Özgür Özel: Ayrılmanıza bel bağlayan, birleşmenize umut bağlayan yok
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yüzde 50+1 tartışması ile ilgili, "Anayasa, Erdoğan için değil her doğan için yapılır. O da toplumsal mutabakatla yapılır. Öyle, 'MHP ile baş başa verdik, noktasını, virgülünü değiştirmez' dersen seni böyle esir alırlar kardeşim. Biz de bunlara diyoruz ki; eh keratalar ayrılsanız ne birleşseniz ne? Ayrılmanıza bel bağlayan, birleşmenize umut bağlayan yok. Biz kendi yolumuzdayız" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, Gazze'de yaşanan insani duruma ilişkin, "Öldürülen çocukların sayısı 4 bin 600'e ulaştı ve hepimizin gözü önünde Gazze'de elektrikleri kesilen bir hastanede kuvözdeki çocuklar çığlık atarak, tıkanarak hayatlarını kaybettiler. Bu kadar büyük bir zulmün karşısında maalesef dünyanın güçlüleri sessizliğe büründüler. 1995'te sustular, sonra Srebrenitsa için 'savaş suçu' dediler. Bugün yapılması gereken, yarın timsah gözyaşları dökmek yerine Filistin'deki çocuklara ve Filistin'e sahip çıkmaktır" diye konuştu.
'FİLİSTİN'E GİDECEĞİZ'
Sosyalist enternasyonel nezdinde bütün sol ve sosyal demokrat partilerin liderlerine mektup yazdığını belirten Özel, "İsrail'i, Gazze'de yaşananları, Filistin davasının tarihini, bugününü, orada yaşananlara karşı sol değerlere sahip olanların sessiz kalamayacağını, ülkelerinde ülke kamuoyuna katkı yapmak için hepsine, Filistin'deki katliamın durdurulması, ateşkesin sağlanması ve bölgeye barış ve huzurun gelmesi için gayret göstermelerini beklediğimiz bir mektubu yazdık ve yolladık. Bundan sonra etkin olarak bu girişimleri sürdüreceğiz. Arkadaşlarımız çalışıyor. Gerekli diplomatik girişimleri başlattılar. İlk fırsatta insani yardımların ulaşmasını sağlamak, CHP'li yerel yönetimlerin insani yardımlarını bölgeye ulaştırmak, soruna dikkat çekmek için Filistin'e gideceğiz. Bunun için girişimlerde bulunuyoruz" dedi.
'MESELE DEVLET KRİZİDİR'
Yüksek yargıdaki Anayasa tartışmalarına değinen Özel, "Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, birkaç yere birden had bildiriyor. Diyor ki Hatay seçmenine, 'Sen, seni kimin temsil edeceğine karar veremezsin. Ben istersem mani olurum' diyor. Hatay'daki seçmene karşı bir meydan okuması var. Bu hepimizin not ettiği bir gerçek. Ama mesele devamında Can Atalay krizini çok aşıyor. Mesele şöyle bir noktada, Anayasa Mahkemesi'ne diyor ki; 'Anayasa'dan güç alıyorsun ama ben anayasayı tanımam.' Meclis'e diyor ki; 'Yemine çağırmışsınız, salmadım. Komisyon'a seçmişsiniz bırakmadım. Ben 600'ünüzü de takmam.' Meclis Başkanı'na diyor ki; 'Ben karar aldım, neden okumuyorsun?' Biz bütün bunların sonucunda büyük bir rahatsızlık duyuyoruz. Sayın Numan Kurtulmuş da duyuyor ama Sayın Kurtulmuş bu noktada yapması gerekenleri Meclis adına tam anlamıyla yapmıyor. Yaşanan mesele bir Anayasa krizi değildir. Mesele bir mahkemenin ve ona cesaret veren bir parti genel başkanının Anayasa'yı tanımama krizidir. Mesele bir devlet krizidir. O yüzden CHP bu darbe girişimine direnmeye karar verdi. Grubumuz ilk günden itibaren toplandı ve şu an tam 280 saat oldu. Genel Kurul salonunu boşaltmadık. Nöbetçi arkadaşlarımız orada adalet oturumu yapıyorlar. Bu darbe girişimine karşı Anayasa'dan aldıkları güç ve yetki ile orada oldukları için Meclis'i savunuyorlar. İkinci bir karara kadar 280 saat 500 saat de olsa bu mücadelemiz sürecek" ifadelerini kullandı.
'BİZİMLE ANAYASA DEĞİŞTİREMEYECEKSİN'
Cumhurbaşkanı seçimindeki yüzde 50+1 şartına ilişkin tartışmalara değinen Özel, şöyle konuştu:
"10 Kasım 2021'den önce, 5 Ekim 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; '50+1 rastgele bir tercih değildir. Gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir.' Yani birileri, tahmin ediyoruz ki solcuları, sosyalist demokratları, Kürtleri, Alevileri, bu devleti yönetmeye değer görmüyor. Kürt’ü, Alevi’yi, solcuyu, bunların temsilcilerini dışarıda tutan bir anlayış. 10 Kasım 2021'e gelince bir şeyler olmuş, Temel Karamollaoğlu ziyaretinde '50+1'in mahsurlu olduğunu anladık' diyor. Ortağından cevap geliyor. 6 gün sonra 16 Kasım'da; '50+1'i eleştirenlerini anlayışla karşılamamız abesle iştigal olur.' 23 Kasım'da da 'Bu masum bir talep değildir' diyor. Tartışma rafa kalkıyor. Geçtiğimiz günlerde Almanya dönüşü uçakta Erdoğan şöyle söylüyor; '50+1 şartının değişmesi isabetli olur. Partileri yanlış yollara sevk ediliyor, yanlış işler yapılıyor.' MHP'nin yanlış bir yol olduğu, onunla birlikte olmanın bir hata olduğu, MHP'nin sırtında bir kambur olduğunu açıkça ifade ediyor. Şimdi hep beraber susuldu, beklendi. Devlet Bey bugün çıktı ve şöyle söyledi; 'Eksiklikleri olabilir; ama taviz verilemez. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızla da aramızı kimse açamaz.' Şimdi bir, bizim CHP olarak bunlarla meşgul olmamız mümkün değil. Sayın Erdoğan; sen ne değiştireceksin, bilmiyorum. Sistem mi değiştireceksin, ortak mı değiştireceksin, rahmetli Erbakan'a attığın kazık gibi gömlek mi değiştireceksin, ne değiştireceksen değiştir; ama emin ol bizimle Anayasa değiştiremeyeceksin. Anayasa, Erdoğan için değil her doğan için yapılır. O da toplumsal mutabakatla yapılır. Öyle, 'MHP ile baş başa verdik, noktasını, virgülünü değiştirmez' dersen seni böyle esir alırlar kardeşim. Derdine kendin yan. Git derdini başka yana anlat. Biz de bunlara diyoruz ki; eh keratalar ayrılsanız ne birleşseniz ne? Ayrılmanıza bel bağlayan, birleşmenize umut bağlayan yok. Biz kendi yolumuzdayız. Hadi oradan keratalar meşgul etmeyin memleketi."