Geri Dön
Sağlık-Yaşam“50 yaşından sonra her 2 erkekten biri risk altında”

“50 yaşından sonra her 2 erkekten biri risk altında”

İyi huylu prostat büyümesinin her erkekte şiddeti değişmekle birlikte görülebileceğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yücel Boz, “Yaşlanmaya bağlı olarak 50 yaşından sonra her 2 erkekten biri hemen hemen az veya çok bu problemleri yaşayabilir. Bu hastaların başlıca şikâyetleri; idrara başlamada güçlük, zayıf ve kesintili idrar yapma, idrarı tam boşaltamama hissi, sık idrara çıkma, ani idrar sıkışıklığı, gece idrara çıkma, idrar kaçırma şeklindedir. Eğer verilen ilaç tedavisiyle rahatlama olmazsa, ameliyat önerebiliyoruz” dedi.

“50 yaşından sonra her 2 erkekten biri risk altında”

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Üroloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yücel Boz, 50 yaş üstü her 2 erkekten birinde görülebilen iyi huylu prostat büyümesine karşı önemli uyarılarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Boz, 50 yaş üzeri erkeklerin yarısında şiddeti değişmekle birlikte iyi huylu prostat büyümesi şikâyetlerinin gözlemlendiğini belirterek “Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) dediğimiz iyi huylu prostat büyümesi, prostat bezinde görülen büyümenin, idrar kanalında tıkanıklığa neden olacak şekilde baskı yapmasıyla idrar yapma güçlüğüne neden olan klinik durumdur. Bu durum yaşa bağlı olarak artış gösterir. İyi huylu prostat büyümesi olan hastaların başlıca şikâyetleri; idrara başlamada güçlük, zayıf ve kesintili idrar yapma, idrarı tam boşaltamama hissi, sık idrara çıkma, ani idrar sıkışıklığı, gece idrara çıkma, idrar kaçırma gibi şeklinde olabilmektedir” diye konuştu. 

“50 yaşından sonra her 2 erkekten biri risk altında”

PROSTAT KANSERİ BELİRTİLERİNE BENZİYOR 

Erkeklerde prostat büyümesine karşı diyet ya da egzersizle özel bir önlem alınamayacağına dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Boz, “Yaşlanmaya bağlı olarak 50 yaşından sonra her 2 erkekten biri hemen hemen az veya çok bu problemleri yaşayabilir. Bu durum ortaya çıktıktan sonrasına bakmak lazım. Aslında iyi huylu prostat büyümesiyle, prostat kanserinin belirtileri birbirine benzer yani idrar yapmakta güçlük şeklinde. Prostat muayenesi ve kandaki PSA artışı olup olmamasına göre iyi huylu prostat büyümesini prostat kanserinden ayırt edebiliyoruz. Eğer verilen ilaç tedavisiyle rahatlama olmazsa, kişinin şikayetlerinde veya işeme testinde düzelme olmazsa o zaman ameliyat önerebiliyoruz. BPH tedavisinde en güncel ve etkin tedavi yaklaşımları olarak HOLEP, THULEP, BİPOLEP yöntemleri öne çıkmaktadır” dedi. 

3 GÜNCEL YÖNTEMLE TEDAVİ MÜMKÜN 

Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yücel Boz, güncel tedavi yöntemlerini ise şu şekilde açıkladı:  

“İyi huylu prostat büyümesinde en etkili yöntemler olarak HOLEP, THULEP ve BİPOLEP yöntemleri öne çıkıyor. HOLEP ve THULEP yöntemleri birbirlerine benziyor. Bu yöntemler arasında kullanılan lazer kaynağı farkı var. BİPOLEP yönteminde ise enerji kaynağı farkı var. HOLEP yöntemi, kolay anlaşılması açısından açıklayacak olursak prostatı portakala benzetirsek, kabukla dilimler arasındaki sahayı bize kanama çok az olacak derecede net olarak açmamızı sağlıyor. Özellikle kanama yönünden çok avantajı var. Prostat büyümesini etkili şekilde tedavi edebiliyoruz. Tekrar etme ihtimali de standart prostat ameliyatlarına göre çok az. HOLEP ve TULEP yöntemleri teknik olarak aynı yöntemlerdir, sadece kullanılan lazer enerji farklılığı vardır. HOLEP yöntemi daha az kanama riski ile vücutta herhangi bir kesi yapılmadan büyük miktarda dokuyu çıkarabilme imkanı sağlarlar. HOLEP yöntemi cerrahi tedavi gerekliliği olan başta yüksek hacimli prostat büyümesine sahip tüm BPH hastalarında uygulanabilir. Anestezi değerlendirmesi sonrası, belden ya da genel anestezi altında işlem uygulanabilir. Ameliyat sonrası 1 veya 2’nci gün sonda çekilerek, hastanın idrar akışı gözlemlenerek hastalar taburcu edilebilir.” 

HASTA KONFORLU BİR AMELİYAT SÜRECİ GEÇİRİYOR 

Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yücel Boz, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: 

“Prostat ameliyatlarından sonra yaşanabilecek en önemli 2 komplikasyon olabiliyor. İdrar yolunda darlık gelişebilir. Bu ihtimal yüzde 5 dolayındadır. Bir de idrar kaçırma problemi olabiliyor. Bu durumda oldukça nadir görülmekte. Bunlar negatif yönlerdir. Sonuçta prostatın cerrahi yöntemleri, ilaç tedavisine yanıt alınamayan, rahatlayamayan hastalarda yani cerrahi endikasyonu olan hastalara uygulanıyor. Ameliyat süresinin kısalığı, kanama ihtimalinin az olması ve ameliyat sonrası hastanede yatış süresinin kısalığı HOLEP yöntemini cazip hale getiriyor. Ameliyat sonrasında sonda çekildikten sonra hasta idrarını yapıp taburcu oluyor.”