Özgür Özel: Türkiye İttifakı, Türkiye'nin geleceğinin garantisidir
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın karşısında Millet İttifakı'ndan çok daha güçlü durumda olan Türkiye İttifakı'nın olduğunu söyleyerek, "Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevi'yi, Sünni'yi ayırmayan Türkiye İttifakı, Türkiye'nin geleceğin garantisidir" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesindeki Sanat Akademisi'nde, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve kanaat önderleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Özel'e partisinin il ve ilçe başkanlarıyla, Lüleburgaz Belediye Başkan Adayı Murat Gerenli de eşlik etti. Özel, burada yaptığı konuşmada, 31 Mart yerel seçimlerinin önemine değindi ve ekonomiyi gündemine aldı. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde partisine yalan videolarla saldırıldığını anlatan Özel, "31 Mart seçimlerinin çok daha büyük bir önemi var. Geçen 14 ve 28 Mayıs'ta iktidarı değiştirmeye, yani uzun yıllardır Türkiye'de iktidarda bulunan ve geniş kesimlerin, özellikle emekçilerin, emeklilerin, çiftçilerin, esnafın birikmiş sorunlarını çözmek bir yana, artık onlar açısından hayatı katlanılamaz hale getirmiş olan bir iktidarı değiştirmeye çok yaklaşmıştık. Yüzde 51'e 49 sayılabilecek bir sonuçla ancak ikinci turda devletin bütün gücüyle ve Türkiye coğrafyasının çeşitli bölgeleriyle baskılarla, Cumhuriyet Halk Partisi'nin büyük bir ittifakta buluştuğu genel başkanını aday yaptığı ve çok ciddi bir halk desteğini aldığımız halde iktidar değiştiremediğimiz bir süreci hep birlikte yaşadık. O süreçte hatırlarsanız yokluk, zamlar, enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı bugünkü kadar olmasa da can yakıyordu. Ama seçmenlere şunu söylediler; 'Evet belki yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin, geleceğinden endişelisin ama tehlike büyük, bize oy vermelisin. Biz olmazsak bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler, ezanı susturacaklar' gibi büyük yalanlara sarıldılar. Cumhuriyet Halk Partisi gibi cumhuriyeti kurmuş, her bir bireyi cumhuriyetin kurucu babalarına, kurucu kadrolarına, kurucusuna, devrimlerine yürekten bağlı bir partiye bile yalan videolarla saldırmaktan çekinmediler. O günlerde 'Oyu bize verin, seçimden hemen sonra her şey düzelecek' diyorlardı. O gün bunu söylediklerinde belki korkuttukları, kandırdıkları yoksul insanların, işsiz insanların, güvencesiz insanların o gün oyunu aldılar ama bugün anlaşılıyor ki, esas olarak o insanların ahını aldılar" dedi.
'EMEKLİ BUGÜN 10 BİN LİRA'YA GEÇİNMEK ZORUNDA'
Aradan geçen 8 aylık süreçte benzin ve mazot fiyatlarının arttığını söyleyen Özel, "O gün 19 lira 70 kuruş olan mazot, bugün 40 lira. O gün 20 lira olan benzin, bugün 40 lira oldu. Benzinde yüzde 97, mazotta yüzde 106 zam var. Bu ne demek? Bundan sonra, seçimden sonra iğneden ipliğe her şeye zam, demek. Zaten bunu gizlemiyor Mehmet Şimşek, diyor ki; 'Seçimden sonra sıkı para politikası olacak'. Yani halk deyimiyle, kemerler sıkılacak. Kemeri kim sıkıyor? Siz hiç fabrikatörün, holding sahibinin, tuzu kuruların, beşli çetenin kemer sıktığını gördünüz mü? Kemer sıkma, denildiğinde akla eski orta direk, şimdi hepsi yoksul, esnaf, çiftçi, memur geliyor. Kemeri sıkmak, acı reçeteyi içmek hep vatandaşa, hep yoksullara, hep dar gelirlilere düşüyor. Kriz ortamında birileri paralarına para katıyorlar. Geçen krizden çıkışın çaresini kur korumalı mevduatla buldular. 