Geri Dön
PolitikaTBMM Genel Kurulu'nda 'FETÖ' tartışması

TBMM Genel Kurulu'nda 'FETÖ' tartışması

TBMM Genel Kurulu'nda, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ile AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin arasında, 'FETÖ' tartışması çıktı.

TBMM Genel Kurulu'nda 'FETÖ' tartışması

TBMM Genel Kurulu, 'Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Grup başkanvekillerinin açıklama yaptığı bölümde söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Bir zamanlar FETÖ’ye, 'Hoca' diyenler, onu Türkiye'ye davet edenler, aynı yolda aynı menzile yürüyenler, 'Bir an evvel dön de birlikte ıslanalım' diyenler, 'Ne istedi de vermedik?' diyenler, Fetullah Gülen’le iş birliği yapıp orduyu Fetullahçı askerlere teslim edenler ve sonuçta da devletin tüm kurumlarını çökertmek pahasına Fetullah’a teslim edenler, bugün Fetullah Gülen’in arkasından lanet okuyorlar. Ama bilsinler ki, 'Allah affetsin, kandırıldık' sözlerine kimse inanmıyor. Allah affetti mi sizi bilmiyoruz ama sizin yaptığınız bunca haksızlığı, bunca zulmü, Fetullah Gülen’le bunca ortaklığınızı, Fetullahçılara orduyu, yargıyı, devletin tüm kademelerini sonuna kadar açışınızı bu millet affetmedi ve bunun hesabını er veya geç vereceksiniz. AKP iktidarı Fetullah Gülen'i asla Amerika'dan getirmek istemedi ve o dosyaların içerisine doğru, gerçekçi delilleri koymadı çünkü Fetullah Gülen gelseydi bu darbenin siyasi ayağını sormak zorunda kalacaklardı" ifadelerini kullandı.

'HUKUKEN PEK ÇOK ŞEY YAPILDI'

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetinin FETÖ ile mücadele ettiğini kaydederek, "Hukuken pek çok şey yapıldı, uluslararası hukukun yetersizliğini orada bir kez daha gördük. Ben de şahidim, defaatle Amerika’ya yapılan seyahatlerde dosyalar, klasörler son derece ince hazırlıklarla, aslında hazırlanarak bunlar Amerika’ya verildi ve iadesi talep edildi, burada bu canı gönülden bir talepti. Önemli olan aslında Türkiye’ye gelmesi, burada yargılanması ve hak ettiği cezayı almasıydı. Fakat biz ahiretin varlığına inanıyoruz, bu kadar genç insana verdiği zarar, insanlara hem mali olarak hem hayatlarına hem de onları katlederek, öldürerek verdiği zararla ilgili olarak muhakkak suretle Allahutaala hesabını soracaktır. Ama bu arada da bizlerin bu örgütle olan mücadelesi devam edecektir" diye konuştu.

'ADİL ÖKSÜZ NEREDE?'

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Bakınız, klasörler gitti, doğru ama klasörlerin içi boş gitti. Klasörlerin içerisine olması gereken deliller konmadı çünkü MİT raporlarına göre, ben Çatı davasından konuşuyorum; Kemal Batmaz ve Adil Öksüz teknik takip altında. Darbeden üç gün önce Ankara’da bir villada toplanıyorlar, orada görüşmeler yapıyorlar, son kararları alıyorlar, arada Kemal Batmaz ve Adil Öksüz çıkıyorlar, Pensilvanya’yla telefonlaşıyorlar. Dolayısıyla da bu konuşmalar, yani bu darbe girişimiyle Fetullah Gülen arasındaki direkt bağlantı olduğunu gösteren somut deliller oraya gönderilmediği için Fetullah Gülen’i gönderemedi Amerika. Amerika yine göndermezdi ama sonuçta siyasi iktidar darbeyi bildiğini, darbeyi gördüğünü, Adil Öksüz’ün o konuşmalarının siyasi iktidarın elinde olduğunu söyleyemediği için biz hala Fetullah Gülen’i getiremiyoruz. Tekrar sormuş olalım: Adil Öksüz nerede? Her an yakalıyordunuz? Hadi yakalandı, yakalanacaktı nerede?" dedi.

