir enerjiye ciddi yatırımlar yapıyor, rüzgâr, jeotermal, güneş, nükleer gibi alanlarda dev projelere imza atıyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 60'a yükselttik. Bu oranla Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sıradayız. Hedefimiz 2025 yılında Avrupa'da ilk 3'e, dünyada ise ilk 9'a girmektir. Şu an 31 bin megavat olan rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücümüzü inşallah 2035 yılında 120 bin megavata yükselteceğiz. Nükleer enerjinin iklim krizi üzerinde olumsuz etkisinin bulunmaması, bizi bu temiz kaynağı yönelten sebeplerden birisidir. Akkuyu nükleer güç santrali projemizle temiz enerji yanında, milletin 70 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Akkuyu'da tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uygun olarak 4 nükleer reaktörün inşası aynı anda devam ediyor. Akkuyu tümüyle devreye girdiğinde, Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak, böylece yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir. Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerimize ilaveten, küçük modüler reaktörlere yönelik çalışmalar da yürüyor. Nükleer enerjide 2050 senesinde inşallah 20 bin megavatlık bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz. Biz enerji kaynaklarına asla bir rekabet çatışma ve sömürü unsuru olarak görmüyoruz. Enerji hatlarının sadece enerji değil, istikrar güvenlik huzur ve refah taşıması gerektiği kanaatindeyiz. Buna göre Türkiye 7 doğal gaz boru hattı, ikisi yüzer 4 LNG tesisi, 15 giriş noktası ve diğer avantajlarıyla dünyanın önde gelen enerji ticaret merkezlerinden biri olma imkanı ziyadesiyle sahiptirö ifadelerini kullandı.
'HER SEÇİM ÖNCESİNDE DOĞAL GAZ BULUYORLAR DİYEREK ÇAMUR ATTILAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefete yüklenerek,"Her biri birer gurur vesilesi olan tüm projeleri hayata geçirirken tüm bu önemli adımları atarken açık söylüyorum milletimizden başka yanımızda kimseyi bulamadık. Enerjide Türkiye gerçekten tarih yazarken, halkımız bundan sevinç duydu, istifade etti, hayatı pek çok alanda kolaylaştı ama muhalefet bu sevinci ve gururu paylaşmaya, buna destek olmaya ne yazık ki yanaşmadı. Nükleer enerjiymiş, doğal gaz keşfiymiş, yeni boru hatlarıymış, doğal gaz depolamaymış, petrol kuyularıymış, maalesef bunların hiçbiri muhalefetin gündeminde olmadı. Hidroelektrik santrallerimizden, nükleer enerji tesislerimize, madenlerimizin kullanılmasından petrol ve doğalgaz arama çalışmalarımıza kadar hiçbir gayretimizde hükümetimize destek vermediler. Doğu Akdeniz'deki sismik arama faaliyetlerimizin bölgedeki rakiplerimizin söylemleriyle eleştiri yağmuruna tuttular. Karadeniz'deki keşfimizde 'her seçim öncesinde doğal gaz buluyorlar' diyerek çamur attılar. Adeta akla ziyan argümanlara öne sürdüler. Türkiye'nin Somali'de Libya'da ne işi var cümlesi, bu süreçte muhalefetten en sık duyduğumuz eleştirilerden biriydi. 22 yıl boyunca aktörler değişti, genel başkanlar değişti ama muhalefetin, bilhassa Cumhuriyet Halk Partisi'nin enerji hamlelerimizle ilgili karın ağrısı bir türlü geçmedi. Şimdi çıkmışlar bizi çarşıya pazara davet ediyorlar. Biz çarşıdan pazardan gelirken siz gidiyordunuz. Bir siyasi parti olarak çarşıda pazarda, sokakta, muhalefetten çok daha güçlü bir şekilde zaten varız. Halkımızla olan gönül bağımızı bugüne kadar hiçbir zaman koparmadıkö diye konuştu.
