Milli Savunma Bakanı Güler: Kıbrıs meselesi bizim için bir sorun değil, milli bir davadır
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümü dolayısıyla Milli Savunma Bakanlığı ve Milli Savunma Üniversitesi ortaklığında panel düzenlendi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da katıldığı panelde konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Kıbrıs meselesi bizim için bir sorun değil, milli bir davadır. Rum tarafının kendisine adanın tek sahibi, Kıbrıs Türk halkını ise azınlık olarak gören zihniyeti değişmediği takdirde, başlatılacak yeni bir müzakerenin başarıyla ulaşabilmesi ve adada bir ortaklık kurulabilmesi de mümkün değildir. Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk halkının meşru çıkarlarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde bir an önce çözüme kavuşturulması ülkemizin en önemli önceliğidir. " dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974'de düzenlediği ve akıbetinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulan Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıl paneli düzenlendi. Milli Savunma Bakanlığı ortaklığında Milli Savunma Üniversitesi Atatürk Salonu’nda, 10.00’da gerçekleştirilen panele, Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanı Yaşar Güler, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, çok sayıda askeri personel ve davetli katıldı.
Programda, Milli Savunma Bakanlığı’nın hazırladığı "Kıbrıs Barış Harekatı" ve KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" sinevizyon gösterimi gerçekleşti.
"KIBRIS MESELESİ BİZİM İÇİN SORUN DEĞİL, MİLLİ BİR DAVADIR"
Mili Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türk Barış Kuvvetleri’nin Kıbrıs Adası’ndaki önemini vurgulayarak, "1974’ten bu yana adada konuşlu bulunan Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, her iki taraf için de barış ve güvenliğin teminatı olmuştur. Türkiye’nin adadaki askeri varlığını farklı bir şekilde tanımlamak bu konuda provokatif söylemler dile getirmek, Rum tarafına hiçbir fayda sağlamayacaktır. Yarım asırdır adada kan ve gözyaşı yoksa bu, Türk Barış Kuvvetleri’nin oradaki varlığı sayesindedir. Unutulmamalıdır ki; Kıbrıs’ın sahip olduğu stratejik konum sadece adanın değil, hassas bir süreçten geçen Akdeniz’deki genel güvenlik ve istikrarın devamı bakımından da çok kritik bir öneme haizdir. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin böylesine tarihi bir görevi Kıbrıs Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın değerli personeliyle omuz omuza icra etmesi, bölgenin güvenliği açısından da son derece önemlidir. Şu hususu özellikle ifade etmek isterim ki; Kıbrıs meselesi bizim için bir sorun değil, milli bir davadır. 50 yıllık süreçte yaşananları analiz ettiğimizde, Kıbrıs Barış Harekatı’nın soydaşlarımızın bağımsızlık mücadelesinde ne denli önemi olduğunu çok daha iyi anlayabiliyoruz. Türkiye, o günden bugüne kadar adada barış istikrarın sağlanması için her türlü gayreti göstermiştir ve göstermeye de devam edecektir" dedi.
"ADADA TEK VE KESİN ÇÖZÜM; EGEMEN EŞİTLİĞİDİR"
Adadaki çözümün iki devletten geçtiğini belirten Güler, "Rum tarafının kendisine adanın tek sahibi, Kıbrıs Türk halkını ise azınlık olarak gören zihniyeti değişmediği takdirde başlatılacak yeni bir müzakerenin başarıyla ulaşabilmesi ve adada bir ortaklık kurulabilmesi de mümkün değildir. Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk halkının meşru çıkarlarını ve güvenliğini teminat altına alacak şekilde bir an önce çözüme kavuşturulması ülkemizin en önemli önceliğidir. Uzun yıllardır süregelen ve miadı dolmuş söylemlerin çözüm çabalarına katkı sağlamadığı ve sağlamayacağı da artık anlaşılmalıdır. Rum tarafının provokatif adımları ve üçüncü ülkelerden aldığı askeri yardımlarla sadece ve sadece çözümsüzlüğe hizmet etmektedir. Artık adada tek ve kesin çözümün Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerektiği bilinmelidir" şeklinde konuştu.
"EĞER GEÇ KALINSAYDI KIBRIS’TA KURTARILACAK BİR ŞEY KALMAZDI"
Barış Harekatı’nın Türk dünyası için önemine değinen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Kıbrıs Barış Harekatı, elbette Türk milletinin tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Sadece Kıbrıs Türk'ü için değil, aynı zamanda anavatan Türkiye Cumhuriyeti ve tüm Türk dünyası için de 20 Temmuz 1974 barış harekatı gerçekten bir dönüm noktası, bir tarih. Çünkü eğer biraz daha geç kalınsaydı, Kıbrıs’ta kurtarılacak ve Kıbrıs’ta Mehmetçiklerle Mücahitlerin buluşmasına vesile olacak bir ortam bulunamayacaktı. Çünkü 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta yaşanan darbeyle, esas niyet Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak ve Kıbrıs Türk halkını bir kez daha soykırımdan geçirmek suretiyle Kıbrıs’ı tamimiyle bir Yunan adası yapmaktı" açıklamasında bulundu.
"KIBRIS, TÜRK DÜNYASININ DOĞU AKDENİZ’E AÇILAN KAPISIDIR"
Kıbrıs’ın sahip olduğu stratejik konumun sadece Akdeniz’deki genel güvenlik ve istikrara etkisinden söz eden Tatar, "Doğu Akdeniz‘deki Türkiye’nin varlığı ve bütün Türk dünyasının da esasında baktığımızda, en güneydeki Türk devleti olarak bütün Türk dünyasının doğu Akdeniz’de, Akdeniz’e açılan bir penceresi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; Kıbrıs’a dikkat ediniz, eğer Kıbrıs’ı düşman ele geçirirse bütün ikmal yollarınız kapanır. Ege Denizi’nden 2000 kilometrelik bir sahil şeridi ve dolayısıyla Türkiye’nin güvenliğini etkileyecek bir tehlikenin ortaya çıkmasını önlemek için bağımsız bir Türk devleti olarak Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin orada güçlenerek yaşaması ve yaşatılması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
"KIBRIS BARIŞ HAREKATI OLMASAYDI KIBRIS TÜRKLERİ YOK OLACAKTI"
MSÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Kıbrıs’ın tarihçesine değinerek, "20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı olmasaydı Kıbrıs Türkleri de Mora Türklüğü gibi yok olacaktı. Mora’da bugün bir tane Türk yok. Halbuki 1820’lerde 25 bin Türk yaşıyordu. Bunlar mezarlarına kadar yok edildiler ama Türk ordumuzun 1974’teki harekatı, bu hareketi başarılı kıldı." dedi.