Geri Dön
SeçimKılıçdardoğlu: Siyasette ufku dolanlar, ülkeyi sağlıklı yönetemezler

Kılıçdardoğlu: Siyasette ufku dolanlar, ülkeyi sağlıklı yönetemezler

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyüme rakamlarını değerlendirirken, hükümetin ekonomi politikasını eleştirdi. Kılıçadoğlu, "İçinizde 7 küsur büyüyen esnaf, çiftçi, emekli var mı ben merak ediyorum? Kim büyüdü? Rantiye sınıfı. Türkiye'yi en geç 4 yıl içinde dolara boğacağız. Siyasette ufku dolanlar, ülkeyi sağlıklı yönetemezler" dedi.

Kılıçdardoğlu: Siyasette ufku dolanlar, ülkeyi sağlıklı yönetemezler

Seçim çalışmaları kapsamında Malatya'ya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP İl Başkanı Enver Kiraz ve partililer tarafından karşıladı. Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nde esnaf ve sanatkarlarla bir araya gelen Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimlerinde partisinin seçim bildirgesinde yer alan vaatleri anlatarak, cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'ye destek istedi.

Malatya'ya her gelişinde esnaf ve sanatkarları ziyaret edip, sorun ve önerilerini dinleyerek çözüm bulmaya çalıştığını belirten Kılıçdaroğlu, "Esnaf vergisini, primini zamanında öder. Sıkıntısı varsa komşusuna, arkadaşına anlatmaya çalışır. Esnafın bizim toplumumuzda farklı yeri vardır. Ticarette tanıştığımız ilk kişi esnaftır. Esnaf dünyanın her yerinde vardır. Anayasamızda var; 'Devlet, esnaf ve sanatkarları koruyacak tedbirleri alır.' Gittiğim bütün esnaf toplantılarında, hep bir esnaf bakanlığından söz ederler. 'Niye bizim bir bakanlığımız yok?' derler. Hiçbir parti 'Esnaf Bakanlığı' demiyor. Ama biz diyoruz ve seçim bildirgemize koyduk. Allah'ın izniyle Muharrem İnce Cumhurbaşkanı, 'Millet İttifakı' da parlamentoda gerekli çoğunluğu sağladığında ilk yapacağımız işlerden birisi 'Esnaf Bakanlığı' kurmaktır" dedi.

'İNANÇ ÜZERİNDEN SİYASET YAZIKTIR, GÜNAHTIR'

Türkiye'nin büyüme rakamlarına değinen Kılıçdaroğlu, "Zincir mağazasını CHP'mi kurdu? Kuran iktidara oy verirseniz daha çok ağlarsınız. Ben doğrucu Davut'um, doğruları söylerim, söylemeye de devam ederim. Başka parti sizi kira stopajından muaf tutacağını söyledi mi? Hayır. Biz söylüyoruz ve sizi bu beladan kurtaracağız. İçinizde 7 küsür büyüyen esnaf, çiftçi, emekli var mı ben merak ediyorum? Kim büyüdü? Kim, büyüyen kim? Rantiye sınıfı. Bu ülkede yaşayan her vatandaş huzur içerisinde yaşasın. Biz bunun kavgasını veriyoruz. İnanç üzerinden siyaset yazıktır, günahtır. Kimlik üzerinden siyaset yazıktır günahtır. Yaşam tarzı üzerinden siyaset yazıktır, günahtır. Herkesin kimliğine, inancına hepimizin saygı göstermesi lazım" diye konuştu.

'GEÇİNİRİZ' DİYORSANIZ GİDİN İKTİDARA OY VERİN'

Emekli aylığı alt limitinin, 2008 öncesinin bin 800 lira, aradan geçen 10 yıl sonra bu yıl ise 840 lira olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Haberiniz var mı bundan? Niye haberimiz yok arkadaşlar? Başka bir demokratik ülkede olsa kıyamet kopar. 'Bin 800 lira aylığı, sen nasıl 840 liraya indirirsin?' der. Bunu ne diye sattılar; 'Sosyal güvenlikte reform yapıyoruz' diye sattılar. Buyurun size reform, her ay bin lira kestiler. Demokratik bir ülkede olsak, buna isyan edilir. Ne düştü de emekli aylığı düştü. 'Geçiniriz' diyorsanız gidin iktidara oy verin, 'Geçinemiyoruz' diyorsanız. Oturup düşünmeniz lazım. Sorun benim sorunum değil. Ben Milletvekiliyim. Ayda 12-13 bin lira para alıyorum benim derdim yok ki. Herkes geçinebilsin, benim derdim bu. Sizi bu hale getirenin arkasında niye konuşuyorsunuz? Benim zamanımda açık 2 milyardı, şu anda 34 milyar. Niye sormuyorsunuz bu açık niye var?" diye konuştu.