'SAYIN ÖZGÜR ÖZEL, ÖNCE KENDİSİ TÜRKİYE'NİN ENERJİ YATIRIMLARINI BİR TANISIN'
Erdoğan, yapıcı eleştiriye açık olduğunu belirterek, "Burada cevabı verilmesi gereken asıl sorular şunlardır: CHP Türkiye'nin enerji alanında gurur kaynağı olan projelerini niçin bir kez olsun ziyaret edemedi? Sayın Özel neden Filyos'taki doğal gaz tesisimizi ziyaret etme zahmetinde bulunmadı. Akkuyu santralimizin nerede olduğundan, ne işe yaradığından enerji arz güvenliğimize nasıl bir fayda sağladığından acaba sayın Özel'in haberi var mı? CHP'li yöneticilerin ülkemizin enerji yatırımları ile ilgili kayıtsızlığının, daha doğrusu bir türlü geçemeyen hazımsızlığının gerçek sebebi nedir? Sayın Özgür Özel, bizi bir yerlere davet etmek yerine önce kendisi Türkiye'nin enerji yatırımlarını bir tanısın, buraları ziyaret etsin. Fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmaya gayret etsin. Yoksa halka söylediklerinin hiçbir anlamı olmaz ve olmayacaktır. Biz muhalefetten gelen her türlü yapıcı eleştiriye açığız, bakınız bundan sonra da samimiyiz. Ama laf olsun torba dolsun siyasetine de asla pirim vermeyiz. Hele ki Gazi meclisimizin çatısı altında önceki gün şahit olduğumuz şiddet görüntülerine, kaba kuvvete kesinlikle müsamahamız yoktur. Komisyon basarak, üyesi dahi olmadığı komisyonda terör estirerek muhalefet yaptıklarını zannedenler, derin bir yanılgı içindedir. Biz yarım asrı bulan siyasi hayatımızın hiçbir döneminde kabadayılığa zorbalığa ve eşkıyalığına boyun eğmedik bundan sonra da eğmeyiz. Daha önce de dile getirdim, CHP'nin bölücü örgütünün siyasi aparatlarıyla kurduğu ve adına 'kent uzlaşısı' dediği ittifak, CHP'yi enfekte etmekte, zehirlemekte, şiddete meyilli hale getirmektedirö şeklinde konuştu. (DHA)
=========
2-BAKAN URALOĞLU: HAVALİMANI SAYISI 60'A ÇIKACAK
Veli GÜLCAN- Feridun AÇIKGÖZ/ İSTANBUL, (DHA)-TÜRKİYE Yüzyıl'ında sürdürülebilir ulaşım zirvesine katılan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2026 yılında Havalimanı sayısının 60'a çıkacağını söyleyerek "26 tane havalimanını 58'e çıkarmışız. Yani 32 tane yeni havalimanı. Nasıl 32 tane yeni? Bir kere 15 tane sıfırdan havalimanı yaptık. Ya 22 yılda 15 havalimanı 1,5 yılda bir havalimanı demektir. Dünyanın hiçbir yerinde yok. Çok net söylüyorum" dedi.
Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 'Türkiye Yüzyılında Sürdürülebilir Ulaşım Zirvesi' açılış töreni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun katılımıyla yapıldı. Uraloğlu, açılış konuşmaları ardından özel oturumda Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu ve Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dilek Güngör'ün sorularını yanıtladı. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamındaki "Sürdürülebilir ve Dijital Orta Koridor ve Ötesi" başlıklı Bakanlar Yuvarlak Masa Toplantısı'na katılımı hatırlatılan Uraloğlu, burada hem deneyimlerini paylaştıklarını hem de diğer ülkelerin tecrübelerinden faydalanmaya çalıştıklarını söyledi.