'BU ÖRGÜTÜ ANLAMAK YERİNE KAVGA ETMEYİ TERCİH EDİYORSUNUZ'

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir'in açıklamalarına cevap vermek üzere söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, "Şunu hatırlatmak isterim: bakın, bugün gelirken arkadaşlarım da bana tekrar hatırlatma ihtiyacı duydular. Sayın Özgür Özel’in Manisa’da yaptığı konuşmalar var, hala duruyor, açıp dinleyebilirsiniz. Sayın Tanal’ın Zaman gazetesine nasıl gittiği, kendini siper ettiği görüntüler var elimizde. Yani Manisa’da, orada söyledikleri şey, 'İnanç gruplarına zarar veriyorsunuz' diye yaptığı konuşmalar var, 'FETÖ' adını reddedişleri var. Ben şunu söyledim bakın, 5 bindi derken şunu söylüyorum; daha o gecenin ertesinde 1500 hakim- savcı atılırken zaman içerisinde bu insanlara şöyle görevler veriliyor: Sen Alevi olacaksın, sen Sünni olacaksın, sen solcu olacaksın, sen İslamcı olacaksın. İnsanlara yaşamadıkları, olmadıkları roller dağıtılarak son derece karmaşık, sofistike bir terör örgütünden bahsediyoruz. Hala bu örgütü anlamak yerine karşılıklı kavga etmeyi tercih ediyorsunuz" ifadelerini kullandı.

'AMERİKA FETÖ’YÜ KULLANDI, SİZİNLE BERABER KULLANDI'

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in açıklamaları üzerine söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Sayın Özlem Zengin’in çaresizliğini anlıyorum tabii. Küçücük bir şeyden hareketle tartışmayı oraya yığmaya çalışıyor ama öyle kolay değil o işler. Bakın, Cumhurbaşkanı, 'Al papazı, ver papazı' demişti; bizdeki papaz gitti, oradaki papazın cenazesi orada. Hani niye alamadık biz o papazı? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti onu gerçekten istemedi. Çünkü o gelseydi, siz ve ortaklığı tek tek ortaya dökülecekti. O göstermelik davalar da gerçekten yapılmadı, görülmedi. Amerika FETÖ’yü kullandı, sizinle beraber kullandı. Amerika FETÖ’yü yine vermezdi ama siz o dosyaların içini boş gönderdiniz, bu gerçeği unutmayın. Fetullahçı çeteyle birlikte el ele verip Mustafa Kemalci generalleri tasfiye ettiğinizi sizin genel başkan yardımcılarınız itiraf etti zaten. Hepimizin bildiği bir gerçeklik var. Devletin tüm kurumlarını bir tarikatı, bir çeteyi darbe yapacak seviyeye getirecek kadar siz teslim ettiniz, sizin iktidarınız teslim etti. Bizim için 2008’de de haindi, 2004 Milli Güvenlik Belgesi’nde de haindi. Bizim hiçbir uyarımızı duymadınız. Burada Fetullah Gülen’e en ufak bir söz söylettirmiyordunuz ama Fetullah Gülen belli bir noktaya gelip sizin koltuğunuza da göz dikince kavga orada başladı" diye konuştu.

'BANA, 'ÇARESİZ' DİYEMEZSİNİZ'

