DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2
1- İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ'NDEKİ YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ / Ek bilgi ve görüntülerle geniş haber
- Yangın sırasında binadan 86 kişi tahliye edildi
Ahmet YEŞİLMEN- Uğur ŞAHİN- Utku Can SÖNMEZ/ İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümü laboratuvar ve deposunda henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın sırasında içeride bulunan 86 kişi farklı kliniklere sevk edildi. Yangında ölen ya da yaralanan olmadı.
Yangın, öğle saatlerinde İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji bölümünde bulunan laboratuvar ve depo bölümünde çıktı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yangın sırasında hastane görevlileri ve itfaiye ekipleri tarafından 86 kişi binadan tahliye edildi. Ekipler yaptıkları çalışmada yangını kısa sürede söndürdü. Yangında ölen ya da yaralanan olmadı. Yangının çıkış sebebi yapılacak incelemelerin ardından belli olacak.
'AMELİYAT OLACAKTIM'
Hastaneye ameliyat için gelen Bülent Temur, "Bugün ameliyat olacaktım. Yangın çıkınca alarm çaldı bizi de dışarı çıkardılar. Yangının depoda çıktığını söylediler. Biz üçüncü kattaydık. İnsanlar korktu ve hemen dışarı çıktılar. Alarm sesini duyar duymaz dışarı koştum. Ameliyat olamadım" dedi
'ÇOK KORKTUM'
İçeride bulunan Sevil Gürsel ise, "Dumanın bulunduğu kattaydım. Kardiyoloji bölümündeydim. İçerisi duman doldu ve katın tahliye edilmesi söylendi. Çok korktum içeride kaldım sandım" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
----------
(Drone)
-Yangın sırasında havadan çekilen görüntüler
-Yangından görüntüler
-İtfaiye ekiplerinden görüntü
-Tahliye edilen hastalar
-Hasta Bülent Temur ve Sevil Gürsel ile röportaj
-Genel ve detay görüntüler
===========
2- İSTANBUL'DA BOMBALI EYLEM HAZIRLIĞINDAKİ 2 DEAŞ'LI YAKALANDI, KALDIKLARI EVDE PATLAYICI BULUNDU
Derya EVREN KORKMAZ/İSTANBUL,(DHA)- İstanbul'da bombalı eylem için hazırlık yapan 2 DEAŞ terör örgütü üyesi yakalandı. Şüphelilerin kaldıkları evde bomba yapmaya çalıştıkları, bu sebeple bazen evden ufak çaplı patlama sesleri duyulduğu öğrenildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, DEAŞ silahlı terör örgütünün İstanbul'da bombalı eylem hazırlığında olduğuna dair bilgi aldı. Ekipler, bunun üzerine konuyla ilgili geniş çaplı çalışma başlattı. Bekir El Kürdi kod adlı bir sosyal medya kullanıcısı 'düdüklü tencere içine nasıl bomba yerleştirilir' diye bazı platformlarda soru sorunca TEM ekiplerinin radarına takıldı. Ekipler yaptıkları çalışmalarda Bekir El Kürdi'nin Diyar Kılıç olduğunu tespit etti. Ekipler, Kılıç'ın Erdal Sarıok isimli biriyle birlikte hareket ettiklerini ve Gaziosmanpaşa'da oturduklarını belirledi. Ayrıca Erdal Sarıok'un farklı suçlardan da çok sayıda suç kaydı olduğu tespit edildi.
EVE OPERASYON
Ekipler çalışmalarının ardından şüphelilerin kaldıkları eve operasyon düzenledi. Operasyonda 2 şüpheli de yakalanarak gözaltına alındı. Aramalarda yüksek hassas patlayıcılardan TATP, çok miktarda bomba yapımında kullanılan kimyasal maddeler, laboratuvar malzemeleri, kamuflaj malzemeleri, laboratuvar giysileri ve maskeleri, DEAŞ silahlı terör örgütünün sözde flamaları, çeşitli yasaklı yayınlar ve dijital materyal elde geçirildi.
