Geri Dön
PolitikaÖzel: Kürtlerin sorunları bir kişinin konuşmasıyla değil, masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecek

Özel: Kürtlerin sorunları bir kişinin konuşmasıyla değil, masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecek

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kürtlerin yaşadığı sorunlar sadece bir kişinin Meclis'te konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla, demokratik siyasetin önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir” dedi.

Özel: Kürtlerin sorunları bir kişinin konuşmasıyla değil, masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecek

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir dizi ziyaret ve programlara katılmak üzere geldiği Diyarbakır’da, bir otelde, kentteki kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle buluştu. Toplantıya CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, CHP İl Başkanı İsmail Akyıl, İl Kadın kolları Başkanı Güler Koçyiğit ile kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Özel, ilk adımın kadına yönelik şiddetin engellenmesiyle başlanması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Dün akşam saatlerinde Kayapınar’da sokak ortasında Evin Demirtaş isimli bir kadın daha katledildi. Bundan duyduğumuz derin üzüntüyü ve başsağlığı duygularımızı ifade ederek söze başlamak isterim ve 2024 yılında bu 321’inci kadın cinayeti oldu, resmi kayıtlara geçmiş olan. Daha geçtiğimiz günlerde Adana’da bir günde 5 kadın cinayeti işlendiğini ve kadın cinayetlerinin kartopu gibi artarak devam ettiğini, tüm mücadeleye, iyi niyetli çabalara rağmen içerdiği sistemik sorunlar yüzünden bu noktaya geldiğinizin altını çizmek isterim. Malum, Sayın Demirtaş ile Edirne Kapalı Cezaevinde bir çalışma gerçekleştirdik. Öncesinde bu toplantının gündemi için hazırlık ziyaretleri olmuştu, karşılıklı olarak avukatlar ve Sezgin Bey aracılığıyla. Orada kendi gündemimizin başına kadına karşı şiddeti koymuştuk. Ziyaret öncesi avukatları eliyle de kamuyla paylaşacağı bir çağrı metnini ilk olarak bana ulaştırmıştı. O çağrı metnindeki çağrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, bana ve tüm siyasi liderlere ve sırasıyla Türkiye'de kamu gücü kullanan ya da sivil toplumu temsil eden tüm başkanlara yönelikti ve kadına karşı şiddet için, içimizdeki erkekle yüzleşmek ve devamında sorumluluk almayı tartışan ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının karşı taraftaki yarattığı, katillere ve şiddete başvuranlarda yarattığı cesareti gören bir metindi ve buna karşı bir duruş sergileyen, kısa veya orta vadeli yapılması gerekenleri ifade eden bir metindi. O metin kamuoyunca da malum, ilk metni almış kişi olarak orada da ifade ettim ama burada, Diyarbakır’da, o çağrı metninin her kelimesine katıldığımı ve altını imzaladığımı aynı şekilde bu konuda ilk adımı kadına karşı şiddetten atmamız gerektiğini bir kez daha sabah da konuştuk, şimdi de ifade ediyorum. Tabii biz STK’lardan gelen arkadaşlarımızla hem Türkiye'nin dünden beri iyice belirginleşen ve Diyarbakır'da da gündemleşen ana konuyu konuştuk ama yoksulluk herkesi vuruyor, kırılgan grupları daha çok vuruyor. Doğu, Güneydoğu’daki kadınları en çok vuruyor.”

Özel: Kürtlerin sorunları bir kişinin konuşmasıyla değil, masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecek

‘31 MART BİR SON VE ZAFER ANI DEĞİL, BİR BAŞKANLIK, BİR BAŞLANGIÇ VE SORUMLULUK ANI’

