Geri Dön
PolitikaÖzgür Özel: Yaşar Kemal'in kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

Özgür Özel: Yaşar Kemal'in kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, usta yazar Yaşar Kemal'in 101'inci doğum gününde, dünyaya geldiği Hemite köyündeki Yaşar Kemal Kültür Evi'ni ziyaret etti. Yaşar Kemal'in sözlerini hatırlatan Özel, "Yaşar Kemal'in kaleminden dökülenler, hepimize hem vasiyettir hem hepimizin tutması gereken bir sözdür" dedi.

Özgür Özel: Yaşar Kemal'in kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile beraberindeki partililer, Türk edebiyatının usta kalemlerinden Yaşar Kemal'in doğduğu Osmaniye'nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyündeki Yaşar Kemal Kültür Evi'ni ziyaret etti. Burada anı defterine yazı yazan Özel, ardından İnce Memed Anıtı'nı ziyaret edip, Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Semiha Baban ile sohbet etti.

'HER ZAMAN VİCDANIN SESİ OLMUŞ'

Ziyarette konuşan Özgür Özel, "Burası, 101 yıl önce Yaşar Kemal'in doğduğu, büyüdüğü bir yer. Van'ın Muradiye ilçesinden 1915'te Rus işgalinden dolayı buraya göçmüş. Buraya yerleşip, buranın insanları bir arada olup, buranın kültürüyle büyüyüp, kendi kökleriyle buranın kültürünü harmanlayıp, şüphesiz Türkiye'nin dünyaca en tanınmış edebiyatçısı, Türkiye'nin en önemli aydınlarından bir tanesi, her zaman vicdanın sesi, her zaman barışın savunucusu olmuş Yaşar Kemal'in yetiştiği topraklardayız. Buranın Türkiye kültürü açısından, Türk toplumu açısından, Türkiye'de yaşayan hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun, tüm insanlar açısından çok büyük önemi var. Böyle bir günde burada olmak çok önemli. Yanılmıyorsam 2013 yılında kazandırılmış burası. Meslektaşım Kadirli Belediye Başkanımız tarafından bundan sonra çok daha fazla sahiplenerek, buranın zaten aslında dünyanın Türkiye'de en çok bilinen köyünün bu namına, bu gerçekliğe uygun şekilde hatırlanması gerekiyor" dedi.

Özgür Özel: Yaşar Kemalin kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

'TÜRKİYE'NİN DÜNYADA EN ÇOK BİLİNEN KÖYÜ, BURASIDIR'

Özgür Özel, "Yaşar Kemal'in sayısız kitabı, sayısız sayıda baskıyla, çok sayıda dile çevrildi. Yaşar Kemal, Hemite köyünden pek çok kitabında bahseder. O yüzden Türkiye'nin dünyada en çok bilinen köyü, burasıdır. Buranın daha görünür olması lazım. Başkanımız bir Yaşar Kemal Kültür Festivali başlattı. Onunla ilgili bilgileri okudum. Mutlaka bunun en önemli ayağının Hemite köyü olması lazım. Buraya bundan sonra imkanımız oldukça her sene gelmeye devam edelim. Burada Türkiye'nin genç edebiyatçılarını, dünya edebiyatının önemli isimlerini ağırlayalım, ihtiyaç olursa Kadirli Belediyesi'nin gücü yetmezse, Adana Büyükşehir Belediyesi burada. Geçmişte Adana Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nde değilken bu işler aksıyordu. Şimdi başkanımız da burada. Başkanım siz uluslararası festival işlerini iyi biliyorsunuz. Eczacı meslektaşım hevesli ama imkanlarıyla belki bu işi yapmaz. Yaşar Kemal'in köyünün eskiden bağlı olduğu Adana, şimdi bağlı olduğu Kadirli belediyeleri bir Uluslararası Yaşar Kemal Kültür Sanat Festivali için el ele versinler; birincisini seneye yapalım olur mu başkanım?" diye konuştu.

'SİYASİ ŞARTLAR NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ ALMASINA MANİ OLDU'

Özel, "Yaşar Kemal, bu köy için 'Çukurova'nın karnına doğru yürümüş kayalık bir dağın koyağında' diyor. Bunu okuyunca koyak ne demek diyorsun gündelik hayatta kullanmadığın için, açıp bakıyorsun, iki dağ arasındaki verimli bir araziden bahsediyor. Yaşar Kemal, bir cümleyi kurarken size sadece bir cümle kurmuyor. Bir tane de kelime öğretiyor. Bir kelime öğretmiyor, bir coğrafyayı tanıtıyor. Hem merakı hem de bir edebiyatçının maharetinin nelere ne kadar önemli sonuçlar doğurabileceği gösteriyor. Yaşar Kemal'le ilgili en takdir ettiğim, emek veren insanlardan bir tanesi, bugün buraya birlikte geldiğimiz Genel Başkan Yardımcılarımızdan Burhanettin Bulut'tur. Adana Eczacı Odası Başkanıyken Yaşar Kemal'i misafir ettiği, onun kitabını Türkiye'deki bütün eczacı odalarına dağıttığı, onun söyleşilerine bizi davet ettiği ve hemşerisi Yaşar Kemal'e sahip çıkan ve onu bütün Türkiye'de gücü nispetinde tanıdan çabalar içinde olurdu. Biraz önce hanımefendiyle de o günleri hatırladık. O açıdan ben de onun altını çizmek isterim. Cumhuriyet'in kurulduğu sene doğan Yaşar Kemal, benim doğduğum yıl 1974'te Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi. 5 finalistten bir tanesi oldu. Tabii o günün şartlarında, Kıbrıs Barış Harekatı'nın, ambargonun şartlarında bu adaylık bile muazzam bir şey. O gün tabii siyasi şartlar belki onun Nobel Edebiyat Ödülü almasına mani oldu ama dünyadaki pek çok edebiyatçının ve Türkiye'deki herkesin gönlünde Yaşar Kemal, aldığı ödüllerin yanında Türk insanının tamamının kalbinde tahtta olan ve ödüllerin en büyüğüne sahip olan birisidir. Kendisinin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum" dedi.