CEZAEVİNDE KİMYA KİTAPLARI İSTEDİ
Öte yandan şüphelilerin yakınlarından alınan bilgilere göre kaldıkları evden zaman zaman patlama sesleri geldiği, şüphelilerden Diyar Kılıç'ın cezaevindeyken ailesinden kimya ile ilgili kitaplar istediği, cezaevinden çıktıktan sonra siyah kıyafet ve maskeyle pozlar verdiği, bu fotoğrafları eylemden sonra vereceği pozlar için prova olarak çektirdiği öğrenildi. Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. (DHA)
Görüntü Dökümü:
----------------------------
-Adrese girilmesi
-Adreste arama yapılması
-Adreste ele geçirilen malzemelerden görüntü
-Deneme amacıyla patlayıcı maddelerden birinin ateşe verilmesinden görüntü
===========
3- DENİZ AKKAYA HAKKINDA GÖZALTI KARARI VERİLDİ / Arşiv görüntüyle
Ayşe GÜREL/ İSTANBUL (DHA) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakaret, tehdit suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında eski manken Deniz Akkaya hakkında gözaltı kararı verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca eski manken Deniz Akkaya hakkında, kızına ilişkin vesayet davasına bakan mahkemenin hakimine sosyal medya üzerinden tehdit ve hakaretlerde bulunduğu gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Akkaya hakkında gözaltı kararı verildi.(DHA)
Görüntü Dökümü
-----
ARŞİV
=========
4- TUTUKSUZ SANIK KOÇ: DOKTOR GELMEYİNCE BEBEĞİ DEFİN İŞLEMLERİ İÇİN HAZIRLADIK - 2 / Ek bilgi ve görüntülerle
Leyla YILDIZ/İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.Duruşmanın yedinci gününde tutuksuz sanıkların savunmaları alındı. Saat 13.00 itibariyle duruşmaya 40 dakika ara verildi.
Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülüyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmaları başladı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.40 sıralarında kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Ecem Koç’un savunmasının alınmasıyla başladı.
'İŞLETME VE ÖRGÜTÜ BİLMİYORUM'
Tutuksuz sanıkların savunması Ecem Koç'un savunmasının alınmasıyla başladı. Koç savunmasında, "Öncelikle üzerime atılı suçları kabul etmediğimi beyan ederim. Örgüt nedir bilmiyorum; işbirliğim yok. 2019 yılında Çorlu Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım ve 5 yıl boyunca yenidoğan hemşireliği yaptım. Fırat Bey’i 1,5 - 2 yıldır tanıyorum. İşe başladığımda doktor ve hemşirelerimiz farklıydı. İşletme adı altında geçen şeyi bilmiyorum, burada öğrendim. Çorlu çok küçük bir yer ve işletme gibi şey duyulmamıştı ben de burada öğrendim. Dosyadaki kimseyi tanımıyorum. Sadece Fırat Sarı ile Bahar Kanık’ı tanıyorum" dedi.
'DOKTOR GELMEYİNCE BİZ DE BEBEĞİ DEFİN İŞLEMLERİ İÇİN HAZIRLADIK'
Sanık Koç, "Halime bebek, anne karnında oksijensiz kalmış bir bebekti. Tekirdağ Şehir Hastanesi’nden kendi ambulanslarıyla sevk edildi. 55 gün boyunca tüm çabalarımızla ona baktık. Tüm yaşam hizmetlerini eksiksiz gerçekleştirdik. Tapelerde yalnızca bir görüşmem var; o da Fırat Sarı ile. Görüşmede yaptığım işlemleri anlatıyorum. Halime bebek zaten birkaç gündür eks durumundaydı. Öleceğini biliyorduk. Müdahale, bir kişiyle yapılmaz; birkaç kişinin koordinasyon içinde çalışması gerekir. Birileri müdahale ederken, birilerinin doktorla iletişim kurması gerekiyordu; ben o kısmı üstlenmiştim. Doktor olmadığı için müdahaleleri hemşire olarak yaptık. Müdahalede bir kişi değil 3-5 kişi ile müdahale ettik. Yoğunbakımda mavi kod verilmez, biz zaten mavi kod ekibiyiz, Mavi kod hava yolun açıklığının sağlanmasıdır bunu da doktorun yapması gerekir. Ex olduğunda doktoru arayıp bilgilendirme yaptık. Doktorun 'Geliyorum' cevabını duyduk. Esenyurt’tan geliyordu kaç kilometrelik mesafeydi bilmiyorum ama her zaman yarım saatte geliyordu ilk kez doktorsuz kaldık. Doktor gelmeyince biz de bebeği defin işlemleri için hazırladık. Ekip geldiğinde bebekte tüp veya damar yolu olmadığını görmemelerinin sebebi bebeği temizleyip defne hazır etmemizdi. Zaten bebeği incelemiş olsalardı bebeğin vücudunda izleri görmüş olurlardı. Ekibi yanıltan şey ex saatidir, saatin sonradan değiştirildiği konusunda bilgim yok ben vefat ettiğinde saati vermiştim. Saatin uzatıldığını burada öğrendim" dedi.
