Geri Dön
PolitikaÖzgür Özel: Kimlik kavgası yapmayız

Özgür Özel: Kimlik kavgası yapmayız

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Birileri istiyor ki kavga olsun. Biz elbette kavga ederiz. Ama Tayyip Bey'le, Devlet Bey’le onlar istiyor diye kavga etmeyiz. Kimlik kavgası yapmayız. Bizim onlarla vereceğimiz kavga, emeklinin en düşük emekli maaşının, emekliyi geçindiremeyen 10 bin liralık maaşın kavgasıdır” dedi.

Özgür Özel: Kimlik kavgası yapmayız

CHP’li belediyeleri ziyaret etmek ve yeni üyelere rozetlerini takmak üzere Bursa’ya gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, programının 3’üncü gününe dağ ilçesi Harmancık’ı ziyaret ederek başladı. Dağ yolundaki karavancılardan emanet alıp, kendi kullandığı, üstü açık klasik otomobille ilçeye gelerek, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan’ı makamında ziyaret eden Özel’e, Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala, Hasan Öztürk, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın ve partililer de eşlik etti.

‘ŞİMDİ YENİDEN HARMANCIK’IN ATILIM ZAMANI GELDİ’

Özel, ziyarette yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Nüfus olarak baktığınızda 6 bin 300 nüfuslu bir yer. Çok küçük gibi görünebilir ama Harmancık'ın büyük bir psikolojik önemi var. Bursa'nın en küçük ilçesi. Dağdaki 4 ilçeyi Cumhuriyet Halk Partisi alamaz diye, uzun süredir konuşan bir yaygın kanaatin kırıldığı bir süreç. Harmancık, zaman zaman bizim ürettiğimiz ve iz bıraktığımız bir ilçe. Biz Harmancık'ta belli eserleri ortaya çıkarıyoruz, izler bırakıyoruz. Sonra bizim dışımızdaki iktidarlar, Harmancık’ı yerinde saydırtıyor deyim yerindeyse. Şimdi yeniden Harmancık’ın atılım zamanı geldi. Büyük bir memnuniyetle takip ettim, çalışanların banka promosyonları 7 bin lirayken, sizin gelir gelmez bunu gerekli görüşmeleri yapıp, 17 bin liraya çıkarmanız, bankanın cebinde duracak 10 bin liranın emekçilerimizin cebine girmesini sağladınız. Harmancık'tan uzun yollar kat ederek uzaktaki iş yerlerine servisle giden kadın işçilerimizin sorunları var. O konuda da gayret içinde olduğunuzu duyduk. O beklentiyi de karşılamak, çözmek üzere olduğunuzu da arkadaşlarımız, il başkanımız bize not etti. Ondan da büyük memnuniyet duyuyoruz. Tabii bu sefer Harmancık’taki belediye başkanlığımız 47 yıldır ilk kez aldığımız Bursa Belediyesi üzerinden ve büyükşehir yasasının yetkileriyle çok daha kıymetli, çok daha önemli. Biz Mustafa Bozbey Başkanla geldik. Gelirken yolda da konuştuk. Harmancık, kendisine emanet. Bundan sonra inşallah buraya çok güzel dokunuşlar yapılacak. Diğer dağ ilçeleri de Harmancık’a CHP'nin gelmiş olmasının, Harmancık’a yeniden çok katkı sağladığını görecekler. İnşallah gelecek yerel seçimde 4’te 4 istiyoruz.”

Bir sonraki ziyaretinde diğer dağ ilçeleri, Orhaneli, Keles ve Büyükorhan’ı ziyaret edeceğini söyleyen Özel, “Önümüzdeki birkaç ay içinde ilk Bursa'ya gelişimde bu sefer dağdaki belediyenin bizde olmadığı 3 ilçemize gideceğiz. O konuda Orhaneli'den başlayarak, mutlaka sizlere de uğrayacağız. Tabii ki CHP bayrağı burada dalgalanıyor veya ışık burada yandı, etrafına başkanım tabii mutlaka katkı sağlayacak” diye konuştu.

