Geri Dön
Sağlık-YaşamMenopoz sonrası karşılaşılabilecek 5 risk

Menopoz sonrası karşılaşılabilecek 5 risk

Menopoz döneminde değişen tek şeyin adetlerin kesilmesi olmadığını dile getiren Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek uzmanı Dr. Öğr. Ü. Melis Gökçe Koçer Yazıcı, hormon seviyelerinin menopozla birlikte düşmesi ile kadınların yeni sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunarak menopoz sonrası karşılaşılabilecek 5 risk hakkında bilgi verdi.

Menopoz sonrası karşılaşılabilecek 5 risk

 

Adet kanamalarının başlamasıyla sağlıklı bir kadının yumurtalıklarında yaklaşık 400 bin civarında yumurta üretilmeye başlanır, her ay yumurtalardan birkaçı olgunluğa erişir. Yıllar geçtikçe bu sayı azalır. Menopoz döneminde yumurtlama durur ve östrojen-progesteron hormonlarının üretimi kesilir. Böylece kadın artık gebe kalamaz. “Östrojen gibi hormonların koruyucu etkileri olmadan kadınlar kalp hastalığı, kilo alma ve diğer sağlık sorunları için yüksek risk altındadır” diye konuşan Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek uzmanı Dr. Öğr. Ü. Melis Gökçe Koçer Yazıcı, adet döngüsünü düzenli tutan hormon seviyelerinin vücutta ek görevleri olduğunu ve bu hormon seviyelerinin menopozla birlikte düşmesi ile kadınların kalp hastalığı, felç, osteoporoz gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalacağına işaret etti.  Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı, menopozdan önce herhangi bir sağlık sorunu olmasa da, hormonal değişimler sonrasında karşılaşılabilecek 5 sağlık sorununu sıraladı.

 “ERKEN DÖNEMDE ATEŞLENMEYE BAŞLAYANLARDA KALP HASTALIĞI RİSKİ DAHA YÜKSEK”

 Kadınlar menopozdan sonra karşılaşabilecekleri en önemli tehlikenin kalp hastalıkları olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı şunları da aktardı:

 “Amerikan Kalp Derneği (AHA) verilerine göre kadınların yaklaşık üçte birinde kardiyovasküler hastalık gelişiyor ve kalp krizi oranını özellikle menopozdan yaklaşık on yıl sonra artmaya başlıyor. Kan damarlarında östrojen, esnekliğin sağlanmasına ve bu sayede kan akışının, basıncına uyum sağlayarak damarların büzülmeleri ve genişlemelerine yardımcı olur. Östrojen azalmasıyla bu fayda kaybolur. Kan basıncındaki artış gibi arter duvarlarını kalınlaştırabilen diğer değişikliklerle birleştiğinde, kadınların kalpleri aniden savunmasız hale gelir. AHA’nın çalışmalarına ek olarak Amerikan Ulusal Kadın Sağlığı Çalışması’nın (SWAN) da kadınların orta yaşlarında yaşadıkları fiziksel, biyolojik, psikolojik ve sosyal değişiklikleri incelediği bir araştırma mevcut. Yapılan bu araştırma ile menopoz sırasında daha erken dönemlerde ateş basması yaşayan kadınların kalp hastalığı riskinin daha yüksek olduğu tespit edilmiş.”

 “Amerikan Kalp Derneği Dergisi'nde Şubat 2021'de yayınlanan bir çalışmada da sık ve kalıcı ateş basmalarının gelecekteki kardiyovasküler hastalıklarla ilişkili olduğu konusunda veriler bulunması ile SWAN çalışmasındaki sonuçlar desteklenmiş oldu” diyen Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı, ailesinde kalp hastalığı öyküsü olan veya önemli derecede sıcak basması yaşayan kadınların kardiyovasküler hastalıklar için ek taramalara ihtiyaç duyup duymadıkları konusunda hekime başvurmaları gerektiği uyarısında da bulundu.

 

 SİGARA OSTEOPOROZ RİSKİNİ ARTIRIYOR

 Kadınlarda kemiklerin inceldiği ve zayıfladığı, daha kolay kırıldığı bir hastalık olan osteoporozun gelişme olasılığının erkeklere göre 4 kat daha fazla olduğu bilinmekte. Menopozdan önce kadınların kemikleri östrojen tarafından korunurken, son adet döneminden önceki yıl ve yaklaşık devam eden üç yılda kemik kaybı hızlıdır. Kemikleri güçlü tutmak için, tempolu yürüyüş veya koşu gibi egzersizlerin önemli olduğuna da değinen Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı, ayrıca yapılan araştırmaların sonucunda sigara kullanımının da kemik kırığı ve osteoporoz riski ile bağlantılı olduğunu vurguladı.