'ÖLMESİNİ BEKLEDİĞİMİZ BİR BEBEKTİ'
Koç, "Hasan Basri Gök’ü ismen tanıyorum, Fırat Sarı'nın şoförüydü. Bahar Kanık çalışma arkadaşım, Hıdır Yüksek'i yönetim başkanı olarak biliyorum. Hasan Yüksel Çorlu Reyap’ın başındaydı. Yenidoğan yoğun bakımda toplam 18 hemşire olduğunu biliyorum. Fırat Sarı'nın 'Ölen ne oldu Ecem' Koç, 'Adranelin verdik öldü bebek hocam' konuşmasına cevap veren sanık, bebek konusunda konuşmamızla ilgili bebek zaten sonradan kötüleşmedi. Bebek geldiği günden beri kötüydü. Halime o gün kötüleyip o gün ölmedi. Ölmesini beklediğimiz bir bebekti. Epikrizi kimin yazdığını bilmiyorum bizde hemşireler epikriz yazmaz hatta biz yoğun bir yoğunbakımız. Denetim ekibi geldiğinde normal bebeğimi besliyordum. Fırat Sarı ile, başhekimle konuştular bizimle göz teması bile kurulmadı; bana da herhangi bir soru yönetilmedi. Muhattaplarıyla konuşma oldu açıkçası ne soru sorduklarını da duymadım" şeklinde konuştu.
'BURADA DUYDUĞUM ŞEYLERLE İLGİLİ BİLGİM YOK'
Koç, "Medisense şirketi hakkında fikrim yok. Fırat Sarı, Bahar Hanıma belli bir miktar atıyor ve Bahar kıdemli hemşirelere bin lira kadar para veriyor. Üniteye biberon, tarak gibi eşyaları kendi cebimizden alıyorduk. Fırat Sarı sonra bunların paralarını bize veriyordu. Ücretleri bire bir bana göndermedi. Sorumlulara gönderiyor sorumlular kıdeme göre veriyordu. Bu birkaç kez tekrarlanan birşey biz de anlayamamıştık. Bize de bir şey söylenmiyordu. Kendi şahsi özel ihtiyaçlarını, bebeklere aldığımız şeyleri doktor bey geri ödemesini yapıyordu. Hasan Basri ile ortak paydam yok, beraber çalıştığımız bir durum yok. Beni tanımadığını söyledi. Ben sadece hemşirelik görevimi yaparım. Epikriz gibi durumları yapmaya da vaktim yok. Trakya bölgesinde, Çorlu bölgesinde de etkin yoğun bakım yoktur. Tıp fakültelerinden, şehir hastanelerinden yer olmadığında sevk olması yoğundur. Doğum oranı yüksek olan hastane, her zaman hazırızdır. Burada duyduğum şeylerle herhangibir bilgim yoktur. Currosorf ilaçlarla bilgim yok. Çok fazla hastamız olduğu için ilaçlarımız da ona göre geliyor. İhtiyacımız kadar kullandığımızda da elimizde kalacak bir ilaç olmuyor. Normal şartlarda canlandırma işlemi sırasında hemşireler dışında doktor olması gerekir ama genelde hemşireler de canlandırma işlemi yapıyor ve yetiyor" dedi.
'FIRAT SARI'DAN MENFAATİM OLMADI'
Tutuksuz sanık Mehmet Salih Kaya da savunma yaptı. Kaya savuınmasında, "Daha önce savunmamı yapmıştım. Ekstra birşey söylemeyeceğim. Çam Sakura Hastanesinde asistan olarak çalışıyordum. Mecburi hizmet için Ağrı İlçe Devlet hastanesine gittim. Çam Sakura Hastanesinde 3.5 yıl çalıştım. Bu süre zarfında İlker beyi tanıdım. Toplantılarda, popüler olması sebebiyle Fırat Sarı'yı tanıyorum. Başka kimseye tanımıyorum. Silivri Kolon Hastanesinde başka doktorun kaşesiyle imza atmadım zaten Çam Sakura Hastanesinde asistanlık eğitimi alıyordum bir yere gitmem imkansızdı. Fırat Sarı ile Benan Mansuroğlu aradında 'Salih ile 112 çözelim' konuşmasını hatırlamıyorum. Fırat Sarı ile '2 hafta sana yer buldum' konuşmasını hatırlamıyorum Fırat Sarı ile konuşmam olmuştur ama eylem olarak gerçekleştirmedim. İşletmeden kasıt şudur, ben asistanlık eğitim bittiği için bir yerde çalışmam gerekiyordu güzel bir hastane olursa şartları iyi olursa çalışabilirim onu söylemiştim ama bir yerde çalışmadım. Silivri’de ablam, kız arkadaşım var sık sık oraya giderdim. Silivri Kolan hastanesinin nerede olduğunu bilmem ve bir muayene yapmadım. Fırat Sarı' dan hiçbir menfaatim olmadı. Herhangi bir para almadım" dedi.