‘BU PARTİ, BAYRAĞI YERE DÜŞÜRMEYENLERİN PARTİSİDİR’

Özgür Özel, belediye ziyaretinin ardından kendisini bekleyen kalabalığa seslendi. 31 Mart Mahalli İdareler ve Genel Seçimleri sonuçlarından dolayı teşekkür ederek konuşmasına başlayan Özel, CHP’ye yönelik eleştirilere cevap verdi. Hükümeti yuhalayanlara ise tepki gösteren Özel, şöyle konuştu:

“Özellikle ve özellikle bugüne kadar, geçen sene seçimlerde dediler ki; ‘Efendim CHP'ye oy vermeyin. Evet yoksulsunuz, açsınız, sıkıntınız çok, işsizlik var, güvencesizlik var. Ama oyu bize vermelisiniz. CHP gelirse onlar efendim ezanı susturacaklar. Onlar bayrağı indirecekler.’ Yapmayın yuhalamayın, yuhalamanız için söylemiyorum, derdimi anlatmak için söylüyorum bunu. ‘Onlar bayrağı indirecekler’ dediler, ‘Onlar vatanı böldürecekler’ dediler, ‘Onlar ezanı susturacaklar’ dediler. Bakın 1 yıl sonra seçim yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi, Bursa'da iki oydan birini aldı. Türkiye'de yüzde 38 oy aldı. Türkiye'nin birinci partisi oldu. Nasıl oldu, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye ittifakını kurarak oldu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye ittifakının renkleri ay yıldızlı, al bayrağın renkleridir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin her bir üyesi Atatürk'ten aldığı emanetin, Atatürk milliyetçiliğinin neferleridir. Ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin, kimselerden, ne geçmiş dönemlerde olmadık işlere girmiş çıkmış, sonra önce milliyetçiliği ayaklarının altında ezmiş, sonra aklına milliyetçilik gelmiş olanlardan alacak, en ufak aklı yoktur. Bu parti Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisidir. Bu partiyi kendisi de gazi olan, bu memleket için ölümü göze almış Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, yedi cihana Türkiye'nin tapu senedi Lozan’ı kabul ettiren İsmet Paşa'nın, Kıbrıs’ın Fatih'i, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları'na, Ege’nin serin sularına milliyetçiliği yazan Karaoğlan'ın partisidir. Bu parti, gerekirse bu devlet için ölümü göze alanların, ama bayrağı yere düşürmeyenlerin partisidir. 47 yıldır birinci parti olmadığımız halde bizi bir arada tutan şey, para, menfaat olmadığı için, bizi bir arada tutan şey vatan sevgisi, millet sevgisi, bayrak sevgisi, Atatürk sevgisi olduğu için, dimdik ayaktayız, yıkılmadık. Ve yeniden Türkiye’nin birinci partisiyiz.”

‘KAVGA ETMEK İÇİN DEĞİL, YÜZ GÜLDÜRMEK İÇİN GELİYORUZ’

İktidarla gereksiz polemiklere girilmemesi konusunda da uyarılarda bulunan Özgür Özel, “Birileri istiyor ki kavga olsun. Biz elbette kavga ederiz. Ama Tayyip Bey'le, Devlet Bey’le onlar istiyor diye kavga etmeyiz. Kimlik kavgası yapmayız. Bizim onlarla vereceğimiz kavga, emeklinin en düşük emekli maaşının, emekliyi geçindiremeyen 10 bin liralık maaşın kavgasıdır. Asgari ücretin kavgasıdır. Çiftçilerin kavgasıdır. Esnafın kavgasıdır. İşte o günden bugüne parti seçimden beri her ay ve dün açıklanan anketlerde de 3 firmada birden, her ay oy farkını açarak birinci parti olma özelliğini koruyor. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı geliyor. Kavga etmek için değil, yüz güldürmek için, zenginlik getirmek için geliyoruz” dedi.

‘HER İNANÇ, HER İNANCA İNANAN KİŞİ BAŞIMIZIN TACIDIR’

Dün Cuma namazını Bursa Ulu Cami’de kıldığını hatırlatan Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Dün bayrağı indirecek dedikleri, bugün bu memleketin menfaatini en çok savunanlardır. Dün ezanı dindirecek dediler. Bir cuma namazında Ulu Cami'de cemaatin yarısıyla kucaklaştık, selamlaştık, fotoğraf çektiler. Büyük bir memnuniyet duydular. Herkes şunu bilsin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ne camiyle sorunu vardır, ne camideki insanların inancına karışır, ne Alevinin inancıyla, ibadetiyle sorunu vardır. Cemevi de bizimdir, cami de bizimdir. Her inanç, her inanca inanan kişi başımızın tacıdır. Biz bu ülkeyi, hangi siyasi görüşten olursa olsun, hangi etnik kökenden olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun, bir bütün olarak seviyoruz ve biz bu ülkenin birliğinin, bütünlüğünün sembolü olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi olarak kucaklıyoruz.”

'EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI, OCAK AYINDAN BUGÜNE 5 KİLO KIYMA KAYBETTİ'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Harmancık ilçesini ziyaretinin ardından, Büyükşehir Belediyesi tarafından Merinos Gölpark'ta yapılan ilk 'Semt Lokantası'nın açılışını gerçekleştirdi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in servis ettiği, pilav üstü kuru fasulyeyi yiyen Özel, ekonomik krize dikkat çekerek hükümeti eleştirdi. Özel, konuşmasında, "Bilindiği gibi büyük bir ekonomik kriz var. Bu kriz insanların en temel ihtiyaçlarını karşılayamama noktasına geldi, getirdi. Barınma sorunu var, beslenme sorun, giyinme sorunu var. Emeklilere bu aya kadar 10 bin lira veriyorlardı. Şimdi 12 bin 500 yüz lira veriyorlar. Ve bunu sanki zam yapmış gibi gösteriyor. Bu beğenmediğimiz 10 bin lira ocak ayında 25 kilo kıyma alırken, bugün zamlı diye verdikleri 12 bin 500 lira bu ay 20 kilo kıyma alıyor. Yani en düşük emekli maaşı ocaktan bugüne bile 5 kilo kıyma kaybetti. Zeytinyağında, pirinçte, ayçiçeği yağında, unda, margarinde, bulgurda, buğdayda her birinde durum farklı değil. Hal böyle olunca, yani merkezi yönetim insanları yoksulluğa, açlığa mahkum edince, bütün sorunları çözemesek de yerel yönetimler üzerinden sorunlara çare arıyoruz. Bunlardan bir tanesi, ilki İstanbul'da, İstanbul'un ilçelerinde hayata geçen, ardından tüm belediyelerimize hızla yayılan Kent Lokantaları, Halk Lokantaları. Bugün Bursa Büyükşehir'in söylediği ismiyle Semt Lokantası olarak karşımıza çıkıyor. Bugün burada Sayın Bozbey tarafından, Büyükşehir'in Bursa'daki ilk 'Semt Lokantası', açılıyor. 4 kap sıcak yemeğin 60 liraya verileceği, bir nebze olsun dışarıda yemek yemek zorunda kalanların, ucuza, ekonomik olarak sağlıklı, besin değeri yüksek, iyi yemeğe ulaşabilecekleri bir seçenektir. Bunun için Sayın Başkan'ıma teşekkür ediyorum. Kendisini takdir ediyorum. Sayın Başkan ifade ediyorlar, yıl sonuna kadar bu sayı 4'e çıkacak ve hızla artacak" dedi.

'KENT LOKANTALARI'NA 'ASKIDA YEMEK' UYGULAMASINI DA GETİRİYORUZ'

İnsanların ucuz ve sağlıklı yemeğe ulaşması için gayret gösterdiklerini söyleyen Özel, askıda yemek çağrısı da yaparak, şunları söyledi:

"Türkiye'de bütün CHP'li belediyelerde, gücü yeten bütün büyükşehirlerde ve güçlü il ve ilçe belediyelerinde bu hizmet ortaklaşacak. Önümüzdeki günlerde, tabelasıyla, ismiyle, tek tipleştirilecek. Bu noktada büyük ihtimalle Kent Lokantası isminde hepsinde birleşeceğiz ama o güne kadar Semt Lokantası adıyla da burada çok önemli bir katkı sağlayacak olan bu lokantadan gelip karnını doyuracak olanlara şimdiden afiyet olsun diyoruz. Hali vakti yerinde olanlara şu çağrıda bulunuyoruz. Bu lokantalara mutlaka askıda yemek uygulamasını da getiriyoruz. Yani 400 lira cebinden buna katkı sağlayabilecek parası olan birisi gelip, bu lokantaya 400 lira ödeyip, parası olmayan 10 kişiye ya da 10 öğrenciye kendi tarif edebilir, 10 kadına, 10 öğrenciye, 10 yoksula, buradan gelip ücretsiz yemek yeme imkanı da yaratabilirler. Bu dayanışma içinde herkese çağrıda bulunuyorum. Bu iyi örneklerin artmasını ümit ediyorum."