Özgür Özel: Yaşar Kemalin kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

'İNCE MEMED GİBİ OLMAK DURUMUNDAYIZ'

Adana'da özellikle muhalif siyasetçilerin, Yaşar Kemal ile övündüklerini kaydeden Özel, şöyle devam etti:

"Yaşar Kemal'in 32 yılda yazdığı 4 kitaplık İnce Memed serisiyle övünürler. Derler ki 'Biz Abdi Ağalara karşı İnce Memed olmaya geldik.' Biz de Abdi Ağaların düzenine karşı, kadın cinayetleri yaşanırken, kadınların arkasından çekilen ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek kadınları savunmasız bırakan Abdi Ağalara karşıyız. Bugün yolda durduk. 700 derece ateşin karşısında çalışan, pandemide dünya rekorları kıran, karların en büyüğünü elde edenler, işçisine, emeğinin karşılığını vermiyor, orada işçiyle patron karşı karşıya durduğunda bizim İnce Memed'leri oraya koşmuşlar, 100 gündür yanında duruyorlar ama patronu savunan Abdi Ağalara karşı 12 bin 500 lira, emekli maaşı veriliyor. İktidara geldiklerinde o emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. 'Emekliyi ezdirmeyeceğim, enflasyona göre zam vereceğim' deyip o 1,5 asgari ücret, bugünkü fiyat da olsa 26 bin lira emekli maaşı olacakken 12 bin 500 lira emekli maaşına, en düşük emekli maaşına insanları muhtaç eden, o gün 8 çeyrek altın alınan emekli maaşını bugün 2,5 çeyrek altın düzeyine düşüren Abdi Ağalara karşı, seçim yılı 'Enflasyon yüksek', bu lafı dediğinde yüzde 32, 'Asgari ücreti 4 kere zamlayabiliriz, martta, temmuzda, ekimde dönüp yine aralıkta" deyip, seçildikten sonra enflasyonun yüzde 80'lerde olduğunda, şu an bile baz etkisiyle, yaz etkisiyle yüzde 50'de, bir kez bile asgari ücreti zamlamayıp, 17 bin liralık asgari ücret verildiğinde 17 bindi, şimdi o günkü parayla 11 bine düşmüş. İnsanları bu sefalete mahkum eden Abdi Ağalara karşı, dünyanın en barışçıl eylemini yapmış Tayfun kardeşimizi ve Gezi tutuklularını Silivri'de tutan Abdi Ağalara karşı, görüşünü, fikrini söyleyen herkesi terörist ilan eden ve 'Osmaniye'de belediye başkanı seçersiniz de Diyarbakır'da seçerseniz onlara oraları yönettirmem' diyen Abdi Ağalara karşı Yaşar Kemal gibi olmak, onun İnce Memed'i gibi olmak durumundayız."

'YAŞAR KEMAL'İN KALEMİNDEN DÖKÜLENLER, VASİYETTİR'

Yaşar Kemal’in 2014'te Bilgi Üniversitesi'ne çağrıldığını ancak sağlık sorunları nedeniyle gidemediğini hatırlatan Özel, şunları dedi:

"Bir mesaj yollamış. Bakın ne demiş; 'Benim kitabımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İnsanın, insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılamasın. Kimse kimseyi yok etmeye çalışmasın. Asimile etmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar, yoksullukla birlik olsunlar. Yoksulluk, bütün insanların utancıdır. Benim kitabımı okuyanlar, cümle kötülüklerden arınsınlar.' Yaşar Kemal kimin yanındaysa ben, biz, hepimiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Yaşar Kemal'in yanında durduğu herkesin yanındayız. Kürt'ün de Türk'ün de garibanının arkasındayız. Alevi'nin de Sünni'nin de işsizinin yanı başındayız. Bu ülkenin her etnik gruptan, her mezhepten, yoksullarının, kimsesizlerinin, işsizlerinin, güvencesizlerinin, evladının geleceğinden endişe edenlerin ve bu memleketten, bu halinden yorulup yurt dışına gitmeyi düşünen gençlerinin hepsinin yanındayız ve size söz veriyoruz, Yaşar Kemal'in kaleminden dökülenler, hepimize hem vasiyettir hem hepimizin tutması gereken bir sözdür. Bu ülkede bütün eşitsizlikler ortada kalkana kadar, yoksulluğu yönetmek değil, yok etmek için bir iktidar kurup, o iktidarla yoksulluğu yok edene kadar her türlü eşitsizlik, adaletsizlik ortadan kalkana kadar, hiçbir suçu günahı olmadığı halde hakkında mahkeme açılmadığı halde, açılıp da yargılanıp beraat ettiği halde işinden, gücünden edilmişlere gelip sahip çıkana kadar, insanı ters dizsen düz çıkan, bu güzelim Çukurova'da pamuk yeniden beyaz altını olana kadar, emekçiler, çiftçiler hakkını, alnının terinin karşılığını alana kadar, Yaşar Kemal cesaretiyle mücadele etmeye, yapılacak ilk seçimlerde Yaşar Kemal'in sahip çıktıklarını iktidara getirmeye söz veriyorum."