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir'in ardından söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, "Sayın Emir konuşmasında sataşıyor, bir de üstelik diyor ki, 'Ya, işte, çaresizlik' Allah Allah. Neyin çaresizliği, anlamadım. Mikrofon benim, kafa benim, bilgi benim, hayat benim, her şeyin cevabı var. Niye çaresizlik olsun? Rica ediyorum, bakın, burada işimizi yapıyoruz, efendi efendi fikirlerimizi açıklıyoruz. Birbirimizi incitecek şahsa sözler söylemeyelim, ben size söylemiyorum Sayın Emir. Lütfen, bunu çok yakışıksız buluyorum, size de yakıştıramıyorum. Bana, 'Çaresiz' diyemezsiniz; bakın, diyorsunuz, diyemezsiniz" derken, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Canım, fikri tartışmada çaresiz kaldınız diyorum. Bu şahsa hakaret mi? Yapmayın böyle" dedi. Özlem Zengin ise "Yok, hiç öyle demediniz, lafı çevirmeyelim. Neyse, onu koyuyorum kenara. Buradaki problem şudur: Bakın, 50 yıllık bir terör örgütünden bahsediyoruz. Sayın rahmetli Bülent Ecevit’in vasiyetine falan gelmeyeceğim tartışmalar büyümesin diye, gelmeyeceğim oraya. Ama şunu söylemek istiyorum: Bakın, AK Parti'nin 2012'den sonra hassaten başladığı FETÖ mücadelesinde tam karşı tarafta durmuşlardır. Yaptıkları konuşmalara, fotoğraflara, video kayıtlarına baksınlar, ondan sonra bize laf söylesinler. Ha, burada Amerika asla ve kata bunu vermek istememiştir çünkü bu terör örgütünü kuran, yöneten zaten bizatihi kendisidir. Bizim verdiğimiz bütün dosyaların içerisi doludur, hepsi sahicidir çünkü bizim hiçbir şeyden de korkumuz yok" değerlendirmesinde bulundu. 

'BİZ ŞURADA HATA YAPTIK DEMENİZ GEREKMİYOR MUYDU?'

Genel Kurul'da tartışmalar sürerken söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, "Şimdi, Sayın Zengin şunu söyleyebilir: 'Bunlar öylesine korkunç bir terör örgütü ki devletin içerisine nüfuz ettiler' burası doğru. Fakat tartışmamız gereken şu Sayın Zengin; emniyet içerisinde, emniyet istihbaratta, MİT’in içerisinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde ve özellikle TSK'nın en önemli kademelerinden Hava Kuvvetlerinde, yine yargıda, mülkiyede bunlar bu kadar güçlenirken, bu kadar nüfuz ederken, bu kadar devleti ele geçirirken, medyada bu kadar güç sahibi olurken ve ekonomik olarak semirirken, beslenirken, altın madenleri, işler güçler bunlara verilirken, şunu açıkça sormak istiyorum, samimiyetimle soruyorum ve birçok konuda da şu an söylediklerinize katılarak söylüyorum: Burada kendinize bir hesap sormanız veya 'Biz şurada hata yaptık' demeniz gerekmiyor muydu?" ifadelerini kullandı. 

'YA BU MESELEYİ SONLANDIRACAĞIZ YA DA GÜLEN ZİHNİYETİNİ YAŞATACAĞIZ'

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ise tartışmalar üzerine, "Fetullah Gülen öldü ve her şey bitti değil çünkü bu yapının bu ülkede yaratmış olduğu tahribat, özellikle siyaset üzerinde yaratmış olduğu tahribat bütün çıplaklığıyla ortada ve buna hepimiz tanıklık ettik. Dolayısıyla, bugün için her şeyden önce hakikatle yüzleşme zamanıdır ve bunun gereği yapılmalıdır. Biz bu hakikati yok sayarak sadece ve sadece geçmişin polemiklerine sıkışarak yol alamayız. Bu hakikatle yüzleşmek sorumluluğundayız. Şimdi, baktığımız zaman bu tahribatın nasıl toplumun birçok yerine ne denli sirayet ettiğini hepimiz de biliyoruz, zaten bunun sancılarını yaşıyoruz. Ya, bu meseleyi gerçekten sonlandıracağız ve ileriye dönük bunun etkilerinin devam etmesine engel olacağız ya da bu tartışmanın içinde Fetullah Gülen zihniyetini yaşatmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

'SİYASİ PARTİLERİN ORTAK BİR ÇALIŞMA YAPMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM'