4 lirası olan bir gecede 18 lirası oldu, diyor ki, siz paranızı dolara yatırmayın, Türk lirasına yatırın. Dolar artarsa farkı biz karşılayacağız. Biz dediği kim? Emine Hanım’ın bileziklerini mi bozdurdular? Burak Erdoğan'ın, Bilal Erdoğan'ın sünnette takılan altınlarını mı bozdurdular? Hangi birikimle karşıladılar? Bu salonda bulunanların, Lüleburgazlıların, Kırklarelililerin, Türkiye'nin orta gelir ve düşük gelir sınıfının birikimleriyle o farkları karşıladılar. Bugün emekli 10 bin liraya geçinmek zorunda. Miting alanlarında soruyorum, meydanın yarısından fazlası emekli. Emeklinin yüzde 70-80'i en düşük emekli maaşıyla geçiniyor. Yediği ekmekten, içtiği sudan, torununa aldığı sütten vergi kesiliyor. Türkiye 100 lira verginin 68'i doğal vergilerle, 21'i maaştan kesilen vergilerle oluyor, toplam yüzde 89. 100 lira vergi karşılıyoruz, yüzde 89'u ya çalışanın maaşından ya da dolaylı vergi. Yani fabrikanın sahibiyle bekçisi, ekmek aldığında aynı vergiyi ödüyor, mazot aldığında aynı vergiyi ödüyor. Kazançtan alınan vergiler sadece yüzde 11. Bunun da büyük kısmı yine esnafın, KOBİ'nin ödedikleri. Esas vergi vermesi gerekenler Türkiye'de vergi vermiyor. Böylesine bir adaletsiz sistem. 28 Mayıs'ta verin oyunuzu kardeşinize hayat pahalılığını düşüreceğiz, diyenler 19 liralık mazotu 40 lira yaptılar. 28 Mayıs'tan bugüne gıda enflasyonu yüzde 80'leri aştı" diye konuştu.
'ENFLASYON ARTIŞI ÇOK YÜKSEK'
TÜİK'in açıkladığı şubat ayı enflasyon rakamlarına da değinen Özel, "TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı. Şubat ayı enflasyonu 4,5 puan artmış. Kime göre? Artış çok yüksek ama o artış bile TÜİK'e göre. Baş harfleri 'Tayyip'i Üzme İstatistik Kurumu'. Yıllık enflasyonu bugün itibarıyla yüzde 67 olarak belirledi. Gerçek enflasyon yüzde 130. Peki, emekli ne zam aldı? Yüzde 33 yani 7500'den 10 bin yaptılar. Memur ne aldı, yüzde 49. TÜİK doğru söylüyor bile olsa yüzde 20'ye yakın, yüzde 18 memurun ve işçinin cebinden para çalındı. İş emekliye geldiğinde bu sefer rakam yüzde 34 cepten çalınan para ve Tayyip Erdoğan, iktidara geldiği gün en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretli. Bugünkü hesapta 25 bin liraydı. Bugün 10 bin lira. Her şeyi altın hesabına vurmakta fayda var. En düşük emekli maaşıyla 3 Kasım 2002 günü tam 8 cumhuriyet altını alınıyordu. İnanmayan açsın, internete baksın. 3 Kasım 2002, çeyrek altın fiyatı yazın, o günkü en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek alınıyordu. Bugünküyle 2,5 çeyrek altın zor alınıyor. Yani 20 yıllık iktidar boyunca Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığında emeklinin cebinde ayda 5,5 çeyrek altın çıkmış hesap ortada. Hesapladığınızda zaten 25 bin lira olması gereken maaş 10 bin lira, 15 bin lira kaybı var. Ve ben 'Emekli kart çıkaralım, 7'şer bin lira seyyanen zam yapalım' deyince para yok. Çalışana maaş ödeyemiyoruz' diyor. Çalışanla emekli karşı karşıya değildir, yan yanadır peş peşedir. Bugünün emeklisi çalışanıdır. Yani onda bu ülkenin adı üstünde emeği var emeği. Bu ülkede çalışan da yarının emeklisidir. Emeklinin karşısındakiler çalışanlar olamaz. Emeklinin karşısındakiler bugün hak etmediği faiz kazancını elde edenlerdir. Bugün hak etmediği ihaleleri alan yandaş müteahhitlerdir, beşli çetelerdir" dedi.