En yüksek sosyal güvenlik primlerinin Türkiye'de olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Biz taahhüt ediyoruz. 5 yıl içerisinde bunu indirmemiz lazım. Makul düzeye indireceksiniz ki kayıt dışı olmasın. Eğer yüksek yaparsanız herkes kayıt dışı yapar." dedi.

'TÜRKİYE TEFECİLERE TESLİM EDİLDİ'

Türkiye'nin faizle tefecilere teslim edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

İnsanların sırtına binerek politika yapılmaz. Kim kazanıyor? O rakamı da vereyim. Son 16 yılda hükümetlerin dışarıya ödediği faiz 151 milyar 134 milyon dolar. Kime ödendi? Londra'daki bir grup adama. Kim ödedi? Sizler ödediniz, hep beraber ödedik. Çocuk doğduğundan andan itibaren emzik aldık, bez aldık vergi ödedik. Musluğu açtığında 5 çeşit vergi ödüyorsun. Bir de gelir vergisi ödüyorsunuz siz ayrıca, damga vergisi, harç ödüyorsunuz. Nereye gidiyor? Tefecilere gidiyor. Sonra içeride de var tefeciler. Onlara da 687 milyar 124 milyon lira. Sizin devlet tahviliniz var, hazine bononuz var, dolarlarınız var mı? Türkiye neden tefecilere teslim edildi. 16 yılda sonuçta geldiğimiz nokta şu; Türkiye tefecilere teslim edildi. Sayın Erdoğan Londra'ya niye gitti, ne işi var? Tefecilerle görüşmeye. Sayın Mehmet Şimşek niye gitti Londra'ya? Tefecilerle görüşmeye. 'Bize borç verin, yoksa ekonomiyi götüremiyoruz.' Diyorlar ki 'Tamam verelim ama sizin ekonominiz riskli, faizi yükselt. Faizi yükseltmezsen ben sana dolar veremem.'

Şu anda Türkiye dünyanın en yüksek faiziyle borçlanan ülkelerden birisi. Sizin geliriniz niye düşüyor? Bundan. Siz neden şikayet ediyorsunuz? Bundan. Niye ülkeyi tefecilere teslim ettim. Sonra dönüp, 'Bunu dış güçler yaptı.' Yahu parayı isteyen, yalvaran yakaran, borç isteyen sensin. O da diyor ki 'Şartlarım var, faizi yükselt vereyim' diyor. Sonra kalkıp, içeride bunu farklı anlatacaksın. Olmaz. Türkiye büyük bir değişim ve dönüşümü yapmak zorundadır. Hepimizin oturup düşünmezi lazım. Benim görevim bunları size hatırlatmak. Sandığa giderken düşünün, elinizi vicdanınıza koyun ve öyle oy kullanın."

'TÜRKİYE'Yİ EN GEÇ 4 YIL İÇİNDE DOLARA BOĞACAĞIZ'

KIlıçdaroğlu, seçim bildirgesinde yer alan kuracakları Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'na (OBİT), sonradan bölgedeki Ürdün, Filistin ve Mısır'ın da katılabileceğini ifade etti. OBİT ile bölgenin huzur adasına kavuşturulacağını aktaran Kılıçdaroğlu, "Biz Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nı kurmaya kararlıyız. Allah'ın izniyle Muharrem İnce cumhurbaşkanı seçildiğinde ve parlamentoda da 'Millet İttifakı' çoğunlukta olduğunda Sayın Muharrem İnce'nin yapacağı ilk iş İran, Irak ve Suriye'yi ziyaret etmek olacak. Niye Müslüman kanı aksın. Niye Ortadoğu'yu bir barış havzasına dönüştüremiyoruz? Hiç gidip dolar için yalvarmayacağız. Türkiye'yi en geç 4 yıl içinde dolara boğacağız. Üstelik biz alın teriyle yapacağız. Gidip tefecilere yalvarıp yakarmayacağız. Kendimiz üreteceğiz, kendimiz kazanacağız bütün Ortadoğu'yu yeniden inşa edeceğiz. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'na arzu ederse daha sonra Ürdün, Filistin, Mısır katılabilir. Ortadoğu'yu tümüyle bir barış havzasına kavuşturmak mümkün. Biz bunu yapacağız. Biz Türkiye'yi bölgenin yıldızı haline getirmek istiyoruz. Ortadoğu'daki aşiret reisleri bile bize kafa tutmaya başladı. İşin özeti biz, kendi memleketimizde huzur içerisinde, kavgasız, gürültüsüz yaşamak istiyoruz" diye konuştu.

