Erdoğan: Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler'in 5 daimi üyesine hizmet eden elitist yapıya dönüşmüştür
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin hak ve hukuk kaygılarını gözetmek yerine sadece 5 daimi üyenin çıkarlarını önceleyen ve bu 5 ülkeye hizmet eden elitist bir yapıya dönüşmüştür" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'nin ardından basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen inşa etmek temasıyla gerçekleşen zirvedeki ana hitabında, Türkiye'nin kimseyi geride bırakmama şiarıyla yürüttüğü insani kalkınma faaliyetlerine dikkat çektiğini belirtti. Türkiye'nin 2015'ten bu yana milli gelire oranla dünyada en fazla insani yardımda bulunan ülkelerden biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çatışma bölgelerinden kaçarak ülkemize sığınan yaklaşık 4 milyon yerlerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıyoruz. Karadeniz girişimiyle Türk boğazları üzerinden tahıl ürünlerinin dünya pazarlarına ulaşmasını sağladık. Afrika'dan Asya'ya, Haiti'den Afganistan'a nerede bir kıtlık, açlık, felaket, çatışma, trajedi varsa Türkiye, ilgili tüm resmi kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla oradadır. İhtiyaç sahiplerinin her daim yanındadır. İsrail saldırıları karşısında hayatta kalma mücadelesi veren Gazze ve Lübnan'daki kardeşlerimize de el uzatıyoruz. Gönderdiğimiz 86 bin tonluk yardım miktarıyla Filistin'e en fazla destek olan ülkelerden biriyiz. Lübnan'daki kardeşlerimize ulaştırdığımız yardım miktarı da 1300 tonu geçti. Filistin meselesinde bizimle aynı hissiyatları taşıyan Brezilya'nın açlık ve yoksulluğa karşı mücadelesini takdirle karşılıyoruz" diye konuştu.
'DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR'
Kovid-19 salgınında ülkelerarası yardımlaşmanın büyük oranda iflas ettiğine şahit olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Şimdi de tüm insanlığın vicdanını sızlatan savaşlar, doğal felaketler ve zulümler karşısında uluslararası kuruluşların iflasına tanıklık ediyoruz. Bu kuruluşların en başında temel görevi küresel istikrarı ve barışı korumak olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) geliyor. Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin hak ve hukuk kaygılarını gözetmek yerine sadece 5 daimi üyenin çıkarlarını önceleyen ve bu 5 ülkeye hizmet eden elitist bir yapıya dönüşmüştür. Bunun günümüzün çoğulcu dünyasında hiçbir makul, mantıklı tutarlı izahı olamaz. Her fırsatta ifade ettiğim gibi dünya 5'ten büyüktür. Yine çok yakınımızdaki bir bölgede Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş, bu gerçeği bir kez daha tüm insanlığın yüzüne çarpmıştır. Türkiye olarak daha adil bir düzenin inşasını hedefleyen gayretlerimizin merkezinde etkili bir Birleşmiş Milletler sistemi, onun da odağında Güvenlik Konseyi Reformu vardır. 11 yıl önce ilk kez dillendirdiğimiz bu önemli tespitimizin her geçen gün daha geniş kitleler tarafından benimsendiğini görüyoruz. Özellikle mevcut mekanizmaların dışladığı, mağdur ettiği, sesine ve taleplerine kulak tıkadığı Latin Amerika, Afrika ve Asya'dan ciddi destek alıyoruz. Rio Zirvesi bunun adeta bir ispatı oldu. Bizim 11 sene evvel açtığımız yolun bugün veya yarın ama bir gün mutlaka menzile varacağına yürekten inanıyorum" dedi.