'TÜRKİYE'NİN MAKUS TARİHİNİ DEĞİŞTİRMEYE GELİYORUZ'

Bursa'daki CHP'li belediyelerin 100 günlük görevlerinde yaptıkları icraatlardan duyduğu memnuniyeti de dile getiren Özel, "3 gündür Bursa'dayım. Çok yüksek oylarla seçilen bütün belediye başkanlarımızın, ilk 100 günlük icraatları sonucunda, halkta büyük teveccüh uyandırdıklarını gördüm. Bursa'da bir tane, 'Niye CHP'ye oy verdim? Pişmanım' diyen görmedim. Ama sizin gibi, 'Helal olsun. Hakkımı, oyumu helal ediyorum' diyenleri gördüm. Size hizmet etmeye devam edeceğiz. Halkçı belediyeciliğe devam edeceğiz. Şeffaf, israftan uzak, hizmet odaklı, halk odaklı belediyeciliğe devam edeceğiz. Belediyecilikte destan yazmaya, belediyecilikte tarih yazmaya devam ediyoruz. Türkiye'nin makus tarihini değiştirmeye, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini iktidar yapmaya geliyoruz" diye konuştu.

'ATATÜRK'TEN SONRA CHP GENEL BAŞKANI OLAN İLK BALKAN TÜRKÜ'YÜM'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Merinos Semt Lokantası’nın açılışının ardından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen, Balkan Türkleri Kongresi'ne katıldı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır'ın da katıldığı kongrede konuşan Özel, “Bugün kökleri bir yanıyla Üsküp’e, bir yanıyla Selanik'e dayanan bir Balkan Türk'ü olarak, aranızda bulunmanın heyecanını yaşıyorum. Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı koltuğunda oturan ilk Balkan Türk'ü olarak sizleri selamlamanın gururunu yaşıyorum. Bir evlad-ı fatihan olarak bu ailenin bir parçası olmak gerçekten çok önemli. Pek çok toplantı olur. Çok farklı siyasi partilerden katılımlar olur. Orada bizimkiler, diğerleri, öbür parti ama burada partiler farklı olabilir, belediye başkanlarımızın partileri farklı olabilir, milletvekillerinin farklı olabilir. Ama sanki bizim Selanik göçmenlerinden birinin Hacıaliler köyündeki, Manisa'daki düğününe gitmiş gibi hissediyoruz. Herkes bizden, herkes bizim kanımız, herkes bizim canımız” dedi.

‘DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE 40 BİN KİŞİYİ KATLETTİLER’

Konuşmasına Balkan konfederasyonları, federasyonları ve derneklerinin önemine dikkat çeken Özel, sözü Srebrenitsa katliamı üzerinden Gazze’ye getirerek şunları söyledi:

“Bosna'yı, Srebrenitsa’yı unutturmamak gerekiyor. Ama bir yandan da şunu hatırlatmak gerekiyor, Birleşmiş Milletler'e. 29’uncu yılında 11 Temmuz'u Soykırımı Hatırlama ve Anma Günü ilan ettiler. Bizim için önemli bir başarı. Ama Birleşmiş Milletler için, uluslararası toplum için, günah çıkarma bile değil, bir öz eleştiri bile değil. Bundan 29 yıl önce, bundan 30, 32, 33 yıl önce soykırım, göz göre göre gelirken, biz Türkiye'deki herkes üzerine düşeni yapıyordu. Cumhuriyet Halk Partisi de parti olarak üzerine düşeni fazlasıyla yapıyordu. Duyuramadık, dinletemedik. 1 günde 8 bin 377 kardeşimiz, evladımız, büyüğümüz katledildi. Kadınıyla, bebeğiyle, genciyle. 30 yıl sonra, '11 Temmuz'u anladım' diyorlar. Şimdi dön bir Filistin'e bak. Filistin'de ne oluyor, Filistin'de yüzde 70’i kadınlar ve çocuklar olan Filistinliler, İsrailliler tarafından, hem de Hamas'ın yaptığı bir saldırıya, terör saldırısına misilleme diye başlatılan, meşru müdafaa diye başlatılan bir süreçte katliam yapıyorlar, soykırım yapıyorlar, devlet terörü yapıyorlar. Bütün dünyanın gözü önünde 40 bin kişiyi katlettiler. Savaşta olmayacak şeyleri yapıyorlar. Savaş suçu olan şeyleri yapıyorlar. Ambulans vuruyorlar. Üzerinde hilal olan çadırları, seyyar hastaneleri vuruyorlar. Kadınları, çocukları, ‘Şurada toplanabilirsiniz. Orada yemek olacak. Güvenli bölge olacak’ diyorlar. Güvenli bölgeyi vuruyorlar ve bunu yapanlara karşı, ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak, 4 ay önce seçildiğim Sosyalist Enternasyonal yani Avrupa'daki son sosyal demokrat bütün akraba partilerimizin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’da başkan yardımcısıyım. Aylardır Pedro Sanchez’i, İspanya Başbakanını yüreklendirdik, talep ettik, yazdığını söyledik. Nihayet çok doğru bir iş yaparak kınadılar. Kınayan İskandinav ülkeleri var, dünyada çok sayıda ülke kınadı ama halen daha büyük çoğunluk kınamadı.”