'KALKINMA YOLU PROJESİ TÜRKİYE'YE, COĞRAFYAYA CİDDİ KATKI SAĞLAYACAK'
Kalkınma yolu projesi ile ilgili bilgiler veren Uraloğlu, "Kalkınma Yolu, Basra Körfezi'nde Fav Limanı'ndan bin 200 kilometrelik demir yolu ve otoyolla Ovaköy Sınır Kapısı'na gelecek. Oradan da yaklaşık 2 bin 92 kilometrelik hatla Kapıkule Sınır Kapısı'na kadar gidebilecek. Tabii üç tane denize açılması söz konusu. Hatta bu koridordan Rusya'ya ya da Kafkasya bölgesine açılma söz konusu. Dolayısıyla bu proje kıymetli. Neredeyiz? Projede Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve biz varız. Burada proje bitme noktasına geldi. Finansmanını ve işletilmesi dahil bunları konuşuyoruz. Önümüzdeki senenin içerisinde yapıma başlayabilir miyiz diye bir gayret içerisindeyiz. Ama elbette Irak'ta mesafe almanın zorluklarını da biliyoruz. Ama istediğimiz hızda olmasa da o projede ilerliyoruz. O proje gerçekten Türkiye'ye, coğrafyaya ciddi katkı sağlayacak" ifadelerini kullandı.
'AZERBAYCAN'IN NE DEDİĞİ BİZİM İÇİN KIYMETLİ'
224 kilometrelik Kars-Iğdır-Aralık-Dilucu Yüksek Standartlı Demir Yolu Projesi'nin ihalesini yaptıklarını ifade eden Uralığlu, "Muhtemelen önümüzdeki yılın ilk aylarında ona başlamış olacağız. Buradaki soru bu güzergahın Ermenistan'dan mı İran'dan mı geçeceği? Burada tamamen Azerbaycan'ın ne dediğine bakıyoruz. Mesela Uluslararası Yol Federasyonu'nun Dünya Kongresi'ni İstanbul'da düzenlemiştik. Ermenistan Ulaştırma Bakanı geldi, onunla da konuşmuştuk. Onların bu güzergahın kendi ülkelerinden geçmesi noktasında bir isteklerinin ve iradelilerinin olduğunu söylemek isterim. Oradaki Azerbaycan'ın ne dediği bizim için kıymetli. Biz de ona göre vaziyet alırız. Diğer taraftan projenin hızlıca ilerlediğini söyleyebiliriz" diye konuştu.
'77 İL BİRBİRİNE BÖLÜNMÜŞ YOLLARLA BAĞLANABİLİYOR'
Akıllı ulaşım ve bölünmüş yollara ilişkin soruya karşılık, bölünmüş yolların kentlere sağlandığının altını çizen Uraloğlu, "2002 yılında sadece 6 bin 101 kilometre bölünmüş yolumuz vardı. Bizde 6 bin 101 kilometreden aldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 29 bin 500 kilometrelere getirdik. Sadece 6 il birbirine bağlanabiliyordu. Şu anda 77 il birbirine bölünmüş yollarla bağlanabiliyor. 2002'de sadece 8,5 milyon olan araç trafiği bugün 30,5 milyona çıktı. O gün şehirler arasındaki ortalama seyahat hızı 40 kilometre saatti. Bugün 90 kilometre saate çıktı. 30,5 milyon olmasına rağmen" dedi.
'2026'DA AKILLI YOL DENEMELERİNE BAŞLARIZ'
Yola yerleştirilecek her türlü sensör, kamera ve akıllı levhalarla birlikte önce aracın yolla, sonra aracın araçla haberleşmesini sağlayacaklarını vurgulayan Uraloğlu, "Bu noktada akıllı ulaşım sistemlerini test edeceğiz. Güney Kore'de yoğun bir şekilde kullanılıyor. Amerika'da belli modeller var. Ama biz kendi modelimizi üretiyoruz. Bu konuda Türksat ve Karayolları Genel Müdürlüğümüz yoğun bir şekilde çalışıyor. ASELSAN elbette sürecin içerisinde. Hasdal ile İstanbul Havalimanı arasında 30 kilometrelik kesimde inşallah deneme sürecini başlatıyoruz. Bunu yapabilmek için de altyapı dediğimiz fiber optiklere de ihtiyacımız var. 15 kilometre Türkiye'de bir fiber optik ağı döşeyeceğiz. Aynı zamanda haberleşmede ve bu akıllı yollarda da onu kullanmış olacağız. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde pilot uygulamaları görmüş olacağız. (Hasdal ile havalimanı arasında) Önümüzdeki sene imalatlara başlarız. Muhtemelen 2026'da da ilk denemelere başlarız" ifadelerini kullandı.