'G20 LİDERLER BİLDİRGESİ'NDE GAZZE'YE DAİR GÜÇLÜ İFADELER YER ALDI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"G20 temsil niteliği yüksek bir küresel yönetişim platformu olarak, uluslararası sınamalara ortak çözüm getirilmesi bakımından önemli bir işleve sahiptir. Burada şunu tüm samimiyetimle söylemek durumundayım; 2008 yılından bu yana G20 zirvelerine eksiksiz katılan bir liderim. Dünyamızın aynı anda birden fazla savaşla, soykırımla, insani dramla boğuştuğu başka bir dönem hatırlamıyorum. Bilhassa Gazze'de kıtlık riski uluslararası sınıflandırmalara göre felaket düzeyine ulaşmıştır. Gazze nüfusunun yüzde 96'sı, diğer bir ifadeyle 2 milyondan fazla insan sağlıklı gıdaya ve suya erişemiyor. İsrail hükümeti açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'ye insani yardım girişlerini de engelleyerek, insanlığa karşı suç işliyor. Ağır bombardıman altında bir kap yemeğe, bir yudum suya ulaşmak için canlarını tehlikeye atan çocukların dramlarını hepimiz 14 aydır yüreğimiz parça takip ediyoruz. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yaklaşık 50 bin Filistinlinin yüzde 70'inden fazlası kadın ve çocuktur. Lübnan'da katledilenlerin önemli bir kısmı da masum sivillerdir. Batılı güçlerin desteğiyle İsrail'in bölgemizde estirdiği devlet terörünün insani maliyeti her geçen gün artmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun bu zulme dozu giderek artan bu vahşete seyirci kalanları tarih affetmeyecektir. Türkiye olarak Gazze'deki soykırımın, Batı Şeria ve Lübnan'daki katliamın sona ermesi için acil ve kalıcı ateşkes ihtiyacını her fırsatta dile getiriyoruz. Bu çağrımızı G20 Rio Zirvesi'nde de tekrarladık. Girişimlerimizin de neticesinde G20 Liderler Bildirgesi'nde Gazze'ye dair güçlü ifadeler yer aldı. Lübnan'daki tehlikenin tırmanışı hakkında derin endişenin yanı sıra Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması çağrısı liderler düzeyinde kayda geçirildi."
'SAVAŞIN KAZANANI, BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim sorunumuz işgal ve istila politikasıyla coğrafyamızı kaosa ve istikrarsızlığa sürükleyenlerledir" dedi. Erdoğan, Gazze halkına 14 aydır reva görülen soykırımın cezasız bırakılmaması için Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya bu anlayışta müdahil olma kararı aldıklarını belirterek, "Geldiğimiz noktada uluslararası sistemin durduramadığı İsrail'e karşı sorumluluk sahibi devletler tarafından yine uluslararası hukuk temelinde zorlayıcı tedbirler uygulanması şart. İsrail'e silah ve mühimmat sevkinin durdurulmasını talep eden mektubumuz 52 ülke ve 2 uluslararası kuruluşun ortak imzasıyla bir Birleşmiş Milletler belgesi olarak yayınlanmıştır. Filistin Devleti'nin daha fazla ülke tarafından tanınması bilhassa bu dönemde çok çok önemlidir. Orta Doğu'da bunları yaparken Ukrayna'daki savaşın adil ve kalıcı barışla neticelenmesi için tarafların eşit statüde temsil edileceği diplomatik girişimleri de destekliyoruz. Esasen çatışmaların ilk aylarında İstanbul süreciyle tarihi bir fırsat yakalanmıştı. Ancak bu imkan değerlendirilemedi. Bunun faturasını ise yarım milyona varan can kaybıyla her iki komşumuz enerji ve gıda kriziyle tüm insanlık ödedi. Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz. Aradan geçen süre bu tespitimizin haklılığını teyit etmiştir. Türkiye savaşın ilk gününden bu yana yaptığı gibi taraflar arasında her türlü kolaylaştırıcı rolü üstlenmeye hazırdır. Bunu yapabilecek iradeye ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir. Yeni Amerikan yönetiminin her iki çatışma bölgesinde de barışa giden yolda daha cesur daha basiretli daha destekleyici adımlar atmasını ümit ve arzu ediyorum. Barışa giden yolu tıkayacak ve savaşı körükleyecek adımları doğru bulmadığımızı burada vurgulamak istiyorum" diye konuştu.