'HASTANENİN PERSONELİ OLARAK ÇALIŞTIM'
Tutuksuz sanık Selenay Şenkalaycı ise "Savunmamı soru cevap şeklinde yapmak isterim. Özel Avcılar Hospital'de yoğunbakım hemşiresi olarak çalışıyorum. 2016 yılında Özel Güngören Hastanesinde çalıştım. 2022 yılı Nisan ayında Avcılar Hospital yenidoğan yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak işe girdim. Ceren Hatice Kanık, Fırat Sarı, Hasan Basri Gök, Gıyasettin Met Özdemiri ismen tanıyorum Sümeyye Arslan'ı tanıyorum. Can Suat Yıldırım'ı fiziki olarak görmedim ismen tanıyorum. İşletmeye bağlı çalışmadım hastanenin personeli olarak çalıyorum. Ekstra olarak medisense a.s sağlık adı altında para geliyordu. Ek mesai olarak geliyordu. Aldığım paralar emeğimin Karşılığıdır. 5 bin tl gibi bir para hesabıma gelmiyor. Bu rakamlar 3bin-2bin olarak değişiyor bu paralar kaldığım mesai karşılığıdırö dedi.
'SÖYLENEN TÜM TALİMATLARI YERİNE GETİRDİM'
Şenkalaycı, "İlker Gönen ile 'Yağmur'u arayabilir misin' konuşmasını hatırlıyorum. Sohbet esasında arkadaşımla görüştüm. Çok gazla hasta geldiğini söylemiştim. Kendi aralarında Giyasettin ile konuşmuşlar. Sonra beni arayarak bu konu hakkında bilgi almak istedi. Sonra arkadaşımı arayarak bilgi almak da istedi ben arkadaşımı aramadım. En son çocuk doktoru Fahrettin Yıldızdı. Danışman doktor İlker Gönendi. Danışman konusunda her yenidoğan ünitesinde özellikle 3.basamak ise danışman bulunmalı. Hastanın tedavi süreci, doktor bilgisi her konuda yardım alınırdı. Her gün fiziki olarak hastaneye gelirdi. Kenan bebek 08.13’te doğdu. Bebek için öncesinden yer ayarlandı. Ben bebek hemşiresi doktor olmak üzere hazır olduk. Bebek kötü doğdu. 15 dakika müdahale edildi. Müdahaleler kadın doğumcunun gözüönünde oldu. Yattığı süre zarfında kötüydü. Müdahale etmeye başladık. Bana söylenen tüm talimatları yerine getirdim. İlker Gönen'i arama saatim belli. Müdahale ettiğimizi ve sonunda olduğumu biliyordu. Müdahaleyi bırakmayın bebeğe 20 dakika daha müdahale edin ve ekstra şekilde kaydedin diyor bunlar tapelere doğru şekilde yansıtılmamış. Aileye müdahale edildiğine dair bilgi verildiğini biliyorum. Bebeğin doğumundan ölümüne kadar sorumlu doktor Zeki Ödünçtü danışman doktor da İlker Gönen'di" dedi.
'GÖREVİM BASAMAK YAZMAK DEĞİL'
Sanık Şenkalaycı, "Basamak nasıl gösterilir bilmiyorum. Doktorlar kendi sistemlerinden belirler. Biz de ona göre hemşire gözlem notuna yazarız. Benim görevim budur basamak göstermek değildir. Hakan Doğukan Taşçı ile 'Uzun yatan birisi vardı onlar da gerçekten entübe oldu, adam nasıl takıldı niye taburcu etmiyorsun' bu benim suçlandığım yer alan konuşma, benim konuşmam değildir. Denetim sırasında 'Bu hasta niye burada yatıyor dediler ben de taburcusunu planladık ailenin özel bir durumundan dolayı bekliyoruz' dedim. Denetim ekipleri aileyi aradı aile beni onayladı bu kadar. Ben Fırat Sarı ile konuşmayı sürekli sorguladım meslektaşlarıma da sordum insanlara devamlı soru yönetiyorum. Mahkeme başkanının İlker 'Tamam olsun, boş ver eks olacak' demiş ne diyeceksin?' sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, 'Efendim, izin verirseniz toplum vicdanını rahatlatmak adına bir açıklama yapmak isterim. Bu bebek, Kerem bebek.Biz hazır bir ekip olarak, bizzat bebeğin doğumuna katıldık. Yaklaşık 15 dakika kadar doğumhanede bebeğe müdahale ettiğimizi hatırlıyorum. Ardından, uygun koşullarda yenidoğan ünitesine sevkini gerçekleştirdik" dedi.
'İLKER GÖNEN BENİ UYARDI'
Mahkeme başkanının Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, "Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. 'Düşüyorum' kelimesi, doktorun 'Reçete ediyorum' demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili Hasan Basri Gök ile görüşmelerim oldu. Hasan Basri, beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İlker Gönen’e ilettim. İlker Gönen de bana, 'Ben de şüpheleniyorum' dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı" şeklinde konuştu.