‘ALKIŞLAYANLARIN ELLERİ KIRILSIN’

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmayı ve ayakta alkışlanmasını eleştiren Özel, “Geçtiğimiz gün Amerika'da Temsilciler Meclisi'nde bir baktık, Netanyahu denen bebek katili birileri tarafından avuçları patlarcasına alkışlanıyor. Ben buradan 29 yıl önce Bosna Hersek'te yüreğinin yarısı yanmış, hala daha yanmaya devam eden hepimiz adına bir kez daha uluslararası topluma, Filistin'deki mezalimi bitirmek, oradaki soykırımı sonlandırmak üzere, inisiyatif almaları için çağrıda bulunuyorum. Netanyahu’yu alkışlayan herkes soykırım suçunun ortağıdır. Çünkü azmettiricisidir. ‘Devam edebilirsin’ demek, ‘Biz seni görmeyeceğiz’ demek, ‘Arkanda duruyoruz’ demektir. Netanyahu’yu, o soykırım suçunu işleyen, Filistinli bebeklerin kanı elinde olan Netanyahu'yu alkışlayanları kınıyorum. Ellerini kırılsın, elleri kırılsın” ifadelerini kullandı.

‘SORUNLARI PARTİLERÜSTÜ ŞEKİLDE ELE ALMALIYIZ’

Balkan Türkleri'nin sorunlarının siyasetüstü ele alınması gerektiğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, diğer siyasi partilere de çağrıda bulunarak, “Konfederasyon başkanımızın Bulgaristan'daki ve Yunanistan'daki sorunlara ilişkin söylediği, son derece önemli meseleleri, partilerüstü bir şekilde ele almalıyız. Ben buradan, AK Parti'nin çok değerli belediye başkanları var. İYİ Parti'nin, Milliyetçi Hareket Partisi’nin kıymetli milletvekilleri var. Biz bu hafta içinde, ümit ediyorum Meclis'te bu konuda bir çalışma komisyonu kurulmasıyla ilgili, bir girişimde bulunalım hep birlikte. AK Parti'yle de temas edelim. Çünkü bu meselede Türkiye'nin tek yürek olması lazım. Tek yumruk olması lazım. Siyasette kavga olur. Ama siyasette olur, akrabalar arasında dayanışma olur. O yüzden bu sorunların çözülmesi için üst düzeyde çalışmak gerekiyor. 1995’te 231 azınlık okulu faaliyet gösterirken, bugün Yunanistan'da 86 azınlık okulu var. Azınlık okullarının öğretmenleri Türkiye'den mezunlarsa veto edilmeye başladılar. Yani kendi eğitim sistemlerinden, o tornadan geçmiş olsun istiyorlar. Buradan bir milli bilinç alıp da gidip oralara aşılamalarından endişe ediyorlar” diye konuştu.

‘BALKAN TÜRKLERİ İLE PATRONAJ İLİŞKİSİ KURULMAMALI’

Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kimseyi doğrudan suçlamak istemem ama şöyle bir yaklaşımı da hep birlikte reddediyoruz. Balkanlar, Balkanlardaki soydaşlarımız, akrabalarımız Türklerdir. Kendi yaşam biçimleri vardır. Kendi inançlarını yaşama biçimleri vardır. Onlara karşı Türkiye'den bir patronaj ilişkisi kurmamak, büyük ağabey gibi davranmamak, babanın evlatları, biz ananızız, babanızız, yavrularsınız, ne dersek onu yapacaksınız gibi buyurganlıklar içinde olmamak lazım. Bu Kıbrıs da olsa doğru değil. Balkan coğrafyası da olsa doğru değil. Öyle ana vatan, yavru vatan, ağabey değil. Kardeş ülke, kardeş topluluklar, akraba toplulukları, akrabalarımız var orada. Oradaki Türklere, Müslümanlara sahip çıkmakta hiçbir beis yok. Ama bizim orayla ilişkimiz ümmet ilişkisi değil. O coğrafyayı, Arap coğrafyasını, orayı kötülemek için söylemiyorum ama oranın başka bir kültürü, başka bir yaşam biçimi, yaşam tarzı var. Onu dayatmaya çalışmak ve bir ümmet üzerinden bağ kurmaya çalışmak sağlıklı bir iş değil. Balkanlar da elbette elhamdülillah Müslümanlar. İnandıkları gibi ibadetlerini yaparlar, diledikleri gibi yaşarlar. Önündeki her engeli kaldırırız. Ama biz bir ümmetçilik üzerinden orayla bağ kuramayız. Oranın giyimine kuşamına karışamayız, yediğine içtiğine karışamayız. Lokantasına, lokantada ne yeneceğine, ne içeceğine, verdiği resepsiyonda kimin ne içki içeceğine, ne servis edileceğine. Balkanlar özgürdür, boyunduruğa gelmez. Balkanların ne kadar özgürlüğe düşkün olduğunu merak eden varsa, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatına baksın. Biz Selanikli Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşam biçimini benimsiyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünen milyonların temsilcisiyiz. Onun kurduğu bu Cumhuriyet'in temelleriyiz. Onun düşünmediği bayrağı düşürmemek için, dalgalandırmak için mücadele ederiz. Hem burada hem Balkanlarda bunun dillendirmeliyiz ve bunu kimsenin bambaşka hesaplarına alet etmeyiz. Hemşehrilerimizin, akrabalarımızın seçme özgürlüğüne, seçilme özgürlüğüne, yaşam biçimine müdahale edilmeme özgürlüğün, yaşam biçimini, giyimini, kuşamını, yemesini, içmesini, üye olacağı partiyi, oy vereceği partiyi, derneği özgürce seçmesinin yanındayız, arkasındayız, teminatıyız.”

‘DEPREM KARŞISINDA PARTİZANLIK YAPMAYIN’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 3 günlük Bursa programında son durağı Gemlik ilçesi oldu. Gemlik Belediyesi’ni ziyaret eden ve belediye önündeki ‘Gemlik Halk Buluşması’na katılan Özgür Özel’in gündeminde deprem ve kentsel dönüşüm vardı. Gemlik’in fay hattı üzerinde olduğuna dikkat çeken Özel, 17 Ağustos Marmara Depremi ile 6 Şubat Kahramanmaraş Depremini hatırlatarak şunları söyledi:

“Gemlik fay hatlarının üzerinde ve Gemlik Belediyesi'nin birinci gündemi kentsel dönüşüm. Gemlik'te kentsel dönüşüm konusu kadar önemli bir mesele yok. 99’u hep birlikte yaşadık. 6 Şubat buradan uzakta oldu ama hepimizin yüreği yandı. Hepimiz 6 Şubat’ta, Hatay'dan Adıyaman'a, Malatya'dan Kahramanmaraş'a tüm illerimizde, 10 ilimizdeki kayıplarla kahrolduk. Deprem aslında bize sürekli kendini hatırlatıyor ama maalesef belli bir süre sonra unutuyoruz. Kişiler unutabilir, şahıslar unutabilir. Ancak kamu yöneticileri, belediye başkanları ve iktidar sahipleri hükümetler, devlet unutamaz. Kentsel dönüşüm bir belediye başkanının, belediyenin kıt imkanlarıyla başaracağı bir iş değildir. Bunun için genel yönetimin, doğru kanuni düzenlemeler yapması ve uzun vadeli faizsiz ya da çok düşük faizli, çok uzun sürede ödenecek kredilerle ve kamu destekleriyle, kolaylaştırıcı bir rol oynaması lazım. Yurt dışından bulduğumuz yabancı kredileri dahi, İzmir'de, İstanbul'da kentsel dönüşüm için yabancı kredileri dahi onaylamayanlar, nasıl bir partizanlığın, nasıl, ‘Aman bunlar iyi iş yaparsa, vatandaşın gönlünde zaten yer ettiler. Başarılı belediyelerle Türkiye'nin birinci partisi oldular. Bunu sürdürürlerse bu bizim için tehdit’ diyerek, yurt dışından bulduğumuz paraları dahi onaylamıyorlar. Onaylasa ne olacak, dışarıdan alınan kaynakla bir mahalle depreme dayanıklı, güçlü evlere, sosyal donatı alanlarına, otoparklara, güvenli okullara, güvenli camilere kavuşacak. Gören diyecek ki ne güzel olmuş. Diyorlar ki, ‘CHP'ye bunu yaptırmayalım’. Ya ne yapalım,’ İmzayı atmayalım yapamasınlar’. Yapamayınca o mahalle öyle duracak. Deprem vuracak, yıkılacak. Sonra başında yine hamasi nutuklar atılacak. O yüzden buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum. Başta kentsel dönüşüm olmak üzere, belediyelerimizin yurt dışından, Dünya Bankası'ndan bulduğu, çok uluslu yapılardan bulduğu ya da kendi gayretleriyle finans şirketlerinden, bankalardan bulduğu kredileri onaylamamazlık yapmayın. Hizmeti engellemeye, hizmet yaptırmayacağız derken, depremin karşısında bu milleti çaresiz bırakmaya bile yeltenecek, bir kalpsizlik yapmayın. Bu işleri bırakın. Partizanlık yapmayın. Milletin karşısında değil yanında yer alın.”