BAHRİYE ÜÇOK'U 34'ÜNCÜ ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE ANDI

Türkiye'nin ilk kadın ilahiyatçısı Bahriye Üçok'un da bugün 34'üncü ölüm yıl dönümü olduğunu kaydeden Özel, "Bir Cumhuriyet kadınını, bir aydını, bir profesörü hem de bir ilahiyat profesörünü, sırf hurafeyi savunmayıp, bilimi savunduğu için, birileri gibi dini eşitsizliklerin üstünü örtmeye, haksızlıkların üstünü örtmeye araç etmeyip aksine dinin, insanların eşitliğine hizmet etmesi, yoksulluğu yenmek için her dindarın mücadele etmesi gerektiğini söylediği için, bütün yaptıkları haksızlıkları yüzlerine haykırdığı için bir ilahiyat profesörünün Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu olmasını hazmetmedikleri için bugün onu katlettiler. Buradan barışın savunucusu, en büyük barış savunucusu, bütün katillerin düşmanı, Yaşar Kemal'in doğduğu günden Bahriye Üçok'a rahmet diliyoruz. Onu katledenleri bir kez daha lanetliyoruz. O karanlığa karşı Bahriye Üçok olmaya, Yaşar Kemal olmaya, mücadele etmeye, hep birlikte bir kez daha söz veriyoruz, ant içiyoruz" diye konuştu.

Özgür Özel ve beraberindekiler, daha sonra Kadirli İlçe Başkanlığı ve Kadirli Belediyesi'ni ziyaret etti.

TOPLU AÇILIŞ TÖRENİNE KATILDI

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kadirli Belediyesi Toplu Açılış Töreni'ne katıldı. Burada konuşan Özel, önemli açılışlar için kente geldiklerini söyledi. Kadirli Belediye Başkanının kente 6 ayda 2 kent lokantası kazandırdığını söyleyen Özel, öğrencilerin 50, sivillerin 60 liraya karnını doyurduğunu belirtti. Durumu iyi olan kişilerin de ‘Askıda yemek’ satın alarak yoksullara destek olabildiğini aktaran Özel, “Durumu iyi olan herkesi bu uygulamaya davet ediyorum. Rahmetli anneannemin ölüm yıl dönümünde bu sene evimizin önünde lokma döktürmek yerine Kadirli’deki kent lokantasına ihtiyaç sayısına kadar yemek asarak hayrını Kadirli’de yapacağım. Hepinizden bekliyorum” dedi.

İlçedeki asfalt makinesinin 50 yıl önceki CHP’li Belediye Başkanı Osman Nuri Saygılı tarafından alındığını, bugün ise kapasitesi daha yüksek bir tesisi ilçeye kazandırdıklarını vurgulayan Özgür Özel, “MHP-AK Parti gelmiş, gitmiş kullanmış ama elimizdeki makine günde sadece ve sadece yamaları kapayacak kadar asfalt üretebilirken şimdi 1 saatte o makinenin 1 günde ürettiğinden fazlasını üretecek olan, onunla Kadirli’de asfaltlanmamış bir karış yol bırakmayacağımız bir tesisi bugün 50 yıl sonra yine bir CHP’li belediye başkanı Mustafa Mert Başkanım aldı, açıyor ve adını Osman Nuri Saygılı Asfalt Üretim Tesisi koyuyoruz. Birileri seçim sırasında kötüler, der ki başkanın kızı kreşten gelmiş, ‘Baba biz terörist miyiz?’ demiş. Niye? Kreştekiler evindekilerden, büyüklerinden öyle duyuyor, öyle söylüyor diye. Terörist dedikleri partinin il başkanı şehit cenazesi peşinde koşarken kalp krizinden ölüyor, Kadirlili evladımız. Bir başkası da geliyor, 50 yıldır bizim aldığımız makineyi kullananlardan belediyeyi alıp 20 kat daha güçlüsünü alıyor, Kadirli’ye hizmet getiriyor. ‘CHP çöptür, çukurdur’ diyenlere açtıkları çukurları kapatmak için asfalt şantiyemiz hediye ediyoruz” diye konuştu.

OSMANİYE’YE FISTIK İŞLETME TESİSİ

İnsanların burada aldığı belediyecilik hizmetinden memnun olduğunu ama genel iktidardan memnun olmadığını söyleyen Özel şöyle devam etti:

“Burada fıstık üretiyorlar. Fıstığı üretirken dünya masrafı var. Üretiyorlar, satmaya gelince 25 lira 30 lira fiyatla karşılaşıyorlar. 30 lira için senedi kabul et, çeki kabul et, vadeyi kabul et, o gün gelirse öderiz ya da bazen de ödenemiyor. Yok, hemen para istiyorsan 25 lira veriyorlar. Geçen sene 80 liraya fıstık satılan yerde borçlu çiftçiyi, peşinde bankanın olduğu fıstıkçıyı, ilaç satın almış borcunu ödeyecek fıstıkçıyı zor gününde yakalayıp elinden 25 liraya fıstığı alana yazıklar olsun. Bu düzene yazıklar olsun. Dün Adana’da Ziraat Odaları bir araya geldik. Dediler ki; ‘Bizi bunların elinden kurtarın.’ Nasıl olacak? Fıstık işletme tesisi olmalı. Güvenebileceğimiz, işletebileceğimiz, fıstığımızı alabileceğimiz, gerektiğinde depolattırabileceğimiz, istediğimiz zaman satacağımız tesis istiyoruz. Bugün Adana Büyükşehir Belediye Başkanım Zeydan Karalar burada. Bu tesisi en kısa sürede hayata geçirmenin sözünü verdi.”