Konuşmasında, sonraki ilk genel seçimde 'Türkiye İttifakı'nın iktidar olacağına inandıklarını belirten Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart'ta da çok önemli bir başarı elde ederek Türkiye'nin birinci partisi oldu. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin kurucu partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi, son 47 yıldır seçimlerden birinci parti çıkamazken, 31 Mart’ta yüzde 38 gibi bir oy oranıyla Türkiye'de 413 belediye başkanlığını, bugün Türkiye'de 413 belediyeyi yöneten belediye başkanlıklarını kazanarak çok önemli bir başarı elde etti. Biz o güçlüyü ifade etmiştik, tekrar edeyim. Biz bunu bir zafer değil, bir sorumluluk olarak omuzlarımızda hissediyoruz. Verilen oyların içinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin klasik tabanının dışında, çağrıda bulunduğumuz Türkiye İttifakı vardır. Bu oyunun içinde, sosyal demokratların yanında muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar ve Kürt demokratlar vardır. Bu tüm demokratların bir araya gelip ortaya çıkardıkları büyük seçim başarısını bundan sonra yapılacak ilk genel seçimlerde 'Türkiye İttifakı'nın iktidar yaparak, Türkiye'nin birikmiş bütün sorunlarının çözme noktasında bir ortak iadeye dönüştürmenin ve bunu demokratik siyasetin önünü, Türkiye'de siyaseti olması gibi demokratikleştiren bir büyük adım olacağına inancımız var. 31 Mart’ın bir son ve zafer anı değil, bir başkanlık, bir başlangıç ve sorumluluk anı olarak ifade ettiğimizi gördüğümüzü ifade etmek isterim" diye konuştu.

'NARİN CİNAYETİNDE İDDİANAMEDE BİLMEDİĞİMİZ HİÇBİR ŞEY YOK'

Özel, Bağlar ilçesinde kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin şunları söyledi:

"Biz bugünkü toplantıda İstanbul Sözleşmesi'nden aslında çıkılmadığını, Meclis'in oy birliğiyle girdiği bir sözleşmeden bir kişinin tek imzasıyla çıkılamayacağını, sorumluluğun devam ettiğini, hukuki süreçlerin devam ettiğini ve bu konuda daha dirençli, hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğini ifade ettik. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması her ne kadar 6284 duruyorsa da devlet bütün ihtişamıyla, bütün caydırıcılığıyla kadınların arkasından çıkmıştır. Katillere ve şiddet uygulayanlara demiştir ki, 'Eskisi kadar kararlı değiliz', ‘Siz anladınız dediğimi’ demiştir. Onlar da anlamıştır. Kadınların arkasından, çocukların arkasından devleti çekerseniz karşısındaki canilere cesaret verirsiniz. O yüzden rakamlara kimsenin şaşırmaması gerekir. Dün akşam yine Diyarbakır'dayken biz 14 sayfalık bir iddianame gördük ama içinde bir şey göremedik maalesef. Narin evladımız katledildi. İddianamede 4 kişi müştereken Narin’i öldürmekle suçlanıyor. Anne, amca, ağabey ve itirafçı komşu ama cinayeti kimin işlediği yok. Cinayet işlenirken orada bulunduğu söylenen kardeşin 2 arkadaşının hakkında bir şey yok. Bu cinayetin işlenme sebebi, işlenmesinden önce ne oldu da bu cinayet işlendi? Bir anne, bir amca, bir kardeş, 6 yaşında bir sabiyi, bir kızı neden katlettiler, bu yok. Bilmediğimiz hiçbir şey yok maalesef. Son zamanlarda toplumsal infial uyandıran bütün davalarda olduğu gibi ya da toplumda merak uyandıran tüm konularda olduğu gibi, yasama olsun, yürütme olsun ve yargı olsun, topluma bilmediğimiz hiçbir şeyi söylememeye devam ediyor. Biz davayı çok yakından takip edeceğiz. Gündemde tutacağız. En ciddi dayanışmayı bu salonda bulunan kadın örgütlerinin yöneticileriyle ve tüm üyeleriyle göstererek bu işin peşini bırakmayacağız. Ama AK Parti'li milletvekilinin 60 gün önce bildiğini dün akşam saatlerine kadar savcı bilmediğini kağıda derç ediyorsa, burada bir tuhaflık var. Burada ittifak kurulmuş. Geçmişi karanlık, geleceğe de kaygı veren bir siyasi yapının kollandığı meselesini görmezden gelemeyiz."