‘AZRAİL PARTİ AYIRMAZ’

6 Şubat depremlerinin ardından yapımına başlanan deprem konutları üzerinden eleştirilerini sürdüren Özel, “Bakın deprem konutları, 6 Şubat'ta deprem oldu. Birkaç gün sonra Tayyip Bey çıktı dedi ki, ‘Hiç merak etmeyin. 650 bin konut yapacağız 1 yılda. İşi bilenler dedi ki, ‘Yapamaz, imkanı yok. Hesap ortada, kitap ortada’. ‘Hayır’ dedi. ‘1 yılda vereceğim. Yeter ki bana oy verin’. Hatta biliyorsunuz Hatay'ı tehdit etti, şantaj yaptı. ‘Genel yönetim, belediyeyle bir olursa güzel olur, olmazsa hizmet aksar. Aksamaz mı’ dedi, ‘Aksar’ dediler, alkış tuttular. Hatay'ı bile tehdit ettiler. Oyları aldı, seçimi kazandı ve yürütmenin başına geldi. 1 yıl bittiğinde ne oldu, deprem konutlarının yüzde 8’ini, 7,5’uğunu yapmıştı. 1,5 yıl oldu. Yüzde 12’sini yaptı. 10 kişiden 9’u çadırda, 10 kişiden 9’u konteynerde, 10 kişiden 9’u kalıcı evlerine kavuşamadı. Şimdi 2025 sonu diyor, ona 2026’nın başı derler, şubatı derler. Yani 1 yılda bitireceğim diyordu, şimdi 3 yılda bitireceğim diyor. Ama işi bilenler bunun da olamayacağını söylüyorlar. Buradan Tayyip Erdoğan'a sesleniyoruz. 1 yılda yapacağım deyip, 3 yılda yapacağım deyip yapamadığın deprem komutlarını yapacağına, bu durumla karşı karşıya kalacağına, evler sağlam değil ama vakit varken şu kredileri onayla. Kentsel dönüşüme destek kanunlarını çıkar. Uygun faizli kredileri çıkar. İnsanların evini üstüne yıkıldıktan sonra, depremden sonra yapmaya uğraşmak yerine, depremden önce yapılmasına izin ver. Bunun için Gemlik Belediyemizin çabalarını görüyoruz, destekliyoruz. Buradan bütün Bursa ve Türkiye kamuoyuna, hükümeti kentsel dönüşüm konusunda birincisi samimi olmaya, ikincisi gayretli olmaya, üçüncüsü bu işi parti işine dönüştürmemeye, partizanlık yapmamaya davet ediyorum. Bir apartmanda, apartman çökünce, Azrail gelince AKP'li CHP'li ayırıyor mu, o zaman sen de ayırmayacaksın. Apartmana geldiğinde, deprem olduğunda Azrail, afet, parti ayırmaz. Küçücük bebelerin partisi olmaz, yaşlıların, küçücük bebeklerin, hastaların partisine bakılmaz. O yüzden ben bu kalpsizliği milletimize şikayet ediyorum. Kentsel dönüşümde elimizi kolumuzu bağlamaya çalışan Sayın Erdoğan'a, bir kez daha Gemlik'ten, bunu yapma, bu milletin sesini duy artık diyorum” ifadelerini kullandı.

