Özgür Özel: Taksim'de bir işçinin bile burnu kanamadan 1 Mayıs'ın kutlanmasına kefilim
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Ben kefilim, orada olacağım. Bir kişinin bile burnu kanamadan işçilerle birlikte 1 Mayıs'ın kutlanmasına ve Taksim Meydanı'nın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum. Taksim'i 1 Mayıs'a açın, 31 Mart'ın mesajını aldığınızı anlatın" dedi.
CHP Genel Başkanı Özel, partisinin TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Özel, bağımsız İstanbul 3'üncü Bölge Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu'nun CHP'ye geçtiğini belirterek, kendisini kürsüye davet edip partililere tanıttı ve partisinin rozetini yakasına taktı. Gençleri CHP'ye üye olmaya davet eden Özel, salonda bulunan ikiz kardeşler Muhammet ve Mustafa'nın üye kayıt formlarını da onlarla beraber kürsüde doldurdu. Özgür Özel, partide yeni üye kampanyası başlattıklarını da bildirdi.
1921'DE MİLLETVEKİLLERİNE YAPILAN ANKET
Özgür Özel, TBMM'nin 104'üncü kuruluş yıl dönümünü dün hep beraber kutladıklarını belirterek, "Birileri aksini söyleyip tarihi bir gaf yapsa da bu Meclis belki de dünyada tek sandıkla, demokrasiyle kurulmuş meclistir. Bu ülke Meclis'ten sonra kurulmuş ülkedir. Bu Meclis, savaşı yönetmiş meclistir. Cumhuriyet'i ilan etmiş meclistir. Biz de Ata'mızın mirasına uygun olarak ilk kongremiz olan Sivas Kongresi'nden bu yana millet iradesine saygılı olduk, saygılı olmaya devam edeceğiz. Bu vesile ile savaş koşullarında Millet Meclisimizde bulunan mebusların gündemi ile ilgili bir bilgiyi sizlerle, vatandaşlarımızla paylaşmak isterim. Savaşın en çetin günleridir. O savaşın en çetin günlerinde, 1921 yılında Büyük Millet Meclisi'nde Yazı İşleri Sorumlu Müdürü Necmettin Sahir Bey, mebuslara anket yapar. Birileri, CHP anket yaptırınca, 'Parti anketle mi yönetilir' diyordu ya; 1921'de Yazı İşleri Müdürü mebuslara anket yapar. Hatta Atatürk ve İnönü'ye de teklif eder. Daha sonra milletvekili olmak da nasip oluştur, o günün Yazı İşleri Müdürü Sahir Bey'e. Atatürk der ki Rumeli şivesi ile; 'A be çocuk zaten eser bizim eserimizdir.' Hiçbir yerde yayınlanmaz, 1992'de vefat edene kadar bilinmez; ama o anket sonuçları 2004 yılında nihayet Meclis kayıtlarına girer. Bir şey Meclis kayıtlarındaysa CHP grup başkanvekilleri onu bilirler. Şimdi o ankette sorulara en çok verilen yanıtları paylaşayım. 'Kazanılacak olan milli istiklal harbimizin bereketli ve verimli olması neye bağlıdır' sorusuna en çok verilen yanıt, 'Adalet, adil yönetim ve yasaların egemen kılınması' der. Ankete en çok verilen ikinci yanıt da 'Ekonomik gelişmeler belirleyici olacaktır' der. Cumhuriyetimizin kurucu kadroları bu beklentileri karşılamak için çalıştı, mücadele etti. Milletimizi tebaa olmaktan çıkardılar, yurttaşlık hakkı verdiler, kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verdiler. Medeni ve çağdaş bir toplumu var etmek için büyük devrimler yaptılar. Üretime dayalı bir ekonomiyle genç Cumhuriyetimizin yüzde 196 büyümesini sağladılar" ifadelerini kullandı.