‘MALİYETİ 25 LİRA OLAN PAMUĞU 20 LİRAYA ALIYORLAR’

Çiftçilerin sıkıntılarına ilişkin konuşan Özel, şunları dedi:

“Benim doğduğum yer, benim memleketim Manisa’da da ikinci memleketimde de pamuğa ‘beyaz altın’ derler. Geçmişte pamuğu sattığında borcunu ödeyen, traktörünü yenileyen, evladını evlendirenler şimdi pamuğu zararına satıyorlar. Pamuğun maliyeti 25 lira. Bugün 20 liraya, 22 liraya pamuk alıyorlar. Manisa’da kendi köyümde bir teyzem torununu evlendiriyor, düğünü yapmış Manisa’da daracık bir salonda. Gittim elini öptüm, ‘yenge’ dedim, ‘canın sıkkın.’ Elinde bir plastik tabak. İçinde 3 tane kuru pasta. O tabağı çarpışan taksi gibi salladı. ‘Bak şu halimize’ dedi. Bir ittirdi, küçük bardaktaki limonata masaya döküldü. ‘Bunun babasını 4 gün 3 gece evlendirdik biz. Bunun babasına bir dana kestik, 3 gün de koç kestik’ diyor. ‘Şimdi bunu evlendiriyoruz, 3 tane kuru pasta bu da borçla alındı borçla yapıldı.’ O gün 3 gece 4 gün düğün yapan pamukçuyu bugün perişan eden düzene yazıklar olsun.”

‘10 DEPREMZEDEDEN 7’Sİ HALA ÇADIRDA, KONTEYNERDE’

Deprem konutlarıyla ilgili eleştiride bulunan Özel, “Büyük bir deprem yaşadık, Allah rahmet eylesin hem Osmaniye’de hem de 10 vilayette çok kayıp verdik. Deprem sonrası çıktılar ‘Bir yılda tüm evleri yapacağız’ dediler. ‘Yapamazsınız, kandırmayın’ dedik. Söz veriler ama sonunda ‘650 bin konutu bir yılda bitireceğiz’ dediler, ikinci yıl geliyor 20 ay oldu daha 101 bin konut yaptılar. Yani konutların yüzde 30'unu verdiler. Osmaniye’de de durum farklı değil, ‘11 bin 225 konut yapacağız’ dediler. Şimdiye kadar verdikleri konut 4 bin 79. Bu konuyu milletvekilimiz Asu Kaya ifade etti. Valilik doğru olmadığını söylemişti. Ama resmi rakamlar Asu Kaya’yı doğruladı. Burada da 3 depremzededen 2 tanesi halen daha evine kavuşamadı. Türkiye’de 10 depremzededen 7 tanesi ikinci yıl geliyor hala daha çadırda, hala daha konteynerde. Hepimizin büyük dertleri var. Fıstıkçı dertli, emekli dertli, çalışanlar, köylüler dertli. Üzülmeyin, tüm dertlerin var bir çaresi onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi."

Özel, konuşmasının ardından Hatay'a hareket etti.

TOPLU AÇILIŞ TÖRENİNE KATILDI

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kadirli Belediyesi Toplu Açılış Töreni'ne katıldı. Burada konuşan Özel, önemli açılışlar için kente geldiklerini söyledi. Kadirli Belediye Başkanının kente 6 ayda 2 kent lokantası kazandırdığını söyleyen Özel, öğrencilerin 50, sivillerin 60 liraya karnını doyurduğunu belirtti. Durumu iyi olan kişilerin de ‘Askıda yemek’ satın alarak yoksullara destek olabildiğini aktaran Özel, “Durumu iyi olan herkesi bu uygulamaya davet ediyorum. Rahmetli anneannemin ölüm yıl dönümünde bu sene evimizin önünde lokma döktürmek yerine Kadirli’deki kent lokantasına ihtiyaç sayısına kadar yemek asarak hayrını Kadirli’de yapacağım. Hepinizden bekliyorum” dedi.

Özgür Özel: Yaşar Kemalin kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

İlçedeki asfalt makinesinin 50 yıl önceki CHP’li Belediye Başkanı Osman Nuri Saygılı tarafından alındığını, bugün ise kapasitesi daha yüksek bir tesisi ilçeye kazandırdıklarını vurgulayan Özgür Özel, “MHP-AK Parti gelmiş, gitmiş kullanmış ama elimizdeki makine günde sadece ve sadece yamaları kapayacak kadar asfalt üretebilirken şimdi 1 saatte o makinenin 1 günde ürettiğinden fazlasını üretecek olan, onunla Kadirli’de asfaltlanmamış bir karış yol bırakmayacağımız bir tesisi bugün 50 yıl sonra yine bir CHP’li belediye başkanı Mustafa Mert Başkanım aldı, açıyor ve adını Osman Nuri Saygılı Asfalt Üretim Tesisi koyuyoruz. Birileri seçim sırasında kötüler, der ki başkanın kızı kreşten gelmiş, ‘Baba biz terörist miyiz?’ demiş. Niye? Kreştekiler evindekilerden, büyüklerinden öyle duyuyor, öyle söylüyor diye. Terörist dedikleri partinin il başkanı şehit cenazesi peşinde koşarken kalp krizinden ölüyor, Kadirlili evladımız. Bir başkası da geliyor, 50 yıldır bizim aldığımız makineyi kullananlardan belediyeyi alıp 20 kat daha güçlüsünü alıyor, Kadirli’ye hizmet getiriyor. ‘CHP çöptür, çukurdur’ diyenlere açtıkları çukurları kapatmak için asfalt şantiyemiz hediye ediyoruz” diye konuştu.