Genel Kurul'da son kez söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, "Şimdi, ben şunu hakikaten böyle düşünüyorum yani bu, 'Elebaşı öldü ve bu iş bitti' diyemeyeceğimiz bir nokta. Yani bu tartışma bile bunun böyle olduğunu gösteriyor. Bir defa, 2012'den itibaren anlatmaya çalıştığım şey işte bundan kaynaklanıyordu. O tarihten itibaren kesinlikle bu terör örgütüyle ilgili olarak çok yoğun bir mücadele yapılmıştır, çok yoğun bir mücadele. Tüm bu yapılanların hepsi aslında, hani siz kelimelerle özür arıyorsunuz ama nihayetinde bunların yaptığı şeyleri gördükten sonra onlarla ilgili olarak Türkiye çok keskin bir mücadele içine girdi Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber. Eğer bunlar olmasaydı zaten bu aşamaya asla ve kata gelemezdik. O yüzden, bu tarihten, sonra şu andan itibaren yapacağımız şey, Türkiye'de her anlamda toplumsal hayatın içinde açtıkları hasarı da içine koyarak söylüyorum, tüm bunların izalesiyle ilgili bütün milletvekilleri ve tüm siyasi partilerin ortak bir çalışma yapması gerektiğine ben de inanıyorum" dedi.

'YENİDOĞAN ÇETESİ İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA ÖNERGESİ REDDEDİLDİ'

Genel Kurul'da grup başkanvekillerinin yaptığı açıklamaların ardından siyasi parti gruplarının TBMM Başkanlığına sunduğu araştırma önergelerinin görüşüldüğü bölüme geçildi. Saadet Partisi Grubu'nun 'Yenidoğan skandalı ve yaşanabilecek benzeri olayların önüne geçebilmek, denetim mekanizmalarını güçlendirmek ve sağlık kuruluşlarının uygulamalarını daha sıkı bir şekilde mercek altına almak' başlıklı araştırma önergesi gündeme alındı. Önergenin gerekçesini açıklamak üzere söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, "Sağlık Bakanının, o dönem ki İl Sağlık Müdürünün bu çetenin içerisinde olduğuna dair hiçbir iddiada bulunmuyoruz, en azından elimizdeki deliller itibarıyla. Ama denetim görevi olan, bu çetelerin elini kolunu sallaya sallaya adeta yaygın bir uygulama olarak yeni doğan çocuklarla ilgili bu yoğun bakım ünitelerinin alt şirketlere taşere edilmesi sırasında Sayın İl Sağlık Müdürü, bugünkü Sağlık Bakanı, sen uyuyor muydun, uyumuyor muydun? Elbette bunun hesabını bu millete vermek zorundasınız. Senin ortaya çıkarmadığını vatandaş ortaya çıkarıp CİMER’e şikayet ettikten sonra bunu ilgili adli kolluk kuvvetlerine göndermek seni sorumluluktan kurtarmaz. Düşünün, bu ülkede Sağlık Bakanlığı yapmış bir özel hastane sahibi kişi, yoğun bakım ünitesini alt şirkete taşere ediyor, niye? Alt şirketin kar edebilmesi için, daha doğrusu daha fazla kar edebilmesi için nerelerden kısılması gerektiğini çok iyi biliyor da ondan dolayı" ifadelerini kullandı.

'YETER ARTIK İSTİFA EDİN'

İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, partisi adına önerge üzerine söz alarak, "Türkiye şimdi doktor ve hemşire kılıklı bebek katillerini konuşuyor, hayatlarına kıyılan 12 masum bebeği konuşuyor, bilinen bu kadar. Özel hastane çeteleri oluşmuş, lanet olsun hepsine. Hiçbir konuda çözüm üretemeyen, iflas etmiş iktidar, yeter artık, istifa edin. Siz artık yönetemiyorsunuz. Toplum vicdanında derin yaralar açıldı sayenizde. İktidarınız döneminde her konuda olduğu gibi fırsatçılığı ve acımasız çıkarcılığı kültür haline getirdiniz, siz sebep oldunuz. Balık baştan kokuyor sayın milletvekilleri, özel hastane sahibi kişileri sağlık bakanı yapan sizlersiniz. Şimdi, Müezzinoğlu, 'Haberim yok' diyor. Sağlık sistemine kim güvenir artık? Kökten temizlik gerekiyor sayın milletvekilleri. Bu durum sadece sağlık skandalı mı zannediyorsunuz? Ülkemizde hem siyasi hem de ekonomik düzenin çürüdüğü ve yozlaştığını görmüyor musunuz? Sağlık sistemini ticarete dönüştürerek vatandaşlarımızın en temel haklarından biri olan sağlık hizmetlerine erişimi engellediniz. Fırsatçılar, çeteler türüyor ve sağlık hizmetlerini bir sömürü aracı olarak kullanıyor" diye konuştu.