'31 MART'TA HÜKÜMETE DUR DENMESİ LAZIM'
31 Mart yerel seçimlerinde iktidara sarı kart gösterilmesi gerektiğini söyleyen Özel, "Siyaset öncelik belirleme işidir. Sosyal demokratların önceliği emeklilerdir, Recep Tayyip Erdoğan'ın önceliği beşli çetelerdir. Sosyal demokratların önceliği işçilerdir. Tayyip Bey'in önceliği yandaş müteahhitlerdir. Sosyal demokratların önceliği halktır, sosyal demokratların önceliği yoksullardır. Onların önceliği faizle gelirine gelir, servetine servet kattığı zenginlerdir. İşte 31 Mart seçimleri, o yüzden çok önemlidir. Bu gidişata, şu hiç olmazsa son 8 ayda mazotun, benzinin yüzde 100 artmasına, boğaz, gıda, enflasyonunun yüzde 70 artmasına bir dur denmezse, bir sarı kart gösterilmezse, bir kırmızı ışık yakılmazsa, 'Biz buradayız, bizi görün, esas patron biziz, biz bu ülkenin ta kendisiyiz' denmezse, Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki 4 yılda bize çok içireceği acı reçete vardır. Acı reçete emeklinin emekçinin, esnafın, memurun, çiftçinin gırtlağını yakacaktır, midesini delecektir. Dayanılmaz hale gelecektir. Ama 2018'deki o seçim başarısından sonra, tek adam rejimini yerleştirdiği günden sonra 2019'da İstanbul'dan Ankara'dan başlayarak 11 büyükşehirle genel iktidarın gücünü yerelden dengelediğimiz süreçte, geçen seneki seçimlerde 51'e 49'luk duruma kadar gelip büyük bir talihsizlikle kendi hatalarımızla o seçimi kazanamamıştık. Yarınlara umutla bakmak isteyen bu hükümet, beni görmezden gelmesin diyen, beni de hesaba katsın diyen herkesin 31 Mart'ta bu hükümete 'bir dur bakalım' demesi lazım. Türkiye'nin bütün yoksullarını, bütün işsizlerini, bütün esnaflarını, bütün çiftçilerini, bütün emekçilerini ve bütün emeklilerini 31 Mart'ta sandıkta birleşmeye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.
'CUMHUR İTTİFAKI'NIN KARŞISINDA ARTIK DAHA GÜÇLÜSÜ VAR'
Özel, Cumhur İttifakı'nın karşısında artık Millet İttifakı değil, Türkiye İttifakı olduğunu ifade ederek, "Bir tarafta Cumhur İttifakı var; AK Parti ve MHP, birbirlerine benziyorlar. En önemli meziyetleri; tehdit etmek, iftira atmak, hakaret etmek. Bu hakaretlerine ve iftiralarına hiçbir zaman cevap vermiyoruz. Diğer tarafta Cumhur İttifakı yanına kimi aldı? 'Kadınları sahiplendirmek lazım' diyen, kadınları adeta birer eşya olarak gören, geçmişte bu ülkeye Hizbullah korkusunu yaşatan, domuz bağcıların avukatlarını meclise taşıdılar ya, bir ittifak ortakları da onlar. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıp, kadına karşı şiddetin tırmanmasına, daha geçen hafta 1 günde 8 kadın öldürüldü. Çünkü diyor ki, kadına karşı şiddet uygulayanlar; 'Artık hükümet kadınların değil, bizim arkamızdalar. İstanbul Sözleşmesi'nde çok ağır bir önlem vardı, onu kaldırdılar. Nasılsa bizimkiler beni kurtarır' diyorlar. Böyle bir anlayış her geçen gün daha çok korkuya, daha çok baskıya, daha çok zulme sarılan Cumhur İttifakı'nın karşısındaki ittifakın adı Millet İttifakı değil, çok daha güçlüsü var; Türkiye İttifakı var. Türkiye İttifakı kimden oy alır? Türkiye'yi seven herkesten oy alır. Milli takım gol atınca, Filenin Sultanları şampiyon olunca ağlayandan oy alır. Türkiye İttifakı rengini kırmızı al bayraktan alır. Vatanını, ülkesini sevenleriyle biz Türkiye'yi kucaklamaya, kurtarmaya, sıkıntı çeken herkesi kucaklamaya geliyor. Türkiye İttifakı'nın Lüleburgaz'daki adayı Murat Gerenli'dir, sizlere emanet ediyorum. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevi'yi, Sünni'yi ayırmayan Türkiye İttifakı, Türkiye'nin geleceğin garantisidir. Birileri sürekli beka sorunlarıyla korkutmaya kalksın, Türkiye'nin zamkı, harcı Türkiye İttifakı'dır, Türkiye'yi kuran Atatürk'ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Seçime kadar adaydan çok çalışmak, gayret etmek hepimizin görevidir. Bundan sonraki süreçte çok daha güzel günlerde, çok daha güzel bir Türkiye'de hep beraber el ele omuz omuza olacağız" diye konuştu.