OSMANİYE’YE FISTIK İŞLETME TESİSİ

İnsanların burada aldığı belediyecilik hizmetinden memnun olduğunu ama genel iktidardan memnun olmadığını söyleyen Özel şöyle devam etti:

“Burada fıstık üretiyorlar. Fıstığı üretirken dünya masrafı var. Üretiyorlar, satmaya gelince 25 lira 30 lira fiyatla karşılaşıyorlar. 30 lira için senedi kabul et, çeki kabul et, vadeyi kabul et, o gün gelirse öderiz ya da bazen de ödenemiyor. Yok, hemen para istiyorsan 25 lira veriyorlar. Geçen sene 80 liraya fıstık satılan yerde borçlu çiftçiyi, peşinde bankanın olduğu fıstıkçıyı, ilaç satın almış borcunu ödeyecek fıstıkçıyı zor gününde yakalayıp elinden 25 liraya fıstığı alana yazıklar olsun. Bu düzene yazıklar olsun. Dün Adana’da Ziraat Odaları bir araya geldik. Dediler ki; ‘Bizi bunların elinden kurtarın.’ Nasıl olacak? Fıstık işletme tesisi olmalı. Güvenebileceğimiz, işletebileceğimiz, fıstığımızı alabileceğimiz, gerektiğinde depolattırabileceğimiz, istediğimiz zaman satacağımız tesis istiyoruz. Bugün Adana Büyükşehir Belediye Başkanım Zeydan Karalar burada. Bu tesisi en kısa sürede hayata geçirmenin sözünü verdi.”

Özgür Özel: Yaşar Kemalin kaleminden dökülenler, hepimize vasiyettir

‘MALİYETİ 25 LİRA OLAN PAMUĞU 20 LİRAYA ALIYORLAR’

Çiftçilerin sıkıntılarına ilişkin konuşan Özel, şunları dedi:

“Benim doğduğum yer, benim memleketim Manisa’da da ikinci memleketimde de pamuğa ‘beyaz altın’ derler. Geçmişte pamuğu sattığında borcunu ödeyen, traktörünü yenileyen, evladını evlendirenler şimdi pamuğu zararına satıyorlar. Pamuğun maliyeti 25 lira. Bugün 20 liraya, 22 liraya pamuk alıyorlar. Manisa’da kendi köyümde bir teyzem torununu evlendiriyor, düğünü yapmış Manisa’da daracık bir salonda. Gittim elini öptüm, ‘yenge’ dedim, ‘canın sıkkın.’ Elinde bir plastik tabak. İçinde 3 tane kuru pasta. O tabağı çarpışan taksi gibi salladı. ‘Bak şu halimize’ dedi. Bir ittirdi, küçük bardaktaki limonata masaya döküldü. ‘Bunun babasını 4 gün 3 gece evlendirdik biz. Bunun babasına bir dana kestik, 3 gün de koç kestik’ diyor. ‘Şimdi bunu evlendiriyoruz, 3 tane kuru pasta bu da borçla alındı borçla yapıldı.’ O gün 3 gece 4 gün düğün yapan pamukçuyu bugün perişan eden düzene yazıklar olsun.”

‘10 DEPREMZEDEDEN 7’Sİ HALA ÇADIRDA, KONTEYNERDE’

Deprem konutlarıyla ilgili eleştiride bulunan Özel, “Büyük bir deprem yaşadık, Allah rahmet eylesin hem Osmaniye’de hem de 10 vilayette çok kayıp verdik. Deprem sonrası çıktılar ‘Bir yılda tüm evleri yapacağız’ dediler. ‘Yapamazsınız, kandırmayın’ dedik. Söz veriler ama sonunda ‘650 bin konutu bir yılda bitireceğiz’ dediler, ikinci yıl geliyor 20 ay oldu daha 101 bin konut yaptılar. Yani konutların yüzde 30'unu verdiler. Osmaniye’de de durum farklı değil, ‘11 bin 225 konut yapacağız’ dediler. Şimdiye kadar verdikleri konut 4 bin 79. Bu konuyu milletvekilimiz Asu Kaya ifade etti. Valilik doğru olmadığını söylemişti. Ama resmi rakamlar Asu Kaya’yı doğruladı. Burada da 3 depremzededen 2 tanesi halen daha evine kavuşamadı. Türkiye’de 10 depremzededen 7 tanesi ikinci yıl geliyor hala daha çadırda, hala daha konteynerde. Hepimizin büyük dertleri var. Fıstıkçı dertli, emekli dertli, çalışanlar, köylüler dertli. Üzülmeyin, tüm dertlerin var bir çaresi onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi."

Özel, konuşmasının ardından Hatay'a hareket etti.