‘AÇLIĞI, YOKSULLUĞU BİTİRENE KADAR ÇALIŞACAĞIZ’
Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki devrimci anlayıştan uzaklaşan Türkiye'nin; yanlış politikalar ve yanlış hedeflemelerin sonucunda yerinde sayan, sorunlarını aşamayan bir ülke haline geldiğini aktaran Özel, "Son 20 yılda bunu iliklerimize kadar hissettik. Bu nedenle 1921'de yapılan anketten çıkan toplumsal beklentilere milletvekillerince, 1921'de daha Cumhuriyet ilan edilmeden 'Bu millet ne ister' dendiğinde, 'Adalet, iyi yönetim ve yasaların hakimiyetini ister ve ekonomi ister, ekonomik gelişmeler iyiye gitsin ister' denmişti. Halen daha sorulduğunda anketlerdeki en üstte çıkan iki cevap da budur. O yüzden zengin ve adil bir Türkiye'yi inşa etmenin yolu, üç alanda adaleti sağlamaktan ibarettir. İlki hukukun üstünlüğü ile yönetilen bir ülke ve mahkemedeki adalet, ikincisi eşit haklar, eşit yurttaşlık için sosyal adalet, üçüncüsü de adil gelir paylaşımıyla ekonomik adalet. Biz bu ülkeye bu adalet gelene kadar, bu adaleti getirene kadar, mahkemedeki adaletten herkes memnun olana kadar, sosyal adalet her yurttaş, Kürt’ü, Türk’ü, Alevi’si Sünni’si bu ülkede yaşayan herkes kendisini eşit yurttaşlar olarak okuyana değil, hissedene kadar ve kimsenin hakkını kimsede bırakmadan, bu ülkede ekonomik adaleti sağlayıp önce açlığı, sonra yoksulluğu bitirene kadar, sonuna kadar çalışacağız ve mücadele edeceğiz" diye konuştu.
'1 MAYIS, TAKSİM'DE KUTLANMASI GEREKEN İŞÇİ BAYRAMIDIR'
Özel, ülkede insanların canı ve malı güvende olacaksa, en üstteki Cumhurbaşkanı'ndan en sade vatandaşa kadar herkesin Anayasa'ya bağlı olması gerektiğini söyledi. Anayasa'ya uymanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına, bağlayıcılığına uymakla olduğuna dikkat çeken Özel, "Örneğin önümüzdeki günlerde 1 Mayıs geliyor. 1 Mayıs, Taksim'de kutlanması gereken, hak olan İşçi Bayramı'dır. 1 Mayıs'ta işçiler, Taksim'e çıkmak, Taksim'de kutlamak, kanlı 1 Mayısların matemini, gelecekteki güzel günler için mücadeleyi orada yaşamak istiyorlar. Bir zamanlar, Taksim 1 Mayıs'a yeniden açıldığında övünenler, şimdi yasaklıyorlar, izin vermiyorlar. Taksim'e gitmek isteyenlerin karşına dikilip, kendisi de birer emekçi olan kamu personeli olan polise kanunsuz emirler veriyorlar. Anayasa'ya aykırı emirler veriyorlar. Yetmez, bu konuda DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) AYM'ye gitti. Mahkemeyi kazandı. Daha önce başka mahkemeleri de kazandı. Yargı, 'Taksim 1 Mayıs'ta açık olsun' derken, hala Taksim'i 1 Mayıs'ta kapalı tutmak, bir kompleksten, bir evhamdan, bir vehimden, boşa bir kaygıdan başka bir şey değil. Siz Taksim Meydanı'nı egemenliğinizin bayrağı görürseniz ve oraya insanların çıkmasını size karşı bir şey sanırsanız, zaten siz aslında egemen değil, muktedir değilsiniz demektir. Oysa o Taksim açıksa, işçiler, öğrenciler, Cumartesi Anneleri, hak arayan herkes istediğinde çıkıp, hakkını arayıp oradan evine dönüyorsa sen muktedirsin demektir. Ordu gücüyle, jandarmayla, polisle, panzerle korunmaya başladıysa egemenlik, egemenlik elden gitmiş demektir" açıklamasında bulundu.
‘TAKSİM'İ 1 MAYIS'A AÇIN, 31 MART'IN MESAJINI ALDIĞINIZI ANLATIN’
Öz güvenle, işçilere inanarak, güvenerek Taksim'in 1 Mayıs'a açılması çağrısı yapan Özel, polisin yanında DİSK, üzerine düşerse CHP'nin birer görevlisiyle kontrol noktasından başlayıp, tansiyonu düşürerek içeriye bir tek 1 Mayıs dışı pankart sokmayarak görev yapabileceğini söyledi. Özel, "Yasaklarsanız, engellerseniz, gaz sıkarsanız o zaman belki o gün, o meydanın işçilere, emekçilere açılmasını bir başka 1 Mayıs'a bırakırsınız; ama o 1 Mayıs'ta artık siz olmazsınız. Çünkü bittiniz, tükendiniz demektir. Şimdi buradan karar alıcılara sesleniyorum; ben kefilim, orada olacağım. Bir kişinin bile burnu kanamadan işçilerle birlikte 1 Mayıs'ın kutlanmasına ve meydanın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum. Taksim'i 1 Mayıs'a açın, 31 Mart'ın mesajını aldığınızı anlatın" dedi.
