Türkiye'nin ilk 'Robotik Jiroskopik Radyocerrahi' cihazı törenle açıldı
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kazandırılan 'Robotik Jiroskopik Radyocerrahi' Cihazı, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanı İbrahim Şenol'un katılımıyla hizmete açıldı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kazandırılan Robotik Jiroskopik Radyocerrahi Cihazı, hizmete törenle açıldı. Açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanı İbrahim Şenol, Hacettepe Üniversitesi olarak kendilerini ilklerin üniversitesi şeklinde nitelendirdiklerini belirterek, "Kurulduğu günden beri Türkiye için hatta dünya için ilk olabilecek bir işleme imza atmış durumdayız. Eminim burada çok insan şifa bulacak, onların duaları bu hizmeti hayata geçiren ve devam ettiren herkesin hem bu dünyada hem de diğer dünyada bence en büyük ödülüdür" dedi.
'ÜLKEMİZDE İLK OLACAK'
Türkiye'nin ilk Robotik Jiroskopik Radyocerrahi Cihazı'nı tanıtan Prof. Dr. Gökhan Özyiğit yaklaşık 60 yılı aşkın kullanılan beyin hastalıklarında geliştirilmiş bir sistemi Türkiye'ye kazandırdıklarını kaydederek, şunları söyledi:
"Bu dünyada 18, Avrupa'da 7 ve ülkemizde ilk olacak. Baş- boyun kanserleri dediğimiz ve beyin bölgesindeki hastalıkların tedavisinde kullanacağız. Sadece kanser hastalarında değil bazı iyi huylu tümörlerin tedavisinde, tümör olmayan bazı hastalıkların tedavisinde de oldukça başarılı tedaviler veren bir cihaz. Cihazın en önemli özelliği genel anestezi gerektirmemesi. Hastalarımız uyanık bir şekilde tedaviye giriyor herhangi bir ağrı söz konusu değil. Sabitleme sistemlerimiz var basit maskeler kullanılarak hastalarımız sabitlendikten sonra tedavilerini gerçekleştiriyoruz. 20 dakika ve 1 saat arasında sürebiliyor. Tedavi bittikten sonra hastalarımız rutin işlerine dönebiliyor. Bu cihaz bir tanı cihazı değil tamamen tedaviye yönelik bir cihaz; içerisinde çok küçük bir doğrusal hızlandırıcı var bunun, içerisinden 3 milyon voltluk X ışınlarıyla tedaviyi gerçekleştiriyoruz. X ışınlarının çok yüksek enerjilerde hastaya odaklandığı bir sistem söz konusu. Çok hassas bir şekilde, inanılmaz yüksek dozlara çıkardığımız için bir nevi tümörün içinde atom bombası patlatıyoruz, böyle bir benzetme yapabilirim. Oradaki tümör hücrelerini tamamen yok ederken, bazı durumlarda büyümesini engellerken, çevredeki dokuları da çok hassas bir şekilde kullanabiliyorsunuz, milimetre altında bir hassasiyet söz konusu oluyor."