'ÖNEMLİ BİR EŞİKTEYİZ'

Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla önemli bir eşikte olduklarını ifade ederek, "Şimdi herkes neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama meseleye şuradan bakıyoruz; eğer Sayın Bahçeli'nin söylediği söz ‘Bir kişinin özgürlüğü, bir kişiye af, ona verilecek bir kürsü, oradan söylenecek bir söz, lağvolacak bir örgüt ve her şey tamamdır’ ise maalesef hiçbir şey tamam değildir o anlamda. Son söyleyeceğimi baştan bir kez daha söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, barışa giden, annelerin gözyaşını durdurmaya yönelik olan, şehit gelmesine, çatışmalar olmasına ve Türkiye'nin gelişimine engel olan, bu sürecin tamamlanması, bitmesi, ortadan kalkması için, terörün durması için, terör örgütünün ortadan kalkması için Türkiye'nin 86 milyon birden barış içinde kucaklaşabilmesi için atılacak her adımı da önemsiyor ve engel olmayacak. Kimin sözü varsa da kıymetlidir, söylesin. Ama şu söz söylenmesin; ‘Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, bir sorun vardır, onu da birisi konuşunca bitecektir’. O zaman işte şu noktaya geliyorsunuz; bu masayı, Diyarbakır’daki kadınların sorunlarını, bu masayı daha da genişleyerek Diyarbakır'daki Kürtlerin sorunlarını, Türkiye'deki 26 milyon Kürt’ün sorununu yok sayıyorsunuz. O zaman aslında ‘İyi bir şey yapayım’ derken hepimizi çok daha kötü bir şeye razı etmeye çalışıyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Kürt sorunu vardır, tam da şuradadır Kürt sorunu. Kürt sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez. ‘Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş’ gibi görünüyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez, aksine onlar böyle dedikçe derinleşir. O yüzden Kürtlerin sorunları, Kürtler ‘Sorunum kalmadı’ diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Birisine ‘Senin sorunun yok’ demek, otoriterliktir. Demokrasilerde, o birisi ‘Sorunum yok’ diyene kadar sorunu var demektir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'ANAYASA ÇİĞNEYENLERLE BİR ANAYASA YAPMAYIZ'

Terörün tüm Türkiye’nin sorunu olduğunu ifade eden Özel, şöyle konuştu:

“Ülkemizin bütün vatandaşlarımızın istediğini konuşabildiği, istediği dilde konuşabildiği, kamuda temsil edildiği, siyaset yapma haklarının olduğu, ayrıştırılmadığı, hukuki öngörülebilirliğin olduğu bir ülke olana kadar, Cumhuriyet Halk Partisi sosyal demokrat bir parti olma sorumluluğuyla, çalışmaya ve mücadele etmeye devam edecektir. Terörün varlığı tüm Türkiye'nin sorunudur ama Kürtlerin sorunları da sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye'nin sorunudur. Bu 2 sorunun eş zamanlı olarak çözülmedikten sonra bu 2 sorun birbirini doğurmaya devam edecektir. Bunun olmaması için biz Diyarbakır'daki iyi niyeti, Diyarbakır'daki umudu görüyoruz ama Diyarbakır'daki endişeyi sabah yaptığımız toplantıda da kaydettik. Çünkü bir kez daha bir süreç yürütülürse, bir kez daha bir umut ve bir kez daha başarısızlık, geçen sefer ne acılar yaşattıysa çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı son derece dikkatli olmak durumundayız. Kürtlerin yaşadığı sorunlar sadece bir kişinin Meclis'te konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla, demokratik siyasetin önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir. Bugün Cumhur İttifakı'nın Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündemine almadığı, alelacele bir şeyler yapmaya çalıştığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunun çözülmeye çalışıldığı konusunda değişmeler vardır. Kürt sorununu yok sayıp bir sorunu çözenlerin, Erdoğan'ın sorununu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerini ilişkin endişeler hızla bertaraf edilmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da daha önce farklı vesilelerle kamuoyu önünde açık biçimde Meclis Başkanı ağzıyla Sayın Erdoğan'ın çağrısıyla, sivil anayasa söylemiyle davet edildiğimiz anayasa masasına oturmadık. Bütün antidemokratik tavırlardan vazgeçilmedikçe, Anayasa Mahkemesi kararları, AİHM kararları kabul edilmedikçe, yani anayasanın en ufak virgülüne kadar tam sadakat göstermedikçe, biz anayasa çiğneyenlerle bir anayasa yapmayız. Bu yüzden 'Öyle yaptık olmadı, böyle yaptık olmadı, CHP Kürt sorununa duyarlı, o sorunu çözecekmiş gibi yapıp CHP’yi masaya böyle sokabilir miyiz?' diyorsa, niyet buysa, biz o oyuna gelmeyiz. Sonuç olarak kapalı kapılar ardında, 'Biz yaptık oldu' diyen anlayışı değil, Kürtlerin yaşadığı sorunları gören, çözme iradesi gösteren, önerileri ortaya koyan ve zemini 86 milyonun temsilcilerin olduğu Meclis'te kuran bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin, Türklerin de Kürtlerin de geleceği yalnızca sivil demokratik siyasetten geçer. Doğru yol budur, biz bu noktada üzerimize düşen ne varsa bunu yapacağız. Buna katkı koymak, risk almak, haklı haksız tüm eleştirilere muhatap olmak dahildir. Dün ifade ettiğimiz sözü bir daha ifade edelim. Devlet Bey, beklenmedik bir şey söyleyince beklenmedik bir şeyi de ben söyleyeyim size. 'Kürtlere devlet vadediyorum' dedim, cümlenin buraya kadarki kısmından bile medet uman bir kötücül akıl var. Ben Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin eşit, ayrımsız, kendilerini tamamen mensubu ve sahibi hissettikleri, 86 milyonla birlikte eşit vatandaşlığı iliklerine, kemiklerine kadar hissettikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bizlerle birlikte sahibi olmalarına teklif ediyorum. Bu noktaya geldiğimizde zaten bütün sorunlar çözülecek. Bu noktada geçen gün Sayın Demirtaş'la da mutabıktık, bugün kadın STK’larıyla da mutabıkız. Yarın görüştüğümüz tüm Kürtlerle de bu bölgenin insanlarıyla da mutabık olacağız."

