Geri Dön
PolitikaDışişleri Bakanlığı'nda 'Diplomaside Kadının Etkisi' paneli

Dışişleri Bakanlığı'nda 'Diplomaside Kadının Etkisi' paneli

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezince (SAM) '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' kapsamında 'Diplomaside Kadınların Etkisi' konulu panel düzenlendi. Prof. Dr. Şebnem Köşer Akçapar, "Karar alma mekanizmalarında neden kadınlar eksik? Belki karar alma mekanizmalarında kadının rolünün bir tık daha eksik olmasının nedenlerinden birisi de kadının aile içindeki görevidir" dedi.

Dışişleri Bakanlığı'nda 'Diplomaside Kadının Etkisi' paneli

CNN Türk Ankara Temsilcisi Dicle Canova’nın moderatorlüğündeki panele; Türkiye’nin eski Kuveyt Büyükelçisi ve Dışişleri Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Dr. Ayşe Hilal Sayan Koytak, eski Paraguay Büyükelçisi Armağan İnci Ersoy, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şebnem Köşer Akçapar, Işık Üniversitesi’nden Prof. Dr. Seda Demiralp, Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Feyda Sayan Cengiz konuşmacı olarak katıldı. Türkiye’nin ilk kadın diplomatı Adile Ayda’nın, anılmasının ardından başlayan panelde; diplomaside kadın olmak, son birkaç yılda dünyada yaşanan gelişmelerin kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkisi, kadın büyükelçi olmak, karar verici mekanizmalarda kadının yeri gibi konular ele alındı.

'KADINSI DAVRANMAMAYA ÇALIŞTIM'

Eski Büyükelçi Dr. Koytak, dünyadaki tüm eşitsizliğin bugün Gazze’de de kendisini gösterdiğini aktararak, Gazze’de hayatını kaybeden 32 bin insanın yüzde 70’inin kadın ve çocuklardan oluştuğunu ve bu şiddet sarmalının bir an önce son bulmasını dilediğini söyledi. Koytak, Kuveyt’te büyükelçilik görevi esnasında ülkede bulunan tek kadın büyükelçi olduğunu belirterek, "Orta Doğu’da kadın büyükelçi olmak, ülkemizi temsil etmek onurlu bir görevdi. Kuveyt’e gittiğimde kadın büyükelçi olmam bence pozitif karşılandı. Onların kültürlerini öğrendikçe daha çok kapıların açıldığını fark ettim. Uzun süre Kuveyt'de tek kadın büyükelçi olarak görev yaptım. Erkek gibi davranmak zorunda kaldığımı hissetmedim; ama kadınsı davranmamaya çalıştım. Erkek egemen bir ortamda eğer başarılı olmak istiyorsanız kıyafetlerinizden tutun tavırlarınızda resmi olmak gerekiyor. 2 sene Kuveyt’te görev yaptıktan sonra Kuveyt’te kadın büyükelçi sayısı artışa geçti. Bunu kendime atfetmiyorum; ama ülkemizin öngörüsüne, bizim karar verici mekanizmalarımızda kadın çalışmasına verilen önem olarak görüyorum. Büyük ülkeler kadın büyükelçiler atamaya başladı. Kadın büyükelçi sayısı 15’e yükselmişti. Bu benim için çok gurur verici bir şey. Kuveyt’teki görevimi bu şekilde özetleyebilirim" diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı’na geçmeden önce uzun süre dönemin başbakanı olan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış politika danışmanlığını yaptığını aktaran Koytak, "Kadının kamusal alanda görünür olmasında bence Türkiye ve dünyada karar alıcı mercilerdeki erkeklerin desteği çok önemli. Ülkemiz aslında kötü bir noktada değil" ifadelerini kullandı. Koytak, Dışişleri Bakanlığı’nda 31 genel müdürün 15’inin kadın olduğunu ve Bakanlık olarak kadın-erkek eşitliği konusunda çok şanslı olduklarını belirtti.