'DEMİRYOLU AĞINI 2028'DE 18 BİN KİLOMETREYE ÇIKARTACAĞIZ'
Demiryolları ile ilgili yatırımlara değinen Uraloğlu, "2002'ye geldiğimizde elimizde ancak 11 bin kilometre demir yolu vardı. Bu da elektrikli ve sinyalli uzunluklar çok çok azdı. Yüzde 10 yüzde 20'ler seviyesinde. Biz mevcut yolları bir taraftan yüzde 70, yüzde 80 seviyesinde elektrik ve sinyalli hale getirdik. Sonrasında da 2 bin 251 kilometresi yüksek hızlı ve hızlı tren yol olmak üzere 3 bin kilometre yeni demir yolu inşa ettik. Yaklaşık 14 bin kilometreye çıkardık. Burada tabii hedefimiz ilk etapta yaptıklarımız devam edenler 3 bin 800 civarında. Onları bitirdiğimizde biz 2028'de yaklaşık 17 bin 500 -18 kilometreye inşallah bunu çıkaracağız. 2053'te de yaklaşık 29 bin kilometrelere inşallah çıkarmış olacağız" dedi.
'DÜNYA BANKASI İLE KREDİ NOKTASINDA İYİ BİR NOKTAYA GELİNDİ'
Uraloğlu, "Şu anda Avrupa'yla Asya arasındaki demir yolu bağlantısı sadece Marmaray'dı. Marmaray'da da günde 300 seferle yaklaşık 650 bin insan taşıyoruz. Ve sadece 4 tane yük treni geçirebiliyoruz. Niye? Çünkü gecenin bir 4-5 saatinde durduruyoruz. Hem bakımını yapıyoruz günlük hem de bu trenleri getiriyoruz. Dolayısıyla biz o zaman Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün üzerinde düşündüğümüz ilk projelendirirken düşündüğümüz işte geleceği öngörmek tam da budur. Çift demir yolu hattı var orada. Biz onun ileri gerisindeki yaklaşık 120 kilometrelik hattın da inşallah dünya Bankasıyla iyi bir noktaya geldi kredi noktasında. Oranın ihalesini de önümüzdeki sene yaparak bu hattı Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar da devam eden halihazırda yüksek hızlı demir yolu hattımızla bağlayarak bütün ulusal Bütünlüğünü ve bütün bu koridorları destekleyecek ana hatları da bitirmiş olacağız" dedi.
'İSTANBUL'UN 1000 KİLOMETRELİK METRO HATTINA İHTİYACI VAR'
İstanbul'a şu anda bin kilometrelik metro hattı gerektiğini ancak mevcut uzunluğun yaklaşık 400 kilometre olduğunu, bunun da 170 kilometresini Bakanlığın yaptığını dile getiren Uraloğlu, şu anda devam eden 22 kilometrelik raylı sistem projelerinin bulunduğunu ifade etti. Uraloğlu, "Ana arterler, mesela havalimanı bağlantıları tamam bizim görevimiz ama onun haricindekiler belediyenin görevidir. Belediye ancak talep ederse, Cumhurbaşkanı'mız da uygun görürse Bakanlığa geçer bu sorumluluk. Yoksa tamamen sorumluluk belediyelerin kendilerinde. Bu noktada yapılması gereken birçok iş var. Mesela, 'Yolları yaparak biz trafiği çözemeyiz' diyen belediye başkanlarımız var. Tamam hani geçmişte yapılan bir yolu belki kapatmanız da gerekecektir. Yayalaştırmanız da gerekecektir ama mutlaka onun alternatifini koyarak. Yoksa alternatifini koymadan söylem olarak belki kulağa hoş geliyor olabilir ama doğru olmadığını söyleyebilirim. Aşağı yukarı 14 ilde yaptığımız, planladığımız işler var. Bakanlık olarak bunları takip ediyoruz" diye konuştu.