Çevresindeki sıkıntılara ve çatışmalara rağmen Türkiye ekonomisinin büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürdüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl 14-28 Mayıs tarihinde yapılan genel seçimlerle birlikte 5 yıllık kesintisiz icraat dönemine girdik. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla da belirsizlikleri ortadan kaldırdık. 6 Şubat 2023'te yaşadığımız asrın felaketi, depremin insanımızın hayatında ve ekonomimizde yol açtığı yaraları hızla sarıyoruz. Geçtiğimiz ay 130 bininci deprem konutumuzun anahtarlarını afetzedelerimize teslim ettik. 2024 yılı sonunda 200 bin konutun, gelecek yıl sonunda ise 417 bini konut, toplam 453 bin bağımsız bölümün inşasını bitireceğiz. Depremin izlerini silmek için bugüne kadar 71,5 milyar dolar harcama yaptık. Ekonomide 2023 yılını yüzde 5,1 oranında büyümeyle kapatarak 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecimizi devam ettirdik. 2024 yılının ilk yarısında düğmemiz yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
'ENFLASYON BASKISINDAN OLUMSUZ ETKİLENDİK'
Ekonomik değerlendirmelerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Tüm dünya gibi bizim de en büyük endişemiz yüksek enflasyondur. Amerika ve Avrupa dahil pek çok yerde son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon baskısından herkes gibi biz de olumsuz etkilendik. Dezenflasyon sürecimiz 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı. Ve 2025 yılında da devam edecek. Son bir yılda toplam istihdamı 1,1 milyon kişi artırarak işsizlik oranımızı yüzde 8,6'ya düşürdük. Ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatımız toplam 262,3 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştı. Bir başka güçlü olduğumuz alan olan turizmde, 2024'ün ilk 9 ayında 47 milyar dolar gelirle rekor kırdık. Yıllık cari açığımızı 10 milyar doların altına indirerek dış kırılganlığımızı giderdik. Merkez Bankamızın rezervleri 160 milyar dolara dayandı. Makroekonomik göstergelerdeki bu pozitif gelişmeler yatırımcıların ülkemize yönelik bakışını da olumlu yönde etkilemiş, kredi notumuz artarken ülkemizin risk primi de emsallerimize göre daha hızlı düşmüştür. 2024'te, 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu 2'şer kademe artırılan tek ülkeyiz. Ekonomide hedeflerimizi gerçekleştirmek amacıyla bundan sonra ülkemizin araştırma geliştirme ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmeyi, aktif sanayi politikalarımızda katma değer zincirlerinde yükselmeyi, savunma sanayindeki atılımlarımıza yenilerini eklemeyi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümü hızlandırmayı, yatırımcı dostu politikalarla iş ve yatırım ortamımızı iyileştirmeyi, ekonomimizin rekabet gücünü arttırmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar ve krizler çözüme kavuştukça inşallah Türk ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacak Türkiye hedeflerine doğru koşan adımlarla gidecektir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında Brezilya Devlet Başkanı Lula'yla kapsamlı bir görüşme yaptığını, ayrıca aralarında Malezya, Endonezya, İtalya, İspanya, Fransa liderleriyle, Avustralya Başbakanı Albanese'nin de bulunduğu birçok devlet ve hükümet başkanıyla temasları veya ikili formatta görüşmelerinin olduğunu kaydetti.
Erdoğan, "Barışı, adaleti ve insanlığın ortak değerlerini merkeze alan girişimci dış politikasıyla Türkiye hem G20 ve hem de diğer çok taraflı platformlarda etkin rol oynamaya devam edecektir. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğu inancıyla evlatlarımıza daha müreffeh bir dünya bırakmanın mesuliyetiyle çalışmalarımıza hız vereceğiz" dedi.