'BU ACI ÖRNEK, İKTİDARIN YARATTIĞI ÇÜRÜMENİN GÖSTERGESİ OLDU'

Önerge üzerine DEM Parti Grubu adına söz alan Batman Milletvekili Zeynep Oduncu Kutevi, "En az 12 masum bebek sadece bir avuç insanın para hırsı uğruna katledildi. Bu acı örnek, 'Sağlık sisteminde çığır açtık' diye övünen iktidarın yarattığı çürümenin göstergesi oldu. Bu çürümenin sonunda 12 bebek katledildi. Bir şebeke kuruluyor, para için bebeklerin canına kıyılıyor. Peki, bu çürümenin sorumlusu sadece para hırsıyla bebeklerin canına kıyanlar mıdır? Elbette değil. Yıllarca, 'Sağlıkta Dönüşüm Projesi' diyerek sağlık sistemini ters yüz eden iktidar, aslında tam da bugün konuştuğumuz çürüme projesinin kendisini hayata geçirdi. Kamu sağlığını tasfiye eden, halkın sağlığını sadece birer araç olarak gören ve hatta piyasanın kapılarını ardına kadar açan iktidar, yaptıklarıyla bugüne kadar övündü durdu ancak bugün övüntünün nasıl bir çürümeye yol açtığı ortaya çıktı. Daha önce bu kürsüde grubumuzdan da muhalefet partilerinden de vekil arkadaşlar bu konularla ilgili önergeler vermiş, araştırma önergeleri verilmiş, sağlıkta çürümenin neler olduğunu anlatmışlar. Ama tabii, iktidar eliyle, verilen önergeler, araştırma önergeleri maalesef reddedilmiş ve bunlarla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış" dedi.

'BUGÜNÜN BAKANI, NEREDE BU DOSYADA?'

CHP Grubu adına söz alan Samsun Milletvekili Murat Çan ise yenidoğan çetesi ile ilgili denetlemelerin yapılmadığını vurgulayarak, "Bu çeteye hizmet, yardım, yataklık eden, sözde sağlık politikaları ve onun vücut bulmuş isimleri bu dosyada nerede? Hem Sağlık Bakanlığı hem Çalışma Bakanlığı yapmış isim nerede? Bize bir ay sonra şurada, şu koltuklarda Bakanlığın bütçesini sunacak, devrin Sağlık Müdürü, zamanın CEO’su, bugünün Bakanı nerede bu dosyada?" derken, CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan ile AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek arasında tartışma çıktı.

Güneşhan, "İnsan utanır ya, 12 bebek ölmüş, konuşuyorsun daha ya" derken Gökçek, "CHP Belediye Meclis Üyesiydi" diye cevap verdi. Tartışmalar devam ederken sözlerini sürdüren CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Osman Gökçek'i hedef alarak, "Densizlik yapma. Sus, yerine otur. Bakandan bahsediyoruz. Hem Çalışma Bakanlığı yapmış hem Sağlık Bakanlığı yapmış. Çetenin başısınız. Sen ailece başısın. Şimdi, çürüme burada arkadaşlar, bakın, anlatmaya çalıştığım çürüme burada. Sağlıktaki çürüme nasıl başlamış onu konuşalım isterseniz" değerlendirmesinde bulundu.