'22 YILDA 15 HAVALİMANI, DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE YOK'
Havalimanı sayısının devam eden projelerle birlikte 2026 yılında 60'a çıkacağını söyleyen Uraloğlu, "2002 yılında 34 milyon olan bütün havayla taşınan yolcu sayısı geçen sene 213 milyon olarak gerçekleşti. Bugün bu sene inşallah 230 milyonlar civarında tamamlanmış olacağız. Ya bu durduğu yer elbette olmuyor. 26 tane havalimanını 58'e çıkarmışız. Yani 32 tane yeni havalimanı. Nasıl 32 tane yeni? Bir kere 15 tane sıfırdan havalimanı yaptık. Ya 22 yılda 15 havalimanı 1,5 yılda bir havalimanı demektir. Dünyanın hiçbir yerinde yok. Çok net söylüyorum" dedi.
'İKİ HAFTA ÖNCE 119 FETÖ'CÜ HESABI KAPATTIRDIK'
Instagram'ın kapatılma ve yeniden erişime açılma süreciyle o dönemde şirketle aralarında yaşananları anlatan Uraloğlu, "Artık sosyal medya platformlarının tamamının temsilcisi var. Bizim söylediklerimizi dikkate almak durumundalar. İki hafta önce 119 FETÖ'cü hesabı kapattırdık. Biz yasakçı zihniyette olmak istemiyoruz. Esasında yasakçı zihniyette olan tam da bu platformların bir kısmı. Sizin paylaşımınızı engelliyor, yasaklıyor ve buna müsaade etmiyor. Onlar size müsaade etmezken, ülke olarak hassasiyetlerinizi dikkate almayana gereğini yapmak durumundasınız. Biz kapatmaktan, yasaklamaktan yana değiliz" dedi.
Zirvede ayrıca 'Türkiye'yi Değiştiren Projeler', 'Havacılıkta Türk İmzası', ve 'Lojistiğin Yeni Gücü Demiryolları' konulu paneller gerçekleşti. Etkinlik sonunda bakana hediye takdiminde bulunuldu.
==========
3- İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRÜ GÜNER: KORUMAK TEDAVİ ETMEKTEN ÇOK DAHA KOLAY
Vehbi DEMİR- Özcan KILIÇ / İSTANBUL, (DHA)- İstanbul İl Sağlık Müdürü Abdullah Emre Güner, 22 Kasım Diş Hekimliği Günü dolayısıyla düzenlenen 'Koruyucu ve Geliştirici Diş Hekimliği Yaklaşımları' temalı panele katıldı. Panelde konuşan Abdullah Emre Güner, "Korumak tedavi etmekten çok daha kolay ve gelecekte de gelecek nesillerde de sağlığımızı koruyabilmek için koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerine önem veriyoruz" dedi.
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, 22 Kasım Diş Hekimliği Günü dolayısıyla Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Konferans Salonu'nda 'Koruyucu ve Geliştirici Diş Hekimliği Yaklaşımları' temalı bir panel düzenledi. Programa, İstanbul Vali Yardımcısı Nail Anlar, İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit ve çok sayıda sağlık çalışanı katıldı.