'ZAMANLAMANIN NE KADAR DİKKAT ÇEKİCİ OLDUĞUNU DA DÜŞÜNMEDEN GEÇEMİYOR İNSAN'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek, eş başkanlar Serra Bucak ve Doğan Hatun ile görüştü. Ardın açıklamalarda bulunan Özel, Ankara’da TUSAŞ tesislerine yapılan terör saldırısına ilişkin, "Biraz önce konuşmalar başlamışken, bir not iletti arkadaşlar. Ankara'da TUSAŞ’ta, Kahramankazan tesislerinde bir canlı bomba saldırısı, ardından bir çatışma var. Şehit ve yaralılar var. Tabii olay çok yeni, dikkatle takip ediyoruz. Şehitlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Terörü kimden ve nereden ne gerekçeyle gelirse gelsin, lanetliyoruz. Tam da bu saldırıyı görünce, buradaki zamanlamanın ne kadar dikkat çekici olduğunu da düşünmeden geçemiyor insan. 7 Haziran’ı, 7 Haziran’a birkaç gün kala Diyarbakır'dan başlayan ve 1 Kasım’a kadar süren süreci hatırlamadan geçemiyor insan. Bütün terör örgütlerinin bir anda aktif olduğu bir sürecin aslında 7 Haziran ve 1 Kasım arasında kamuoyunu nasıl yönlendirmeye çalıştığını hatırlamak gerekiyor. Kim terörden medet umuyorsa yanlış yapıyor. Biz bugün Diyarbakır’da dün Ankara’da Türkiye’nin gündeminden terörün çıkmasını, şehitlerin çıkmasını, ananın nereli olursa olsun Kürt de olsa Türk de olsa batıdan da doğudan da gözyaşının durmasını ve artık bu ülkede 86 milyonun barış kardeşlik huzur içinde yaşayıp refaha kavuşmasını, yoksulluktan kurtulmasını, gelecek endişesinden Kürt'ün de Türk’ün de Alevi'nin de Sünni’nin de gençlerinin kurtulmasının umudundayız. Tabii ki kolay olmayacak, tabii ki istemediğimiz sözleri söyleyecekler. Örneğin ben dün çok net bir şekilde Devlet Bey el yükseltiyorsa ben de yükseltiyorum, Kürtlere devlet teklif ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hepimizle beraber sahibi olmalarını kendilerine ait hissetmelerini onların ait isteyeceği 'İşte benim devletim' diyecekleri kadar kendilerini kapsayan kendilerini memnun eden bir devlete kavuşsunlar diye demokrasi teklif ediyoruz dedik. Birileri buradaki sadece devlet teklif etmeden, Özgür Özel ‘Kürtlere şunu teklif etti, bunu teklif etti’ diye gerçek dışı bir sürü beyan da söylediler. Her türlü psikolojik harp ve her türlü saldırgan tutmaya hazır olmak gerekiyor. Tabii bu şehitlere çok ciğerimiz yandı, yanmaya devam ediyor" dedi. 