'ÇETENİN ORTAYA ÇIKARILMASI İÇİN BÜYÜK MÜCADELE VERİLDİ'

AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek ile CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan ve Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız arasında tartışmalar sürdü. AK Parti Grubu adına söz alan Elazığ Milletvekili Erol Keleş, "Ülkemizin güçlü sağlık sistemine ve insan hayatına olan saygısına gölge düşürmeye çalışan bir çetenin maalesef bebeklerimizi ticari amaç olarak kullanarak bazı çıkarlar sağlamaya çalıştığını üzüntüyle öğrendik. Bu çete yeni doğan bebeklerin yoğun bakım ihtiyaçlarını fırsata çevirerek bebeklerin sağlığıyla ilgilenmek yerine hastanelerin karlarını artırmayı amaçlamıştır. Yaşanan bu olay vicdanları yaralayan, insanlığa sığmayan bir durumdur. İlgili kurumların çalışmalarıyla bu acımasız çetenin faaliyetlerinin ortaya çıkarılması için büyük bir mücadele verilmiştir. Süreç CİMER üzerinden gelen bir ihbarla başlamış, ardından devletimizin ilgili kurumlarının koordinasyonuyla soruşturmaya dönüştürülmüştür" dedi.

ÖNERGE REDDEDİLDİ

Meclis Başkanvekili Celal Adan, önergenin oylanması için karar yeter sayısı aradı. Birleşimde yeterli sayıda milletvekili bulunamadığı için birleşime 10 dakika ara verildi. Genel Kurul aranın ardından yeniden toplandı. Adan, önergeyi oylamaya sundu ve önerge AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

YENİDOĞAN BEBEK ÖLÜMLERİNİN İNCELENMESİNE İLİŞKİN ARAŞTIRMA ÖNERGESİ KABUL EDİLDİ

CHP Grubu'nun araştırma önergesinin reddedilmesinin ardından Meclis Başkanvekili Celal Adan, siyasi partilerin ortak önerisiyle TBMM Başkanlığına sunduğu, 'Özel sağlık kuruluşlarında yenidoğan bebeklerin ölümüne neden olan olayların incelenerek nitelikli sağlık hizmetine erişim için yapılması gerekenlerin belirlenmesi' başlıklı araştırma öneresini Genel Kurul'da okuttu.

'CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK SKANDALI BU İKTİDARIN KENDİSİDİR'

Araştırma önergesi üzerine ilk sözü Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ aldı. Özdağ, "Gün geçmiyor ki cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı şeklinde haber ve paylaşımlarla yatıp kalkmayalım. Yine, gün geçmiyor ki İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın, 'tweet'leriyle haberdar olduğumuz büyük çete operasyonlarıyla uyanmayalım. Bu gibi sözlerin, hamaset açıklamaların artık ne bir anlamı ne de etkisi kaldı maalesef. Bu iktidar zihniyeti ülkeyi öyle bir cenderenin içine soktu ki, toplum daha bugünün skandalını konuşurken bir diğeri boca ediliyor. İnsanlar acılarını bile yaşayamıyor. Toplum kendisini iğneli bir fıçının içindeymiş gibi hissediyor. 'Cumhuriyet tarihinin en büyük sağlık skandalı', 'cumhuriyet tarihimizin en büyük uyuşturucu operasyonu', 'cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk skandalı', 'çete skandalı', 'mafya skandalı', 'ihale skandalı', 'göçmen kaçakçılığı skandalı', 'domuz eti skandalı', 'kadın cinayetleri skandalı', 'tersane kazaları skandalı', 'İliç, Kozlu, Zonguldak, Soma maden kazaları skandalları', 'siyanür skandalı', 'çocuk kaçırılmaları ve kayıpları skandalı', 'bürokrat ve siyasetçilerin altın, uyuşturucu, göçmen, elektronik sigara kaçakçılığı yapan milletvekili ve general skandalı' gibi haberler o kadar yaygınlaştı ki vakay-ı adiyeden sayılır hale geldi. Aslında cumhuriyet tarihinin tek ve en büyük gerçek skandalı bu iktidarın bizzat kendisidir" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE'DE ÇOCUKLAR, KADINLAR, SINIRLAR KORUNAMIYOR'