'SİYASETTE UFKU DOLANLAR, ÜLKEYİ SAĞLIKLI YÖNETEMEZLER'

Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetleri ile öncesinde hükümetlerin harcamalarını da kıyaslayarak, eleştirilerde bulundu. Seçmenlerden düşünerek oy kullanmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"1923- 2002 arasında 79 yılda gelen bütün hükümetlerin harcadığı para 713 milyar dolar. Son 14 yılda harcanan para, 2003- 2017 arasında 2 trilyon 94 milyar dolar. Elinizi vicdanınıza koyun, şöyle bir düşünün. 2 trilyon nereye gitti. Karakaya, Keban, Atatürk barajları gibi devasal bir baraj mı yaptın? Ne yaptın? 'Köprü yaptık' deseler doğru değil. Çünkü müteahhit yaptı, parasını da üzerinden geçenler ödeyecek. İnşaat sırasında hazineden çıkan bir para yok ki. Nereye gitti bu para? Eğer 2 trilyon 94 milyar dolara fabrika kurulsaydı emin olun fabrika kurulacak bir karış arazi kalmazdı. Bakın seçim meydanlarında konuşuyor Sayın Erdoğan. Güzel konuşabilir. Ama neden hiç ekonomiden söz etmiyor? Neden 'Gelince ekonomide şunu yapacağım, bunu yapacağım' demiyor. Siyasette ufku dolanlar, ülkeyi sağlıklı yönetemezler. Nokta, işin özeti budur. Ben bir siyasetçi olarak, yıllarını devlette çalışarak, eski bir bürokrat olarak, her kuruşun hesabını vermenin namuslu siyasetin gereği olduğunu düşünerek bir şey söylemek istiyorum; sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Türkiye bu krizi aşmak zorundadır. Türkiye, yeni bir değişim ve dönüşümü sağlamak zorundadır."


TİCARET VE SANAYİ ODASI'NI ZİYARET ETTİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Malatya'da, Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret etti. Oda Başkanı Ata Sadıkoğlu tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, üyelere hitap etti. Türkiye'nin büyüme rakamlarına değinen Kemal Kılıçdaroğlu, faize tepkisini sürdürürken, "Baktığımız zaman bu kaynaklar yatırıma ayrılsaydı, üretim ekonomisi olsaydı o zaman Türkiye farklı bir noktada olurdu. Bu süre içinde son 14 yılda hükümetin harcadığı para 2 trilyon 94 milyar dolar. Geçmiş 79 yılda harcanan para da 713 milyar dolar. 2 trilyon dolar nereye harcandı, ne yapıldı?" dedi.

Demokrasinin kısıtlanmaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer demokrasi kısıtlanıyorsa, insanlar düşüncelerini açıkladıkları için ertesi gün, vergi müfettişleri gelip, hesaplarını inceliyorsa, orada demokrasi büyük yara almış demektir. Biz kendi ülkemizde güçlü bir demokrasiden ve aynı şekilde üretim politikalarından yanayız. Beton ekonomisi değil üretim ekonomisi. Ürettiğimiz zaman, güçlü, dünyada söz sahibi olur, borçlanmaz ve üretimimizi dünyanın her ülkesine satabiliriz" diye konuştu.

'DÜNYADA EN YÜKSEK FAİZLE BORÇLANAN İKİNCİ ÜLKEYİZ'

İş insanlarının sorunlarına değinen Kılıçdaroğlu, "Bizim üretim ekonomisi üzerinde durmamız ve tasarruflarımızı yatırımlara yönlendirmemizin temelinde güçlü bir devlet yaratmak, işsizliği azaltmak ve borçla ekonomiyi büyütmemek, tam tersine ticaret yaparak, ürettiğimiz ürünleri satarak karşılığında döviz elde ederek ekonomimizi büyütmek var. Çünkü borç alan emir alır, borç alan bir süre sonra yakayı borçlunun elinden kurtaramaz. Bizim son 16 yılda dışarıya ödediğimiz faiz 151 milyar 34 milyon dolardır. Buradaki temel sorun şudur; elbette her ülke borçlanabilir, kredi alabilir ama bugün bizim borçlanma faizimiz dünyanın en yüksek faizlerinden birisidir. Yani dünyada en yüksek faizle borçlanan ikinci ülkeyiz. Arjantin'den sonra Türkiye geliyor" dedi.