'KAMERA VARDI AMA KAYIT YOKTU'
Sanık Selenay Şenkalaycı savunmasının devamında, "Yoğunbakımda kamera vardı ama kayıt yoktu. Neden kayıt yaptığını bilmiyorum. Yoğunbakım içinde kamera vardı ama alan içinde kamera yoktu.Savcının, 'Fırat Sarı epikrizleri değiştirmemi istedi ben kabul etmedim dedin ama tepelerde 'Günlük epikrizleri sisteme atarız ama onaylamayız ay sonunda değiştiririz diyorsun' sorusuna cevap veren sanık, "Epikrizi doktor yazar, ben epikriz kesinlikle yazmadım. Hemşire gözlem notumu paylaştım. Konuşma, benim sorular yönettiğim soruların devamındadır. Sürçi lisan etmişimdir asla epikriz değiştirmedim bilgim ve haberim yok. Fırat Sarı benden epikrizleri değiştirmem konusunda neden böyle söyledi bir bilgim yok bana söyledi ben de reddettim zaten. Reddetme sebebim usulsüzlüktür" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
-----
ARŞİV
============
5- SARIYER'DE DENİZE DÜŞEREK KAYBOLAN 2 KİŞİYİ ARAMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
-Kaybolan 2 kardeşin amcası: En azından ölülerini almak istiyoruz
Hasan YILDIRIM/İSTANBUL, (DHA) SARIYER'de Cumartesi günü denize düşerek kaybolan 2 kardeşi arama çalışmaları devam ediyor. Yurtdışında yaşayan aile üyeleri de Bebek Sahili'ne gelerek arama çalışmalarını takip etti. Aile üyeleri kayıpların bir an önce bulunmasını bekliyor. Sahil Güvenlik ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSAK ekipleri Aşiyan Sahili'nde dalış yaparak çalışmalarını sürdürüyor.
Aşiyan Sahili'nde Cumartesi saat 18.30 sıralarında denize düşen Ayşe Can (29) ve onu kurtarmak için denize atlayan kardeşi Velat Can'ı (23) arama çalışmaları sürüyor. Bebek Sahili'nde arama çalışmalarına devam eden Sahil Güvenlik ve İBB İSAK ekipleri deniz yüzeyinde aramalara devam ediyor. Sabah saatlerinde deniz dibi taramaları da yeniden başladı. Dalgıçlar belirlenen noktalara dalış yaparak kaybolan iki kardeşten bir iz bulmaya çalışıyor.
AİLE ÜYELERİ ÇALIŞMALARI TAKİP ETTİ
Denizde kaybolan kardeşleri arama çalışmaları için aile üyeleri ve yakınları da Bebek Parkı'na geldi. Yetkililerden bilgi alan aile üyeleri yakınlarının bir an önce bulunmasını bekliyor.
'HABERLERDE 2 KİŞİNİN DENİZE DÜŞTÜĞÜNÜ DUYUNCA BİZİMKİLERİN OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜK'
Yeğenlerinden haber alamaması üzerine İspanya'dan Türkiye'ye gelen amca Hacı Can, sahilde arama çalışmalarını takip etti. Hacı Can, "Cumartesi akşamı saat 18.00 sıralarında yeğenim Ayşegül ve Velat sahilde yürürken suya düştü, boğuldular. Yetkililer çalışıyor ama biz yeterince görmüyoruz. Yetkililerin duyarlı olmasını istiyoruz. En azından artık ölülerimizi almak istiyoruz. 4 gündür çalışıyorlar bir sonuca varamadılar. Yetkili arkadaşla konuştuk. Dalış yapmışlar. Sahil Güvenlik sahilde arama yapıyor. Biraz daha ekiplerin gelmesini istiyoruz. Yurtdışından geldik. Ailecek perişan olduk. Bir an önce bulunmasını istiyoruz. Biz yeğenlerimin 2 gün telefonlarına ulaşamadık. Ondan sonra haber kanallarında 2 kişinin sahilde denize düştüğünü duyunca bizimkilerin olabileceğini düşündük. Apar topar Türkiye'ye geldik. Kamera görüntülerini görünce onların olabileceğini anladık. Maalesef ki onlarmış. Keşke olmasaydı ama onlarmış. Yeğenlerim memlekete tatile gelmişlerdi. 2 gün de İstanbul'a gelmişler" dedi.
Görüntü Dökümü:
-------------
-Velat Can ve Ayşe Can'ın fotoğrafları
-Aramalardan görüntü
-Dalgıçların denize girmesi
-Arama çalışmalarından görüntü
-Hazır bekleyen itfaiye ekipleri
-Sahil Güvenlik ekipleri
-Bebek sahilini gelen aile üyeleri
-Bebek Sahilde arama çalışmalarını takip etmeleri
-Amca Hacı Can ile röportaj
-Genel ve detay görüntüler
========
6- ŞİŞLİ'DE MOTOSİKLETLİ KURYELER SÜRÜCÜYÜ DARBETTİ; O ANLAR KAMERADA
- Motosikletli kurye arkadaşlarını çağırdı; araca tekme ve yumruk attı
Doğan Can CESUR / İSTANBUL (DHA) - NİŞANTAŞI'nda iki otomobilin arasından geçmek isteyen motokurye, iddiaya göre aracı üstüne süren sürücüye ve otomobiline saldırdı. Diğer motokuryelerle aracın dikiz aynalarını kıran ve camlarına zarar veren saldırganlar, polis tarafından gözaltına alındı. O anlar
Olay, 24 Kasım Pazar günü saat 22.00 sıralarında Nişantaşı Rumeli Caddesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, motosikletli bir kurye caddede yan yana seyreden iki otomobilin arasından geçmek istedi. Ancak sağ taraftaki aracın sürücüsü iddiaya göre direksiyonu kuryenin üstüne kırdı. Bunun üzerine dengesini kaybeden kurye yere düşünce tartışma çıktı. Tartışma sırasında otomobil sürücüsü küfür edince, kurye cep telefonuyla aradığı motosikletli kurye arkadaşlarını olay yerine çağırdı.