İYİ Parti grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Türkiye'de hiçbir şeyin korunamadığını kaydederek, "Çocuklar korunamıyor, kadınlar korunamıyor, sınırlar korunamıyor ve maalesef kişisel veriler korunamıyor. Türkiye’nin çocuk karnesine şöyle bir baktığımızda son derece vahim gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz. 760 bin çocuk işçimiz var bu ülkede ve maalesef geçen yıl sadece altı ayda 33 yavrumuz iş kazasında hayatını kaybetti. İş yerlerinde evlerine ekmek götürmek için uğraşan çocuklarımız hayatını kaybetti. Milli Eğitim Bakanı söylüyor; 500 yavrumuz, 500 çocuğumuz okulla ilişkisini kesmiş ancak resmi rakamlar hiç kaydedilmeyenlere baktığımızda çok daha vahim bir tablonun olduğunu ifade ediyor. OECD diyor ki, 'Türkiye’deki her 4 çocuktan 1’i akşam yatağa aç giriyor, sabah yataktan aç uyanıyor ve çocuklar bir malnütrisyon yani beslenme problemiyle karşı karşıyalar.' Öte yandan, bu yılın ilk altı ayında 33 yavrumuz intihar etmiş; daha küçücük yaştaki, hayata yeni başlamış, hayata dair umutları ve hayalleri olması gereken yavrulardan 33’ü maalesef intihar etmiş. 2023 yılında 540 bin çocuğumuz kolluk kuvvetleriyle ve yargı makamlarıyla tanışmışlar. 263 bin çocuğumuz suça sürüklendiği için hakkında dava açılmış ve maalesef 26 bin yavrumuza geçen sene cinsel istismar uygulanmış" diye konuştu.

'BU CANİLERİ TÜM BENLİĞİMLE LANETLİYORUM'

Araştırma önergesi üzerine MHP Grubu adına söz alan Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, araştırma önergesini desteklediklerini vurgulayarak, "Son günlerde kadınlara ve çocuklara uygulanan şiddet olaylarının vicdani sorumluluğunu henüz atlatamamışken ne yazık ki yenidoğan ünitelerindeki bebek katliamı toplumsal bir yara olarak gündemimize girdi. Özellikle pandemi döneminde ve deprem bölgesinde doktorların ve sağlık çalışanlarının kendi hayatlarını tehlikeye atarak hastalarını sahiplenmesini büyük bir minnetle izledik. Bu kutsal görevi büyük bir özveriyle yerine getirdiklerine tanık olduk. Böyle bir gururu yaşarken bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde yapılan bebek katliamı tarihin en acımasız insanlık dramından biri olarak yerini aldı. Sadece para için yeni doğan bebekleri yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan bu katil çetesi toplumumuza ve sağlık camiasının onuruna büyük zarar vermişlerdir. Bu canileri tüm benliğimle lanetliyorum" dedi.

'SAĞLIK BAKANI İSTİFA ETMELİDİR'

DEM Parti Grubu adına söz alan Mersin Milletvekili Heval Bozdağ ise iktidarın sağlık sistemini piyasaya açtığını ve kötüye gidişin başladığını söyledi. Bozdağ, "Kamuda muayene süreleri 5 dakikaya kadar çekildi. Randevu kuyrukları büyümeye devam ettikçe etti ve nitelik düştükçe düştü. Yeni doğan ölümlerine neden olan bu çete olayı, iktidarın çete, mafya, siyaset üçgeninde çürümüş sisteminin sağlığa yansımış hali aslında ve maalesef tüm kurumlarıyla ülkenin geldiği hal budur. Yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde, sağlık hizmeti sunmaya yetkili olmayan kişilerce ve uygun olmayan standartlarda hizmet sunulmaya çalışıldığını görüyoruz. Endikasyon dışı hasta yatışları ve yeni doğanların uzun süreler yoğun bakımda tutulmasıyla kazancın maksimize edilmesinin asıl amaç olduğu görülmekte. Yaşanan ölümlerin temelinde bu kar hırsı yatmaktadır. Burada, denetimlerin ve yoğun bakımların standartlarının takibinin düzenli olarak, hakkıyla yerine getirilmediği de görülmekte ve bile isteye bu çarpık çarka göz yumulmaktadır. O yüzden, bu Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulayıcısı tüm sağlık bakanları ve bürokratları soruşturulmalı ve o dönem İl Sağlık Müdürü olan, şimdiki Sağlık Bakanı, bu olaylardan birinci derece sorumlu olarak istifa etmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