'YÜKSEK AKADEMİK DİŞ HEKİMLİĞİ HİZMETİ VERİYORUZ'
Panelde konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Abdullah Emre Güner, koruyucu diş hekimliğinin önemine dikkat çekti. Güner, "Diş hekimleri günü 22 Kasım'da bütün diş hekimi profesyonellerimizle, hocalarımızla beraberdik. Güzel bir panel oldu. Aslında burada vurguladığımız hususlardan bir tanesi Türkiye'de yüksek akademik diş hekimliği hizmeti veriyoruz. Aslında tüm Avrupa'ya, tüm dünyaya sağlık turizmi olarak ihracat ettiğimiz bir hizmet ama bugün farklı bir konseptimiz var. Biz koruyucu diş sağlığı hizmetlerine vurgu yaptık. Çünkü biliyoruz ki; korumak tedavi etmekten çok daha kolay ve gelecekte de gelecek nesillerde de sağlığımızı koruyabilmek için koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerine önem veriyoruz. Aslında en önemlisi şu; ailelere vurgulamamız gereken, biz kendi ağız diş sağlığımıza iyi bakarsak, dişlerimizi iyi fırçalarsak, beslenmemize dikkat edersek en güzel uygulama o olacaktır. Çünkü çocuklarımız bizi, ebeveynlerini örnek alıyorlar ve her zaman olduğu gibi asıl örnek almaları gereken husus kendi sağlıklarını korumak" ifadelerini kullandı.
Program kapsamında, meslek hayatında 40 yılı geride bırakan diş hekimlerine plaket takdim edildi. Program plaket takdimin ardından toplu fotoğraf çekimiyle tamamlandı.
Görüntü Dökümü:
---------------------
- Panelden görüntüler
- İl Sağlık Müdürü röportaj
- Konuşmacılardan görüntüler
- Soru ve cevap
- Plaket takdimi
- Toplu fotoğraf çekimi
==========
4- SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI'NDAN YAPILACAK BAZI UÇUŞLAR İPTAL EDİLDİ
İbrahim YILDIZ/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL'da yarın beklenen olumsuz hava koşulları nedeniyle Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yarın saat 15.00'a kadar uçuşların yüzde 10'nun iptal edildiği duyuruldu.
Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) tarafından yapılan açıklamada olumsuz hava koşulları dolayısıyla Meteorolojik Acil Durum Komitesi (MADKOM)'nin kararına göre kapasite düşürüldüğü belirtildi. Açıklamada, "Sabiha Gökçen Havalimanı'nda beklenen olumsuz meteorolojik koşullar nedeniyle; MADKOM kararı ile 23.11.2024 tarihinde saat 15:00'e kadar olan uçuşların yüzde10'u iptal edilecektir. Tüm yolcuların uçuşları ile ilgili son durumu, ilgili havayolunun internet siteleri ve çağrı merkezlerinden takip etmesi tavsiye edilmektedirö ifadelerine yer verildi.
==========
5- ŞİLE'DE DENİZDE BATAN TEKNEDE KAYBOLAN BALIKÇININ CESEDİ BULUNDU
Nurcan KIRCALI/İSTANBUL (DHA) Şile'de denizde teknenin batması sonucu kaybolan balıkçı Mehmet Yalçın (64)'ın cesedi arama çalışmalarının 8.gününde bulundu.
Olay, 15 Kasım saat 05.30 sıralarında meydana geldi. Mehmet Yalçın (64), Şile Limanı'ndan Karakaş isimli teknesiyle denize açıldı. Tekne, bir süre sonra başka bir trol teknesiyle çarpıştı. Çarpışma sonucunda Karakaş isimli tekne Ayazma Plajı açıklarında battı. Balıkçı Mehmet Yalçın ise kayboldu. İhbar üzerine olay yerine Sahil Güvenlik ve kıyı emniyeti ekipleri geldi. Ekipler, arama botları ve dalgıçlarla çalışma yapmaya başladı. Arama çalışmaları sırasında balıkçı teknesinin kamara kısmı bulundu ve Sahil Güvenlik Karakol Komutanlığına getirildi. Sahil Güvenlik ekiplerinin arama çalışmalarının 8. gününde saat 11.00 sıralarında Mehmet Yalçın'ın cansız bedenine ulaşıldı. Ceset Şile Devlet Hastanesi morguna götürüldü.
Görüntü Dökümü:
---------------------
Arama çalışmalarından detaylar
Bot karakol önüne gelişi
Cesedin ambulansa taşınması
Ambulans çıkışı
=========
6- BAHÇELİEVLER'DE YIKIM SIRASINDA YANDAKİ BİNANIN DUVARININ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI; YATAK ODASI AÇIKTA KALDI
Özgür EREN / İSTANBUL, (DHA)- BAHÇELİEVLER'de 5 katlı bir binanın yıkımı sırasında, yan apartmanın giriş katındaki dairenin duvarının olmadığı ortaya çıktı. Giriş katındaki dairenin yatak odası açıkta kaldı.