ÖZEL, HALK BULUŞMASINA KATILDI

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Hatay'ın Defne ilçesindeki Sevgi Parkı'nda düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Burada konuşan Özel, “Bir yerel seçim süreci geçirdik. Yerel seçimin akşamında Türkiye'de büyük bir başarı, 47 yıl sonra CHP’nin birinci parti olmasını sağladık. Türkiye nüfusunun yüzde 65’ine hizmet etmeyi, ekonominin yüzde 78’ini, turizm kentlerinin yüzde 92’sini yönetme yetkisini aldık. O gece bir büyük başarı ama içimizde bir büyük yara oldu. O da Hatay Büyükşehir Belediyesi'ydi. Biz o süreçte hata yapmamak için elimizden geleni yapmamıza rağmen bütün iyi niyete rağmen maalesef hatalarımız oldu, eksiklerimiz oldu, ders almamız gereken süreçler oldu. Çok kötü niyetli saldırılar, çok haksızlıklar gördük ama hepsini bir tarafa bırakıyorum ve diyorum ki Hatay'ı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘Benim şahsi meselem’ denen Hatay'ı böyle bir acının üstüne her ne kadar tehdit de görse dediler ki ‘Ankara'yla burası bir olmazsa hizmet gelmez’ dediler. Yaptıkları ayrımcılığı açık açık tehdide döktüler. Ama bütün mazeretleri, bütün bahaneleri bir yana bırakarak Hatay'ı kazanamadığımız için bütün samimiyetimle Hatay'daki bütün güzel insanlardan özür diliyorum, affedin bizi. Ama o günden bugüne Hatay'da bir daha Hatay'ı kaybetmemek için, bir daha Hatay’ı tehdide, şantaja, terk etmemek için, bir daha bu kenti bir başına, çaresiz bırakmamak için yeniden kazanmak için, var gücümüzle çalışıyoruz. Gölge kabinemizin bakanları, Hatay’ımızın milletvekilleriyle birlikte çok sayıda arkadaşımız, milletvekilimiz ekipler halinde, gruplar halinde geldiler, gittiler. Raporlarını hazırladılar. Birazdan bir kısım soruna bazı çözüm önerilerine değineceğim. Yarın Cumhuriyet Halk Partisi'nin resmi Merkez Yönetim Kurulu Toplantısını Hatay'da yapacağız ve ardından bundan sonra Hatay'da hem ben hem milletvekillerim, yöneticilerim, Hatay'ı bir dakika boş bırakmadan, yalnız bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz. Hatay'ı seviyoruz. Hatay'ı kucaklayacağız. Hatay'la birlikte olacağız” dedi.

BİRLİK VE BERABERLİK VURGUSU

Artık ayrı ayrı yerlerde durmanın mücadeleyi ayrı ayrı sürdürmenin sonuç vermediği günlerde olduklarını vurgulayan Özel, şöyle devam etti:

“Birlik istiyoruz, beraberlik istiyoruz. Hep birlikte bir büyük mücadeleyle Hatay'da Cumhuriyet Halk Partisi'ni birinci parti yapmak istiyoruz. Depremde, 6 Şubat günü çok büyük kayıplar yaşadık. Ama kayıpların en büyüğünü, yıkımların en büyüğünü yaşadığımız kentlerden bir tanesi ve maalesef en çok ihmal edileni Hatay oldu. Önce gelmediler, duymadılar, ermediler, elimizden tutmadılar. Maalesef çok gecikmeli başlayan arama kurtarma çalışmalarında hep Hatay’ı bir adım, iki adım, üç adım geride bıraktılar. Devamında Hatay'ın diğer şehirlerle birlikte ayağa kaldırılacağını söyleyip bir yıl içinde herkes evine geçecek deyip, 10 şehri ve Hatay'ı kaldır kandırıp oyları aldılar ama bırakın bir yılı 20 ayın sonunda neredeyse iki yıl oluyor. Hatay'a söz verdikleri 254 bin konutun sadece 11 bin 366’sını verdiler. Oran yüzde 4. Yüzde 96 çadırda, konteynerde ya da gurbette. Evinde değil, evinin dışında, evinden uzakta, bu rakam Türkiye'de de böyle, ama bu kadar değil. Bakın Türkiye'de 650 bin toplam konut sözü var deprem bölgesinde. Teslim edilen konut sayısı 101 bin. Sadece yüzde 31 ama ortalama Hatay’ın 10 katı. Osmaniye Hatay’ın 10 katı. Maraş, Malatya Hatay’ın 10 katı. Maraş’a da Malatya’ya da Osmaniye’ye de yazık ama orada 10 vatandaşın 3’ü evinde 7’si dışında. Bunu eleştiriyorum ama burada yüzde 96’sı konutlarına ulaşamadı.”

'SÖZÜ HATAY'A KİM VERİRSE VERSİN, SÖZ BİZİMDİR'

Ayrımcılık yapmadıklarını ve depremin siyasetinin yapılmaması gerektiğini söyleyenlerin deprem konutunun yanı sıra caminin bile siyasetini yaptığını savunan Özel, şöyle dedi:

“Depremde evlerimiz, iş yerlerimiz yıkılırken, ibadethaneler de yıkıldı, zarar gördü. ‘Tüm dinlerin ibadethanelerine devlet sahip çıkmalı’ dedik. 7 Şubat günü ilgili bakanlığı, hükümeti, AFAD'ı uyardık. ‘Koruyun buraları’ dedik. ‘Hatay başka yere benzemez’ dedik. ‘Bir mozaiği kaybolsa milyarlarla geri gelmez’ dedik ve süreci yakından takip ettik. Bu sırada önemli dayanışma adımları atıldı. Örneğin Hatay'ın Ulu Cami'sini Bursa Büyükşehir Belediyesi, ‘Ulu Cami’yi biz yaparız’ dediler. Vallahi gayet memnun olduk. Hayır demedik. Yapın dedik. Sonra seçim oldu ve milletin takdiriyle Bursa'yı biz kazandık. Mustafa Bozbey geldiğinde Ulu Cami projesini gördü, inceledi. 2023 Eylül ayında bunun ihalesini yapmışlar. Bir müteahhite vermişler. Ancak çivi çakmamışlar başkanıma gelene kadar. Başkanım inceledi ve ardından bugüne kadar geçen süreyle ilgili çalışmayı yaptı. Sorun şu ki burada efendim ‘AK Parti’deyken Ulu Cami yapılıyordu. CHP’deyken yapılmıyor’ diyenlere inat ortaya koydu ki biz her şeyi yapmışız. Müteahhite bir lira borcumuz yok. Ancak Bilim Kurulu projeyi imzalamamış. Önce sözünü verdiler, sonra inkar ettiler ama bugün bütün belgelerle ortaya çıktı. Şimdi sayın başkan burada. Ulu Cami örneğinde ve Hatay'a verdiğimiz tüm sözlerde açıkça söylüyoruz ki ‘Sözü Hatay'a kim verirse versin söz bizimdir, yerine getirilecektir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı'nı bugün buraya ekibiyle biz çağırdık. Yerinde çalışmasını yaptı. Bundan bile siyaset çıkarmaya çalışan ahlaksızlar var. Onlara da şunu diyorum ki ibadethane olsun, cami olsun, hangi dinin, hangi mezhebin ibadethanesi olursa olsun, hepsi başımızın üzeridir. Hepsinin emrine amadeyiz.”

'REZERVL ALAN SORUNUNDA 50 BİN KİŞİ MÜLKSÜZLEŞTİRİLDİ'

Kentteki rezerv alanlara ilişkin de konuşan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada bir rezerv alan rezaleti yaşandı. 21 Kasım 2023. Bir genelge yayınladılar. Dediler ki ‘Az ve orta hasarlı evleri belediyeden güçlendirme izni alarak güçlendirip içine geçebilirsiniz.’ İnsanlar bu izinleri aldılar. Gittiler evlerine kredi çekerek, borç çekerek, altınla borç alarak, dövizle borç alarak güçlendirme yaptılar. Yağmalanan kapılarını taktılar, boyalarını yaptılar. Tam eve geçecekler. Eyvah. ‘Biz senin evi rezerv olan ilan ettik. Yıkacağız.’ Ev sağlam? Olsun. Burası rezerv alan. Bu, deprem için yeni bir yıkım oldu. Bu yıkıma, itiraz ettik. Milletvekillerimiz itiraz ettiler. Antakya ve Defne'de 207 hektarlık alan rezerv alan ilan edildi, 50 bin kişi mülksüzleştirildi. Başvuruyu Anayasa Mahkemesi'ne yaptık. Sonuç almayı bekliyoruz. Rezerv alanda bir doğru yok. Rezerv alan ahlak ister. Rezerv alan teknik bilgi ister, liyakat ister ama özünde ahlak ister. Öyle örnekler yazıldı. Öyle örnekler duydum. Öyle örnekler anlatılıyor ki, benim diyen üç kağıtçının yapmayacağı işler. Yıllarca satılmamış evlada bırakılmış yerleri kim, sırf değeri çok diye rezerv ilan eden bir takım yamyamlar. Buradan hepsine diyoruz ki hakkaniyetle gerçekten tekniğin gereği rezerv alana, karar verene, imza atana bir şey demeyiz ama Hataylının hakkını yiyenin ömrüm boyunca iki elim yakasında olacak, hesap soracağım. Hesap soracağım. Nasıl Soma davası bir daha açılacak, gerçek suçlular ceza alacak. Madencinin anası ‘Oh yüreğim soğudu’ diyecekse iktidara geleceğiz, rezerv alan ilan edilen her metrekareyi inceleyeceğiz, haksızlık, yağma, üç kağıt yapan kim varsa O dediği lokmayı kursağından çıkarıp alacağım, hak sahibine vereceğim. Söz veriyorum.”

Kentteki eğitim ve sağlık sorunlarını değerlendiren Özgür Özel, “Hatay'da 210, okul yıkıldı. Diyorlar ki 106 yeni okul yaptık, hizmete açtık. İnansan inanılacak adam ama milletvekillerim dedi ki yok öyle bir şey. Gidildi, bakıldı. Gerçekte yapılan 18 okul var koca Hatay'da. Gerisi konteynerlerde ders veriliyor, yeni okul açtık diyor. Bu da yetmez. Öğrencinin yüzde 95’i akşam da konteynerde. Internet getir. Elektrik ikide bir gidiyor, klimalar kaldırmıyor. Yazın perişan oldular. Kışın donacaklar ve bu çektiği bu çileyi Hatay'a reva görenlere yazıklar olsun. Ağır travmalardan geçen öğrencilerimize rehber öğretmen yok. Depremden öncekinin 3’te biri kadar hemşireyle çalışılıyor. Sağlık personeli yok. Çalışanların canı çıkıyor ama yine yetişemiyor. Vatandaş mağdur oluyor. Ayrıca yıkılan ve yapılmayan aile sağlığı merkezi sayısı 56. Antakya'da göğüs cerrahı yok. Kalp damar hastalıkları uzmanı yok. Antakya’yı, Defne'yi, Hatay’ı, kaderine terk edenlere yazıklar olsun” diye konuştu.