'SAMİMİ BİR ŞEKİLDE BU İŞİN ÜZERİNE GİDELİM'

CHP Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Murat Emir, yeni doğan bebeklerle ilgili olayın toplumu derinden üzdüğünü aktararak, "Gerekmediği halde yeni doğan yoğun bakımlarında tutulduğunu, bunun özellikle SGK'den para alabilmek için yapıldığını ama bu arada bebeklerimizin de katledildiğini öğrendik. Sarsıldık ama bugün meclis olarak bu konuyu konuşuyoruz, buradan bir araştırma komisyonu çıkaracağız. Elbette bu meclis bu konuyu konuşmak zorundadır birçok yönüyle ama bunun diğer komisyonlar gibi toplumsal tepkiyi örtmek, insanları biraz sakinleştirmek, 'Biz de çalışıyoruz bu konunun üzerinde' demek için yapılmaması lazım. Daha önce bu komisyonlarda ben de görev yaptım. Yapılan iş, bürokratların gelip olağan, Google’daki sistematik iş planlarını göstermeleri, kendi yönetmeliklerini okumaları ve istatistiklere boğmaları şeklinde yürüyor. Böyle olmasın, bu sefer samimi olalım, gerçekten üstüne gidelim. İlk bebek ölümünde yani o dinlediğiniz anda niye müdahale etmediniz? Nasıl müdahale etmezsiniz? Siz denetleme yaptınız mı? Bilmiyoruz. Bakana bakıyoruz, bakın, Bakan diyor ki bugünkü açıklamasında, '25 Eylülde anlık olağanüstü denetim yaptım' Günaydın. Bebekler mayıs ayından itibaren ölüyorlar, mayıs ayından itibaren, 8’inci bebek öldükten sonra Sayın Bakan 25 Eylülde anlık, olağanüstü denetim yapmış" ifadelerini kullandı.

'KOMİSYON GEREKLİ İNCELEMELERİ YAPACAKTIR'

AK Parti Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Ümmügülşen Öztürk ise, "Sağlık, siyasi çekişmelerin ötesinde hepimizin ortak sorumluluğudur. Sağlık sistemimizdeki eksiklikleri birlikte belirlemeli, vatandaşlarımızın güven içinde sağlık hizmeti almasını sağlamak için ortak hareket etmeliyiz. Sağlık politikalarında birlik olmanın hem bireylerin hem de toplumun faydasına olduğunu unutmamalıyız. Siyasi farklılıklarımızı bir kenara bırakarak hep birlikte insan odaklı bir yaklaşım sergilemeliyiz. Sağlık hepimizin ortak meselesidir. Bu meselede hepimiz aynı safta durmalıyız. Kurulacak olan araştırma komisyonu sağlık sistemimizde yaşanmış bu tür olayların tekrar etmemesi için gerekli tüm incelemeleri yapacak ve eksikliklerin giderilmesine yönelik adımları belirleyecektir. Bu süreçte yeni doğan, çocuk, erişkin yoğun bakım ünitelerindeki denetimlerin sıklaştırılması, sağlık hizmetlerinin şeffaflığının artırılması ve suistimalleri engelleyecek mekanizmaların güçlendirilmesi gibi konuların ele alınması son derece önemlidir. Amacımız böylesi vahim olayların tekrar yaşanmaması için gereken tüm tedbirleri almak, sağlık sistemimizi daha da güçlendirmek, vatandaşlarımızın güven içinde sağlık hizmeti almasının devam etmesini sağlamaktır" diye konuştu.

ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULDU

Siyasi parti gruplarının temsilcilerinin açıklamalarının ardından Meclis Başkanvekili Celal Adan, önergeyi oylamaya sundu. Önerge, tüm siyasi partilerin desteğiyle kabul edildi ve araştırma komisyonu kuruldu.