‘SGK BORÇLARINI MECLİS’E GETİRECEKSİN, KONUŞACAĞIZ’

Hükümetin, SGK borçları üzerinden yeni bir polemik başlatarak, CHP’li belediyeleri iş yapamaz hale getirmeyi planladığını söyleyen Özgür Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tayyip Bey karar vermiş. Ne yapacağım iki şey, Özgür Özel'e saldıracağım, kavga çıkaracağım, dikkati dağıtacağım. Eski sistem gitmek istiyor. Kavga kıyamet gidelim, millet yokluğu, yoksulluğu, işsizliği, açlığı, sefaleti, enflasyonu, hayat pahalılığını konuşmasın. Bir de bu belediye başkanlarının diyor elini kolunu bağlamak lazım. Nasıl bağlayacaksın, Sosyal Güvenlik Kurumu'na borçları varmış belediyelerin. O belediyelerin diyor borçlarını faizleriyle tahsil edeceğiz. Biraz önce yine konuşmuş. Diyor ki, ‘SGK'ya en borçlu 5 belediye CHP'li ‘diyor. ‘96 milyon lira borcun, 68’i CHP'ye ait’. Yahu be ey Allah'ın adamı, şimdi zaten bu belediyelerin nüfus olarak yüzde 65’i bizde. Ekonomi olarak yüzde 80’i bizde. Diyor ki, ‘Yüzde 68’i CHP'lilerin’. Bu rakamların içinde AK Parti'den aldığımız bütün belediyelerin, ödemediği SGK primleri var. Tabii devlet eliyle yalan atıyorlar. Hem SGK'da hem vergide. İlgili bakan açıklamış en borçlu 5 belediyeyi. Birincisi diyor Ankara 5 milyar, ikincisi İstanbul 3 milyar. E bu Bursa'nın 4 milyar borcu var da neden oraya koymadın listeye. Demek ki bir günden bir güne dedikleri de tutmuyor. Ben size doğrusunu söyleyeyim. Biz belediyeleri borçla devraldık mı aldık. Bursa Belediyesi en borçlu belediyelerden bir tanesi. Ne kadar borcu var biliyor musunuz, SGK'ya, devlete bırak, o 4 milyar diyorlar. 3 milyar, 4 milyar. Piyasalara, müteahhitlere, bankalara, içeriye, dışarıya toplam 30 milyar borcu var, 30 milyar. Şimdi, SGK'nın bütün Türkiye'den, bin küsur belediyeden alacağı 90 milyar. Bizim sadece AK Parti’li Bursa Belediyesi'ni devraldık, alacağımız 30 milyar. Aradaki farka bakın. Ve bu 96 milyar için konuşuyor, konuşuyor ya yüzde 80’ini kendi belediye başkanları yapmış borcun. Tayyip Bey'in bütün hesabı şu, bunu böyle yapacak biz hizmet yapamayacağız. Vallahi çok beklersin Tayyip Bey. Bize borç öde diyorsun, borç yiğidin kamçısıdır. Şimdilik ne öderiz, ne inkar ederiz. Çünkü bu borcun tamamını sizinkiler yaptılar. Kendi dönemimizle ilgili hiç borç bırakmıyoruz. Getireceksin meclise kanunu. Oturacağız, konuşacağız. Geçmiş dönemden o yediğiniz, içtiğiniz, biriktirdiğiniz ve devlete ödemediğiniz o paraları bize ödetemezsiniz. Onların faizlerini kaldıracaksın, ana parasını böldüreceksin, herkese eşit davranacaksın. Onun üzerinden bu işleri yapacağız. Haciz koyarım, koy. Vatandaş da hizmete kimin engel olduğunu görür. Hesap yapıyormuş akla bak. ‘Bütün arabaları bağlayın’ diyor belediyenin, çöpleri toplayamasınlar, patlayan kanalizasyona gidemesinler. ‘Ortalığı çöp götürüyor’ deyip siyaset yapacakmış. Bak Tayyip Erdoğan hiç bu işlere kalkışma. Gerekirse, başta genel başkan, bütün milletvekilleri, 1 milyon 600 bin CHP'li ellerimizle o çöpü toplarız. Yine sana kendimizi muhtaç etmeyiz. Hazımsızlık doğru değil. Bu yaptığı milletin seçtiğine darbe yaparak, hizmet ettirmemektir. Millet bunları affetmez. İstanbul’da olduğu gibi demokrasi tokadını yersin.”