KURYE ARKADAŞLARINI ÇAĞIRIP SALDIRDI
Toplanan kuryeler, sürücüyü darbedip kasklar, tekmeler ve yumruklarla otomobile saldırdı. Aracın dikiz aynalarını kırıp, camlarına zarar veren kuryelere polis ekipleri müdahale etti. Polis ekiplerinin araya girerek uzaklaştırdığı taraflar birbirinden şikayetçi oldu. Bunun üzerine kavgaya karışan taraflar polis tarafından gözaltına alındı. Yaşananlar cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı.Emniyette ifadeleri alınarak adli işlemleri yapılan kavgaya karışan taraflar serbest bırakıldı.(DHA)
Görüntü Dökümü:
---------
(Cep telefonu)
-Kuryelerin araca saldırması
-Sürücüyü darbetmesi
-Polisin müdahalesi etmesi
-Kavgayı izleyen vatandaşlar
==========
7- İSTANBUL'DA TARİHİ ESER OPERASYONU 3 DÖNEME AİT ESERLER ELE GEÇİRİLDİ
- 2 kişinin gözaltına alındığı operasyonda Hz. İsa ve Hz. Meryem figürlü tarihi kapılar dikkat çekti
Derya EVREN KORKMAZ/İSTANBUL, (DHA)- FATİH'te 3 ayrı adrese yönelik düzenlenen operasyonlarda Yunan İmparatorluk, Roma İmparatorluğu ile XVII.-XVIII.-XIX. yüzyıl Klasik dönem ve Batılılaşma dönemi Osmanlı İmparatorluğu, İspanya Deniz Aşırı, Almanya Federal Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri dönemlerine ait çok sayıda tarihi eser ele geçirildi. 2 kişinin gözaltına alındığı operasyonda 500 yıllık olduğu değerlendirilen Hz. İsa ve Hz. Meryem işlemeli kapılar dikkat çekti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, tarihi eser kaçakçılığı yapanlara yönelik çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda farklı dönemlere ait tarihi eser bulundurarak bunları el altından satan kişiler takibe alındı. Ekipler, Fatih'te şüphelilere ait 3 ayrı adres tespit etti. Çalışmalarını tamamlayan ekipler, sözkonusu adreslere operasyon düzenledi.
2 ŞÜPHELİ GÖZALTINA ALINDI
Ekipler, Fatih'te şüphelilere ait 3 ayrı adres tespit etti. Çalışmalarını tamamlayan ekipler, sözkonusu adreslere operasyon düzenledi.Operasyonda 2 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı.
MÜHÜR, SİLAHLAR, YAZMA KİTAPLAR, MİNYATÜRLER
Adreslerde yapılan aramalarda 150 adet Yunan İmparatorluk, Roma İmparatorluğu ile XVII.-XVIII.-XIX. yüzyıl klasik ve Batılılaşma dönemi Osmanlı İmparatorluğu, İspanya Deniz Aşırı, Almanya Federal Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri dönemlerine ait olduğu değerlendirilen sikkeler bulundu. 334 adet Hristiyanlık (Ortodoks - Katolik) inancına ait olduğu değerlendirilen, üzerinde Hz. İsa ile Hz. Meryem ve Hristiyanlık inancı gereği ulvi kabul edilen aziz ve azizelerin resmedildiği, ahşap malzemeden imal farklı boyut ve ebatlarda İkona grubu, 63 adet XVII.-XVIII.-XIX.-XX. yüzyıla ait olduğu düşünülen, halkın sosyal heyetini yansıtan, bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili etnografik nitelikteki kültür varlıkları olmak üzere; koruyucu ve vurucu silahlar, cam eşyalar, süs eşyaları (hülliyat), yüzük taşları, küpeler, iğneler, askılar, mühürler, bilezik ve benzerleri, deri, bez, papirus, parşömen veya maden üzerine yazılı veya tasvirli belgeler, damgalı veya yazılı levhalar, yazma veya tezhipli kitaplar, minyatürler, kumaş ve benzeri taşınır eşyalar ve bunların parçaları, 39 adet Geç Osmanlı devirlerine tarihlendiği düşünülen gümüş kaşık seti grubu, 28 adet Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet devirlerine tarihlendiği düşünülen mühür, 17 adet Kütahya ve İznik seramik imal edilen taşınmaz karo parça grubu, 3 adet Osmanlı İmparatorluk kale tüfeği, 2 adet üzerinde Hz. İsa ve Hz. Meryem figürleri bulunan Fildişi olabileceği değerlendirilen obje ele geçirildi.