'MİLYONLARI VE HAKKIMIZI ARTIK SANA YEDİRMEYECEĞİZ'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde sivil toplum örgütleri temsilcileriyle yaptığı toplantının ardından pazarcı esnafını ziyaret edip, Kongre Meydanı'ndaki 'Halk Buluşması'nda konuştu. Lüleburgaz Belediye Başkanı ve yeniden aday gösterilen Murat Gerenli'nin yaptığı hizmetleri anlatan Özel, Gerenli'ye destek istedi. Ülkenin Lüleburgaz'daki insanlar gibi mutlu olmadığını söyleyen Özel, şöyle dedi:
"Burada da biraz önce pazar yerindeydim. Allah için belediye başkanından memnun olmayan yok ama halinden memnun olan da neredeyse yok. Pazar çok sayıda emeklimizle doluydu. Televizyonlara yansıdı, elindeki poşeti kaldıran, boş poşet, dibinde bir tane lahana, birkaç parça yeşillik gösteriyor, '100 lira bu, nasıl olacak?' diyor. Biraz fazlasını alan 400 lirayı, 500 lirayı bırakmış gitmiş. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi'nin emeklilerle ilgili duyarlılığını, 10 bin liralık en düşük emekli maaşını olan itirazını, bu konuyu sürekli gündemde tutmasını takdirle karşılıyorlar ve hepimizden daha fazlasını istiyorlar. Anlat dediler, anlatayım. Recep Tayyip Erdoğan ilk geldiğinde 3 Kasım 2002'de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugünkü hesapla 25-26 bin lira olması gerekiyor. O gün 1,5 asgari ücret olan emekli maaşı tam 8 çeyrek altın alıyordu. İnanmayan hesaplasın. Canlı yayında Lüleburgaz'da bütün televizyonların önünde söylüyorum. İnanmayan hesaplasın, aksini söylesin. En düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi en düşük emekli maaşı 10 bin lira ve 2,5 çeyrek altın bile almıyor, 2 ile 2,5 arası. Yani Tayyip Erdoğan geldi, başbakanlık yaptı, cumhurbaşkanlığı yaptı, 'ben ekonomistim, ben bilirim' dedi, emeklinin cebinden tam 5,5 çeyrek altını aldı, yazıklar olsun böyle iktidara, yazıklar olsun bu anlayışa. Ey Tayyip Erdoğan buradan sana sesleniyoruz; biz öyle az değiliz, milyonları ve hakkımızı artık sana yedirmeyeceğiz, hakkımızı söke söke alacağız. Geldiklerinde en düşük emekli maaşı az sayıda emeklinin aldığı bir şeydi. Şimdi neredeyse yüzde 70'i en düşük emekli maaşını alıyor.