Olay, Hürriyet Mahallesi Neşe Sokakta dün akşam saatlerinde meydana geldi. Neşe Sokakta bulunan bir binanın kentsel dönüşüm kapsamında yıkımına başlandı. Kepçe operatörü, yıkım sırasında bitişiğinde bulunan 5 katlı binanın giriş katındaki dairenin yatak odasının duvarını da yıktı.
Yapılan incelemelerde yıkılan duvarın yıkım çalışması yapılan binaya ait olduğu ortaya çıktı. Binaların giriş katında bulunan dairelerin yatak odalarının duvarının aynı olması nedeniyle yatak odası duvarsız kaldı. Yıkılan duvarın olduğu bölüm naylon branda ile örtülürken yıkım gerçekleştiren firma duvarı ördürmek için çalışma başlattı. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken odada bulunan eşyalar kullanılamaz hale geldi.
'BİZİM MÜTEAHHİT DUVAR ÖRSEYDİ, DUVAR BURADA OLURDU'
Dairede kiracı olarak oturan Nihat Ateş, "Dün binayı yıkıyorlardı. Bizim çocuklar burada yatıyor. Bir baktım kepçe içeride. Ben yan odada yatıyordum. Deprem oluyor sandım. Bu duvar bize ait değil. Bu duvar yan binaya ait. Buraya duvar örülmemiş. Hani diyorlar ya müteahhit demir çaldı. Onun gibi bir şey. Bizim müteahhit duvar örseydi, duvar burada olurdu. Dünden beri mağdurum. Müteahhit cevap vermiyor, ev sahibi cevap vermiyor. Ev sahibi 'Ben evi yeni aldım' diyor. Biz bekarız, yatak odası olarak kullanıyoruz" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------------
(Cep Telefonu)
-Yıkılan duvar
-Eşyaların kullanılmaz hale gelmesi
-İşçilerin çalışması
(Aktüel)
-Yıkılan inşaattan görüntü
-Kepçenin çalışması
-Yıkılan duvardan genel ve yakın detaylar
-Yıkılan duvarın branda ile örtülmesi
-Kiracı ile röportaj
========
7-MALTEPE'DE OTOMOBİL SÜRÜCÜSÜ MOTOSİKLETLİ KURYEYE DEMİR ÇUBUKLA SALDIRDI
Dilara ŞAHİN / İSTANBUL, (DHA)- MALTEPE'de bir otomobil sürücü, trafikte tartıştığı motosikletli kuryeye demir çubukla saldırdı.
Olay, Maltepe D-100 Karayolu'nda geçtiğimiz gün meydana geldi. Seyir halindeki bir otomobil sürücü ve motosikletli kurye arasında yol verme nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede büyümesiyle otomobil sürücüsü, elindeki demir çubukla aracından inerek motosiklete doğru gitti. Sürücü, demir çubukla önce motosikletin sepetine vurdu. Daha sonra kuryenin peşinden koştu. Sürücü, o sırada yere düşen kuryenin sırtına ve kafasına demir çubukla vurdu. Trafikteki diğer kuryelerin araya girmesiyle uzaklaştırılan sürücü aracına binerek olay yerinden gitti. O anları trafikteki bir kişi cep telefonu kamerasıyla görüntüledi.
Görüntü Dökümü
------------
(Cep telefonu kamerası)
-Sürücünün kuryeye saldırması
-Çubukla motosiklete vurması
-Sürücünün elindeki çubukla kuryeye vurması
-Çevredekilerin araya girmesi
==========
8-İSTANBUL'DA DÖNER VE HAMBURGERE GRAMAJ DENETİMİ
Kübra SONKAYA- Ömer HASAR/ İSTANBUL,(DHA)- TİCARET Bakanlığı'nca döner, iskender ve hamburgerlerde menüde gramaj bilgisi verme zorunluluğu getirildi. İstanbul'da bu kapsamda 27 ilçede denetim yapıldı.
