‘Hijyenik olmayan soğuk ürünler çocuklarda beta enfeksiyonuna yol açabilir’
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Galip Erdem, “Beta mikrobu, 5-15 yaş arası çocuklarda bademcik iltihaplanmalarına sebep olabilir. Hijyenik olarak hazırlanmamış dondurma, soğuk süt ürünleri ve diğer hijyenik olmayan soğuk içecekler çocuklarda beta enfeksiyonuna yol açabilir" dedi.
Liv Hospital Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Galip Erdem, beta enfeksiyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Kapalı alanlarda bir arada bulunan kişilerin risk altında olduğunu söyleyen Dr. Erdem, “Beta mikrobu, 5-15 yaş arası çocuklarda bademcik iltihaplanmalarına sebep olabilir. Bahar aylarının gelmesi ile birlikte tüketimi arttırılan, hijyenik olarak hazırlanmamış dondurma gibi soğuk süt ürünleri ve diğer hijyenik olmayan soğuk içecekler enfeksiyon kaynağı olabilirken, boğaz iltihabı durumlarının yaklaşık yüzde 10’u beta mikrobu ile gerçekleşir. Ayrıca beta mikrobu boğaz enfeksiyonundan bağımsız olarak sinüzit, orta kulak iltihabı, deri yumuşak doku iltihabı, kemik iltihabı (osteomiyelit), menenjit, rahim iltihabı (endometrit) ve zatürreye de sebep olabilir” diye konuştu.
‘İNSANDAN İNSANA BULAŞIR’
Beta enfeksiyonunda etken olan mikropların insandan insana öksürük ve benzeri solunum yolu salgılarının havada asılı kalabilen damlacıkları ile bulaştığını ifade eden Dr. Erdem, “Okul çağı çocuklarının yaklaşık yüzde 10’unda hastalık belirtileri ortaya çıkmadan taşıyıcılık durumu söz konusudur. Taşıyıcılar kendileri boğaz iltihabı yaşamasa bile bulaştırıcı olabilirler. Hastalık boğaz ağrısı ve ateşle başlar. 1-2 gün içerisinde yutkunma güçlüğü ve beslenme bozukluğu gelişir. Ateş genelde ilk gün başlar ve 38 derecenin üzerindedir. Boğaz ağrısıyla birlikte özellikle çocuk hastalarda karın ağrısı, bulantı ve kusma gözlenebilir. Ağız içine bakılınca bademcik ve boğaz üzerinde beyaz lekelenmeler, şişlik ve kızarıklık görülebilir. Bununla birlikte, hastanın boynunda ve çene altında ele gelen büyümüş lenf bezeleri hissedilebilir” ifadelerini kullandı.
TANI KOYMA SÜRECİNİ ANLATTI
Dr. Erdem, tanı koyma süreci ile ilgili, “Hastalığın tanısı muayene bulguları, kan testleri ve boğaz kültürü ile konulur. Boğaz kültürü özellikle taşıyıcılığın araştırılmasında önemlidir. Boğaz kültürü, uygulanabilen merkezlerde yeni gelişen enfeksiyonun türünün belirlenmesinde etkin bir yöntemdir. Boğaz kültürü yapılmasa bile klinik muayene ve vücuttaki iltihabın bakteriyel (antibiyotiklere yanıt veren) olup olmadığı hakkında fikir veren kan testleri ile tanı konularak antibiyotik tedavisi başlanabilir. Mikrobun kesin tanısı için boğaz kültürü altın standart olsa da kültür testi yapılamayan yerlerde tedaviye başlayabilmek için mutlak gereklilik değildir. Tanısı konulmuş hastalara ağızdan veya enjeksiyon şeklinde antibiyotik tedavisi ve ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar başlanacaktır. Antibiyotik mutlaka 7-10 güne tamamlanmalıdır. Bademcik veya boğaz bölgesinde apse gelişmesi durumunda apsenin boşaltılması da gerekebilir” dedi.
‘2-12 HAFTA DİKKAT EDİLMELİ’
Hastalığı atlattıktan sonra oluşabilecek komplikasyonlara dikkat çeken Dr. Erdem, “Beta enfeksiyonu geçiren hastaların bir kısmında hastalığın geçmesinden 2-12 hafta sonra ateşli eklem romatizması ve kalp iltihabını içeren Akut Romatizmal Ateş (ARA) denilen ve hastayı uzun yıllar boyunca etkileyen bir durum gelişebilir. Yine hastaların bir kısmında hastalık iyileştikten 2-12 hafta içerisinde gelişen ciddi, kalıcı olabilen böbrek iltihabı durumu görülebilir. Halk arasında boğaz iltihabı kalbine vurmuş, eklemlerine vurmuş, böbreklerini çürütmüş denen durumlar bu komplikasyonlardır ve ciddi sağlık sorunlarıdır. Hastalık geçtikten sonraki 2-12 hafta içerisinde gelişebilecek, eklemlerde şişlik-ağrı, yürüme güçlüğü, bulantı kusma, halsizlik, idrara çıkamama, kanlı idrar yapma, aşırı halsizlik, çarpıntı, bayılma, göğüs ağrısı gibi durumlar olabilir. Bu durumlarda da yine vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve hastanın yakın geçmişte boğaz iltihabı geçirdiği bilgisi sağlık çalışanına bildirilmelidir” dedi.