Yaşlılık karşıtı en etkili 6 antioksidan
Vücudumuzda hücresel metabolizma sırasında oluşan zararlı maddeleri detoksifiye eden antioksidanların yaşlılık karşıtı ve hastalıklardan koruyucu etkisi olduğuna dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Nurten Erbilgin, “Antioksidanlar kalp hastalıklarından korunmada, kanser gelişiminin engellenmesinde, sağlıklı beyin fonksiyonlarında işleyişin sağlıklı dengeli devamında, yaşlanmanın gecikmesinde, sağlıklı bir cilde sahip olmada, gelişmiş hastalıkların ilerlemesi ve daha kötü olmasının engellenmesinde çok önemli rol oynar. Besinler ile alınabilen antioksidan maddeler arasında en etkilileri C ve E vitamini, karotenodiler, KoenzimQ, polifenoller ve selenyumdur” dedi.
Günümüzde kardiyo-metabolik hastalıklardan diyabete, kanser gelişimine kadar geniş yelpazedeki hastalıkların önlenmesinde, hatta bazı hastalıkların da tedavisinde yaşam tarzı değişikliklerinin öneminin kanıtlandığını işaret eden VM Medical Park Maltepe Hastanesi İç Hastalıkları Kliniği’nden Uzm. Dr. Nurten Erbilgin, bu yaşam tarzı değişiklikleri ile daha uzun ve sağlıklı bir ömrün mümkün olabileceğini söyledi. Yaşam tarzı değişikliklerinin en önemli unsurlarının ise sağlıklı beslenme, egzersiz ve özellikle bağırsaklarda sağlıklı mikrobiyotaya sahip olmak olduğunu belirten Uzm. Dr. Erbilgin, yaşlanmayı geciktirici etkisi olduğu bilinen antioksidan maddeler hakkında açıklamalarda bulundu.
VÜCUDUMUZU TOKSİK MADDELERDEN TEMİZLER
Antioksidanların hayatımızdaki önemine değinen Uzm. Dr. Nurten Erbilgin, şunları söyledi:
“Vücudumuz, besinlerin oksijen kullanılarak enerjiye çevrilmesi sırasında oluşan zararlı reaktif oksijen radikallerini farklı yollarla detoksifiye eder (toksik maddelerden arındırır), olumsuz etkilerinden antioksidanların etkisi ile korunur. Antioksidanların yetersizliği sonucu oksidatif denge bozulur. Oksidatif stres durumu ortaya çıkar. Oksidatif stresteki artış, vücutta hücre ölümü, enflamasyon ve malign (kötü huylu) değişimlere yol açabilir. Olumsuz çevre koşulları, alkol, sigara, ilaçlar, radyasyon, yanlış beslenme oksidatif stres nedenleri arasındadır. Oksidatif stres; yaşlanma, kanser, kalp hastalıkları, diyabet ve diyabetin sebep olduğu ek zararlar başta olmak üzere pek çok patolojik tablonun ve yaşlanmanın birincil nedeni olarak gözükmektedir. Kaliteli ve uzun yaşam, vücudumuzun bakım ve onarım mekanizmalarının doğru ve etkin çalışmalarını gerektirmektedir. Sağlıklı, dengeli, kaliteli ve antioksidanlarca zengin gıdaların tüketilmesi, yaşlanma sürecinde oksidatif strese karşı alınabilecek vurgulanması gereken önemli tedbirlerdir” diye konuştu.
KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMADA ETKİLİ
Antioksidanların kardiyovasküler hastalıklardan korunmaya yardımcı olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Erbilgin, “Günümüzde kalp ve damar hastalıklarından ölüm ilk sırayı almaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenme, antioksidanların yeterli tüketimi kalp hastalıklarından korunmada çok önemli rol oynarlar. Gıdalarda bulunan E ve C vitaminleri ile karotenoidler, polifenoler gibi antioksidanların zararlı metabolik ürünleri yakalaması, vücudumuzun temel bileşenleri olan DNA, protein ve lipidlere zarar vermesini engellenmesi, pıhtılaşmaya karşı koruma sağlaması gibi fonksiyonları vardır” dedi.
