ANKARA - Bakan Tunç: Kadına şiddeti meşru göstermeye çalışan hiçbir bahaneyi kabul etmiyoruz (2)
'BİOSİS UYGULAMASINI HAYATA GEÇİRECEĞİZ'
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu'na sunum yaptıktan sonra milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdal Kılıç'ın 'Denetimli serbestliği bulunan kaç kişi var?' sorusuna, "Mevcutta 927 kişi bulunuyor. Elektronik olarak takibi yapılan 1500 kapasite var. 'BİOSİS' (Biyometrik İmza Yöntemi ile Takip Sistemi) adını verdiğimiz proje kapsamında bütün denetimli serbestlik yükümlülüklerini elektronik izleme yöntemiyle takip edebilecek bir altyapıya kavuşturma çalışmamız var. Bunun mevzuat altyapısını hazırlamıştık. Türksat'la iş birliği içerisinde önümüzdeki yıl bu çalışmayı hayata geçireceğiz ve bu konuda daha etkin bir uygulama başlamış olacak" diye yanıt verdi.
'KOMİSYON RAPORLARININ TAKİP EDİLMESİ GEREKİYOR'
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ise '2022 yılında kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin kurulan komisyondan çıkan raporlardan faydalanıldı mı' diye sordu. Bakan Tunç, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde her yasama döneminde gerçekten çok önemli komisyon çalışmaları oluyor. Ben de geçmişte bunların içerisinde bulundum. Çocuk istismarının önlenmesiyle ilgili araştırma komisyonunun başkanlığını da yapmıştım. Bütün kesimleri dinlemiştik ve yaklaşık 500 sayfalık rapor oluşturmuştuk. Genel Kurul'da da sunumunu yapmıştık. Rapordaki sonuç kısmına öneriler eklemiştik. Bu önerilerin yapıldığını bizzat takip etmiştim ama Meclis'te raporları izleme kurulu yok. Hazırlanan raporların uygulanıp, uygulanmadığını takip edecek bir düzenleme de gerekiyor" dedi.
'FAİLLER EKONOMİK VE SOSYAL ZORLUKLARDAN ETKİLENİYOR'
Bakan Tunç, 'Failin tipolojisiyle ilgili bir araştırma var mı?' sorusuna da Adalet Bakanlığı ve Ankara Üniversitesi'nin ortak bir çalışması olduğunu belirterek, "Burada 'Suç Failleri Üzerinden Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Sonuç Raporu' hazırlandı ve tespitlere baktığımız zaman, yüksek oranda büyük şehirlerde yaşamlarını sürdürmüş olan faillerin, buralarda yaşamanın getirdiği ekonomik ve sosyal zorluklardan etkilenmiş olabileceği, faillerin çoğunluğunun sahip olduğu düşük eğitim seviyelerinin öfke düzeyleriyle ilişkilendirildiği, çoğunlukla hizmet sektöründe nitelik gerektirmeyen işlerde ve işçi statüsünde çalıştıkları, çalışma durumlarıyla öfke düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler tespit edildiği, ekonomik durumunu 'çok kötü' olarak nitelendiren katılımcıların öfke düzeylerinin en yüksek düzeyde olduğu, katılımcıların çoğunluğunun daha önce tutuklanma ve cezaevine girme deneyimi yaşadığı, bu kişilerin bir suç döngüsü içinden çıkamadıklarının düşünüldüğü, katılımcılardan çoğu zaman alkol kullandığını söyleyenlerde öfke düzeylerinin yüksek olduğu, katılımcıların uygun tedavi almadıkları, psikolojik sıkıntıların öfkenin dışa vurumuna etki ettiği, katılımcıların yaşamlarının bir döneminde mutlaka şiddetin olduğu, şiddete maruz kalabildiği gibi şiddete tanık da oldukları, çocukluğunda aile içinde şiddeti deneyimleyen katılımcıların kendi evliliklerinde de şiddeti bir araç olarak kullandıkları şeklinde sonuçlar çıktı" diye konuştu.
Haber: Ayça YASLI-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, (DHA)