HZ. İSA VE HZ. MERYEM FİGÜRLÜ TARİHİ KAPILAR
Operasyonda ele geçirilen eserler arasında İbranice yazılı bir büyü kitabı ile 500 yıllık oldukları değerlendirilen üzerinde Hz. İsa ile Hz. Meryem figürleri bulunan kapılar dikkat çekti. Ele geçirilen eserler İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan yerleşkesinde sergilendi.
Görüntü Dökümü
---------
-Adreslerde arama yapılması
-Eserlerin bulunması
-Tarihi eserlerin emniyette sergilenmesi
-Büyü kitabından görüntü
-Kapılardan görüntü
-Eserlerden detay görüntü
==========
8- İSTANBUL'DA İZİNSİZ YÜRÜYÜŞ YAPMAK İSTEYEN 169 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Derya EVREN KORKMAZ / İSTANBUL, (DHA)- İstanbul'da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, izinsiz şekilde Taksim'e yürümek isteyen kalabalık, kendilerine engel olan polise biber gazı ve sprey boya sıktı. Olaylarda 160'ı kadın olmak üzere 169 kişi gözaltına alındı.
İstanbul Valiliği, 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü' etkinlikleri kapsamında her türlü eylem ve yürüyüşü yasakladı. Kalabalık bir grup Taksim Meydanı'na yürümek istedi. Polis ekipleri, valilik kararı doğrultusunda meydana çıkacak bütün güzergahları kapatarak güvenlik önlemi aldı. Polisin çağrı ve uyarılarına dikkate almayan bir grup Taksim'e yürümeye çalıştı. Polis ve kalabalık arasında arbede yaşandı. Kalabalığın içinden bir grup polise biber gazı ve sprey boyalarla saldırdı.
Yaşanan olaylarda 160 kadın, 9 erkek toplam 169 kişi polis ekiplerince gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar işlemleri için emniyete götürüldü.
Görüntü Dökümü
------------------
-Göstericilerden görüntü
==========
9- FETÖ YÖNETİCİLERİNDEN NACİ TOSUN'UN ÖRGÜT ÜYESİ OĞLU YAKALANDI
Derya EVREN KORKMAZ / İSTANBUL, (DHA)- İstanbul'da FETÖ silahlı terör örgütüne yönelik yapılan çalışmalarda FETÖ'nün aranan yöneticilerinden Naci Tosun'un örgüt üyesi avukat oğlu Seyfullah Tosun, yakalanarak gözaltına alındı. Seyfullah Tosun çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında örgüte ait evlerde ev abisi, lise talebe mesulü olan, örgüte ait evlerde kalan, 'Salih' ve 'Hakan' kod isimlerini kullandığı şeklinde 5 itirafçı beyanı bulunan örgütün yöneticilerinden Naci Tosun'un oğlu Seyfullah Tosun için soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında konuyla ilgili çalışma başlatan İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Seyfullah Tosun'un örgütün tepe yönetim kadrosunda bulunan kişiler ile telefon irtibatında olduğunu, örgütle iltisaklı olduğu gerekçesiyle KHK kapsamında kapatılan Fatih Üniversitesi Rektörlüğünde 2014-2016 tarihleri arasında SGK kaydı bulunduğunu belirledi. TEM ekipleri halen avukat olarak çalışan Seyfullah Tosun'un Kadıköy'de kaldığı adresi belirledi.
Çalışmalarını tamamlayan polis, 23 Kasım Cumartesi günü saat 07:10'da Tosun'un adresine operasyon düzenledi. Operasyonda Tosun yakalanarak gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Tosun, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
============
10- İSTANBUL'DA PKK OPERASYONU: 13 ŞÜPHELİ GÖZALTINDA
Ayşe GÜREL / İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Emniyet Müdürlüğü, PKK/KCK-PYD/YPG'ye yönelik 10 ilçede eş zamanlı operasyon gerçekleştirdi. Operasyonlarda 13 şüpheli gözaltına alındı.
İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yürüttüğü çalışmalarda, geçmiş dönemde Suriye'de silahlı ve sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü tespit edilen ve illegal yollarla Türkiye'ye giriş yapan kişilere yönelik operasyon düzenlendi. Operasyon kapsamında, PKK/KCK terör örgütünün KCK/TDÖ yapılanmasına bağlı faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ve legal görünümlü faaliyetler yürüten ANYAKAY-DER isimli yapının İstanbul'daki faaliyetlerine odaklanıldı.