'TÜRKİYE'NİN TEFECİ TUZAĞINDAN KURTULMASI LAZIM'

Türkiye'nin ekonomide dışa bağımlılıktan kurtulması gerektiğini yineleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye, Güney Kore'den önce otomobil üreten bir ülkedir. Bizim otomobilimiz yok, yeni yeni üretilmeye çalışılıyor. Ama Güney Kore'nin 3 otomobil markası var. Türkiye'nin tefeci tuzağından kurtulması lazım. Biz kendi ülkemize demokrasiyi getirmek zorundayız. Şu anda devletin hiçbir şeyi planlanmıyor. Niye? Çünkü Devlet Planlanma Teşkilatı kapandı. Hiç kimse önünü görmüyor. Hiçbirinizin can ve mal güvenliği yoktur. Şu anda bir KHK ile hepinizin mal varlığına el koyabiliriz. Bir de dosyaya gizlilik kararı koyarız; avukat tutarsınız, neden tutuklandığınızı öğrenemezsiniz. Böyle bir hukuk sistemi olur mu? Bu hukuk sistemine yabancı sermaye gelir mi? OHAL, niye OHAL var? FETÖ olayı bitti, bunu ben söylemiyorum Sayın Başbakan, İçişleri, Adalet ve Milli Savunma Bakanı söylüyor. O zaman bu OHAL niye var? Hangi gerekçeyle var? Benim sizden istediğim, yaşanacak olan bir ekonomik krizde en büyük faturayı siz ödeyeceksiniz, ben ödemem, emekli maaşımı alıyorum, milletvekili aylığını onu da zaten siz ödüyorsunuz, sizin kaybedecek çok şeyiniz var, sandığa giderken hepiniz düşünün, elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın."

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ata Sadıkoğlu, ziyaretinden dolayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na kayısı hediye etti.

'AHKAM KESMEKLE OLMAZ'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Malatya'da Ticaret ve Sanayi Odası ziyaretinin ardından, bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcisi, muhtarlar ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Seçim vaatlerini anlatan Kılıçdaroğlu, hükümete yönelik eleştirilerini burada da sürdürdü.

'Muhtarlık Kanunu' kuracaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bir muhtarlık binası olmalı. Muhtarın siyasi kimliği yoktur. Lafla peynir gemisi yürümez. Ahkam kesmekle olmaz. Muhtarlık, hamasetle büyümez. Muhtarlık, hakkını ve hukukunu teslim ettiğiniz zaman büyür. Muhtarlığın bütçesi olmalıdır. Ama şu anlama gelmemeli; 'Biz bütçeyi tahsis edelim, muhtar har vurup harman savursun.' Bütçenin hesabını verebilmeli. Ama muhtarın hakkını teslim edeceksiniz. Bu kadarını, kapsamlı bir muhtarlık projesi geliştiren yoktur" dedi.

'TEK ADAM REJİMİ DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE YOKTUR'

Kemal Kılıçdaroğlu, bütün yetkilerin, tek kişiye verilmemesi gerektiğini kaydederek, "Tek adam rejimi dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bizim tarihimizde de örneği yoktur. Osmanlı'da padişah vardır ama başbakan vardır veziriazam. Selçuklular'da vardır, Mete Han'dan bu yana gelen bütün tarihimizde vardır. 'Şimdi Başbakanlığı kaldıracağız.' Yok öyle bir şey. Bütün yetkiler tek kişide. Bir kişi, her şeyi bilir mi? Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Bir kişi her şeyi bilirse liyakate gerek yok o zaman, düşünmeye gerek yok o zaman. Nasıl olsa her şeyi biliyor. Niye ben düşüneyim? Oysa Kur'an-ı Kerim'de yüce Rabbimiz defalarca sorar; 'Aklınızı kullanmıyor musunuz?.' Aklın ne kadar değerli olduğunu 21'inci yüzyılda da en stratejik ürünün insan beyni olduğunu bütün kainat kavradı. Hayatı sorgulamak zorundayız" diye konuştu.

'ESKİ ANLAYIŞLA, TÜRKİYE BÜYÜMEZ'