 D vitamini bakımından zengin yiyecekleri (D vitamini takviyeli portakal suyu, mısır gevreği ve süt) tüketmenin de osteoporoz riskini azaltmada yardımcı olacağına işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı, “haftada birkaç gün 15 dakika güneşe maruz kalma ve kalsiyum (koyu yapraklı yeşillikler, süt ürünleri, somon ve sardalye gibi balıklar) içeren sağlıklı bir diyet yapmak yararlı olacaktır” diye konuştu.

 YAVAŞLAYAN METABOLİZMA KİLO ARTIRIŞI GETİRİYOR

 Menopoz, kadınların metabolizması üzerinde kesin bir etkiye sahip olduğunu ve menopoz döneminde kadın metabolizmasındaki yavaşlama ile yağ dokusunun yağsız vücut kitlesine göre arttığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Melis Gökçe Koçer Yazıcı, şunları da ekledi:

 “Son adet döneminden yaklaşık iki yıl öncesinde başlayan bu dönem, menopozdan sonraki iki yıla kadar devam ederek yağsız doku kütlesinin kaybına neden olur. Özellikle karın çevresindeki fazla kilo ve yağ oranının tehlikeli olduğunu, çünkü tip 2 diyabet riskinin ve kalp hastalıkları riskinin artabileceği araştırmalarda gösterilmiştir. Menopozun kendisi bile metabolik sendrom riskinin artmasıyla bağlantılıdır. Yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri, aşırı karın yağı ve anormal kolesterol seviyeleri;  kalp hastalığı, felç ve tip 2 diyabet riskleri ile ilişkilidir.”

 MENOPOZDAN SONRA İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI ARTIYOR 

Menopozdan sonra östrojen seviyelerindeki azalma, vajina dokusunda incelmeye ve dokularda kuruluğa neden olabildiğini, bu durumun da bakterilerin gelişmesini kolaylaştırarak, daha kolay ve sık idrar yolu enfeksiyonu (İYE) gelişmesine yol açabileceği bilgisini veren Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı, “yapılan bilimsel araştırmaların 65 yaş üstü kadınlarda İYE geçirme oranının, her yaştan kadınla kıyaslandığında ortalama iki kat arttığı görülüyor” dedi. İYE riskini azaltmak için önerilerde de bulundu:

 “İdrarınız mesanenizde ne kadar uzun süre kalırsa, o kadar çok bakteri üreyebilir. Dolayısı ile idrara gitme isteğiniz olduğu anda daha fazla tutmadan tuvalete gidin. İdrar ihtiyacınız olmasa bile 3-4 saatten daha uzun idrar tutmayın ve tuvalete gidin. Tuvalet sonrası önden arkaya doğru silerek temizlik yapın. Tercihen günde en az 6-8 bardak su şeklinde bol sıvı için. Cinsel birliktelikten önce ve sonra idrarınızı yapın. Vajinal duşlardan ve kadın hijyeni amaçlı deodorant spreyleri kullanmaktan kaçının. Nefes alabilen pamuklu iç çamaşırları tercih edin ve dar pantolonlardan kaçının. Sık İYE yaşıyorsanız (yılda 3-4 kez) bunlara neyin neden olabileceğini araştırmak ve tedavi almak gerekebilir, doktorunuza başvurun.”

 İDRAR KAÇIRMA PROBLEMLERİ DE SIKLAŞABİLİR

 Menopoz dönemlerinden sonra idrar kaçırma rahatsızlıkların daha da arttığını belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek uzmanı Dr. Öğr. Ü. Melis Gökçe Koçer Yazıcı, öksürme, hapşırma veya fiziksel aktiviteyle sızıntı şeklindeki “stres üriner inkontinans” olarak adlandırılan idrar kaçırma tipinin kadınlar arasında sık görüldüğünü de sözlerine ekledi.

 “Acil inkontinans” olarak adlandırılan kontrol edilemeyen bir tuvalete gitme dürtüsünün eşlik ettiği sızıntı şeklindeki idrar kaçırma tipinin de sık görülebildiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Yazıcı, idrar kaçırmayı önlemek için şu önerilerde de bulundu:

 “Mesanenizi mümkün olduğunca sık boşaltın. Pelvik taban kaslarını güçlendirmek için ise ‘Kegel egzersizleri’ önerilmektedir. Bu egzersizin en önemli noktası popo kaslarını değil idrar akışını kontrol eden ince kasların çalıştırılmasıdır. Bunu da idrar yaparken çişinizi tutarak, oradaki kasların kasılmasını sağlayarak yapabilirsiniz. Her idrar tutma yani kasılma ortalama 3-4 saniye kadar sürmeli ve bu egzersizi her gün 5-10 kez tekrar etmelisiniz.  Bunlara rağmen şikâyetleriniz devam ederse doktorunuz başvurun.”