'HAKKIMIZI SÖKE SÖKE ALACAĞIZ'
Emeklilerden ellerini kaldırmasını isteyen Özel, "İşte cephe burada, emekliler bir el kaldırın görsünler. Bugün pazarda 5 kişiyle konuştuysam 4 kişi '10 bin lira alıyorum' diyor, 10 bin lira almayan da 12 bin lira alıyor. Şimdi kendisi 14 tane uçağa binen, uçak saraya binen, yazın Muğla'da yazlık sarayı olan, kışın Ahlat'ta kışlık sarayı olan, boğazda yüzen sarayı olan, Ankara'da bin odalı sarayı olan, yediği önünde, yemediği arkasında, sülalesini eşini dostunu, bütün çevresini o sarayda yaşatan Recep Tayyip Erdoğan, emekliye gelince 'para yok' diyor. Beşli çeteye gelince para var. Siyaset öncelik belirleme işidir. Bir ülkenin her şeye parası yeter ama aynı anda hepsine birden yetmez. Recep Tayyip Erdoğan'ın önceliği İliç'teki 9 işçimizi öldüren madenin yabancı şirketin vergilerini silmekte, onunla birlikte geçen sene silinen vergilerin toplamı emeklinin istediği paraya denk geliyor ama diyor ki; 'ben emekliye zam yaparsam, çalışanların maaşını ödeyemem'. Sanki emekliyle çalışan birbirinin karşıtıymış gibi. Onları karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Çalışanlar emeklilerin talebine kulak tıkasın istiyorlar. Kulağını aç da dinle Recep Tayyip Erdoğan; bugünün çalışanları yarının emeklileridir. Bugünün emeklileri dünün çalışanlarıdır. Çalışan da emekli de bizim canımızdır, esas hakkımızı istediğimiz beşli çetelerdir, saray müteahhitleridir, senin fabrikatörlerindir, yandaşlarındır, hakkımızı söke söke alacağız" dedi.
'KIRMIZI IŞIĞI YAKMA SEÇİMİDİR'
"Esas olarak 31 Mart seçimi bu iktidar, bu emekliyi, bu yoksulları, bu işsizleri, bu mağdurları görmeden 4 yıl daha dursun mu? Yoksa siyasette bir denge kurulsun mu?" diyen Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun karşısına kimse durmasın, ezip geçsin mi bizi? Yoksa bir kendine gelsin, bir gözü görsün bizi, hesabını kitabını ona göre yapsın mı? İşte bu seçim hangi partiden olursa olsun AK Partilinin, MHP'linin, eğer zamdan eğer işsizlikten, eğer yoksulluktan eğer çekilen bütün bu ıstıraplardan şikayeti varsa sarı kartı gösterme seçimidir, kırmızı ışığı yakma seçimidir. 'Yeter artık, duyun sesimizi. Her seferinde sizin istediğiniz oyu veriyorum ama sen beni sandıktan sonra unutuyorsun. İşte sana cevabı veriyorum' dediği seçimdir. Burgaz'da Gerenli doktor açık farkla seçimi alacak ama eğer AK Partili, MHP'li sandıkta gücünü gösterirse herkes şapkasını önüne koyacak, hesabını ona göre yapacak. Ben burada 8 ilçede 13 beldede 4'ü bizim ilçelerin 6'sı da bizim beldelerin. Bu toplam 21 belediyenin 11'inde, yarısında biz iktidarız ama bu seçimde Burgazlılardan bu belediyelerin tamamını istiyoruz. Bütün belediyeleri istiyoruz ve bu seçimde bütün Türkiye'den Tayyip Erdoğan'ın yoksulu görmeyen, emekliyi, emekçiyi, işçiyi, çiftçiyi, memuru, esnafı görmeyen Tayyip Erdoğan'ın Cumhur İttifakı'nın karşısına bir büyük ittifakı dikmesini bekliyoruz. O ittifakın adı Türkiye İttifakı'dır. Bu ittifakın içinde evet sosyal demokratlar var, hep beraber Türkiye İttifakı'ndayız, öyle değil mi? Ancak bu ittifakın içinde muhafazakar demokratlar var. Bu ittifakın içinde milliyetçi demokratlar var. Geçmiş seçimlerde birlikte olduğumuz ittifak ortaklarının kıymetli seçmenlerinin itirazı bitmedi ki ittifakımız bitsin. İtirazları, saray düzeninedir. İtirazları sömürüyedir, itirazları israfa, itirazları yolsuzluğadır. MHP'den ayrılıp gidenlerin itirazı Devlet Bahçeli'nin U dönüşünedir? Dün tükürdüğü yüzü bugün öpmesi nedir? Dün hakaret ettiğine bugün methiye düşmesinedir. Bu itirazların hiçbirisi bitmedi. İyi insanları geçmiş dönem ittifak ortaklarımızı ve Türkiye'nin bütün milliyetçilerini, bütün muhafazakarlarını, haramdan ve yalandan korkan herkesi Türkiye İttifakı'nda buluşmaya davet ediyorum. Bakın Türkiye İttifakı'nın renkleri kırmızıyla beyazdır. Renklerini CHP bayrağından almıyor, ay yıldızlı al bayrağımızdan alıyor. Şanlı bayrağımızdan alıyor. Türkiye ittifakının renklerini şöyle bir Burgaz'ımızdan bütün Türkiye'ye haykıralım."