C vitamini, E vitamini, beta-karoten, flavanoidler, bitki fenollerin kalp sağlığımız için diyetimizde yer alması gerektiğini işaret eden Uzm. Dr. Nurten Erbilgin, şunları ekledi:
“C vitamini özellikle taze sebze, meyve ve turunçgillerde çok bulunmaktadır. E vitamini bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru yemişlerde mevcut olup daha çok yer fıstığı, badem, pamuk yağı ve keten tohumunda; zeytinyağında ise daha az miktarda bulunur. B vitaminlerinden piridoksin, kobalamin ve folik asitin kalbi koruyucu rol oynadığı gösterilmiştir. Folik asit, tek başına veya diğer B vitaminleriyle alındığında kandaki homosistein seviyesinin düşmesine neden olmaktadır. Bu vitaminler hayvansal gıdalardan sakatat, et, süt, yumurtada ve taze yeşil sebzelerde bulunmaktadır. Fenolik bileşiklerin antimikrobiyal özellik gösterme ve bağışıklık sistemini destekleme gibi özellikleri de vardır. Antioksidan flavonoidlerin kanda kolesterol ve alt birimlerinden LDL kolesterolü düşürdüğü gösterilmiştir. En önemli flavanoid kaynaklarından yeşil çayın damar sertliğini yavaşlattığı, pıhtı oluşumunu engellediği, enflamasyonu azalttığı, kan akışkanlığını sağladığı ve kalbi koruduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Flavonoidler başlıca turunçgil meyvelerinde, flavonlar kerevizde, diğer sebzelerde, siyah çay, yeşil çay, kırmızı şarap ve soğan, alt grup antosiyaninler çilek ve diğer çilekgil meyvelerinde, izoflavonlar soyada bulunur.”
BESİNLERLE ALINABİLEN ANTİOKSİDANLAR
Uzm. Dr. Erbilgin, yaşlanma ve hastalıkların önlenmesine karşı etkili olan ve besinler yoluyla alınabilen (vücudumuzda üretilmeyen) antioksidanları şöyle sıraladı:
“C Vitamini: Besinlerle alınmalıdır. Vücutta sentezlenmez. Suda eriyen vitaminlerdendir. Turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler C vitamininden zengindir. Biber, brokoli, lahana, domates, çilek, patates C vitaminden zengindir. Yetersiz alımında skorbüt hastalığı, hastalıklara duyarlılık, diş eti ve kılcal damar kanamaları, eklem ağrısı, yara iyileşmesinde gecikme, demir emiliminde azalma, saç dökülmesi olur.
"E Vitamini: Bitkisel yağlar, esmer tahıllar, avokado, fındık, badem, ceviz gibi sert kabuklu yemişler, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Eksikliğinde anemi, güçsüzlük, nörolojik sorunlar, kas krampları olur. Alzheimer hastalığı, kalp hastalığı ve kanser gibi yaşla ilgili hastalıkların ortaya çıkmasına neden olduğu bazı çalışmalarda gösterilmiştir. E vitaminin makula dejenerasyonunda alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasında klinik yararlı bulunmuştur.
"Karotenodiler: Bitkilerdeki açık sarı-kırmızı arası renkleri oluşturan pigmentlerdir. A vitamini sentezi için gereklidir. A vitamini yapımı bazı karotenodiler üzerinden ilerler. Bağışıklık sistemi, kan yapımı, doku hücresi farklılaşmasında, büyüme ve görmede önemli vitamindir. Alkol ve sigara, karotenoidleri azaltır ki bu istenmeyen etkidir. Havuç, brokoli, ıspanak, lahana, domates, patateste karotenoid bulunur.
"Koenzim Q: Ceviz, badem, balık türleri, ıspanak, lahana ve benzerlerinde bulunur. E vitamini ile sinerjik etki gösterir.
"Polifenoller: Genelde bitkilerde bulunur, bitkilerin renklenmelerinden sorumludur. Flavonoidler diyetimizdeki en yoğun polifenollerdir. Vitamin P olarak da bilinirler. Çay, soğan, baklagiller, kırmızı şarap, üzüm, kereviz, maydanoz, zeytin, bitter çikolata, soya, brokoli, domateste bulunur. Polifenolik üzüm çekirdeği ekstresi, melazma ile ilişkili lekelenmeyi açmada ve depigmentasyonda başarılı şekilde kullanılmıştır.
"Selenyum: Selenyum dışarıdan alınması gerekli olan bir mineraldir, kalp damar sağlığı için özellikle önemli bir antioksidandır. LDL kolesterolün damar yapısına olumsuz etkilerine engel olur. Eksikliği kalp yetersizliğine neden olan kalp kası hastalığı ile sonuçlanabilir. Gıdalardan selenyum deniz ürünleri, et ve ürünleri ve tahıllardan alınır. Oksidatif strese karşı koruyucu olan, doğal endojen bir antioksidandır. Önemli bir esansiyel besindir. Erkeklerde prostat kanserini azaltabileceği yönünde çalışmalar vardır. Soğan, sarımsak, mantar, yumurta, sığır karaciğeri, kabuklu deniz ürünleri, fıstık, baklagiller, susam tohumu, buğday, ayçiçeği tohumunda bulunur. Kalp sağlında, tiroit fonksiyonlarında, immün cevapta önemlidir.”