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’ya yaptığı ziyaretle ilgili konuşan Özel, "Bu ziyaretten hemen önce, pazartesi günü Sayın Demirtaş’ı ve Selçuk Mızraklı’yı Edirne F Tipi Cezaevinde ziyaret etmiştim. Selçuk Mızraklı 2008 yılında Diyarbakır Tabip Odası Başkanı iken ve Sayın Tanrıkulu Diyarbakır Baro Başkanı iken, ben de Türk Eczacılar Birliği Genel Sekreteriyken tanıdığım daha sonra Meclis’te bir araya geldiğimiz ve sonra dokunulmazlığı varken üzerinde, hiçbir kaygısı hiçbir korkusu yokken, kendisinden şüphesi yokken olsaydı şüphesiz dokunulmazlık zırhını bırakmazdı. Gelip Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine aday olan kazanan, milletvekili olurken temiz kağıdı alan, belediye başkan adayı olurken alan ama ardından çok kısa sürede o gece başlatılan bir soruşturmayla Diyarbakır halkının kendini seçme yetkisi elinden alınan ve kayyum atanan bir süreci yaşamıştı diğer eş genel başkanımızla birlikte. Onu cezaevinde ziyaret ettim. Bu ziyareti ben aslında 2019 yılında Selçuk Mızraklı’ya yapmak isterken o imkan elimizden alınmıştı. Ben çok değerli Serra Başkanımın ve Doğan Başkanımın şahsında Diyarbakır halkının önce iradesini selamlıyorum. Ardından içeride haksız yere tutulan Selçuk Mızraklı’yı bir kez daha selamlıyorum. Sayın Selahattin Demirtaş buraya yapacağım ziyaretten haberdardı, selamlarını getirdim. Onun selamlarını ve kendi özgürlüğünü de burada bir gün hep birlikte kahve içmeyi ümit ediyorum. 31 Mart seçiminde elde ettiğiniz çok yüksek oy oranıyla bu şehri yönetme yetkisi için elde ettiğiniz başarı için bir kez daha kutluyorum" diye konuştu.

'TÜRKİYE’DE YENİ BİR SÜREÇ YENİ BİR İKLİM TARTIŞILIYOR'

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin konuşmasıyla Türkiye’de yeni bir sürecin tartışıldığını ifade eden Özel, "Biraz önce Serra Başkan’ı dikkatle dinledim. Çok önemli şeyler söyledi. Sonra Doğan Başkan bilmediğimiz bir dilde konuştu. Meclis deyimi ile ama konuşmayı bilmediğimiz bir dildir. Meclis’te yazdığı gibi bilmediğimiz ve saymadığımız bir dil değildir. Saygı duyduğumuz bir dildir. Kendi ana dilinde konuşmuştur, kendi ana dilini kullanmasına ve kendisini öyle ifade etmesine tüm Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin olması gerektiği gibi bizim de saygılı olmamız gerekir. Zaten uzak diller olmadığı ve pek çok kayyum olmak üzere kelimeye olan aşinalığımızla da ne demek istediğinizi anladım. Bugün burada Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde bir kayyumun oturmaması önemli bir mesele. Serra Başkanın yaptığı vurgu çok kıymetlidir. İlk önce Van’da kazanana değil de ikinciye mazbata vermeye kalktıklarında büyük bir itirazın biz de parçası olmuştuk. Çok güçlü bir heyetle orada olduk ve o iş çözülene kadar oradan ayrılmamıştık. Doğrusu buydu ve orada sonuç alındı bir önceki dönemin aksine. Hakkari‘deki kayyum atamasına en sert tepki gösterilirken de oradaydık. Buradan, Diyarbakır’dan öncelikle çağrım şudur; salı günü Sayın Bahçeli’nin ifadeleri, bir hafta önceki ifadeleriyle Türkiye’de yeni bir süreç yeni bir iklim tartışılıyor. Burada ben Diyarbakır sokaklarında, tabii bu sokaklara sizler kadar ya da Sezgin Bey kadar hakim olmam mümkün değil ama Diyarbakır’a çokça gelmiş ve bugün yine sokaklardan bulunmuş birisi olarak ben Diyarbakır sokaklarında barışa kardeşliğe dair bir umut ancak sürece ilişkin bir tedirginlik ve bir güvensizlik görüyorum. Bunu görüyorum ve bir samimiyet beklentisi görüyorum. Bunu tüm siyasilerden bekliyorlar" diye konuştu.

