‘Kemik erimesi ve yüksek tansiyon, paratiroid bezlerinden kaynaklanıyor olabilir’
Paratiroid bezlerinin büyümesi ve fazla çalışmasının kemik erimesi, yüksek tansiyon ve mide ile bağırsak sistemindeki ağrılara neden olabileceğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Aydın, "Kemik erimesi ve yüksek tansiyon, paratiroid bezlerinden kaynaklanıyor olabilir. Ehil ellerde yapıldığında riskleri çok düşük olan bir operasyonla bu sürecin önüne geçmek mümkün" dedi.
Paratiroid bezlerinin hastalık belirtilerini ve operasyon süreçlerini anlatan Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Aydın, “Paratiroid bezleri boynun ön bölgesinde, tiroidbezlerinin yanında yer alıyor ve 4 küçük bezden oluşuyor. Bu bezlerin her biri yaklaşık nohut tanesi büyüklüğündedir. Bezlerin ürettiği hormon kemiklere ve böbreklere, dolaylı olarak da bağırsaklara etki ederek vücudumuzun kalsiyum ve fosfor dengesini düzenler" dedi.
‘BÖBREK TAŞLARI, KEMİK ERİMESİ, MİDE VE BAĞIRSAK SİSTEMİNDE AĞRI OLABİLİR’
Paratiroid bezlerinden herhangi birinde oluşabilecek büyüme ya da fazla çalışmanın vücutta aşırı kalsiyum birikimine neden olduğunu belirten Doç. Dr. Aydın, "Aşırı kalsiyum birikmesinin sonucunda böbrek taşları oluşabilir. Kemiklerde kemik erimesi, mide ve bağırsak sisteminde ağrı ile tansiyon yüksekliğine neden olabilir. Paratiroid bezleri boynumuzda tiroid bezlerimizin önünde yer alan 4 küçük bezden oluşmaktadır. Her biri yaklaşık nohut tanesi büyüklüğündedir. Özellikle sık böbrek taşı düşüren hastalarda altta yatan kalsiyum yüksekliği, paratiroid bezinden kaynaklanan bir adenom açısından ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.
‘50 YAŞ ÜZERİ KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR’
Kandaki kalsiyum ve parathormon seviyesine bakılarak paratiroid bezi değerlendirmesinin yapıldığını ifade eden Doç. Dr. Aydın, "Paratiroid bez hastalıkları genellikle tek bezin lokalize olarak büyümesinden kaynaklanır. Özellikle 50 yaş üzeri kadın hastalarda daha sık görülmektedir. Paratiroid bezlerinin ameliyatından önce yaptığımız bazı tahliller var. Bu tahlillerde 4 bezden hangisinin büyüdüğünü anlayabiliyoruz. Ona göre daha az invaziv cerrahi operasyon yapıyoruz. Hastalık bir bezden kaynaklıysa, cerrahi tedavisi de küçük bir operasyonla yapılabiliyor. Yüze 95 ile yüzde 99 oranında bir basariye da sahibiz" ifadelerini kullandı.
‘ETKİN BİR TEDAVİ SONRASI NÜKSETME ORANI DÜŞÜYOR’
Doç. Dr. Aydın, konuşmasını şöyle tamamladı: "Hastalık genellikle tek bezden kaynaklı oluyor. Biz o bezi çıkardıktan sonra hastalığın nüksetme oranı da düşüyor. Yaşamın ilerleyen yıllarında diğer bezlerde de bir büyüme meydana gelip hastalığın yeniden nüksetmesi görülebiliyor. Fakat bu oldukça nadir görülen bir durumdur."