Ticaret Bakanlığı, döner, iskender ve yaygın olarak tercih edilen hamburger ürünü özelinde, tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunması, doğru ve eksiksiz olarak bilgilendirilmesi ile tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilmesi amacı ile işletmelerin tarife ve fiyat listelerinde ürünlerin gramaj bilgilerine yer verilmesi zorunluğunu getirdi. Bu kapsamda 81 ilde eş zamanlı denetim gerçekleştiren Ticaret Bakanlığı, İstanbul'da 47 ekiple 27 ilçede denetime çıktı.
'YAKLAŞIK 38 BİN RESTORANI DENETLEDİK'
Ekiplere eşlik eden İstanbul Ticaret İl Müdürü İsmail Menteşe, "Bugün İstanbul'da gramaj denetimleri yapıyoruz. Bu konuya ait perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlere ait fiyat etiketi, fiyat listeleri ile ilgili Bakanlığımızın 6502 sayılı kanunu ve bu kanundan oluşan yönetmelik kapsamında denetimleri yapıyoruz. Bugün biz İstanbul'da 47 ekiple 27 ilçede denetim yapıyoruz. Fiyat etiketi yönetmeliği ile ilgili en son 2023'ün Aralık ayında, malumunuz yiyecek içecek sektörüne hizmet verdikleri, sattıkları ürünlerin listesini, bir nevi menüsünü işletmelerin dışına da koymaları ve içeride de menü bulundurma zorunluluğu geçirmiştik bakanlığımızca. Burada maksat tüketicilerimizin ticari çıkarlarını en üst seviyede korumak ve bilinçlendirmek amaçlıydı. Biz İstanbul'da,1 Ocak'tan itibaren geçerliydi, yaklaşık 38 bin restoranı bu konuda denetledik. Ciddi oranda eksik gördüğümüz şeyleri idari yaptırımlar uyguladık. Yine 20 Kasım itibari ile yani 2 gün öncesinden Bakanlığımızın uygulamaya koyduğu, vatandaşlarımız tarafından en çok tüketilen, en ekonomik olan ürünlerin başındakiler döner, hamburger ve iskender kebabına dair ürünlerde isim değişikliği oluyor. Şöyle ki; döner, ekmek arası döner, sandviç döner gibi farklı farklı isimleri var. Bu isimler karşılığında gramajlar ile ilgili bir açıklama yoktu. Fiyat farklılığı gösteriyordu. Bunu da açığa kavuşturmak için bu ürünlerle ilgili hizmet veren yani döner, iskender ve hamburgerle ilgili farklı kampanyalarla ilgili gramajları belirtme zorunluluğu vardı" dedi.
BAZI İŞLETMELERE TUTANAK TUTULDU
Su fiyatlarına ilişkin de incelemede bulunduklarını belirten Menteşe, "Biz bugün İstanbul'da 47 ekiple 27 ilçede denetimlerimizi yapıyoruz. Bugün burada da yaklaşık 10'un üzerinde işletmeyi birlikte gezdik, dolaştık. Bunların içerisinde gramaj bilgisi olan da vardı, olmayan da vardı. Olanlara teşekkür ediyoruz. Olmayanlara da tutanaklarımızı tuttuk. Yine son günlerde su fiyatları ile ilgili özellikle yüksek fiyata satıldığı ile ilgili bir takım şikayetler alıyorduk. Gittiğimiz yerlerde onları da incelememize aldık. Onlarla ilgili de gerekli işlemlerimizi yaptık. Denetimlerimiz bu kapsamda devam edecektir" ifadelerini kullandı. (DHA)
Görüntü Dökümü:
-----------------------
Denetimden genel ve detay görüntüler
Menülerden görüntüler
Bakanlık ekiplerinin tutanakları
İsmail Menteşe'nin konuşması