Geri Dön
Sağlık-YaşamUzmanından uyarı: Arıtma cihazları suyun tüm minerallerini yok ediyor

Uzmanından uyarı: Arıtma cihazları suyun tüm minerallerini yok ediyor

Uzmanlara göre sağlıklı su, her türlü kimyasal ve bakteriyolojik kirleticiden uzak olmasının yanı sıra belirli bir mineral içeriğe de sahip olmalı. Yetersiz mineral alımının birçok rahatsızlığa yol açabileceğini söyleyen İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji uzmanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, “Arıtma cihazları sudaki zararlı kimyasal ve mikrobiyolojik bileşenleri arıtırken sağlık için yararlı ve gerekli olan tüm mineral ve bileşenleri de sudan uzaklaştırıyor” dedi.

Uzmanından uyarı: Arıtma cihazları suyun tüm minerallerini yok ediyor

Bilinçli su tüketimine dair bilinmeyenleri anlatan Prof. Dr. Zeki Karagülle, suyun sağlıklı olma ve hastalıklardan korunmada en temel gereksinim olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Zeki Karagülle, içmek ve yemeklerde kullanmak amacıyla tüketilen suyun mutlaka sağlık ve hijyen koşullarına uygun olması gerektiğini belirtti. Güvenli ve sağlıklı su tüketiminde, gerekli tüm denetimlere tabi olan suların tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Karagülle, “Farklı yöntemlerle arıtılarak kullanılan suların tüketilmesinin düşünüldüğü gibi güvenli ve sağlıklı olmadığı, hatta mineral eksikliği başta olmak üzere bazı sağlık sorunlarına yol açabileceği” uyarısında bulundu.

“ARITILMIŞ SU AKÜ SUYUNA DÖNÜŞÜYOR”

Musluk suyunu arıtmak amacıyla kullanılan bireysel arıtma cihazlarının sudaki zararlı maddeleri uzaklaştırmak amaçlı filtrasyon işlemi sırasında suda doğal olarak bulunan tüm faydalı mineralleri de yok ettiğini belirten Prof. Karagülle, “Arıtma cihazları sudaki zararlı kimyasal ve mikrobiyolojik bileşenleri arıtırken sağlık için yararlı ve gerekli olan tüm mineral ve bileşenleri de sudan uzaklaştırıyor. Bu şekilde saf su elde edilmiş oluyor. Saf su soğutma sistemlerinde, ilaç üretimlerinde, araçların akülerinde, ütülerde ve birçok alanda yaygın olarak kullanılır, ancak içme suyu olarak uygun değildir. Doğada hiçbir canlı saf su tüketmez. Saf su tüketimi, insanlar için de sağlıksız bir seçenektir. İçme suyu olarak doğal ve dengeli mineral içeriği olan, doğada korunmuş doğal kaynaklardan elde edilen ve güvenli ve sağlıklı koşullarda ambalajlanıp tüketime sunulan sular tercih edilmelidir” diye konuştu.

“MİNERAL EKSİKLİĞİ SAĞLIK SORUNLARINA YOL AÇAR”

Sürekli olarak arıtılmış su kullanımının ciddi sağlık riskleri yarattığını ifade eden Prof. Dr. Zeki Karagülle, şunları söyledi:

“Vücudun birçok temel fizyolojik işlevi için gerekli olan kalsiyum, magnezyum, sodyum, klorür, bikarbonat ve sülfat gibi önemli bileşen ve minerallerin günlük beslenmede yeterli düzeylerde alınmasında gün boyu tüketilen doğal mineralli ve kaynak sularının yararlı olduğu artık bilimsel bir gerçek. Oysa mineralsiz arıtılmış suların içilmesinin orta ve uzun vadede sağlık problemleri yaratabildiğini gösteren bilimsel çalışmalar var. Bu konuda yapılan çalışmalar arıtılmış su tüketiminin, kalp, damar ve kemik sağlığı problemleri, hipertansiyon, okul çağındaki çocuklarda büyüme geriliği, diş çürükleri ve yetişkin nüfusta bazı kanser türlerine neden olabileceğini ortaya koyuyor.”

“ARITMA İŞLEMİ SUYUN PH DEĞERİNİ DE DÜŞÜRÜR”

İçme sularının pH değerinin de önemli olduğunu vurgulayan Prof. Karagülle, arıtma işlemlerinin suyun pH değerini de değiştirdiğini söyleyerek, “Arıtma işlemi ile suyun içinde doğal olarak bulunan mineraller uzaklaştırılınca suyun pH değerlerinin de ciddi oranda düştüğünü bir çalışmamızda gösterdik. Bu düşüş, minerallerin uzaklaştırılmasının sonucu ve birtakım sağlık sorunlarına yol açabilir.”

Prof. Karagülle, arıtılmış suların güvenli su kriter ve kıstaslarını taşımamaları yanında neredeyse hiç mineral içermediklerini vurguladı ve sözlerini şöyle tamamladı:

“İçme hatta yemek suyu olarak kısa ve uzun dönem kullanıldıklarında insan sağlığı için önemli riskler taşıdıkları ve bazı sağlık zararlarına yol açtıkları üzerine artan bilimsel bilgiler bulunmaktadır. Tüm bu konularda toplumun doğru bilgilendirilmesi, sağlıklı ve güvenli su kullanımı üzerine bilgi ve duyarlılığının artırılması yaşamsal önem taşıyor.”