'YOL TEMİZLİĞİNE, ÖN AÇILMASINA İHTİYAÇ VAR’

Kayyum uygulamalarının önüne geçilebileceğini ifade eden Özel, şöyle konuştu:

"Buradan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden bir çağrı yapıyorum; bu konuda samimi adımlar atmak isteyen herkesin bilmesi gereken bir şey var ki bir yol temizliğine, bir ön açılmasına önün görülmesine ihtiyaç var. Burada bence atılacak ilk samimi, kolay ve olması gereken adım, bir kanun hükmünde kararname ile düzenlenen, aslında belediye başkanı bir suç işler mi, işleyebilir. Her partiden işleyebilir ama bu suçun kesinleşmesinden sonra yani KHK'nın koyduğu gibi eğer terör iddiası varsa kovuşturma aşamasında falan değil, soruşturma aşamasında değil, hüküm kesinleştikten sonra hatta süresi içinde yapılan Anayasa Mahkemesi başvurusunu dahi bekleyerek, sonra eğer olacaksa da mutlaka belediye meclisinin içinden yeni bir belediye başkanı seçilir. Bunun normal, bütün dünyada olan Türkiye’de de kanunda olan hükmü bu iken olağanüstü hali fırsat bilerek ‘OHAL KHK’sıyla bu terör şüphesi varsa hemen görevden alınır, yerine kayyum atanır. Bu demokrasi değil. Bugünün ruhuna bugünün beklentisine de hiç uygun değil. Burada komisyonda 45 dakika, Genel Kurul'da 2 saat sürecek bir yasama faaliyeti bu işi hemen halledebiliriz. Hatta öyle bir mevzu ki bu konuda söylenecek her söz tükendi, genel kurulda konuşmadan bile oylamaya geçebiliriz. Bu konuda bir samimiyet göstermelerini buradan iki yanımda iki genç, biri kadın biri erkek, Diyarbakır’ın halkın yüzde 70’e varan iradesiyle seçtiği ve geçmişte aynı durumda yerlerine kayyum atanmış 2 sayın belediye başkanının yanından bu çağrıyı yapıyorum. Bugün bu çağrı DEM Partililerin belediyeleri ile ilgili bir güvence gibi görünür, yarın iktidar el değişince senin bugün en milli gördüğünü bir başkası terörist yapar. Bunu yıllarca Türkiye’de hepimiz yaşadık. Gücün elinde olana göre teröristin değiştiği bir süreç yerine hukuki gibi bir sürecin doğru şekilde tarif edilmesi gerektiğini en net bir şekilde ifade etmek istiyorum."

DOĞU VE GÜNEYDOĞU PROGRAMLARI İPTAL EDİLDİ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TUSAŞ tesislerine yönelik gerçekleştirilen terör saldırısının ardından Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yapacağı ziyaretleri iptal ederek, Ankara’ya hareket etmek üzere kentten ayrılacak. 

'ANKARA'YA DÖNÜYORUZ'