Özel, daha sonra Babaeski ilçesine geçti.
'ALPULLU BİZİM İÇİN İZZETİ NEFİS MESELESİ HALİNE GELDİ'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesindeki programının ardından Babaeski ve il merkezine geçti. Babaeski'de vatandaşlara seslenen Özel, Kırklareli'de sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelip, düzenlenen mitinge katıldı. Babaeski'de belediye başkanlığı binası önünde halkla seslenen Özel, konuşmasına 2018'de özelleştirilen Alpullu Şeker Fabrikası'na değinerek başladı. Özel, "Alpullu'yu 150 milyon TL gibi komik bir paraya sattılar. Alpullu'da dört tane kazan var, her bir kazanın değeri en az 25 milyon, sadece 4 kazan 100 milyon ediyor. Ekipmanı her şeyi orada, bir de ilk başta sadece işletme hakkını vereceklerdi, her şeyi kattılar, en son lojmanı kattılar, arsayı attılar, binayı kattılar 150 milyon TL'ye yok pahasına, gerçek değerinin belki 3'te 1'ine Alpullu Şeker Fabrikası'nı peşkeş çektiler. O fabrikanın kadrolu işçisine 'satmadığımız şeker fabrikasına git' diyorlar. Git başka şehirlere, yazık millet yerinden yurdundan oldu gitti, geri kalanı 4b'li yaptılar, düşük maaşlarla çalışıyorlar. Şimdi arıcı şeker istiyor, fiyat pahalı, şuradaki mandırada, fırında, pastanede ihtiyaç duyulan şekerin fiyatı ateş pahası. Yarın öbür gün bir büyük krizde ithalat imkanı olmadığında bu şekerin ne kadar önemli bir ürün olduğunu herkes bir daha görecek. O yüzden Alpullu Cumhuriyet Halk Partililer için, Atatürk'ten emanet ilk şeker fabrikamız, rekortmen şeker fabrikamız, en kıymetli fabrikamız olduğu için, Alpullu bizim olduğu için bizim için izzeti nefis meselesi haline geldi" dedi.
'31 MART SEÇİMLERİ İKTİDARIN KARNE ALACAĞI SEÇİMLERDİR'
Babaeski'de halkla buluşan Özel daha sonra Kırklareli kent merkezinde bir otelde sivil toplum örgütleri temsilcileri, muhtarlar ve kanaat önderleri ile toplantıya katıldı. Burada konuşan Özel, 1 Nisan tarihinin milletin sandıktan umudunu kesmediğini göstereceği seçimler olduğunu söyledi. Özel, "1 Nisan seçimleri 8-10 ay sonra yeniden sandık karşısına çıkacak iktidarın karne alacağı seçimlerdir. 31 Mart'ta milletten vize alırlarsa vay milletin haline. Ama millet örneğin 28 Mayıs günü yüzde 51 oy verdiğine 31 Mart'ta yüzde 30'larda bir oy verirse toplamda, herkes milletin gücünü gösterdiğini, itirazını dile getirdiğini ve bundan sonraki süreçle ilgili milletin denetiminin hükümet üzerinde olduğunu ifade edecek. Biz de milletle birlikte gerek miting meydanlarında, gerek sokaklarda, gerek yapılan her türlü olumsuz tutum karşısında demokrasisin barışçıl yollarla tepki ve protesto rejimi olduğunu göstereceğiz. Emeklinin, emekçinin hakkını alacağız. Bu milletin hakkını aramasının önündeki bütün engelleri açmasını sağlayacağız" diye konuştu.