Çiftçinin faiz borcunu tamamen sileceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bunun için gerekli olan kaynağın da olduğunu kaydetti. Türkiye'de, vatandaşların teneffüs ettikleri hava haricinde her şeye vergi ödediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kaynağın doğru kullanılmasıyla gerekli kaynağı bulacaklarını ifade etti. Türkiye'nin değişim ve dönüşüme ihtiyacı olduğunu yineleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Eski anlayışla, siyaset yürümez. Eski anlayışla, Türkiye büyümez. Demokrasilerin çıkış noktası şudur; vatandaş ödediği vergilerin hesabını sorar iktidara. Bunu soran ülkelerde demokrasi gelişmiş demektir. Bunu sormayan ülkelerde demokrasi yok demektir, birbirimizi kandırmayalım. Hepimiz vergi ödediğinize göre bu soruyu sormak durumundasınız. Biz güçlü bir parlamenter sistemi savunuyoruz. Bunu söylediğimizde 'Siz eskiye mi dönmek istiyorsunuz' diyorlar. Zinhar, asla eskiye dönmek istemiyoruz. Eski parlamenter sistemini en çok eleştiren biziz. Yüzde 10 seçim barajını eleştiren biziz, YÖK belasını eleştiren biziz, Seçim Kanunu'nu eleştiren biziz. Siz sanıyorsunuz ki milletvekillerini seçen biziz. Hayır efendim tam bir aldatmaca. Milletvekilini seçenler genel başkanlar, sizin önünüze liste konur, gelir altına imza atarsınız o kadar. Gerçek bu. Milletin vekilini, millet seçerse orada demokrasi vardır. Bunu kim getirdi askerler getirdi, 12 Eylül'de geldi. Biz bunu reddediyoruz. Yüzde 10 seçim barajı; yüzde 34 oy alıyorsun parlamentoda yüzde 65 milletvekili çıkarıyorsun. Böyle saçma şey mi olur? Milli iradenin oraya yansıması lazım. Siyasi parti yüzde 1 oy alıyorsa 1 milletvekili çıkarsın. Neden korkuyoruz. Biz darbeye, darbecilere ve darbe hukukuna karşıyız. Biz demokrasiyi savunuyoruz, demokrasiden yanayız. Bütün siyasi partilere şapka çıkarırız. Vatandaşıma da hiçbir zaman niye bu siyasi partiye oy verdin diye eleştirmedim"

DANIŞTAY ÜYESİNE TEPKİ

Kılıçdaroğlu, güçlü bir demokratik parlamenter sistemden yana olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Danıştay üyesi Aysel Demirel'in paylaştığı 'Evet çok şükür başörtüsü mesele olmaktan çıkmıştır bugün gizlemeye çalıştığınız gerçek niyet ve çabalarınıza rağmen. Muharrem İnce zihniyetindekilerin yaşattıklarını unutmadık unutmayacağız' şeklindeki tweet'e de tepki gösterirken, şunları söyledi:

"Liyakatsiz bir devlet olmaz. Siyasette liyakat olmaz. Şef olmanız için üniversite mezunu olmalısınız. Müsteşar olmak için en az 12 yıl devlette çalışmalısınız, en az 6 yıl üst düzey görevlerde bulunmak zorundasınız. Ama Başbakan, bakan ya da milletvekili olmak için ilkokul diploması ve savcılıktan temiz kağıdı. Devletle siyaset arasındaki bu farkı hiç kimse unutmasın. Devlet bakidir, hükümetler geçicidir. Hükümet bugün var, yarın gider. Ama Türkiye Cumhuriyeti bakidir. Öyle olması lazım. Liyakat üzerine inşa edilmiştir. Osmanlı'da da böyleydi, Selçuklu'da da böyleydi, Karamanoğlular'da da böyleydi. Ne zaman liyakat bozulur, o zaman devlet çöker. O nedenle biz, güçlü bir demokratik parlamenter sistemden yanayız. Her makam denetlenmeli. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı, 80 milyonu kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olmalı. Bir partinin genel başkanı mahkemeye hakim tayin ederse, o hakime kim güvenir. Düşünün ben bir mahkemeye hakim atadım. AK Partili kardeşimin de davası o hakime düştü. O AK Partili kardeşim demeyecek mi 'Bu hakimi CHP'nin genel başkanı tayin etti. Bu benim davama bakmaz, bu tarafsız olmaz.' Bir partinin genel başkanı Danıştay’a hakim tayin etti. Hakim ne yapıyor? Tweet atıyor. Ne diye, Muharrem İnce’yi eleştiriyor. Ya sen hakim misin, partinin kadın kolları başkanı mısın? Kimsin sen? Siyasete saygı duyarım, o da siyasete merak sarabilir, olabilir yadırgamam. O zaman hakimlikten ayrılacaksın geleceksin siyaset gireceksin? Şimdi o mahkemeye, Muharrem İnce’nin davası düştüğünde ne diyecek? O hakim ne diyecek? O hakim tarafsız mı? Değil. Adalet dağıtacak o hakim. Adalet farklı bir şeydir. Adalet bütün inançların ortak temelidir. Adalet bir kutup yıldızı gibidir, yerinde durur bütün kainat onun etrafında döner."