13 ŞÜPHELİ GÖZALTINA ALINDI
Ekipler, 10 ilçede eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonlarda 13 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüphelilerin ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda dijital materyale el konuldu. Operasyonun, terör örgütü mensuplarını sahiplenme ve örgütsel faaliyetlerin devamlılığını sağlama girişimlerinin önlenmesine yönelik olduğu belirtildi. Yakalanan şüphelilerin emniyetteki işlemleri devam ederken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "Bölücü terör örgütü faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve engellenmesine yönelik çalışmalar sürdürülecektir" denildi.
Görüntü Dökümü:
-----------------
-Operasyonlardan görüntüler
-Yakalananlar
-Arama yapılması
===========
11- AVCILAR'DA İÇKİ, ESENYURT'TA MOTOSİKLET HIRSIZLIĞI KAMERADA
İhsan DÖRTKARDEŞ- Veysel TİMDU / İSTANBUL, (DHA)- AVCILAR'da bir şüpheli tekel bayiinden içki çaldı. Esenyurt'ta ise sokağa park edilen motosiklet çalındı. Hırsızlık anları güvenlik kameralarına yansıdı.
Avcılar Denizköşkler Mahallesi Dr. Sadık Ahmet Caddesi'ndeki tekel bayiine önceki gün gelen bir kişi dolapta bulunan 640 lira tutarındaki içkiyi, eliyle arka tarafında sakladıktan sonra montunun altına gizleyerek uzaklaştı. Hırsızlık, kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu ortaya çıkarken, iş yeri sahibi çalınan içkiyi getirmesi halinde şikayetçi olmayacağını söyledi.
MOTOSİKLET HIRSIZLIĞI KAMERADA
Esenyurt Yenikent Mahallesi 700 Sokak'ta ise park halindeki motosiklet, cuma günü sabah saatlerinde 2 kişi tarafından kilidi kırılarak çalındı. Şüpheliler, motosikleti iterek götürdü. O anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Polis, güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye alarak, hırsızları yakalamak için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü:
----------------
(Güvenlik kamerası)
-Şüphelinin içkiyi montunun altına gizlemesi
-Esenyurt'ta motosikletin çalındığı anlar
==========
12- ROSSİNİ'NİN II. MEHMET OPERASI ARALIK SONUNA KADAR AKM'DE
İSTANBUL, (DHA)- Rossini'nin II. Mehmet operası, 28- 30 Kasım ve 21- 25 Aralık tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) sahnelenecek.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin (İDOB), geçtiğimiz sezon prömiyerini yaptığı II. Mehmet Operası, 28- 30 Kasım ve 21- 25 Aralık tarihlerinde AKM'de sanatseverler ile buluşuyor. Eser, romantik dönem opera literatürünün en önemli bestecilerinden biri olan Gioachino Rossini ve librettist Cesare della Valle tarafından kaleme alınan, Türklerle ilgili en önemli operalardan biri.
İki perdelik operanın rejisi genç ve yetenekli ünlü İtalyan rejisör Renato Bonajuto'ya ait. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrasını ise Zdravko Lazarov yönetiyor. Eserin dekor tasarımı Zeki Sarayoğlu, kostüm tasarımı Gizem Betil, ışık tasarımı Ahmet Defne'ye ait. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu'nu Paolo Villa yönetiyor. Eserdeki koreografi ise Nil Berkan İmzalı.
Eserde; 'II.Mehmet' rolünde Burak Bilgili, Doğukan Özkan, 'Anna' rolünde Dilruba Bilgi, Gülbin Günay, 'Calbo' rolünde Esen Demirci, Asude Karayavuz, 'Paolo Erisso' rolünde Mert Süngü, Ufuk Toker, 'Condulmier' rolünde Berk Dalkılıç, Yoel Keşap, 'Selim' rolünde Hazal Ata, Anıl Önder dönüşümlü olarak sahnede olacak.
ESERİN KONUSU
Arka planında Venedik'in yer aldığı aşk hikayesinde, iki düşman arasındaki kahramanca çatışma öyküsü, imkansız bir aşkın dramına dönüşmektedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun yedinci padişahı olan ve İstanbul'un fatihi olan Fatih Sultan Mehmet'in Venedik Cumhuriyeti hâkimiyetindeki Eğriboz adasının kuşatması (1470) sırasında âşık olduğu Anna'nın hikâyesini konu alır. Gerçek kimliğini bilmeden Fatih Sultan Mehmet'e âşık olan Venedikli Anna, babasına ve ülkesine olan sadakati ile Türk Sultanı Mehmet'e olan aşkı arasında bir seçim yapmak zorundadır.
Görüntü Dökümü:
----------------
-Operadan görüntüler