'DAVALARI SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ'

Özgür Özel, deprem davalarını çok yakından izlediğini belirterek, “Apartmanların tek tek isimlerini söylemeyeceğim. Çünkü eksik kalanın gönlü kalıyor. Ama biliyorsunuz her salı günü en az iki apartmanın mağdurlarını grupta ağırladım, ağırlıyorum. Kimi dava olumluya seyretti, kiminde haksızlıklar devam etti. Ancak deprem davalarında sorumlu kamu personelinin yargılanması için gerekli izinleri vermiyorlar. Sorumlu personeli ödüllendiriyorlar. Burada imzası olup yargılanması gereken adamı İstanbul'a Şehircilik Müdürlüğüne yolluyorlar. Arkalarında kapı gibi duruyorlar. Sanki suçlu değil de kahramanmış gibi onları koruyorlar. Firarilerin yakalanması için kırmızı bülten çıkarmıyorlar. Masrafı fazla diyorlar. Tutuksuz yargılanan sorumluların tutuklanması taleplerini ısrarla reddediyorlar, cezanın geleceğini anlayan filan edip yurt dışına kaçıyor. O yüzden insanlar sürekli adaletsizliğe isyan ediyorlar. Adli süreçlerin hızlandırılması, evraklar ve bilirkişi raporlarındaki eksikliklerin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Bunu bekliyoruz, takip ediyoruz. Hatay'daki tek tek apartman apartman davaları, milletvekillerimiz, hukukçularımız izliyorlar ve bu mücadeleyi birinci kademede, istinafta, Yargıtay’da, gerekirse anayasada, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde sonuna kadar takip edeceğiz. Söz veriyoruz” dedi.

'SURİYE'NİN YAŞANABİLİR BİR HALE GELMESİNİ SAĞLAYALIM'

Sığınmacılarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Özel şunları söyledi:

“Burada hassas bir durum var. Türkiye birileri göçmenlere, geçici korumada olanlara, onların yarattığı sıkıntılara itiraz ederken ‘Benim evladım işsiz sen ucuza onu çalıştırıyorsun’ derken, ‘Ben yoksulum ilaca katılım payı ödüyorum, onlar ödemiyor’ derken, ‘Benim çocuğum okula aç gidiyor, bunlara aylık bağlanıyor’ derken çok haklı bir serzenişi söylüyorlar. Ancak bazıları dili öyle yanlış bir yerden kurup ‘Araplar’ deyip, Araplara, Arapçaya nefret düşüp buradaki insanlarımızı, önemli bir kısmını çok üzüyorlar. Bu ülkede Hatay'da, Mardin'de, Urfa'da 6.5 milyon ana dili olan Arapça olan, kendisi Arap olan ama bu memleketin has evladı olan vatandaşım yaşıyor, onların gönlünü, kalbini kimse kırmasın. Ancak, o vatandaşlarımız da hem de çok uzaklardan laf söyleyenlerin yanında bu işin en mağduru olanlar da onlar. Kilis'te, Hatay'da, çok büyük bir sığınmacı sorunu var ve şimdi tarihi bir fırsat var. Biz hep şunu söylüyorduk. ‘Esad'la konuşmalısın.’ Bize diyordu ki ‘Eli kanlı Esed ile sesle konuşmam, git sen konuş’ diyordu. Dedim ki ‘Gideceğim. Esad'la dönüşeceğim. Bu işlerin çözülmesi için adım atacağım dedim.’ Türkiye bu konuyu konuştu. ‘Ben de gideceğim’ dedi. O günden beri ne gidiyor ne bizim gitmek üzere olduğumuz süreci serbest bırakmıyor. Karşı tarafa Putin üzerinden baskı yapıyor işi kilitliyor. Ama ben Suriye yönetiminin bizden resmi yazı talebini önemsiyorum. Gün bildireceğiz dediler, bekliyorum. Erdoğan benden önce memnun olurum. Sorun çözülürse müteşekkir olurum ama şimdi bir fırsat var. Esad af ilan etti. Genel af. Ne bekliyorsun hemen git. Gerekli teminatları al. Bütün Avrupa Birliği ülkeleriyle konuşuyoruz. Avrupa elini taşın altına sokmaya hazır. Yeter ki çözüm olsun. Bu insanların güvenliğine, sözünü al. Zaten af çıktı. Oranın yaşanabilir bir hale gelmesini sağlayalım hızla, davulla, zurnayla artık bu sığınmacılara memleketlerini ayarlayalım. Başka çaresi yok bu işin.”

Sığınmacılarla ilgili çeşitli iddialarda bulunan Özel, “Biz bunu derken bugün bir şey gördük ve başımızdan vurulduk. Türkiye'de geçici sığınmacı statüsünde bu insanlar, süreleri doldu, tam zamanı af da çıktı alın götürün. Hayır. Çalışma yaptırmış, İçişleri Bakanlığı'yla, Göç İdaresi'ne. Geçici sığınmacıların Türkiye'de kalış sürelerinin arttırılması, çalışma izinleri varsa uzatılması, olmayanlara çalışma izni verilmesi, Türkiye'de bunları ucuz iş gücü olarak kullanmanın hesabını yapıyor. Yazıklar olsun. Böyle günde sığınmacıları Esad'a göndermeye çalışacağına evlatlarımız yerine çalıştırmak için hazırlık yapıyorlar. Yazıklar olsun. Biraz önce gençler şunu söylediler. ‘Var mı çaresi?’ dediler. Hatay'ın derdi çok. Rezerv bir dert. Okulların yıkık olması, konteyner okullar bir dert. Olanın pis olması, hijyenik olmaması bir dert. Doktor yok, hemşire yok, dert. Ev yok, konteynere mahkumiyet var, dert. Verilen sözler tutulmuyor, dert. Davalar ilerlemiyor, dert. Zeytinlikleri bile rezerv alan ilan edecek kadar gözleri döndü, bunların hepsi bir dert ama bütün dertlerin var bir çaresi, bunun da adı Cumhuriyet Halk Partisi” dedi. (DHA)