'23 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI ASLA KABUL EDİLEMEZ'
Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002 yılında öğretmen atamalarına ilişkin dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'i çok sert eleştirdiğini belirterek, "Diyordu ki; '68 bin öğretmen var ataması yapılmayan. Gelir gelmez atayacağım, madem atamayacaksın niye okuttun kardeşim. Öğretmeni okutup da atamamak hangi vicdana sığar' diyordu. Gün, 22 yıllık iktidarının geldiği noktadır. Bu sözlerden 1 yıl sonra iktidar nasip oldu. Ya kendi yönetti ya atadıklarına yönettirdi. 22 yılın sonunda bugün Türkiye'de 1 milyondan fazla atanmayan öğretmen var ve bu öğretmenlere hiç sıkılmadan kusuru üstlerine atarak, kendilerini masumlaştırarak 'Atanamayan öğretmenler' diyor. O gün 68 bin öğretmen varsa Ecevit'in atamadığı, bugün Erdoğan'ın atamadığı 1 milyon 100 bin öğretmen vardır, atanmayan öğretmen vardır. Hakları vardır, mücadeleleri vardır. Maalesef Milli Eğitim Bakanı; 2024'te, 2023'te emekli olan öğretmen kadar öğretmen atayacaklarını söyledi. Sayın Erdoğan da 'Bir miktar atama yapacağız' dedi. Gençleri de çok üzdü. Bu rakam maalesef 23 bin 900'dür. 23 bin 900 öğretmenin atanması asla kabul edilemez. 'Mülakatı kaldıracağız' sözü verdiler, şimdi 'Mülakat gibi mülakat yapacağız' diyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Mülakatın derhal kaldırılması, gençlerin talebine uygun olarak 100 bin öğretmen ataması yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
'HATAY'I YÜZDE 60'LA ALMAYA ANT İÇİYORUM'
Hatay Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik itirazlarına değinen Özel, "Hatay çok yüreğimizi yaktı, 6 Şubat'ta yüreğimizdeki yangın sönmez. Hatay'da bir seçim yapıldı. Büyük hukuksuzluklarla ilçede, ilde ve maalesef YSK'da (Yüksek Seçim Kurulu) Hatay'ın iradesi gasp edildi. Maalesef, aynı örnek AK Parti ve MHP lehineyken sayılan oylar sayılmadı. Geçersiz rakamı farktan büyükse geçersizlere baktılar, 15 kat büyüktü bakılmadı. Bir tek torba açılmadı. 3 bin 900 ölüye oy kullandırttılar. Açıp baksalar görecekler, kapağını açmadan reddettiler. Tarih önünde kendilerini çok zor bir duruma soktular. Biz Hatay'a sahip çıkacağız. Hatay'ı asla yalnız bırakmayacağız. Önümüzdeki haftalarda Hatay'da belediyeyi ve iktidarı nasıl takip edeceğimize, nasıl yapıcı, net ve sert bir muhalefet yapacağımıza, Hatay'da bundan sonra gelecek seçimi de öyle küçük farkla değil, yüzde 60'la almaya buradan ant içiyorum, söz veriyorum" dedi.
'KEPEZ'DE DELİL DURUMU DEĞİŞTİ'
Bir başka meselenin de Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün tutuklanması olduğunu aktaran Özel, şöyle konuştu:
"Biz suçluların kamu görevlisi de olsa kovuşturulmasını, soruşturulmasını, suçluysa cezalandırılmasını savunuyoruz. Başkanımız kendinden sonra üç kez denetlenmiş teleferiğin kazasından sorumlu. Olacak iş değil. Tutuklama siyasi, itirazlarımız da reddedildi; ama delil durumu değişti. Yeni bir video ortaya çıktı. Videoda, görevli arızayı görüyor. Sistem otomatik kapatıyor, bir süre telefonla konuşuyor. Bakıyor ve sistemi açmaması gerekirken; bilirkişi raporu, bize iletilen raporlar o yönde. Aksi bir şey varsa onun da hakkına girmek istemem, manuel çalıştırıyor ve kaza oluyor. Hemen durdurup koşarak ayrılıyor oradan. Maalesef dosyada sistemin otomatik kapattığı; yani kontrolü yapılmış, bakım yapılmış, kontroller 'Sorun yok' demiş. Onu manuel başlatan kişinin ifadesi şöyle; 'Seçimler yaklaşıyordu. Seçimlerden önce teleferik hemen çalışsın dediler. Üç aylık olması gereken bakımı 15 günde yaptırdılar. Sorumlusu da Mesut Karagöz'dür diye.' Oysa ki genel müdür falan değil. O sırada Kepez Belediyesi başkan adayı. Meğerse ortaya çıkıyor ki sistem durmuş, bu ifadenin sahibi çalıştırmış. Şimdi mutlaka yeni bir itiraz yapılacak. 'Artık vicdan' diyorum, 'Artık insaf' diyorum. 'Yeter artık birazcık edep' diyorum ve Mesut Kocagöz’ü özgürlüğüne ve Kepez'e kavuşturun diyorum."