Bir dizi program ve toplantılara katılmak üzere Diyarbakır'a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret ettikten sonra kent konseyi toplantısına katılmak üzere Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'na (DTSO) geldi. Özel'i DTSO Başkanı Mehmet Kaya ve beraberindekiler karşıladı. Özel, kentteki programına eşlik eden Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve milletvekilleriyle birlikte toplantı düzenledi. Toplantının ardından konuşan Özel, Ankara'da gerçekleşen terör saldırısının ardından programlarını yarıda kestiğini belirterek, "Değerli basın mensupları, bildiğiniz gibi 6 günlük bir program için dünden itibaren Diyarbakır'daydık ve yarından itibaren Batman, Mardin diye devam edip, en son Van'da programımızı tamamlamayı düşünüyorduk. Bugün belediye ziyareti sırasında canlı yayında iletilen bir notla, Kahramankazan'daki terörist saldırıdan haberdar olduk. Devam eden programımız buradaydı. Burada sanayi odasının ev sahipliğinde kent konseyinin mensupları bizi bekliyordu. Sağ olsun Ticaret ve Sanayi Odası başkanımız Mehmet Kaya bize bir toplantı salonu tahsis etti. Buradaki heyetle bir toplantı gerçekleştirdik. Aynı zamanda Ankara'daki MYK üyelerimiz de genel sekreterimizin çağrısıyla toplandılar. Durumu kavramaya çalıştık, o sırada İçişleri Bakanımızla da telefonla görüştük. Kendisi bana, onların açıklamasını beklediğimiz için o bilgi bizde kaldı ama kaybın 4 kişi olduğunu, 14 yaralı olduğunu, rehine operasyonunun herhangi bir zarar görmeden tamamlandığını paylaştı. Bu şartlar altında, hem heyetimizin görüşü o yönde, bundan sonra bu siyasi geziyi sürdürmek olanaklı değil. Ankara'ya dönüyoruz. Buradan havalimanına geçiyoruz ve ilk uçakla dönüyoruz. Bu süre zarfında kent konseyinin kıymetli üyeleriyle de toplantımız bittikten sonra planladığımızdan kısa da olsa görüş alış verişinde bulunduk. Tabi gündemimiz bugünkü terör saldırısı ve terörün amaçlarından başkası değildi. Biz terör kimden gelirse gelsin, ne amaçla yapılırsa yapılsın, terörü lanetliyoruz. Bizim bütün beklentimiz hem terörün Türkiye gündeminden çıkması hem de Diyarbakır'da da bugün çokça karşılaştığımız gibi, 'Hiç bir şey istemiyorum, eşit yurttaşlık istiyorum. Herkes gibi eşit olmak istiyorum' diyen ve buna isyan eden kimsenin ne Diyarbakır'da, ne Muş'ta, ne Van'da ne büyükşehirlerin kenar mahallelerinde kalmaması" dedi.

'SÖZÜMÜN İLK KELİMESİNDEN SİYASİ YANKESİCİLİK YAPMAYA ÇALIŞANLARDAN BİR ŞEY ÇIKMAZ'

Konuşmasında sözlerinin çarptırıldığını ifade eden Özel, "Böyle süreçlerde konunun mutlaka tüm yönleriyle açığa kavuşturulmasını talep ediyoruz. Böyle süreçlerde bunlar yaşanıyor, bu topraklarda bunlar hep yaşandı. O yüzden bugünkü terör saldırısının zamanlamasına yönelik de dikkatle bakmak gerekiyor. Ama bizim Türkiye'nin kardeşliği ile ilgili umudumuzu hiç bir şey köreltmeyecektir. Bu konuda irademizi de hiç bir şey geri adım attıramayacaktır. Ayrıca bir takım fırsatçılar, siyasi yan kesiciler, kelime oyunlarıyla vatandaşlarımızı kandırmaya çalışıyorlar, 'Özgür Özel Kürtlere devlet vaat etti' diye. Ben onlara Türkiye Cumhuriyeti Devletini tam sahipleneceğiniz, kendinizi devletin sahibi hissedeceğiniz, Türklerle birlikte 86 milyonun bu devletin tam ve eşit yurttaşı olduğunu hissedeceğiniz yarınlar için demokrasi ve birlikte çalışma vaat ediyorum. Sözümün ilk kelimesinden siyasi yankesicilik yapmaya çalışanlardan bir şey çıkmaz. Çıksa çıksa, Avrupa'nın da dünyanın da demokrasisinin başına dert olmuş aşırı sağ popülizm çıkar. Onların da bütün dünyaya ve ülkelerine ne yaptığı ortada. Biz o yüzden kararlılıkla ve bu tip çarpıtmalardan, bu tip yalanlardan, bu tip yankesicilikten yılmadan doğru bildiğimizi savunmaya devam edeceğiz. Ankara'ya gidiyoruz. Ankara'da merkez yönetim kurulumuz toplantı halinde. O toplantıya da katılacağız. Konuyu tüm yönleriyle irdeleyeceğiz. Yarın da yine Ankara'daki meslektaşlarınızla görüşlerimizi, düşüncelerimizi paylaşacağız. Bir kez daha hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine baş sağlığı diliyorum. Yaralılarla özellikle hekim arkadaşlarımız yakından ilgileniyorlar. Sağlık durumlarının takipçisiyiz. Kısa sürede sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyorum" diye konuştu.