‘SON DERECE EŞİTLİKÇİ BİR BAKANLIĞIZ’

Eski Büyükelçi Ersoy da kadın bir diplomat olarak, çok eşit koşullarda sınava girdiklerini, eğitim hayatlarının kendilerine güven kazandırdığını ve önlerinde rol modeller olduğunu belirterek, "NATO’da görev yaptığım dönemde, savunma konularına bakıyordum savunma konuları da o tarihlerde erkek konuları olarak düşünülürdü. Bakanlığa geçtiğimde de denizcilik/havacılık dairesi o da çok askeri, teknik konulardı. Şansıma öyle gitti. Sadece ben değil Bakanlığımızda bu alanlarda görev yapan meslektaşlarımız vardı. Son derece eşitlikçi bir bakanlığız. Yıllar içinde bu durumumuz daha da gelişti. Kadının yerine bakılırsa Türk Dışişleri bu konuda en önde gelen yerlerden biri. Kadınların diplomatik sistem, Bakanlık içinde geldiği nokta bakımından pek çok ülkeden önde bir konumdayız" diye konuştu. Ersoy, diplomat eşlerinin de diplomasiye çok büyük katkılar verdiğini aktardı. Ersoy, ayrıca annelerin kız çocuklarını nasıl yetiştirdiğinin de çok önemli olduğunu bildirerek, kız çocuklarını cesur yetiştirildiği takdirde kendilerini daha güvende hissedeceklerini söyledi.

'YEREL YÖNETİMDE KADIN ORANI ÇOK AZ'

Prof. Dr. Akçapar ise kadın olmanın çoklu kırılganlıklara sahip olduğunu belirtti. Türkiye’de kadınların durumunun yıllar içerisinde daha iyi bir duruma geldiğini ifade eden Akçapar, panele ev sahipliği yapan Dışişleri Bakanlığı’nın cinsiyetler arası ayrımcılığın en az olduğu kamu kurumlarından biri olduğunu vurguladı. Akçapar, "Türkiye'de 2023’te kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından bile daha az. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre yüzde 35 civarında, geçtiğimiz yıllara göre yükselmekle birlikte hala gerçekten sorunlar var. Cinsiyetler arası ücret ve kazanç farkı da tüm eğitim alanında görülüyor. Kadın büyükelçilerin oranı TÜİK’e göre 27,7 oldu; ama kadın milletvekillerinin oranı yüzde 19,9’da kaldı. Yerel yönetimlerde kadının oranı hem meclis üyesi olsun hem belediye başkanı olsun çok daha az. Yükseköğrenimde görevli kadın profesörlerin oranı yüzde 34’ü geçmiyor. Karar alma mekanizmalarında neden kadınlar eksik? Belki karar alma mekanizmalarında kadının rolünün bir tık daha eksik olmasının nedenlerinden birisi de kadının aile içindeki görevidir. Kadına patriyarkayla yüklenen görevler var. Kadınlar her şeyi başarırlar yeter ki onlara eşit fırsat verilsin" dedi.

Ayrıca Türk tarihine bakıldığında toplumun eşitlikçi bir toplum olduğunu belirten Akçapar, cinsiyet eşitsizliğinin Türkiye’ye sonradan ihraç edilen bir olgu olabileceğini ve kadın dayanışmasının ve kadınlar ile kız çocuklarına yatırım yapılmasının topluma geri dönecek kazanımlar açısından çok önemli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Demiralp ise kadının geleneksel olarak ev dışındaki varlığının uzun süre engellendiğini ifade ederek, kadınların kamusal alanda kadına yönelik olan bakışı içselleştirmiş olduğunu ve kendisini zaten frenlediğini söyledi. Bir kadın hata yaptığında, bir erkeğin hata yapışına kıyasla daha sert eleştirildiğini aktaran Demirlap, ‘cesaret, kararlılık, iddia koymak’ gibi özelliklerin kadınların benliğine katılmasında bir sakınca olmadığını aktardı. Doç. Dr. Cengiz de kadınlar arası tecrübe paylaşımının ve dayanışmanın önemine vurgu yaptı.